10 .
Yaşlı Lan, Su Yang’ın yaşam alanının kapısına vurdu ama bir dakika sonra onları karşılamak için dışarı çıkan kişi Su Yang’ın oda arkadaşı Tang Hu’ydu.

"Yaşlı Lan!?" 

Bir mezhep büyüğünün kapısını yumrukladığını görünce şaşırmaktan çok dehşete düşmüş görünüyordu. Bu büyüğü gücendirecek bir şey mi yapmıştı? 

"Bu öğrenci selamlıyor-"

"Öğrenci Su Yang’ı buraya getirin."

 Yaşlı Lan araya girdi.

"Eh? Su Yang? Umm... Bir süre önce ayrıldı..."

"Ne? Nereye gitti?"
Yaşlı Lan kaşlarını çattı.

 "Ben Qi Yue’yi almaya giderken onun eğitim alanına gittiğini söyleme sakın..."

 diye düşündü.

"Bana nereye gideceğini söylemedi..."

"Abla- Yaşlı Lan, belki de kıdemli çırak-ağabey Su her zamanki gibi eğitim alanına gitmiştir."

"Sen - Su Yang’a geri döndüğünde, geciktirilemeyecek acil meseleler için onu aradığımı söyle!"

 Bunun üzerine Yaşlı Lan, Tang Hu’yu şaşkınlık içinde bırakarak ve Su Yang’ın Yaşlı Lan gibi saygıdeğer bir mezhep büyüğünü gücendirecek ne yaptığını merak ederek hışımla tekrar eğitim alanına gitti.

Yaşlı Lan ve Qi Yue, fakir görünümlü tabelasının yanında duran yakışıklı genç adamı görme umuduyla doğruca eğitim alanına gittiler, ancak ne yazık ki o hiçbir yerde görünmüyordu.

"Bu öğrenci Yaşlı Lan’ı selamlıyor-"

"Aranızda Su Yang adında bir öğrenci gören var mı? Genellikle orada bir aptal gibi duran kişiyi?" 

Yaşlı Lan orada eğitim gören öğrencilere sordu ama hepsi başını salladı.

"Nerede o çocuk? Qi Yue, git etrafa sor bakalım Su Yang’ı gören var mı? Eğer onu bir saat içinde bulamazsan, buraya geri gel ve benimle buluş. Eğer onu bulursan, buraya getir. Eğer bir saat sonra geri dönmezsem, onu çoktan bulmuş olmalıyım."

"Tamam."

Yaşlı Lan daha sonra oradaki öğrencilere baktı ve şöyle dedi: 

"Eğer içinizden biri öğrenci Su Yang’ı görürse, ona Elder Lan’ın onu aradığını söyleyin! Eğer onu benim için bulabilirseniz, size 100 Prim Puanı vereceğim!"

"Yüz Prim Puanı mı?! Bu, yüksek riskli bir görevin vereceği ödül kadar fazla!"

Oradaki öğrenciler Yaşlı Lan tarafından kendilerine verilen görev karşısında heyecanlandılar. Su Yang gibi yakışıklı birini görmek kolay olmalı, değil mi? Neredeyse tüm Dış Saray öğrencilerinin onun yüzünü biliyor olması da bu görevi daha kolay hale getiriyordu.

Öğrenciler sanki devam eden bir yangın varmış gibi eğitim alanından dışarı fırladılar. Tarikatın açılışından bu yana ilk kez eğitim alanı ıssız görünüyordu.

-

-

-

Dış Avlu’da bir yerde, Su Yang bir kitabın sayfalarını gelişigüzel çeviriyordu. Yanında oturan kitaplar ve parşömenler başının üzerine kadar yığılmıştı. Yüzlerce kaydın ve hatta xiulian tekniklerinin toplandığı kütüphanedeydi.

Bu kütüphane, Derin Kütüphane, kaynaklarını öğrencilerine ve büyüklerine kiralayan bir yerdir. İster mitler ve efsaneler hakkında eski bir kayıt olsun, ister derin bir xiulian tekniği içeren bir parşömen olsun, hepsine sahipler.

Su Yang, gizemli bir şekilde içine atıldığı bu dünya hakkında daha fazla şey öğrenmeye çalışıyordu. Ancak, bu ölümlü dünyada, bildiği yerler hakkında çok az bilgi vardı ya da hiç yoktu.

Ay Tanrısı’nın Sarayı, Cennet Tapınağı, hatta önceki hayatında herkesin ve annesinin bildiği Tanrılar Diyarı bile bu dünyada bilinmiyor ya da sadece efsane ve mitoloji olarak kalıyordu.

"Gerçekten aynı dünyada mıyım, yoksa yabancı bir dünyaya mı reenkarne oldum? Hakkında hiçbir bilgim olmayan bir dünyaya mı?" 

Su Yang kitabı yere bıraktı ve iç çekti, bakışları şüpheyle doluydu.

 "Ama burada Saf Yang Çiçeği gibi aşina olduğum pek çok şey de var. Buradaki uygulama aşamaları bile aynı..."

Önceki yaşamında Su Yang sadece kendi dünyasını değil, aynı evreni paylaşan dört dünyayı da gezmişti. Bu dört dünyadan herhangi birine atılmış olsaydı, bunu hemen anlaması gerekirdi ama şu anda nerede olduğuna dair en ufak bir fikri bile yok.

"Burası açıkça ölümlüler dünyası, ama bu Doğu Kıtası nedir? Ebedi İntikam Uçurumundan ayrılalı ne kadar oldu?" Zihninde cevabı olmayan sayısız soru belirdi.

Birkaç parşömene daha göz attıktan sonra Su Yang bir sonuca vardı. Eğer bu mezhepten ayrılmaz ve bu dünya hakkında daha fazla şey öğrenmezse, sevdiklerini bir daha asla göremeyeceği kesindi.

Ancak, buradan ayrılması için henüz erkendi. Temel olarak şu anda çok zayıf olduğu için. Bu xiulian uygulama seviyesiyle, yıldızlı gökyüzüne dağılmış olan sevgililerini bulmak bir yana, vahşi doğada hayatta kalmayı bile unutabilir.

Şu anki aşamasında, xiulian dünyasındaki herhangi bir uzman onu tek bir parmağıyla kolayca ezebilir, bu yüzden çok fazla tehlike olmadan seyahat etmesine izin verecek yeterli bir uygulama tabanına sahip olana kadar sadece bu tarikatta kalabilir.

Su Yang derin bir nefes aldı ve kütüphaneye girip çıkan güzellere baktı.

 "Saf Yang Çiçeğini elde ettiğim an, işte o zaman gerçekten xiulian uygulamaya başlayacağım!"

 Bakışları derin bir ışıkla titreşti.

Su Yang, gün batımı gelene kadar kütüphanenin köşesinde kaldı ve sonunda ayrılmaya karar verdi. Etrafı toparladıktan sonra Su Yang kütüphaneden ayrıldı ve yaşam alanına geri döndü; kapısının önünde yüzünde sinirli bir ifade ile olgun bir kadın duruyordu.

Olgun kadın Su Yang’ı gördüğü anda gözleri büyüdü.

 "Su Yang! Bütün gün neredeydin?! Seni ne kadar zamandır burada beklediğim hakkında bir fikrin var mı? Senin gibi sıradan bir öğrenci, benim gibi bir tarikat büyüğünü bütün gün kapının önünde bekletmeye cesaret edebilir mi? Bugün senin yüzünden ne kadar itibar kaybettiğimi biliyor musun?!"

Su Yang, Yaşlı Lan’ın öfkeyle öfkelendiğini görünce gülümsedi, bunu biraz sevimli ve çekici buluyordu. 

"Selamlar, Yaşlı Lan. Sizin gibi saygıdeğer bir tarikat büyüğünün benim gibi sıradan bir Dış Saray öğrencisiyle ne işi olabilir ki?"

 diyerek onu başıyla selamladı.

"Hımm! Dışarıda konuşmak uygunsuz olur; içeride konuşalım."

"Pekâlâ..." 

Su Yang yüzündeki gülümsemeyi koruyarak sakince kapıya yaklaştı.