Bölüm: 20 - Büyünün İlkeleri Günlüklerin ardından elime aldığım bu kitabı bitirmem fazlasıyla zor olmuştu. Üç günün ardından okuduklarım'sa bolca teorik kavramların işleyişlerinden tutun, uygulamalı olarak birçok ritüellerden ve şematik olarak gösterilen büyülerin nasıl yapılacağından bahsettiğiydi. Bunların arasında düzlemler arasında etkileşimden ve kurulabilecek bağlar hakkındaydı. Lakin daha detaylıca bahsetmeden önce, okumaya başladığım bu kitaptaki bahsi geçen bütün içeriklerin hiçbirinin temelden açıklanmadığını size söylemeliyim. Şanslı olacağım ki yanımda getirdiğim kitaplardan beşi sihrin ve büyü yapmanın ilkelerinin ne olduğunu temelden açıklıyordu. Yararlı bir sonuca varmak için bu kitapların beşini de bitirmiş ve burada geçen on günlük sürenin ardından kayda değer bir noktaya ancak ulaşmıştım. Her geçen gün daha az anlamak için uğraş vermiş ve daha az büyünün teorideki karşılığını düşünmeye başlamıştım. Çünkü geçirdiğim her uykusuz günün ardından, her şeyi daha somut bir gerçeklikte algılamaya başlamış ve edindiğim bilgileri daha da elle tutulur bir çerçeveye yerleştirir olmuştum. Neyse değindiğim bu kitaplar: Zümrüt Büyücülerinin Enerji Yasaları, Çember Büyülerinin Temel İşleyişi, Malzeme Bilimi ve Kaotik Enerji Mühendisliği, Temel Tasarımlarının İşleyiş Biçimleri ve Enerji Mekanizmalarının Yapılandırmaları diye ayrılıyordu. Son derece büyük ustalık gerektiren büyünün kendisi ise, teorinin dışında fazlasıyla beceride istiyordu. Öğrendiğim şeylerse büyünün bir çok işleyiş biçimi ve uygulanışının bulunmasıydı. İşleyiş biçimleri ise uygulayıcılarına göre fazlasıyla değişmekte ve kategorilere ayrılmaktaydı. Bu uygulayıcıların kategoriler ise: Sihirdarlar, Büyücüler ve Gücünü başka şeylerden alan diğerleri olarak atfediliyordu. Diğerlerinden kastım ise Ruhbanlar, Druidler ve Warlocklar olarak ayrılıyordu. Kısacası her birini açıklamam gerekirse: Sihirdarlar en başından beri büyü güçlerini herhangi bir şekilde kanlarında taşıyanlara deniyordu. Bu kişiler sadece iradeleri doğrultusunda büyünün ne olduğunu bilmeleri gerekmeksizin, büyünün kendisini kullanabilen şahıslardı. Örnek vermem gerekirse tıpkı xmen'den fırlayan ucubeler gibi olduklarını söyleyebilirim. Ruhbanlar, Druidler ve Warlocklar ise büyü güçlerini kendilerine ait olmayan bir kaynağın izniyle edinmekteydi. Bu kaynaklar ya tanrılar, ya doğanın kendisi yada kaotik varlıkların iradelerince sağlanmaktaydı. Bu güçleri kullanan kişilerin kudretleri ise kaynak aldıkları kişilere ne kadar yatkınlık gösterdiklerine bağlıydı. Geriye kalan Büyücüler ise güçlerini ne kendilerinden sağlıyor nede başkalarından alıyordu. Bu kişiler büyüyü yapabilmek için gerçekliği manipüle edecek birçok metot ve gerekli görülebilecek materyaller kullanmaktaydı. Şu ana kadar öğrenmeye çalıştığım şeyse büyücülüğün sadece temelleriydi. Büyünün uygulama metotları ise yapılacak ritüelin gereksinimlerine bağlıydı. Bu şartlar hareketsel, sözel ve materyaller üzerine kuruluydu. Bazı büyüler tek bir şart istediği gibi bütün şartları da isteyebilirdi. Kısacası büyücülük günümüz mühendisliğinden pek bir farkı yoktu. Daha birçok detaya sahip olsa da işin sonu emek, çaba ve kafa yormayı gerektiriyordu. ***** Gerekli temel alt yapıyı öğrendikten sonra, büyü uzmanlıklarıyla ilgili olan diğer iki kitaba da yöneldim. Bu kitaplardan birisi olan Maddesel İlizyonların İzdüşümleri: gerçeklikte yanılsamalar oluşturmak ve hatta görselliğin ötesinde etkiler yaratmak üzerine değiniyordu. Diğer kitapsa Simya ve Büyünün Bileşimsel Kullanımı: Büyünün; biçim değiştirme, iksir oluşturma, materyal üretme gibi alanlarda kullanımı öğretiliyordu. Ama bu iki kitabı okuduğum dört günlük süreçte ise en çok işime yarayacak büyüleri, Çağrıcılığın Diyagramları ve Hükmetmenin Kuramları kitabından yararlanarak ilk deneyimime başlayacaktım. Tek sorun çoğu çemberli veya çembersiz büyülerin bir odağa ihtiyaç duymasıydı; bu bir asa, değnek veya küre olabilirdi. Ancak bunlardan birine sahip olmadığım için çözüme giden yollarım iyice kısıtlıydı. Hele ki bu araçlar olmadan bir büyü yapmak için öldürdüğüm iskelet büyücülerin odak gerektirmeyen ritüellerini öğrenmem mantıklı oldurdu ama öncelikle gerçekleştirmem için kitaplarındaki büyüleri çözümlemem gerekiyordu. Lakin bunu yapabilmem için hem yeterli büyü bilgisine sahip olmalı, hemde dil bariyerine takılmamalıydım. Ölümsüz Zihnin Kudretine sahip olamam rağmen nasıl dil bariyerine takılıyorsun diye soracak olursanız; cevabım pasif yeteneklerimle gelen dil algılama yeteneğimin, sadece dünya dilleri için olması olurdu. Neyse azda olsa büyü odağı olmadan da gerçekleştirilecek büyüler vardı. Fakat gerçekleştirilmesi için fazlasıyla karmaşık işlemler ve uzun ritüeller gerektirmekteydi. ***** Yeterince bu konulara kafa yorduğuma kanaat getirip, işin asıl uygulama kısmına geçmeye başladım. Yapacağım büyü, sadece basit bir çağırma büyüsüydü. Sonsuzluğa uzanan bu bembeyaz mekanda boş bir alana geçmiş ve gerekli işlemlere başlamıştım. Yere kemik tozlarından ve kanımdan oluşan bir çemberler çizmiş ve gerekli sembollerle oluşumu tamamlamıştım. Elime aldığım kitaptan referans alarak neredeyse otuz sayfalık büyümü yapmaya başlamıştım. Her bir satırı birebir uyguluyor ve eksiksiz bir şekilde büyünün aşamalarını başarılı olmasını sağlıyordum. Büyü yapmak mental bir yorgunluk getirdiği gibi; çevrede ve bende bulunan parıltıların, yani mana partiküllerinin harcanmasını sağlıyordu. Bu olay sihirdar olamayan birisinin kalıcı olarak yıpranmasına neden olabileceği için, bazı büyücüler bu durumu engelleme amacıyla farklı çeşitten metotlara başvurmaktaydı. Bense elimdeki kristallerden birinden yarar sağlıyordum. ***** En sonunda ritüelimi tamamlamış ve ilk çağrımı yapmıştım ama bu işin ilk kısmıydı. Yaptığım büyü sadece farklı bir boyuttan yaratık çağırmak ve onu çemberin içinde hapis etmekten ibaretti. Sonraki amaç ise yaratıkla bir anlaşmaya varmaktı. Bense bu gaye için tanıdık bir simayı karşıma çağırmıştım. O kişiyse hapishanede karşılaştığım imp'di. Lakin çağrımı başarıyla tamamlamamla birlikte, karşıma ansızın bir bildirim penceresi çıkmıştı. ----- -Dolaylı Yollardan Sınıf Yeteneği Elde Edildi- Temel büyücü sınıfının Üstün Bilinç pasif yeteneği elde edildi. Pasif Yetenek: -Üstün Bilinç- Zihninizin kapasitesi ve performansı anormal bir üstünlüğe erişmiştir. * Sahip olduğunuz zeka kabiliyeti kadar; istediniz büyüleri, yazılı metinleri veya dilleri kusursuzca öğrenmenizi/ezberlemenizi sağlar. * Sahip olduğunuz zeka kabiliyeti kadar; harici olarak günlük büyüleri veya yazılı metinleri kusursuzca ezberlemenizi sağlar. Lakin günün sonunda ezberlenen içeriği unutursunuz. * Sahip olduğunuz zeka kabiliyeti kadar %2'lik bir artışla hızlı reaksiyonlar alabilir ve düşünebilirsiniz. ----- Paneli sonra kontrol etmek üzere hızla geçip, karşımdaki şaşkın imp'e "Selam. Orada havalar nasıl? Kardeş!" diye sorarak alaya almıştım.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.