"Aman... Bunu yapabileceğinden endişeleniyordum. Senin gibi birini hayatımda ilk defa görüyorum."
"Buna benzer şeyleri daha önce de duydum."
Jaehwan kılıçlarının ikisine de odaklanarak o hırçın enerjiyi hissederken konuştu. Muazzam ruh gücü, kılıçların uçlarında toplanıyordu.
"Ama bu, benim cevabım."
Beastlain iki elini de havaya kaldırdı.
"Ah, pekala. Pes ediyorum. İstediğini yap."
Jaehwan kılıcını Beastlain’e savurdu. O anda tuhaf büyülü bir rün parlamaya ve Jaehwan’ı yerine sabitleyen siyah bir ağaç filizlenmeye başladı. Bu, 91. kattaki Kara Demir Ağaç’tı.
"Buna en baştan bir son vermeliydim."
"Ne yapıyorsun? Oyunu bitirebilmek için benim iznime ihtiyacın var."
"Şey, orta bir yol bulacağız. Öyle değil mi?"
"Bana işkence edeceksin." Jaehwan devam etti, "Her türlü cehennem işkencesine katlandım, işkenceyle söküleceğimi mi sanıyorsun?"
"Elbette, elbette. Haha." Beastlain sırıttı.
"Aslında uzun bir zaman önce senin onayını almaktan vazgeçtim."
"Ne?"
"Bu defa ben sana sorayım. Neden bu öğreticinin sonsuza kadar süreceğini düşünüyorsun?"
"Dur..."
"Haha, tahmin etmiş olmalısın. Daha önce hiç o noktaya kadar gelmedi ancak Kabuslar Kulesinin öğreticisi, temizlendikten sonra 100 gün içinde sona eriyor."
’Ama benim son tarihimi geciktirdin, seni piç.’
Beastlain bu kısmı sesli söylemedi.
"Senden sadece oyunu daha doğal ve güvenli bir yolla bitirebilmek ve artık aptalca şeyler yapmanı engellemen için 10 gün daha istemiştim. Artık öğretici oyun sonlanana kadar bekleyebilir ve yeni oyunun tadını çıkarabilirsin."
Yalan söylüyor gibi durmuyordu. Bir süre önce kule hafifçe titremişti. Beastlain’in dediği doğru gibi görünüyordu.
Beastlain, Jaehwan’ın yüzüne üstten bakarken zaferin zevkini çıkardı. Planı bozulmuştu. Ancak şimdi insan kaderini kabullenecekti. Fakat tam o anda...
"Şeytan Beastlain."
"Evet?"
"-Ulu Diyar-da ünvanın Hilekâr Centilmen, doğru muyum?"
"Evet... Bunu nasıl biliyorsun?"
"784 yıldır yaşıyorsun ve 128 Dünyada çeşitli ırkları [Yetiştirmek] için çalıştın. [Ürünler]e, Büyük Lordlara gideceklermiş gibi teminatlar vererek yalan söylüyorsun."
"N-NASIL BİLEBİLİRSİN?!"
Beastlain şoktaydı.
"Bu kadar şaşırtıcı olan ne? Bunu [Ürün]ünden duymak mı seni bu kadar şaşırttı?"
"Nasıl?!.."
"Beni, Karanlığın Lordu olarak anılan [Hasatçı]ya satmayı düşünüyorsun. Bunun karşılığında 4. Mort’a geçmekte ihtiyacın olan büyük bir ödül alacaksın."
Jaehwan, konuşurken tavana baktı. Son 100 gündür üzerinde çalıştığı [Şüphe] becerisi işini yapıyordu. Kulenin içindeki zerreler ses çıkarıyor ve Jaehwan da onları dinliyordu. [Şüphe] ona yeni bir dünya gösteriyordu. Yeni bir hikaye anlatan yeni bir dünya.
[... Karanlığın Lordu. [Yetiştirme]nin ilk evresi yakında sona erecek. Teminat...]
[... Bu Ürün ultra-özel bir sınıf. 784 yıllık hayatım boyunca böyle bir ürün görmedim... ]
[... Bu iş bittikten sonra 4. Mort’umun ardından yüksek-seviye bir Şeytan olacağım. Eğer yetiştirmede bana güveniyorsan... ]
"Sen... De kimsin?"
"Bir [Ürün]. Geçtiğimiz 30 yıldır burada yetiştirdiğin [Ürün]."
Jaehwan onu bağlayan ağacın gevşediğini hissetti. Bu, [Şüphe]nin diğer bir gücüydü. Maddelerin varlığını reddetmesine ve söküp atmasına olanak sağlıyordu.
"Ama artık değil."
İki kılıç boşluğa saplandı. Beastlain saldırıdan zorlukla sıyrılabildi ancak sol kolunda uzun bir yarık açıldı. Bu imkansızdı. Beastlain 3. Mort’u bitirmiş bir Şeytan iken karşısındaki düşman öğreticiyi henüz tamamlamış cılız bir Yürüyendi. Onu sadece en azından 1. Adaptasyonu geçirmiş bir varlık yaralayabilirdi.
’Bekle bir dakika... Aşkın-adaptör mü?’
Aşkın-adaptör.
Hayallerin ötesinde yetişen bir [Ürün].
’Benim kulemden nasıl aşkın-adaptör çıktı?! ’
Öğretici sürecinde bir Aşkın-adaptörün görüldüğü bir kayıt hiç yoktu. Bu, -Ulu Diyar-da bile üst sınıf bir yetenekti. Beastlain, Karanlığın Lordu’nun bunu duyduğu zaman nasıl zevkten dört köşe olacağını hayal edebiliyordu.
’Ancak, hâlâ 1. Adaptasyon seviyesinde. Onu biraz daha tutabilirsem zaten oyun sonlanacak.’
Beastlain dudağını ısırdı.
"Anlamsız! Ne olursa olsun oyuna katılacaksın! Bana bunu yapman zaman kaybı!"
"Onu göreceğiz."
Jaehwan’ın hüneri Buz Ejderhasının Kılıcı’nın ucuna yayıldı.
Saplama.
Ya da ona böyle demek artık zordu. Hızından gücüne kadar, Jaehwan [Şüphe]si sayesinde fark etmişti. [Şüphe]yi yüzlerce kez kullandıktan sonra fark etmişti.
’Saplama [Anlayışı]nı kazandım.’
Artık sadece bir dürtme değildi.
Şimşek çakması gibiydi. Beastlain’in bedeninden kan fışkırmaya başladı. Gözleri şaşkınlıkla açıldı.
"2. Adaptasyon mu?!"
Bu hız ve güç. 2. Adaptasyona geçmeyen biri için imkansızdı.
Ve bütün hikayeleri inceleyin, öğreticide doğan 2. Adaptasyona rastlayamazdınız.
Beastlain’in başka seçeneği yoktu. Eğer Jaehwan gerçekten de 2. Adaptasyon gücünü kazanmayı başarabildiyse, savaşmak için Materyal Dünya’dan gücünü salması gerekiyordu. Hızlıca kopyasının, gerçek bedeninin gücüne olan senkronizasyon seviyesini %80’e yükseltti.
Bedenini, etrafında girdap gibi dönmeye başlayan karanlık auraya benzer ruhani bir güç kapladı.
Bu, 3. Mort’taki bir şeytanın gücüydü.
Şeytanların 3. Mort’u, 3. Adaptasyon’a benzerdi; ama farkları vardı. Çoğu adaptör, kendisiyle aynı aşamada olan Şeytanları alt edemezdi. Evreleri bir olsa bile Şeytanların yaşlarının getirdiği deneyim, onlara büyük avantaj sağlıyordu. Beastlain elinden çıkan dev pençesini aniden Jaehwan’a savurarak onu yaraladı.
Jaehwan’ın kanı sel gibi akmaya başladı, sağlığı yarıya düştü.
"HEMEN BOYUN EĞ!"
Jaehwan, Beastlain’den gelen dehşet verici aurayla bacaklarının titrediğini hissetti. O, gerçekten de bir Şeytandı. Yenmesinin hiçbir yolu yoktu. Kuleyi şekillendiren zerreler de kendi limitlerine gelmiş görünüyorlardı.
’Bu son mu?’
Jaehwan son saldırısını yaptı. Onu buraya kadar getiren azmiydi. Sürekli saplamıştı. Sahi, kaç defa saplamıştı? 100 milyon kere mi? 200 milyon mu?
Cevabı bilen tek kişi Jaehwan’ın bedeniydi.
9,999,999,991
9,999,999,992
9,999,999,998
9,999,999,999
10,000,000,000!
O anda, Jaehwan önünde tuhaf bir çizgi belirdiğini gördü.
Daha önce 99. Katta Buz Ejderhasına karşı savaşırken de buna benzer bir şeyi deneyimlemişti. Savaşta ölümün kıyısına geldiğinde de çizgiyi görmüştü ve o an düşünmeden onu takip etmişti. Çizgi, diğer her şeyi unuttuğu anda ortaya çıkıyordu.
’Bu muydu?’
Jaehwan heyecanla hareketlendi. Kendini çizginin üstüne salıverdi. Bütün bilgisini, gücünü ve deneyimini. Hepsi çizginin üzerine koyulmuştu.
O anda bedeni parçalanmaya başladı.
Bedenini oluşturan bütün veriler yok oluyordu. Bedenini, gücünü, direncini, hünerini, becerilerini ve diğer durumlarını şekillendiren statüler.
Statülerini biçimlendiren her şey ondan soyuldu.
Hepsi geçersiz hâle geldi.
Bütün parçalar gözden kaybolduğunda bedeninde sadece gerçek ruhu kalmıştı. Tekrar doğmuş gibiydi. O, veri değildi. Yüzdeleri yüzünden burada değildi. Yaşayan bir insandı.
’İşte bu.’
Jaehwan düşündü.
’Şu ana kadar insan değildim.’
Jaehwan’ın bedeninden parlak bir ışık saçıldı ve Beastlain hiçbir şey yapamadı. 784 yıllık hayatında ilk defa böyle bir şey görüyordu.
"O da... Neydi?"
Beastlain hata yaptığını fark etti.
Bu [Adaptasyon] değildi.
Dünyada [Adaptasyon]dan daha dehşet verici bir şey vardı.
Herkesin kaçındığı ve bahsetmekten nefret ettiği bir güç.
-Ulu Diyar-ı sarsmaktan daha fazlasını yapabilecek kadar, onu gerçekten yok edebilecek kadar korkunç bir güç.
-Ulu Diyar-ın varlıkları bu güce -
[Uyanış] dediler.
https://novelci.com/ dan oku Çevirmen ihtiyacımız var, başvurmaktan çekinmeyin. https://discord.com/invite/rpAKEfetEh
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.