"Görüşürüz, bu arada yarın kulüp toplantısı var. Sakın unutma"
"Pekii"
Ve son kişi de çıkmıştı, burada tek başıma kaldım, biraz yalnızdı ama fena da değildi.
"Sessizlik... Ruhuma huzur veriyor ve içimi parçalıyor"
Kulağıma kulaklığı taktım ve ayağımı masaya koydum
burada güzel bir şekilde resim çizebilirim. Ama tek bir sıkıntı var, burası bodrum kat ve penceresinin olduğu yerde hiç kamera yok. Bu sebepten ötürü benim gibi son sınıf öğrenciler sigara içmek için orayı kullanırlar
Neyse ki ben kullanmıyorum
"Ama galiba bu gün kimse yok... Fazla mı erken konuştum acaba?"
Resme başlayalı 10 dk olmadan sigarayı içmeye başlamışlardı
"Ana hatları bitti gibi, şu camı kapatayım da koku gelmesin"
"Okuldan sonra ne yapmayı planlıyorsunuz?"
"İnternet kafeye gideceğiz"
"Lol filan oynayalım mı?"
"Benim için farketmez"
"Ne güzel işte"
Orada 5 öğrenci vardı ama sadece 3 tanesi sigara içiyordu, gelecekleri pek de parlak olduğu söylenemez gibi bir ön yargıda bulunamam. Bu arada aralarından sadece 1 tanesini tanıyorum. Onla da pek yakın olduğum söylenemez
"Bu pencerenin sorunu ne?"
Kapatmaya çalışıyorum ama gram hareket etmiyor...
"Hey, siz de duydunuz mu sesi"
"Ne sesi?"
"İnce bir ses, sanki iiiiiii gibi. Hani çok tiz bir ses olur ya onun gibi bir şey"
Ne dediğini hiç anlamadım ama benim de kendi sorunlarım vardı
"... Sonunda kapandı"
Dışarıdan hala ses geliyordu, bu okulun ses yalıtımı biraz kötü ama alıştım artık
"Her neyse, artık şu resmime başlaya bilirim---"
Az önce odada değil miydim? Ya da içeriyi gaz bastı da bayıldım mı?
"Hoş geldiniz kahramanlar"
Bir tür rahibe kıyafeti giymiş güzel kız konuştu. Sarı saçlı yeşil gözlü, 1.70 boylarında bir rahibe. Filim çekimlerine filan mı geldim? çok saçma bir durum
"Sen kimsin?!"
O sigara içen öğrencilerden biri konuştu, biraz tehditkârdı ama anlayabiliyordum
"Kafanızın karışmış olma ihtimali yüksek, izninizle açıklayayım...! Başpiskopos! Burada 6 tane kahraman var"
O rahibe ile başpiskopos dediği adam tartışıyordu. Kafaları biraz karışık gibiydi, ama bizim kafamız daha karışıktı
O 5 öğrenci birbirlerine gergin gergin bakıyorlardı
"Durumu anlayan var mı?"
Bunlar kendi aralarında konuşuyordu ve ben de etrafı incelemeye başlamıştım...
Mimari yapı, yüksek yerlerde renkli camlar ve bir kürsü, kilise tarzı bir ibadet hanedeydik muhtemelen
Aklımda tek bir soru vardı, bizi neden kaçırdı? Çağırdı demek içimden bile gelmiyordu, rızamız olmadan bizi buraya getirdi, bu kaçırmak değil de nedir?
Yanda öğrencilerin konuşmasına kulak misafiri olmuştum, buraya geldikleri için biraz heyecanlılarmış ve çabucak bir maceraya atılmak istediklerini söylüyorlardı, konuşmanın ana hattı böyleydi
Ben de onlar kadar anime ve manga okudum ama bu işin şakası olmaz, biz sakin bir dünyaya göre evrimleştik, muhtemelen bizim kas gücümüz ergenlikte olan bir erkeğin kas gücüne eşittir
Ve yardım olmadan burada 1 hafta bile dayanamayız, illa ki bir dış faktör lazım; bu insan gücü olur, mana veya yetenek olur... Yetenek mi? Şimdi mantıklı düşününce buraya başka bir dünyadan insan çağırmak pek de mantıklı değil, bir tür yardım almış olma ihtimalleri yüksek. Eğer ki yaklaşımım doğruysa bu işin içinden çıkamayız
"Beklettiğimiz için özür dileriz, lütfen herkes böyle gelsin. Kralın huzuruna çıkacaksınız"
Kralın huzuru mu? Demek ki bu ülke krallık sistemi ile yönetiliyor, o zaman üzerlerinde iyi bir etki bırakmam lazım. Aklımda ki şeyi doğrulamak için en uygun zaman şu an
Yeteneklerimi görmek için sistem filan mı demem lazım? Hayır, muhtemelen daha basit bir şey ama ne?
[Meslek: İşsiz]
[Irk: İnsan]
[Kan: Venom]
[Yetenekler: İrade, Optik zaman]
Benden yaklaşık olarak 60-70 cm uzağımda not defteri gibi bir şey süzülüyordu, dışında siyah bir kapağı var ve üstünde ise bir tür damga vardı
Nereye gidersem gideyim beni takip ediyordu, gözümü kapasam bile bir şekilde ne yazdığını hissede biliyorum. Ve muhtemelen benden başka kimse de göremiyor
Ve bu defterimsi şeyi çağırmak için istemek lazım, yani bir kilit sözcüğe gerek yok, görmek isterseniz görüyorsunuz
Ve şu kanımda ki venom da neyin nesi? O filimde ki ortak yaşar mı? Simbiyot mu var kanımda? Hayır, dur bir dakika... Venom diye zehir de vardı, kanımda venom olması kanımda bir tür zehir olduğunu mu gösteriyor, bunu daha fazla düşünmek isterdim ama kralın olduğu yere gelmiştik bile
"Kralın huzurunda saygılı olun"
Hepimiz kafa sallayıp içeriye girdik. Dev bir kapı açıldı ve 30 metre ilerde de kral oturuyordu. Kral; biraz şişman, kel, sakallı, orta yaşlı bir herif. Ve yanında ise ince, zarif, güzel bir kadın oturuyordu, muhtemelen siyasi amaçlarla evlenmişlerdir
Diğerleri kralın önğnde eğilmişti bile, hayatlarında ilk defa kral görüyorlar ve ne yapacaklarını da bilmiyorlar. Anlaşılabilir bir durum. Ben de dizlerimin üstüne mi çöksem diye düşünüyorum.
Hayır, bizim de ağırlığımızı koymamız lazım. Kendimi ezdirmeyi zerre kadar sevmem
"Hey, kral. Bizi buraya neden çağırdın"
"H-hey! Kralın huzurundasın!!"
Korumalardan biri bana doğru geliyordu, son anda kral tarafından durduruldu
"Cesurmuşsun, adın ne evlat"
"Aquirus"
"Pekala Aquirus, seni... Hayır, sizi buraya şeytan kralı yenin diye çağırdık"
Klasik bir neden, umalım da intikam serilerine dönmesin
"Pekii, neden bunu kendi gücünüzle yapmak yerine dışarıdan bir destek istiyorsunuz?"
"Çünkü şeytan kralı bir tek siz yenebilirsiniz"
Muhtemelen şu anda iğrenç bir yüz yapmıştım, bunlar ne diyor böyle? Asıl şeytan kralı kendileri yenebilir, dışarıdan bir yardım almak çok saçma, bizim bile yapabildiklerimizi kendileri de yapabilir
"Pekii, bu sonuca neye dayanarak vardınız?"
"Ha?"
"Ha?"
Tüm salon şaşkınlığa bulanmıştı, tuhaf bir şey mi sordum acaba? Diğer 5 öğrenci bana tuhaf bir şekilde bakıyorlardı
"Yüzümde bir şey mi var?"
"Hayır... Sadece neden bu kadar tuhaf bir soru sordun?"
Öğrencilerden biri bana bunu sordu, açıkçası bunu ben de merak ediyorum. Neden böyle bir şey sordum acaba? İçimden bir ses bana bunların şeytan kralı yenmeye yetecek güçleri olduğunu söylüyor
"Aquirus, yaklaşımın çok mantıklı ama galiba tanrıların size bir kutsama verdiğinden haberin yok"
"Kutsama?"
"Evet, çağırıldığımız zaman hepimiz farklı farklı tanrılar ve tanrıçalardan kutsamalar aldık"
Çağırılanlardan biri konuştu. Demek ki bu yüzden salonda ki herkes bana bu kadar tuhaf baktı
*****
Ve çağırıldıktan 4 saat sonra antrenman salonundaydık. Sonuçta çağırılır çağırılmaz savaşamazdık
"Hepiniz oradan bir silah alın ve gelin"
Sarayın muhafızlarından biri ile talim yapacaktık. Çok güçlü görünüyordu ama bize karşı yeteneklerini kullanmayacağını söyledi
Burada da çeşit çeşit silahlar var uzun kılıç, kısa kılıç, yay, asa, mızrak, topuz gibi silahlar vardı. Ama benim dikkatimi en çok çeken şey muştaydı, sanırım bunu seçicem
"Bakıyorum da hepiniz seçmişsiniz. Kılıç, yay, mızrak, asa, katana ve muşta"
"Sen neden hem mızrak hem de muşta seçtin?"
"Bir sebebi yok, iç güdüsel bir şey. Peki sen neden kılıç seçtin?"
"Çünkü en havalısını seçmek daha iyi!"
"Pekala, kendi aranızda sohpetiniz bittiyse savaşmaya başlayalım, ilk kim gelmek ister?"
"Ben!"
İlk Zhen gidecek, acaba savaşları nasıl olacak? Merak ediyorum
Alexin elinde sadece kalakan vardı, 1 metre boyunda bir kalkandı. Zhende de 2 metre boyunda bir mızrak vardı
İlk saldıran Zhen oldu, mızrağıyla güzel bir darbe indirdi, ama Alex kalkanıyla darbeyi engelledi ve karşı atak yaptı, kalkanıyla kafasına güzel bir şekilde geçirdi aynı bir boğanın saldırması gibiydi
Bu şekilde de savaş bitti, diğer savaşlar da farklı değildi. Sadece asa kullanan büyü kullandığı için. Çok daha kısa sürede bitmişti, Alex savaş başlar başlamaz direkt saldırıp işini bitirmişti
Ama şu sikim boktan kutsamalar fazla hileli, muhtemelen benim maçım çok daha hızlı bitecek
"Sen de gel"
"Pekii!!"
******
Aklımda ki plan söyleydi, mesafeyi kısaltıp mızrağı fırlatıcam ve muştayla da hasar verecektim. Ama mızrağı fırlattığımda engelleyip sert bir darbe indirdi ve bayılmama neden oldu
"Bakıyorum da sen de buradasın"
"Evet, kalkanıyla çok fena vuruyor"
"Bana direkt omuz attı"
"Kutsama olmadan zor olmalı"
"Evet, muhtemelen ben 1-2 gün talim yapamayacağım. Bu arada büyüyü nasıl kullanıyorsunuz?"
"Zerre kadar bilmiyorum, büyü yapıyorum ama ben bile pek bir şey bilmiyorum"
"Evet, ne de olsa bize çok uzak bir bulgu"
"Haklısın"
Onunla biraz sohpet ettim ve dövüş sanatları için kitaplar okudum, günüm de bu şekilde geçti gitti
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.