Yaklaşık 5 dakika boyunca ısınma hareketlerini yaptım ve labirent akınına başladım. Etrafta ışık olarak sadece yosunlar vardı.
Ve bu güzel bir hava veriyordu. İlerledim, ilerledim ve karşıma bir goblin çıktı.
Hiç zorlanmadan kafatasını kırıp yendim. Genel düşman gücü de bu seviyedeydi. Sadece kurtlar ve goblinler iş birliği yaptığı zaman biraz sıkıntı çıkarıyordu. Onun dışında her şey güzeldi.
Ellerimi metal el ile güçlendirdim ve zindan duvarına sert bir yumruk attım.
"Acıyı hissediyorum ama metal eller galiba deri işlevini görmüyor. Yani sadece elimin belli bir kısmını metal sarmış gibi ve metal olan yerlerde ise derimi hissetmiyorum. Acaba bu metal bir şekilde elimle birleşti mi?"
Yeteneği kapadım ve elim anında eski haline geri döndü.
"Elimle birleşmemiş, acaba tırnaklar gibi bir işlevi mi var? Bu yeteneğin hangi canlıdan alındığını öğrenirsem sanırım anlarım."
Yeteneği geri açtım ve dolaşmaya devam ettim, ilk başlarda metal el biraz rahatsız ediyordu ama sonradan alışmaya başladım.
Ben derin düşüncelere dalmışken boss odasına gelmiştim bile. Odayı 8 tane goblinli kurtlar koruyordu.
Reflekslerimi konuşturduğum bir savaşın ardından patron odasına girmiştim bile.
İçeride Zombi Orc tarzı bir şey vardı ama muhtemelen Orc değildi gözlerinden bir tanesi sarkıyordu ve bazı yerlerinden kemikler de görünüyordu.
Gayet de hızlıydı, beklenmedik bir saldırının ardından zar zor kaçınabildim. Metal ellerim ile omurgasına birkaç tane yumruk attım ama hissetmemiş gibiydi
Beni sol omzumdan ısırdı ve mideme doğru pençemsi bir saldırı yaptı.
"Zombiye mi dönüşücem? Muhtemelen hayır."
Isırılan yer zonkluyordu ama neyse ki sol kolumu ısırmıştı, uzun bir savaşın ardından omuriliğini kırarak bu savaşı kazanmıştım.
"Yaşayan ölüler neden bu kadar zor lan?!"
Ve hala canlı, vücudunu haraket ettiremiyor ama kafası beni ısırmak istiyordu.
Cidden iğrenç bir şey. Neyseki vücudunu ters çevirip kafasının arkasına tonlarca yumruk attıktan sonra kafatası kırıldı ve içindeki beyni püre haline getirdim.
"İşte şimdi bir zombi gibi oldu."
Etrafa bakındım ama hiçbir ödül göremedim. Hızlıca üst kata çıktım ve buranın vatandaşları da hobgoblinler. Tek elle zor olduğu için asla 3 kişiden fazlasına saldırmadım. Aslında 3 kişi bile benim için çok fazla ama ayak adımları ve yumruk teknikleri ile bir şekilde idare ediyorum.
"Bandajlarım bitiyor."
Yanıma aldığım bandajlardan az kaldı, bacağımdaki yarayı sararken bunları düşündüm.
"Bandaj biterse kıyafetlerimi kullanmak zorunda kalırım."
İlerlerken arkamdan bacağıma bir bıçak saplandı, sanırım iç güdülerim yeterince bilenmemiş.
"Ahhhh?!!!"
Diğer bacağımla bir tekme attım ama bıçak hala baldırımda. Hızlı bir haraketle bıçağı çıkardım ama burada durmam gerek. Bu halde 3. kata çıkamam veya geriye dönemem. Biraz köşeye sıkıştım.
Labirentin en köşesine usulca geçtim ve kendimi yosunlarla kapattım. Burada hiç canavar yok ama tetikte olmam lazım.
Aldığım iyileştirme iksirini çıkardım ve bir kısmını bugün aldığım yaralara sürdüm ve geri kalanını da içtim.
Şu anlık yapabileceğim pek bir şey yok, sadece beklemem lazım. Vücudum hala demir kadar sert olmadığı için silahlar kolayca hasar veriyor.
Sanırım dengesiz bir şekilde büyüyorum. Fiziksel gücüm çok fazla olsa da savunmam biraz sıkıntı.
Öldürdükçe seviye atlasam doğal olarak savunmam da güçlenir ama oyun oynamıyoruz. Ruh kitabını açtım ve boş zaman öldürmek için bakmaya başladım.
[Meslek: Çaylak Dövüş Sanatçısı]
[Irk: Üst İnsan↑]
[Kan: Venom+]
[Kutsamalar: Bifron, Vulkan]
[Yetenekler: İrade#, Optik Zaman, Metal El, Gerçek Alev, gerçek Şeytan]
Venomun yükselişi durmuş, ırkım yükseliyor... Gerçi buna gelişiyor da denilebilir.
Gözlerimi kapadım ve yavaş yavaş uykuya daldım.
****
Uyandığımda acıkmıştım ama yanımda yemek yoktu.
"Sanırım şimdi daha iyi bir durumdayım."
Zindandan çıkmak için kalktım ama biraz sendeledim. Hala acıyor ama kanama filan yok. Bu bile benim için yeterli.
Uzun bir süre boyunca ilerledim, teker teker düşmanları yendim ve sonunda çıktım.
Yarım saatte loncaya vardım. İyileşmek için 2 gün boyunca bekledim, antrenman yaptım ve eşyalarımı yeniledim.
Tekrardan labirent akını için yola çıktım. Labirentin şaka olmadığını anladığım için güzel bir şekilde hazırlandım.
Labirentin 1. katı kolaydı. 2. gelişim olduğu için çok kolay bir şekilde temizledim ve hızlı bir şekilde 2. kata çıktım. Burası da hemen hemen 1. katla aynı olduğu için burayı da hızlı bir şekilde temizledim ama buranın bossu bir hobgoblin büyücüydü.
Beni görür görmez yıldırım büyüsü ile felç etmeye çalıştı ama uzak olduğumuz ve son anda fark etmem sayesinde kurtuldum.
Aramızdaki mesafeyi kapatmaya çalıştım ama uçarak aramıza bir mesafe açtı ve yıldırım alanı yaptığı için sabit bir hasar yiyorum.
Neyseki vurması gereken yerleri bilmiyor. Ben de bir şekilde aramızdaki mesafeyi kapıyorum. Ona yumruk atmak için yaklaşınca mana kalkanı ile kendini koruduğunu fark ettim ve bana yakın mesafeden bir alev topu attı.
"Aghhhh!!!!"
Metrelerce öteye savruldum. Göğsümden yediğim alev topu beni neredeyse öldürüyordu, kafamdaki çoğu kıl yandı ve ağzımın bir kısmı sarkıyor.
Ayağa kalkmaya çalıştım ama sendeledim ve manası da çok fazla azalmış gibi duruyor.
Şimdi düşündüm de, gerçek alev yeteneğim varken bu alev topu bana nasıl zarar verdi. Acaba manadan oluştuğu için mi? Burayı bi halledeyim onu da düşünürüz.
Hızlı bir şekilde iyileştirme iksirini ağzıma attım ve boş camı da uzak bir yere sertçe fırlattım. Çıkan sesten dolayı büyücünün dikkati başka bir yere kaydı.
Bu da bana istediğim boşluğu sağladı ve mana kalkanı için zekice bir çözüm buldum. Mana kalkanları yuvarlak olduğu için tam ortasına sertçe vurursam kırılır.
Aklımdan bunlar geçerken mana kalkanına saldırı gerçekleştirdim ve garip bir şekilde işe yaradı. Ama gene yakın mesafeden yıldırım büyüsüyle şansını denediği için bu sefer vuramadım.
"2. Kere işe yaramaz!!!"
Hızlı bir şekilde toparlandım ve omuriliğini kırdım. Hızlı ve acısız bir ölüm verdim... Yani umarım acısızdır.
Goblin büyücüsünün eşyalarını kontrol ettim ve bazı işe yarar taşlar vardı ama o kadar ve bir tane de küre
Küreyi elime aldım ama gördüklerime şok oldum.
"Saçım başım her yerim yanmış?!!!!!!"
Çenemde çıkan ufacık sakallar bile yanmış, köse kaldım.
Moralim bozuk bir şekilde 3. kata çıktım, bu sefer düşmanım Orc benzeri canlılardı daha önceden savaştığım için neresine vurmam gerektiğini biliyorum.
Ama bunlar galiba orc filan değil. Hatta bunlar erkek veya dişi bile değil.
Üreme organları yok lan?! Böyle bir şey nasıl olabilir. Zindanda doğan canlılar kısır mı? Ama bu çok saçma, doğal ekosistem bu yüzden oluşmaz.
Bir anda durdum ve düşünmeye başladım, ya buranın amacı ekosistem yaratmak değilse?
Zindanlara insanlar saldırıyor ve zindan çekirdeğini istiyorlar değil mi? Bu canavarlar da ya o çekirdeği koruyan canlılarsa?
Bu bir nevi bağışıklık sistemi değil mi?! Bizler bu canlıya saldıranız ve onlar da savunan.
"Lanet olsun, bu çok saçma"
Bu saçma bilgiyi de zihnimin bir köşesine gömdüm ve ilerlemeye devam ettim.
İlerledikçe 2 tane yeni canlı gördüm, harpy ve golem. Ne yazık ki golemi yenemedim ama harpylerin çoğunu yendim, elimden kaçan 1-2 tanesi olsa bile genel olarak ben kazandım.
Golemler bildiğin çok sertti, benim insan üstü kaslarımla bile bu imkansızdı ve bu zindan neden bir anda bu kadar zorlaştı lan?
Kafamda daha tuhaf şeyler dönerken patron odasına kadar geldim. İçeriye tedirginlikle girdim.
"... İşim yaş desene."
İçerde 3 metrelik bir Harpy vardı.
Yazar:Yasir00 Edit:SherFSiz
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.