h9 - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4 


           
Zaman çok hızlı geçmişti ama hala dün gibiydi cehennemde kaynar kanın içinde kavrulmalarım, Tanrı'ya yalvarışlarım. Yıllardır, oldukça uzun yıllardır Lucifer'ın yanındaydım ve artık en güvendiği iblisi olmuştum. Beni çok zorlamış, sınavlar uygulamıştı ama hepsinden başarıyla geçmiştim. Benden her zaman "en mantıklı kararım" diye bahsederdi. Ona göre tüm bu iblislerin içinde en parlak olanı bendim. Bazen bana, "sana bakmaktan kendimi alamıyorum" derdi. Beni oğlu yerine koyduğu aşikardı ve kardeşleri bundan rahatsızdı. Kardeşleri dediğim, yedi ölümcül günahtı. Bu günahları Lucifer yaratmış olsa da birbirlerini kardeş olarak gördükleri açıktı. Gerçi Lucifer gözlemlediğim üzere ben hariç kimseye güvenmiyordu. Bana olan bu güveninin ve sevgisinin nedeni de zannımca Michael'a olan özlemiydi. Öz kardeşi, Michael. Onu bir kere olsun görmeye gelmeyen Michael, bir kere olsun nasıl olduğunu sormayan Michael. Lucifer kitaplarda anlatılan gibi değildi, evet insanları sevmiyordu ama kötülüğü de yaymıyordu. Şeytandı sözde fakat o melekliğinden hiçbir şey kaybetmemiş gibi geliyordu bana. Bazen hüzünlü hüzünlü cehennemi izlediğini, bazense yeryüzüne gönderilmiş kitapları okuduğunu görürdüm. Benden çekinmezdi, yanımda bunun gibi şeyleri yapardı, bu kadar kısa bir zamanda böyle bir güveni kazanmak gururumu okşardı.

Ben mi? Ben yıllardır, o çukurdan kurtulduktan sonra, buradaydım. Sarayda yeryüzü hakkında bilgiler edinir, kitaplar okur ve insanlar hakkında bilgi sahibi olurdum. Bazen geçmişten birkaç parça hatırladığım olsa da onların haricinde geçmişime dair hiçbir fikrim yoktu. Lucifer artık buna ihtiyacım olmadığını, üzülmemem gerektiğini söylerdi. Her zaman, senin yeni ailen benim derdi. Senin kurtarıcın benim derdi. Bunlar hoşuma gitmiyor desem yalan olurdu, Lucifer'ın bana olan özel ilgisi memnun ediyordu şahsımı.

Yataktan kalkarak elimdeki Dorian Gray'in Portresi adlı eseri bıraktım. İnsanların böyle güzel şeyler yazması garip geliyordu, o aciz yaratıklar (Lucifer onlara hep bunu derdi) nasıl böyle eserler çıkarıyordu? Dünyanın tüm gerçeklerini ve çirkin yüzünü görmüş birisi olarak bu kitapta takıntılı bir şekilde anlatılan güzelliğe gülüp geçiyordum. Mezara girdiğinizde ne kadar güzel olduğunuz, ne kadar soylu olduğunuz veya ne kadar zengin olduğun önemini yitirirdi. Cehennem ayrım yapmazdı, güzelliğinize bakmazdı. Cennet de ayrım yapmazdı, Lucifer anlatırdı arada. Gitmemiştim belki ama gitmiş kadar olmuştum.

Boy aynamın karşısına geçtiğimde artık her sabah gördüğüm yüz karşıladı beni. Genç ve güçlü bir beden, güzel ve zarif bir yüz. Gece siyahı saçlarım, okyanustan bir parça gözlerim.. Ne de güzelim.

Bu bedene nasıl kavuştuğumu merak ediyor olmalısınız. Lucifer'ın şaheseriydi. Nasıl mı? Lucifer bu bedeni ateşten yaratmıştı, benim için özel yaratılmıştı. Ağlayarak aynaya bakmam onu bir süre sonra rahatsız etmiş olmalıydı. Elbette kolayca ulaşmadım bu bedene, çok fazla sınavdan geçtim. Cehennem'de çektiğim kadar yeniden çektim ama nihayetinde ödülümü aldım. Çok net hatırlıyorum bu bedene kavuşma öykümü. Lucifer bana nasıl bir beden istediğimi sormuştu. Güçlü bir beden mi, güzel bir beden mi yoksa soylu bir geçmiş mi? Hiçbirini istememiştim, Lucifer afallamıştı. Neden diye sormuştu ve net bir yanıt vermiştim. Yeryüzünde insan içine karışabileceğim bir beden isterim demiştim. Lucifer'ın şaşkınlığını dün gibi hatırlarım. Diğer iblisler gibi güce, güzelliğe düşkün olmamam onu etkilemişti.

Kapım çalındığında başımı kapıya çevirdim bedenimi çevirmeden, gir çağrımla muhafızlardan birisi girmişti. İnsan bedeni içindeydi, düşündüğünüz gibi boynuzlu ya da kuyruklu değildi.

"Efendi Lucifer sizi çağırıyor."

Başımı sallayarak çıkmasını söyledim el hareketimle. Üstümdeki siyah havluyu attım bir kenara, tamamen çıplaktım artık. Kıyafetlerimi üstüme geçirmiş, en sonunda pelerinimi bağlamıştım. Lucifer'ın aksine eski dönemlere uygun giyinmeyi seviyordum, o genelde takım elbise  giymeyi tercih ediyordu. Bana yeryüzünden bolca hediye getirirdi, bunların beni mutlu ettiğini bilirdi. Özellikle prenslerin giydiği kıyafetler giymeyi severdim, az dalga geçmemişti bu konu hakkında. Ama ben asker gibi giyinmeyi, prens olmayı ve bunun gibilerini nedensizce seviyordum işte. İnsanlardan en çok böyleleri ilgimi çekiyordu.

Odamdan çıkıp uzun koridorlarda taht odasına ilerledim. Adım seslerim yankı yapıyor, arada bir birkaç iblis görüyordum.Taht odasına girmeden kütüphaneye uğramak istesem de Lucifer bekletilmeyi sevmezdi. Taht odasına geldiğimde kapıya üç kez vurdum nazikçe, gir sesini işittiğimdeyse içeri girdim. Has şeytan tahtına kurulmuş kıpkırmızı bir elma yiyordu. Dudaklarının rengiyle aynıydı neredeyse, ona her zaman hayran olacaktım. Güzelliği, ışıltısı beni büyülüyordu. Onu ilk gördüğüm günü sıkça hatırlardım, sıkça anardım. Kurtarıcımdı işte, karşımdaydı ve gerçekti. Bu bir rüya değildi.

"Beni çağırmışsınız, lordum."

Simsiyah gözleriyle beni süzerken ürpermeden edemedim. Buna asla alışamayacaktım. Onun gibi mükemmel bir varlığın beni kurtarmış olmasına, bana değer vermiş ve önemsemiş olmasına alışamayacaktım. Mesela o elmayı ısırış şekline alışamayacaktım, bilmiyorum bunu yapamazdım. Hala o çukura dönmekten korkuyordum, hala diken üstündeydim. Her gece çivilerle dolu bir yatağa yatıyordum sanki, kabuslarla uyanıyordum. Geçmiş hayatımla ilgiliydi gördüklerim ama asla hatırlayamıyordum.

"Ah, demek geldin Lothaire. Hayır, eğilme. Seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum, beni izle."

Tahtından kalkmış beden arka kapıdan çıkıp önden yürümeye başladı. Gördüğümüz tek tük iblisler Lucifer'ı görünce eğiliyor, sus pus oluyorlardı. Nereye gittiğimizi anlamamıştım. Kütüphaneyi geçmiş, bir sürü oda arkamızda bırakmıştık. Önüne geldiğimiz oda toplantıların yapıldığı yerdi ama daha önce hiç görmemiştim. Heyecanı hissettim siyah, iblis kanımda.

Lucifer kapıların açılmasını emretti ve kapılar açıldı, kocaman bir odaydı burası. İçeriye girer gitmez kapılar ardımızdan kapandı. Dökdörtgen masanın etrafında tam olarak sekiz sandalye vardı. Ne daha az, ne de daha fazla. Bu da bana toplantılara dahil olan kişilerin belirli olduğunu gösteriyordu.

Baş köşeye oturdu, önünde de birkaç kağıt vardı. Tahminen ruhlarını satan insanlara ait antlaşmalardı bunları. Her zaman antlaşmaları yapan iblislerden olmak istemiştim fakat Lucifer bana dair daha büyük planları olduğunu söyleyip engellemişti.

Siyah dumanlar odayı kapladığında gölgeler yer edindi sandalyelerde ve bedenler oluştu. Yedi ölümcül günah olmalıydı bunlar, ilgiyle ayakta vaziyette izledim onları. Demek ki bu yüzden sekiz sandalye vardı. Burası Lucifer ve yedi kardeşine özeldi. Onlardan birisi olmadığım halde burada bulunmak gururumu okşamıştı.

"Bu iblisin burada ne işi var lordum?"

Hangi günah olduğunu tahmin edemediğim ölümcül günah konuştuğunda bir şey dememeyi seçtim. Lucifer ile baş başa olduğumda sahip olduğum rahatlığa sahip olamazdım burada. Saygıyı elden bir an olsun bırakamazdım.

"O iblis, bugünün konusu Envy."

Tahmin etmesi güç değildi, hasetti bu iblis. Her zaman onlarla tanışmak istemiştim lakin Lucifer buna pek yanaşmamıştı. Şimdi bu güçlü iblislerle aynı odada bulunmak gururlanmamı sağlamıştı. Tabii ben bunları düşünürken Lucifer'ın dediği şeyin sonradan farkına vardım. Ben miydim konu? İlgi ve merakla baktım baş meleğe.

"İşe yaramaz bir iblis nasıl bizim konumuz olabilir?"

Lucifer sakince gülümsedi ama bu gülümsemeyi tanıyordum. Sinirlendiğinde böyle gülümserdi. Hiç alınmamıştım bile söylediklerine çünkü benim için önemli olan Lucifer'ın düşüncesiydi, bu iblislerin değil.

"Şöyle kısaca bahsedeyim, yeryüzünün bir bölgesinde iblisler avlanmaya başladı. Neredeyse yüz iblisten yetmişi avlanmış durumda. Yeni üremeye başlayan avcılardan şüpheleniyorum, o bölgede bize bilgi veren iblislerin sayısının azalması elbette dikkat çekici ve önemli. Size danışmadım kardeşlerim lakin Lothaire'ı bu bölgeye göndermek istiyorum. Ona güvenim tam, iyi bir iş çıkaracağını biliyorum. İnsanların arasına karışabileceğine inanıyorum. Dikkat de çekmeyecektir, ayrıca güçlüdür."

Onay bekliyor gibi görünmüyordu, sadece haber veriyordu. Heyecanla gözlerim büyümüştü, yeryüzüne mi inecektim? Yıllar önce yaşadığım yeryüzüne mi gidecektim? 

O kadar uzun zamandır yeryüzünü görmüyordum ki her şeyi unutmuştum. O gölü hatırlıyordum bir, belki gittiğim yerde de bir göl vardır? Bu sefer berrak suyu oturup izleyeceğime söz veriyordum kendime. Bu sefer top oynayan çocuklara gülümseyecektim, suda taş sektirecektim ve belki biraz yeryüzü yemeklerini tadacaktım.

Belki kendimi bulurdum, geçmişimi keşfederdim, hatta belki de mezarımı bulurdum. Hayallerimde mezarımın başına geçip konuşmayı hep canlandırmıştım ama hiç gücüm yetmemişti bunu yaşamaya. Ne Lucifer'ın gönlü vardı, ne de benim hevesim. Fakat şu an artık zorunda olmakla birlikte heyecanlanmıştım da. 

"Herkes benimle hemfikir olduğuna göre, Lothaire çıkabilirsin. Ayrıntıları konuşuruz."

Başımı sallayarak odadan çıktım, adımlarımı kütüphaneye doğru attım. Kocaman sarayda git git bitmiyordu sanki yol. Uzun merdivenleri inip kütüphaneye ulaştım. İki katlı, kocaman ve ferahtı. İlk geldiğimde böyle değildi tabii, çok boğucuydu ve kullanım dışı gibi duruyordu. Bana yeryüzünden hiçbir şeyi çağrıştırmıyordu. Şu an mı? Bir el attıktan sonra insanları anımsatmıştı ortam. Tanıdık kitap kokusu insan olduğu dönemlerden geliyordu.

Sıklıkla oturduğum koltuğa uzandım, gözlerimi tavana diktim. Damarlarımdaki siyah kanın akışı hızlanmıştı, kalbim göğüs kafesimi dövüyordu. Yılların ardından cesur hissediyordum. Geçmişimi öğrenmeye hazırdım. Kim olduğumu öğrenmeye, neden cehenneme gittiğimi bilmeye hazırdım. Birçok şeye hazırdım ama aşka değildim.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.