I Became the Wife of a Monstrous Crown Prince - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




5   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   7 


           
Bölüm 6 - Bir R-19 Romantizm Romanına Göç Ettim ve Bir Tavşan Var. (6)


Veliaht prensin etrafına yerleştirilen tüm casuslar kovulmuştuu. Ancia, çok sayıda kıdemli hizmetkâr ve saray mensubunu kovmuştuu. Cassil Dükü ve üvey kardeşi Frank öfkeliydi ama Richard içten içe gülümsüyordu.

Sadece yerleştirdiği casus kovulmamıştı aynı zamanda babasının tüm casusları da ortadan kaldırılmıştı. Sonuç bir kazançtı. Blake'e yardım eden hizmetçi iyi bir karttı ama daha iyi bir kartı olmuştu. Bu kart da Veliaht Prenses olan "Ancia" idi.

Ancia, Richard'ı seviyordu. Richard ara sıra onu kendisine bakarken yakalamıştı. Ailevi sevgiyi özleyen küçük bir kız olan Ancia'yı ikna etmek çocuk oyuncağıydı. Ancia, Veliaht Prens ile evleneceğini duyduğunda çaresizlikten intihara teşebbüs etmişti. Ne yazık ki hayatta kalmayı başarmıştı ve cehennem hayatının geri kalanını Canavar Veliaht Prens ile yaşayacaktı.

Yalnızlık ve çaresizlik içinde olan küçük bir kızı baştan çıkarmak basitti. Veliaht Prenses'i kuklası yapabilseydi bu, on casus yerleştirmekten daha etkili olurdu. Richard hafifçe gülümsedi ve Veliaht Prens'in sarayına gitti.

"Ancia, çok iyisin bu yüzden kalbimi anlıyorsun, değil mi? Beni seviyorsun."

Sevgiye susamış bir kızın kalbini kazanmak kadar kolay bir şey var mıydı?

Richard üzgün bir surat yaptı ve Ancia'ya samimi bir şekilde güldü. Ama tahmininde yanılmıştı. Ancia'nın gözleri sevgiyle değil, Richard'a karşı öfkeyle doluydu.

Richard şok olmuştu.

Hep bu kadar güzel görünüyor muydu?

Aslında o her zaman güzeldi. Sosyal çevre Diana’nın parlak ferahlatıcı güzelliğini erken yaşta fark etmişti ama aslında Ancia’nın yüz hatları Diana’nınkinden çok daha belirgindi, bu da onun daha güzel görünmesini sağlıyordu.

Ancak yüzü şefkat özlemini ve çekingen kişiliğini ortaya seriyordu. Bu da onun ışığını yitirmiş bir mücevher gibi berbat görünmesine neden oluyordu.

Ama şimdi tamamen farklı biri gibi görünüyordu. Güzel görünümü ve heybetli saygınlığıyla sadece on yaşında bir kız değil aynı zamanda mükemmel bir "Veliaht prenses" idi.

Richard, onun kendini seven kadınlardan biri olduğunu sanıyordu. Prenses olan ve biraz daha işe yarayacak aptal bir kız olduğunu düşünüyordu.

"Ancia, hâlâ kızgın mısın?"

Richard bir şekilde sabırsızlandı ve Ancia'nın elini tuttu. Ancak eli kısa sürede tutuldu. Elini tutan, Veliaht Prens Blake'di.

'Sadece bir canavarken bu vücuda dokunmaya nasıl cüret edersin?'

Richard, lanetin varisinin lanetini bir başkasına ileteceğine dair söylentiye inanmıyordu ama değeri olmayan lanetli bir canavara temas etme niyetinde değildi. Richard öfkeyle Blake'in eline vurmaya çalıştı. O anda, Blake'in vücudu güçlü bir güç ortaya çıkardı. Sanki Richard'ın vücudunu delmeye hazırmış gibi Blake'in elinden mana çıkıyordu.

"Kaybol."

Blake elini bırakır bırakmaz Richard saraydan ayrıldı. Konağa döndükten sonra eline baktı.

Saraydan ayrılalı bir saat geçmişti ama elleri hala titriyordu. Ne oldu? Lanetli bir canavar bu güçlü gücü nasıl kullanabilir?

İmparator ne yaptı? İmparator, veliaht prensi görmezden geliyormuş gibi davransa da Richard onun, oğlunun lanetini kaldırmak için çok uğraştığını biliyordu.

Bir yolunu bulmuş olabilir. Richard başını iki yana salladı.

'Bu olamaz...'

İmparator Tensteon, karanlığın kapısını mühürlemek için Kaos vadisinden ayrılmıştı. Oğlunun lanetini serbest bırakmak istese bile buna vakti yoktu.

İstese bile bunu yapacak zamanı yoktu. Richard ellerine bakıp sarayda olanları hatırladı. Veliaht prensin elini saran lanet cezası aynıydı. Belki de yaptığı şey güç kullanımı değildi, sadece lanetin ürettiği enerjiydi.

"Richard, o artık bir Leydi değil; O Veliaht Prenses."

Richard'a bakarak niyetini gururla ifade etmişti. Veliaht Prens değişmişti. Güç kullanımı gibi temelde de bir şey değişmişti. Ancia yüzünden mi? Ancia’nın varlığı mı canavarı etkiliyordu?

O anda Richard’ın kıpkırmızı gözleri derin bir sahiplenmeyle parladı.

'İlginç…'

Richard, açgözlülüğü olmayan bir adam olduğunu düşünüyordu. Küçüklüğünden beri İmparator olmayı istemek dışında hiçbir şeyle ilgilenmemişti. Ama bugün...

'Ancia. Seni istiyorum.'

***

Ertesi gün Richard, üzgün olduğunu belirten bir mektupla bana bir hediye gönderdi.

'O'nun sorunu ne?'

Beni kullanmaya değer mi görüyor? 

'Veliaht Prens'e casusluk yapmam için beni baştan çıkarmaya mı çalışıyorsun?'

Daha kesin bir şekilde reddetmem gerekiyor. O yüzden de hediyelerini ve mektuplarını aldığım gibi geri gönderdim.

Melissa mektubu reddetmenin kabalık olduğunu söyledi ama kibirli orospu çocuğunun mektuplarını da geri gönderirsem sonunda pes edeceğini düşündüm.

Yine de ertesi gün ve daha da ertesi gün başka bir hediye geldi. Reddetmeye devam ettim. Hediyeleri kesmek yerine hediyelerin boyutunu büyütüyordu.

"Majesteleri, Richard size başka bir hediye daha gönderdi."

"Her seferinde bana söylemene gerek yok, sadece geri gönder."

Her gün bana hediyelerle saldırıyordu.

"Öyle yapıyorum ama bunun değerli bir hazine olduğunu duydum."

"Hazine mi?"

"Evet. Deniz kızının nefesinden yapılmış bir yüzük. "

O çıldırmış. Farkında olmadan az daha bir küfür edecektim.

"Bir Deniz Kızının Nefesi" denizin gücüne sahip bir mana taşıydı, inci gibi görünen bir mücevherdi.

Orijinal hikâyede Richard, nadir bir hazine olan "Deniz Kızının Nefesi" ni Diana'ya vermişti. Ama şimdi onun yerine neden bunu bana veriyor?

Veliaht Prens'in sarayına bir casus yerleştirmek istediği için gözünü karatmış olmalı.

Dürüst olmak gerekirse "Deniz Kızının Nefesi'nin" neye benzediğini merak ediyordum. Romanda güzelliği ile övülen bir mücevherdi.

"Buna ihtiyacım yok. Bir daha göndermemesini söyle çünkü hiçbir şeyi kabul etmeyeceğim. "

"Emredersiniz, Majesteleri."

Hans kocaman bir gülümsemeyle dışarı çıktı. Bana hediyenin geldiğini söylemeye gelmişti ama reddettiğim için mutlu görünüyordu.

***

Hans kendini iyi hissetti.

Ancia geldi geleli günler daha mutlu geçiyordu.

Veliaht Prens'in sarayına ılık bir ışık yağmaya başlamıştı. Richard, Veliaht Prenses'e ilgi gösterdiği için birkaç gün gergin geçmiş olmasına rağmen prenses Richard'ın hediyelerini ve mektuplarını açıkça reddetmişti.

Nadir hazineleri bile kabul etmek yerine, oldukça sinirlenip hepsini reddetmişti. 

Ancia günlerini huzur içinde geçiriyordu, çeşitli kitaplar okuyup tuhaf ama lezzetli yemekler yapıyordu.

Geceleri Veliaht Prensin ellerini sıkıca tutarak uykuya dalıyor ayrıca prensin banyo yapmasına yardım ediyordu. Prens Richard’ın küstahça kur yapmasını önemsemiyordu.

Hans, Melissa ve Edon onun davranışlarını gördüklerinde bir kez daha ona sadık olacaklarına dair yemin etmişlerdi.

'Ama Deniz Kızının Nefesi'ni reddedeceğini düşünmezdim.'

Hans, tüm dünyada bile miktarı otuzdan az olan hazineye prensesin göz ucuyla bile bakmamış olmasına inanamıyordu.

Kalbindeki duygu gözyaşlarıyla birlikte Veliaht Prens için bir içecek hazırladı.

 Çocuğu görür görmez gülümsedi.

"Majesteleri, sizi mutfağa getiren nedir?"

Veliaht Prens nadiren yatak odasından çıkardı. İmparator, Blake ile ilgilenmiyordu ve saraylılar da onu bir canavar olarak hor görüyorlardı.

Ama Blake asla sinirlenmezdi. Lanetli kaderine de içerlemezdi. Sadece yatak odasında üzüntü, öfke, yalnızlık ve hatta acı hissetmeyen bir adam gibi boş gözlerle tek başına kalıyordu.

Her gününü sanki lanet altında ölse bile umursamıyormuş gibi kuru bir yüzle geçiriyordu.

Gizlenmiş olmasına rağmen zihni çoktan ölmüş gibiydi. Sekiz yaşındaki normal bir çocuğun aksine gözleri donuktu ve umutsuzlukla kaplıydı. Böyle bir veliaht prens şimdi değişmişti. Gülmeye, ağlamaya, şaşkınlık ve utanç duygularını sonuna kadar göstermeye başlamıştı. 

"Hans."

"Emredin, Majesteleri."

Ancia ile evlendikten sonra Blake saray çalışanlarına isimleriyle seslenmeye başladı. Ondan önce sadece emirler verirdi, isimlerini söylemezdi veya saray çalışanlarıyla ilişki kurmazdı.

Blake,  her an ortadan kaybolacakmış gibi etrafındaki insanlardan uzaklaşmıştı. Ama şimdi farklıydı.

"Ancia ne zaman geliyor?"

Blake tereddüt ederek sordu. Hans'ın dudaklarında sıcak bir gülümseme vardı.

"Demirciye gitti, sanırım yakında döner."

Ancia demirciye gidip "Kazan" yapacağını söylemişti.

Bu, evlendiklerinden beri ilk dışarı çıkışıydı.

"İki saat oldu …"

"Uzun zamandır dışarıda, sanırım bu süreçte başka bir yere daha uğrayacak."

"Meydanda bir sürü tehlikeli insan var..."

------Çevirmen Notu------

Devamı için sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Sitemizde 20 bölüm yayımlandı bile! Novel Evreni... 

Herhangi bir hatamı söylemek, öneri ve şikayetlerde bulunmak için discord kanalımıza gelebilirsiniz.
https://discord.gg/9GhxJCn

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


5   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   7 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.