Yukarı Çık




6   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   8 

           
Bölüm 7 - Bir R-19 Romantizm Romanına Göç Ettim ve Bir Tavşan Var. (7)


Blake, lanetin varisi olduğu için hayatında daha önce saraydan hiç çıkmamıştı. Güney halkı huzursuzluk içindeydi ve Veliaht Prens'in laneti yüzünden sürekli tetiktelerdi.

Böyle bir prens saraydan çıkıp yavaşça topluma karışamazdı.

Blake için meydan, bilinmeyen bir bölgeydi. Kaos vadisi veya kuzeydeki kar dağı gibi ancak yine de hayal edilebilecek bir yerdi.

Ayrıca meydan, sorunlu olaylara yol açan her türlü sorunun kaynağı olarak tanımlanırdı.

"Merak etmeyin, sistem güvenliğimiz kıtadaki en iyisidir. Ayrıca, Sör Edon onunla gitti. "

"Tamam…"

"Sizi rahatsız eden başka bir şey mi var?"

Blake'in hoşnutsuz ifadesi henüz geçmemişti bu yüzden Hans da endişelendi.

"Ancia beni terk etmeyecek, değil mi?"

Blake endişelerini dile getirmeye devam etti.

Ancia banyosuna ilk yardım ettiğinde, Blake ona onu terk etmemesini söylediğinde, Ancia tereddüt etmişti. Sadece bir anlığına tereddüt etmişti ama Blake'in aklından çıkmıyordu.

Blake, onun bir gün aniden kaçabileceğinden korkuyordu.

Hayatı bir kayıplar dizisiydi, doğumundan kısa bir süre sonra annesi ölmüştü ve babası onu terk etmişti. Hizmetçiler de onu hor görüyorlardı.

Elbette babası sempati göstermişti ama lanet cezasını görünce ondan uzaklaşmıştı. Blake kaybetmeye çok alışmıştı. Umutsuzluk onun uzun süredir arkadaşıydı.

Ama Ancia'nın onu terk edeceğini düşündüğünde korkuyordu ve bunu sadece hayal etmek bile kalbini parçalıyordu.

Hans genç çocuğa bakarken gülümsedi.

Blake'in gözlerinde bir korku hissi vardı. Her zamanki yorgun ifadesindense bunun olması daha iyiydi tabii ama gülümsemesi onun için daha iyi olurdu.

"Majesteleri, merak etmeyin. Sizi asla terk etmeyecek. "

Hans, bunu kendinden emin bir ifadeyle söyledi.

Hans her zaman Ancia'yı dikkatle izlerdi. Dünya, lanetin varisini çevreleyen asılsız söylentilerle doluydu. Cinsiyeti, yaşı, statüsü ne olursa olsun insanlar; lanet cümleleri uğursuz göründüğü için bir sürü söylentiler uyduruyorlardı.

Ancak Ancia genç olmasına rağmen bu yalan yanlış söylentilerden etkilenmemişti.

Hans, veliaht prense olan bağlılığının rakipsiz olduğunu düşünüyordu. Ama Ancia'yı izlerken aklında başka bir düşünce oluşmuştu.

Kaybetmişti. Ancia, prense kendinden daha çok bağlıydı.

"Onları kontrol edeyim ister misiniz?"

Blake'in gözleri parladı.

Kısa süre sonra Hans, Ancia'nın iyi olduğunu söylediğinde, prensin ifadesi gözle görülür bir şekilde aydınlandı.

Hans ne kadar endişelenmiş olduğunu merak etti...

İkisinin uzun süre mutlu olacağını umdu.

***

Melissa ve Edon ile demirciye gittim ve ondan bir kazan yapmasını istedim. Demircinin ilgisini çekmiştim ve çizdiğim kazanla ilgili açıklamamı duyduktan sonra demirci meydan okuma ruhuyla dolmuştu.

Bu şekilde tepki vereceğini düşünmemiştim ama o gerçekten cana yakın ve yardımseverdi.

İsteğini tamamladıktan sonra demircinin dükkânından çıkarken Melissa sordu.

"Majesteleri, başka bir yere uğrayacak mısınız?"

"Hayır. Saraya geri dönmek istiyorum. "

Bu gezinti, Ancia'nın vücuduna göç ettiğimden beri ilk gezimdi. Arabanın dışındaki manzara müthişti ve gitmek istediğim birçok yer vardı. Aslında etrafta dolaşmayı düşünüyordum.

Ancak kazanı ayrıntılı olarak açıklamak beklenenden uzun sürmüştü. Blake'i endişelendirmek istemedim. Üstelik o yokken güzel meydanı seyretmekten keyif alacak gibi hissetmedim.

Veliaht Prens'in sarayına geri döndüğümde, küçük tavşan fırlayıp kollarıma atladı.

"İyi misin?"

"Evet, iyiyim."

Saçını okşadım. Eve döndüğünüzde birisinin sizi karşılaması çok güzel bir şey. Bu, büyükannem öldüğünden beri uzun zamandır hiç hissetmediğim bir duyguydu.

"Tehlikeli bir şey oldu mu?"

"Hayır, hiçbir şey olmadı. Benim için endişelendiniz mi?"

"Evet. Ancia çok geç kaldı. "

Hemen saraya geri dönmüş olmama sevindim. Kocamı neredeyse uzun süredir endişelendiriyordum.

Elini sıktım ve Blake'in odasına gittim. Blake'in odası benimkinden çok daha rahat olduğu için zamanımın çoğunu orada geçiriyordum.

Odasına girer girmez maskesini çıkardım. Bütün düşman hizmetkârlarını kovmuş olmama rağmen, Blake maskesini takmaya devam ediyordu.

 "Ancia neden hep maskemi çıkarmaya çalışıyor?"

"Çünkü yakışıklı yüzünü görmek istiyorum."

"Hehe. Ben de Ancia'yı görmek istiyorum. "

"Benimle yalnızken maske takmana gerek yok."

"Peki."

Blake elimi sıkıca tuttu. Özellikle bugün ona sarılmak istiyordum.

"Majesteleri, ben yokken neler oldu?"

"Hayır, hiçbir şey olmadı."

"Gerçekten mi?"

"...Açıkçası, Ancia'nın beni terk edeceğinden biraz korktum."

"…."

"Ama artık sorun değil. Çünkü Ancia'nın beni terk etmeyeceğini biliyorum. "

Emin sesine aykırı olarak elleri titredi. Aslında hâlâ endişeli olduğunu hissedebiliyordum. Cevap olarak elini elimden geldiğince sıkı tuttum.

"Endişelenme. Hiçbir yere gitmeyeceğim."

"Gerçekten mi?"

Blake neşeyle gülümsedi.

"Evet, gerçekten ama sevdiğiniz başka biri olursa hemen istifa edip gidebilirim. "

"Bu ne anlama geliyor?"

İfadesi anında sertleşti. Benim cevabıma şaşırarak ağzının köşelerini indirdi.

"Benimle siyasi bir evlilik yaptınız. Majesteleri, istediğiniz bu değil. Daha sonra büyüdüğünüzde gerçek aşkı bulabilirsiniz. "

Asterik İmparatorluk geleneği, çocuklarının erken evliliklerini düzenlemekti. Özellikle statü ne kadar yüksekse evlilik o kadar erken olurdu. Çoğu zaman, kraliyet ailesi ile aristokratlar arasındaki evlilikler siyasi menfaat sağlayacak şekilde düzenlenirdi bu yüzden genellikle sonunda ya birbirlerini aldatırlardı ya da boşanırlardı.

Böyle şeyleri önlemek için ona başka bir seçim yapma özgürlüğü vermem gerekiyor.

Ancia ve Blake'in sadece küçük bir düğün yapmışlardı ve bunu kilisede ilan etmemişlerdi. Ve birimizden biri isterse boşanmak da mümkündü.

"Ben istemiyorum. Sadece Ancia olsun bana yeter. "

Blake kısık bir sesle söyledi.

“Yetişkin olduğunuzda ve lanetiniz kalktığında, çok yakışıklı olacaksınız. Eminim bütün güzel kadınlar sizi sevecek. "

Blake, aralarında en çok Diana'yı sevecek. 

Ama aniden net bir şekilde konuştu.

"Ancia, benim tanıdığım en güzel kız."

"Hey, büyüdüğünde fikrinizi değiştireceksiniz."

"Değişmeyecek."

"Hâlâ gençsiniz, değişecek..."

"Karım."

Blake sözümü kesti. Ona şaşkınlıkla baktım. Bana ilk kez "Karım" demişti.

"Karım sadece sensin, Ancia ve sahip olduğun tek koca da ben olacağım. "

"Majesteleri…"

"Karım, unutma. Başka bir kadına ihtiyacım yok. Senin başka bir erkeğe ihtiyacın var mı? "

Onun sadece küçük bir çocuk olduğunu sanıyordum ama şimdi Blake karşı koyamadığım yoğun bir güç yayıyordu. Gözleri üzerime sabitlenmişti.

Sanki büyülenmiş gibi kafamı bilinçsizce iki yana salladım.

"Hayır, ihtiyacım yok."

Ama bunu benim kaybetme serim izledi.

"Tek ihtiyacım olan sizsiniz."

Diana, onun lanetini kaldırabilecek tek kişi. Çizgiyi geçmek istemezdim ama gerçekten Blake ile kalmak istediğimi bilmiyordum.

Ama… Bu tehlikeli. Bunu yapamam

Kendimi tekrar toplamaya çalışırken Blake bana sıkıca sarıldı.

"Ben ölene kadar benimle kal."

"……"

"Bu kadar açgözlü olduğum için üzgünüm."

İtirafını duyar duymaz kalbim ısındı ve gözlerim yaşlarla doldu.

"Ölmeyeceksin! Kim ölecek? "

"Ancia, ben iyiyim. O yüzden ağlama. "

"Ölmeyeceksin! Laneti atlatacaksın! Bunun olmasını sağlayacağım! "

"Ancia."

"Işığın gücüne sahip Bellacian ailesinin bir üyesiyim. Bir yolunu bulacağım bu yüzden endişelenme ve mutlu yaşa. "

"Evet, tamam. O yüzden ağlama. "

Blake koluyla gözyaşlarımı sildi.

"Yapmayın. Giysileriniz ıslanıyor. "

"Sorun değil."

"Ah, banyo yapmam gerek. Biraz su getireceğim. Majesteleri size de banyo yaptıracağım. "

Oturduğum yerden hızla kalktım.

"Karım her zaman beni soymaya çalışıyor..."

"Onun yerine banyo yapmanıza yardım ettiğimi söylemelisiniz. Şimdi elbiselerinizi çıkarın."

Hızla cümlesini düzelttim ve nedense yüzünde sakin bir gülümseme vardı.

Yine Blake'in yüzü kırmızıya dönmüştü. Daha önce birkaç kez daha banyo yapmasına yardım etmiş olmama rağmen o hâlâ bu kadar utanıyordu.

"Ancia gülümsediğin zaman en güzel halinde oluyorsun. Gülüşün en güzel şey."

Gülerek ellerini sıktım. Sonra aniden kapı açıldı ve içeri Hans girdi.

"Majesteleri, İmparator geri döndü!"

Blake’in babası ve imparatorluk tarihinin en güçlü imparatoru Tenstheon nihayet saraya döndü.

-------Çevirmen Notu-------

Devamı ve daha fazlası NovelEvreni'nde. Sitemizi ziyaret ederek 30-40 bölüm önden okuyabilirsiniz!

Hadi bakalım Tenstheon efendi, bakalım nasıl biriymişsin.

Herhangi bir hatamı söylemek, öneri ve şikayetlerde bulunmak için discord kanalımıza gelebilirsiniz.
https://discord.gg/9GhxJCn


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


6   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   8 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.