Yukarı Çık




13   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   15 

           
14. Bölüm: Bana Dokunma (1)
 
Kyle'ın önünde savunmasız görünmeme izin veremezdim, çünkü ejderhalar, zayıflık sezdiklerinde merhamet göstermemeleriyle bilinen canlılardı. Vücut parçalarını kaybetseler bile ölmeyen acımasız türlerdi. Kyle'ın öldürdüğü, kalbinde lanetine yer verdiği ejderha, aynı ejderhası acımasızlığı göstermesine sebep oluyordu. Bu durumda zihni, neredeyse bütün normal insan duygularından yoksun olduğu bir noktaya saptırılmıştı.
 
Korkunç havasına karşın, ne söyleyeceğimi tasarlarken bütün cesaretimi toplayıp direkt olarak gözlerine baktım.
 
“Şey, bilmiyorum.” dalgın dalgın başladım. “Bir şeyi neden kurtarmam gerektiğini hiç düşünmedim. İstediğim için sadece yaptım.”
 
Aslında söylemek istediğim, her yaşamın eşit değerde olduğuna inandığım ve yaşamların ağırlıklarının karşılaştırılamayacağıydı; ama bu kelimeleri seslendirmeye utanmıştım.
 
Böyle bir şeyi söylemek benim için iki yüzlülüktü.
 
Her yaşamın değerini anlamış olsam da, inancımı eşit ölçüde uygulamamıştım. Yazın hiç düşünmeden sivrisinekleri öldürdüm ve yıllardır üstüne bastığım karıncaları saymıyorum bile. Bu eşit olamayan şekilde kararın uygulanması dünyanın nasıl işlediğiydi ve bunu değiştirmenin zor olduğunu biliyordum.
 
“Ama,” devam ettim, “bu küçük çiçek belki başkaları için değerlidir.”
 
Kaygılarıma karşın onun şüpheciliğine meydan okumaya karar verdim, kibarca onun dünya görüşüne karşı koymakla başlayarak. Ejderha duygularını tetiklememek için dikkatlice konuşuyordum. Kyle hiç tepki vermedi ve ben suskunluğunun ne anlama geldiğini anlamaya çalıştım.
 
Onun konuşması için beklemeli miyim? Ya da geri çekilmem daha mı iyi olur?
 
Bir sonraki hareketimi planlarken Kyle'ın yüzünden düşünceli bir ifade geçti. Sonra dilini cıklattı ve normalde konuştuğu gibi konuştu.
 
“Yine saçma saçma konuşuyorsun.” Reddedici bir şekilde homurdandı.
 
Onun tanıdık keskin tonunu duymak beni değişik bir rahatlıkla doldurdu. İrisleri de azar azar tipik altın rengine geri dönüştü ve bedenimdeki gerginlik, bildiğim Kyle'ın döndüğünü görmemle dağıldı.
 
“Saçma değil.” Olağan şekilde ona cevap verdim.
 
“…”
 
Cevap vermeyince durdum ve aramıza kısa bir sessizlik düştü. Bu süre boyunca Kyle beni yoğun biçimde inceledi ve ben bana neden vahşice baktığını merak ettim.
 
Bana söylemek istediği bir şey mi var?
 
“O zaman,” sohbetin devamı için çaba gösterdim, “gezimize devam edelim mi?”
 
“…”
 
“Arşidük?”
 
“…”
 
“Im, acaba bana söyleyecek bir şeyiniz mi var?”
 
“…”
 
Belki konuşmaya devam etmek için iyi bir zaman değildi. Görüşümün beni yanıltıp yanıltmadığını sorguladım çünkü solgun gözükmeye başladığına yemin edebilirdim.
 
“Hasta mısınız?” Kyle’ın alnına elimi uzatırken endişeyle mırıldandım.
 
Kyle, elim onun tenine değmeden önce aniden geri çekilene kadar hareketimin bilincinde değildim. Ne yapmaya çalıştığımı fark edince ben de kendime şaşırdım.
 
“Bana dokunma.” Sinirle homurdandı.
 
‘Benimle konuşma’, ‘bana yaklaşma', ve şimdi de ‘bana dokunma'.
 
Bir çeşit “bunu yapma” meydan okumasının üç seviyesini de başarılı bir şekilde tamamlamış gibi hissettim. İçimden ironik bir şekilde gülmeme engel olamadım.
 
“Ne halt ettiğini sanıyorsun?” Kyle kendimi açıklayamadan üstüme geldi.
 
“...Ne yapıyordum?” Gücendim ve cesurca geri bağırdım. “Sadece sizin hasta olduğunuzu düşündüm, hepsi bu!”
 
Tekrar sessizleşti.
 
Yanlış bir şey söylemedim ama çok mu sert davranıyordum?
 
Ufak bir pişmanlık vicdanımı yiyip durdu, bu yüzden sesimi yumuşattım.
 
“Demek istediğim, yüzünüz soluk gözüktüğünden hasta hissettiğinizi düşünüp endişelendim,” daha nazik olduğuma emin olarak söyledim, “bu yüzden bilinçsizce size dokunmak için uzandım. Özür dilerim.”
 
“…”
 
“Hasta mı hissediyorsunuz?”
 
“Hayır, ben iyiyim.”
 
“Peki, tanrıya şükür...”
 
“Yürümeye devam edelim.”
 
Bir kere daha aniden beni kestikten sonra Arşidük hemen etrafında döndü ve ileri doğru yürüdü. Onun için endişelendiğime pişmandım.
 
Adımlarını takip etmeden önce bir süre Kyle'ın uzaklaşan sırtına baktım. Önceki gibi geniş adımlarla yürüdü ve ben yine arkada kalıp kalmayacağımı merak ettim. Olasılığı düşünürken kademe kademe adımlarını yavaşlattı. Şaşırarak ona öncekinden daha yakın yürüyebildiğimi fark ettim.
 
Neden aniden adımlarınızı uyduruyor?
 
Bu beklenmedik değişikliği neyin teşvik ettiğini merak ettim.
 
Bu sonunda bana açıldığının işareti mi?
 
Kyle'ın adımları tekrar yavaşladı ve bu sefer gerçekten onun yanında yürüyebiliyordum. Birbirimizle konuşmasak da bu düzenlemeyle memnun olmuştum. Bu değişik bir histi.
 
****
 
Sonunda gece konağın üstüne çöktü. Ajandamdaki tüm etkinlikleri bitirdikten sonra Kyle ile paylaştığım odaya çekildim ve konforlu yatağa uzandım. Açıklanamaz bir halde yorgundum. Bir esnemenin ortasındayken bilinçsizce yakındaki kanepeye baktım ve Kyle'ın yüzünü hatırladım. Onun düşüncesi bir şekilde bir baş ağrısı geliyormuş gibi hissettirdi.
 
Düşününce, yürüyüşümüzden döndükten sonra yüzünü görmemiştim.
 
Bu gece odamıza gelecek mi? Şey, dürüst olmak gerekirse gelmesini umursamıyorum. Şimdi sadece uyuyacağım.
 
Yatağın yanındaki mumları söndürmek için uzandım ama birden kapıdan gelen gıcırtıyı duydum.
 
Ha? Ne oluyor? Neden aninden kapı açılıyor?


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


13   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   15 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.