Yukarı Çık




3   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   5 

           
‘‘O hasta ve yetersiz beslenmiş’’
 
Lapel’in tedavisini biten doktor Werazel’e bakarak bunları dedi. Yüzündeki ifade yargılayıcıydı, çocuğa böyle olması için ne yaptıklarını düşünüyordu.
 
Günümüzde ve onun yaşında yetersiz beslenme… Baron konağının çocuğu olsa bile.
 
Hekim dilini şaklattı. İçten içe mırıldandı ve içinden bunun beklediği son şey olduğunu söyledi.
 
‘‘İyileşecek mi?’’
 
Werazel yatakta yatan çocuktan gözlerini çekemeyerek sordu. Çocuğun küçük gözleri kapalıydı ve nefes alış verişi zayıf olduğundan herkese hasta görünüyordu. Mavi dudakları titriyordu ve alnında oluşan soğuk ter yüzünden aşağı süzülüyordu.
 
“Biraz ilaç yazacağım ama onu iyi beslemek ve dinlendirmek çok önemli. "
 
Werazel'e doktordan küçük bir şişe aldı. İnce sıvıyı içeren şişe çilek şurubu gibi kırmızıydı.
 
“Günde üç kez tam öğün alması ve yemeklerden sonra ona bu ilacı bir çorba kaşığı ile verilmesi gerekiyor. "
 
Lizelle başını salladı.
 
Doktor odadaki eşyalarını toparladı. Kadın çocuğundan gözlerini alamıyordu ve iş gezisinde olduğunu söyleyerek çocuğu için endişeli görünüyordu. Ama çocuk yetersiz beslenmiş. Ne kadar aç ve istismar edilmiş… İnsanlar yine göründükleri gibi değildi.
 
Ne kadar iğrenç bir insan. Doktor sert düşünerek odadan çıktı.
 
Eğer doktorun yüzüne en az bir kez bakmış olsaydı, Werazel onun ne düşündüğünü hemen fark eder ve düzeltirdi. Ancak, Raphelion'a fazla odaklanmıştı ve bilmiyordu. Bu yüzden, daha sonra dolaşan tuhaf söylentileri geç fark etmekten başka seçeneği yoktu.
 
‘‘Lizelle. Bu çocuk kim? "
 
Barones doktor odadan çıktıktan sonra tereddütle Werazel’in yanına gelmiş ve sormuştu.
 
‘‘Onu buldum ve ebeveynlerini kaybettiğini fark ettim. Sadece onu görmezden gelemedim.’’
 
Lizelle’nin planına göre Raphelion’u bulur bulmaz dükün yanına gidecekti ama onu bu durumda görünce, çocuğun iyileşmesi öncelikli hedefi olmuştu ve o yüzden eve getirdi.
 
Barones Rosalie, kızının dizlerine kadar yırtılmış bir elbiseyle ve hatta kucağında bir çocukla çılgınca eve geldiğini görünce korkmuştu ...
 
Kızımın biz bilmeden bizden çocuğunu sakladığı hakkında endişelendim. Rosalie Lizelle’nin cevabıyla rahatladı. Sadece ondan sonra düzgünce nefes alabildi. Endişelenmesi gereken bir şey olmadığı için şanslıydı.
 
‘‘Anlıyorum yani bu şekilde oldu. Çocuk iyi mi?’’
 
Lizelle Lapel’in terden yanağına yapışmış siyah saçlarını çekerken ‘‘Evet, önce yemek yer ve iyi dinlenirse yakında daha iyi olacak’’ dedi.
 
‘‘An-anne.’’
 
Sesi kısık olduğu için küçük dudaklarından küçük bir ses çıkmıştı. Annesini aradığı anlaşılıyordu. Lapel ailesini kazada kaybettikten sonraki halinde gibiydi. Werazel küçük bir iç çekti.
 
Ona acımadan yapamadı. Çocuk onun geçmişteki hali gibiydi.
 
O sıralarda onun çaresizce sevgi dokunuşuna ihtiyacı vardı ve Lapel de öyleydi.
 
‘‘Ben biraz çorba pişirdim yani çocuk uyanırsa ona ver’’
 
‘‘Evet,  teşekkürler anne.’’
 
Rosalie, Lizelle’nin omzuna hafifçe vurarak sorun olmayacağını söyledi.
 
Werazel onun alnındaki havluyu yenisiyle değiştirdi. Daha önceki doktor iyi olsun ya da olmasın Lapel’in vücut sıcaklığı yavaş yavaş normale dönmüştü.
 
‘‘Yakında aileni göreceksin’’
 
Onun üşüdüğünü düşünerek üstünü çenesine kadar battaniyeyle kapattı.
 
Belki ailesi gitmiş olabilirdi ama romanda erkek başrolün amcası olarak tasvir edilen amcası Dük Chester, kesinlikle Raphelion'u bakacaktı.
 
‘‘Yani iyileşip amcanı görmeye gitmelisin’’
 
Werazel elini onun küçük çenesine koydu ve okşadı. Şimdilik önceliği bu çocuktu. Lapel tamamen iyileştikten sonra, ödül hakkında düşünme zamanıydı.
 
Güneş gökyüzünün ortasına yükseldi.
 
Ne kadar zaman oldu?
 
‘‘Uhh..’’
 
Raphelion zorla gözlerini açtı. İnce gözü biraz kuruydu ve gözünü birçok kez göz kırptıktan sonra bulanık görüşü giderek daha net hale geldi. Şaşkın gözlerinde yabancı bir yer belirdi.
 
Çocuk dikkatle etrafına baktı.
 
"Um, iyi misin?"
 
Hemen yanında endişeli bir ses duyduğunda, Lapel'in başı yana döndü. Daha önce gördüğü kadın yanında oturuyordu. Lapel, içinde patlamak üzere olan gözyaşlarını kontrol etmeye çalıştı ve yutkundu.
 
‘‘Ateşinin çoğunun düşmesine sevindim’’
 
Werazel elini onun alnına koydu ve ateşini kontrol etti. İlk dokunduğundan daha düşüktü ve eskisinden farklı olarak düzenli nefes aldığını gördüğünden beri çok iyileşmiş gibi görünüyordu.
 
‘‘Anne…’’
 
Lapel küçük eliyle ona ulaştı ve Werazel’in yakasını tuttu.
 
Daha önce hissettiği yumuşak kucaklamayı hissetmek istedi. Yumuşak ve sıcak battaniye gibi.
 
Werazel kararlı bir şekilde ‘‘Lapel ben senin annen değilim’’ dedi. Yeni doğan bir ördeğin ilk gördüğü kişiyi annesi zannetmesi gibi Lapel de öyleydi.
 
Ama o değildi çünkü o hiçbir zaman Lapel’in annesi olamazdı.
 
‘‘Hhhh! Anne…….!’’
 
Werazel tarafından reddedildiğinde, Lapel'in gözlerinden yaşlar aktı.
 
Yanaklarından çarşafına yoğun, çiy benzeri gözyaşları döküldü. O gözyaşlarına bakınca Werazel pişmanlık ve suçluluk duygusuyla canı acıyordu ama yine de onun annesi değildi.
 
Sağlam bir kararlılıkla ve sert bir ifadeyle çocukla konuştu ‘‘Lapel.’’
 
‘‘Huuuuu!’’
 
Lapel’in ağlaması bitene kadar bekledi.
 
Lapel küçük, ince kolunu uzattı ve sarılmak için haykırdı ama kadın başını iki yana salladı ve görmezden geldi.
 
Geçmişte çocuklara karşı özellikle zayıftı bu yüzden onu kucaklamak ve yatıştırmak istedi ama seğiren ellerini geride tuttu.
 
Odadaki ağlama sesleri azaldı ve Lapel bir bardak su içerken Werazel'e ağlamaklı gözlerle baktı.
 
"……."
 
"…. Buraya gel Lapel." Sonra Werazel kollarını uzattı ve onu kaldırdı. Lapel, yüzünü Werazel'in omzuna gömerek beklermiş gibi haykırdı.
 
‘‘Sorun değil Lapel. Ağlama. "
 
Werazel, onu boynundan kucaklayan çocuğun sırtını nazikçe okşadı. Omuzları gözyaşlarıyla ıslanmıştı.
 
"Umm ... Ben Lapel miyim?" Lapel, Werazel'i sımsıkı kucakladı, tekrar hissedebileceği sıcak kolları özlemek istemiyordu. Beklendiği gibi kolları yumuşak pamuklu bir battaniye gibi rahattı.
 
"Evet. Senin adın Raphelion Halos. " Werazel, onu kucağında tutarak odanın içinde dolaştı.
 
‘‘Annem ve babam nerede?’’ Werazel onun açık sorusuyla bir ara durakladı. Bu çocuğa durumu en iyi nasıl açıklanacağını merak etti ve düşündü.
 
‘‘Yakında ailenle tanışabileceksin. Onlar çok ama çok iyi insanlar’’
 
Sonunda belli belirsiz cevap vermeyi seçti. Bunu ailesinin ölümlerini başkalarından duymaktansa ailesi Dük'ten duymanın daha iyi olacağına karar verdi. Yapabileceği tek şey onu amcasına geri vermekti.
 
‘‘Aile?’’
 
‘‘Evet, aile. Onlar sadece Lapel’in eve geri gelmesini bekliyorlar’’
 
Gerçekçi olması gerekirse dük onu endişeyle bekliyordu. Yeğenini her şekil ve yöntemle bulmaya çalışmıştı bu yüzden onu bir an önce düke geri götürmek zorundaydım.
 
‘‘Sen benim ailem değil misin?’’
 
Lapel kafasını kaldırdı ve ona baktı. Ağlamayı kesen gözlerinde soru işareti belirdi.
 
‘‘Huh. Ben sadece Werazel’im’’
 
"Wer..azel? "
 
"Evet."
 
"Werazel."
 
Lapel, gülümserken yanağında bir gamzeyle Werazel'in adını beğenip beğenmediğini görmek için küçük dudağıyla Werazel'in adını mırıldandı.
 
Werazel de o manzaraya gülümsedi. Onun gibi küçük bir çocuk adını söylüyordu. Oldukça sevimliydi.
 
Lapel'i mutlu görünce başını okşadı ve hissettiği sertlikle aklı başına geldi. Anlaşıldığı üzere kirliydi.
 
Onu eve getirir getirmez, ilk düşündüğü şey tedavisi olduğu için onu yıkamak hiç aklına gelmemişti. Lapel'in saçları tozla kaplıydı ve birbirine yapışmıştı ve yüzünün birçok yeri siyah küllerle kaplıydı.
 
"Lapel, gidip eğlenceli bir şeyler yapalım."
 
Onu ben yıkamak zorundaydım çünkü enerjisi var gibi görünüyordu. Vücudu henüz tamamen iyileşmemişti ama eğer onu pis bir durumda bıraksaydım ancak daha fazla hasta olurdu.
 
Lapel’in gözleri onun sözleriyle parladı.
 
‘‘Eğlence?’’
 
‘‘Evet, eğlenceli bir şey. Hemen gidelim. "
 
"Eğlence! Komik!"
 
Lapel, Werazel'in kollarında kıkırdadı.
 
O zamana kadar hüzünlü gözyaşlarının tekrardan düşeceğini bilmiyordu.
 
Birkaç dakika sonra, Lapel'in ağlaması banyoda yüksek sesle çınladı ve eğlenceli şeyin banyo yapmak olduğunu anladı.
 
"Kyaaahh! Hayır! "
 
 
 
 
***************************************
Biraz geç oldu ama güç de oldu. Bu aralar biraz yoğundum belki bundan sonra da ama bir haftayı geçirmeden yeni bölüm atmaya çalışacağım… Umarım beğenirsiniz… İyi okumalar….


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


3   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   5 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.