I Reincarnated as a Noble Girl Villainess But Why Did It Turn Out This Way? - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




18   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   20 


           
ELİZA BÖLÜM 19 – LORDLAR EVİ DENİZ GİBİDİR

Perde 1, kısım 2
Birkaç müthiş altından yapılma avize büyük salonun tavanından sarkıyordu, şu an kalabalık olsa da ne kadar lüks olduğuna bakarak daha az insanla burası dans için güzel bir yer olurdu.
Lordlar evi kraliyet sarayının kalelerinden biri olan Arktoria Kalesinde yer alıyordu ve tavanların ne kadar yüksek olduğunu görünce ağzım açık kaldı. Ayrıca salona gün ışığının çeşitli renklerini yansıtan dini çizimleri olan gümüş çerçeveleri olan vitray pencereler vardı. Bu kale sadece ulusal politika içindi ve burayı en çok kullanan soylular olduğundan toplantı salonunun bile savurganlık ve ışıltılı güzelliği vardı.
“Bu kadar mı olağan dışı?”
“Eh, biraz.”
Yanımdaki Earl Terejia’nın sesi beni kendime getirdi. Manzarayı gezmeye gelmedik, aceleyle odağımı toparladım.
“Marki Rittergau geldi. Yakında başlayacak.”
Earl en içteki masayı işaret etti. Oraya baktığımda oturmak üzere olan Mark Rittergau dışında krallık ordusunun komutanı Marki Rolenstor, En üst rütbeli soylu Arşidük Dovadain ve diğer yüksek rütbeli ekonomi başkanları ve rahipler vardı, kraliyet sarayındaki önde gelen tüm şahsiyetler oradaydı. Bunların arasında Margrave Genas ve Jugfena kalesinden sorumlu olan Earl Einsbark da vardı.
Ne kadar gergin olduğumun tam olarak farkında değildim ama avuçlarım terle nemlenmişti. Bunun olacağını bilmeme rağmen her zaman sadece bir kavram olduğunu hissettim ancak şimdi gerçekler hızla gelip çattı. Bu dünyada altı yıl yaşadıktan sonra bile hala “Bu otome oyunu dünyası.” izlenimimden kurtulamadım.
Toplantı başlamadan önce salonda oldukça uğultu vardı. Beklendiği gibi neredeyse tamamen Earl Terejia’nın gölgesinde oturan bana pek çok meraklı bakış yöneltildi, “Lordlar Evi’nde bir çocuk” oldukça yeni gibi görünüyor. Doğum günü kutlamamda aldığım açıkça saygısız bakışlardan farklıydı.
Sonunda soylular sessizleşti ve merkezden zil sesi duyuldu. Sanki okyanus dalgaları sakinleşti ve durgun bir göl gibi oldu. Belki de çoğu vitray mavi olduğundan düşündüğüm ilk imge denizdi. Belki de bir tür memur merkezdeki koltuklardan bir adam kalkıp bugünkü toplantının başlangıcını ve günün gündemindeki iki madde olduğunu açıkladı.
“İlk madde Jugfena kraliyet bölgesinde geçici olarak koruma altında olan mültecilerle ne yapmamız gerektiği hakkında. İkinci madde Shiru kabilesi ve Densel Dükalığı ordusu arasındaki askeri ihtilaf konusunda askeri alarm vermek olacak. Kıdemli Earl Einsbark lütfen korumanız altında olan mülteciler hakkında bilgi verin.”
“- Jugfena Kalesi’nde korumamız altında olan yaklaşık bin iki yüz eski Artolas sakini var. Onlara Jugfena Kalesi’nin dışında kamp yapmaları için çadırlar ödünç verdik ve stoklarımızdan tedarik sağladık ancak Jugfena Kalesi’nin bunu daha fazla sürdürecek yeterli yiyeceği yok. İnsan sayısı muhtemelen sonbahara kadar artmaya devam edecek, mültecilere göre Shiru kabilesinin kadın ve çocukları onların arkasında yolda. Bin kişi daha geldiği takdirde yiyecek stoklarımız yaz sonunda tamamen tükenecek. Ayrıca yeterince çadırımız yok. İnsanlar zaten dışarda uyuyup doğaya maruz kalıyorlar.”
Earl Einsbark hayatının baharında uzun boylu, sağlam yapılıydı ve derin sesi tüm salonda yankılandı. Benim gibi arkada oturan biri bile onu duyabiliyordu.
“…. Bu kadar çok insan? Beklendiği gibi, en başında korumamızı önermeden önce onları kovmak daha iyi olurdu……”
Toplantı salonunda birisi ilk yorumu yaptı. Ardından salonda bir kargaşa başladı.
“Hayır, onlar da bizimle aynı dine inanıyorlar. Onları öylece terk edemeyiz.”
“Öyle bile olsa bu Ar Xia Kutsal krallığı olduğumuz zamandan kalma. Arxia artık Xia tarikatı tarafından birleştirilmiş küçük ülkeler topluluğu değil.”
“Ar Xia kilisesi resmi devlet kilisesi haline geldiğinde bölgemize dâhil olan bağımsız soylu lordlar da yok muydu?”
“Bunlar elli yıldan uzun süre öncede kaldı.”
“Gerçekten elli yıldan uzun süre önce olsa da Arxia Krallığı altı yüz yıldan daha önce kuruldu ve biz bizimle aynı dine inanan insanları asla terk etmedik.”
“Ancak Densel’in iç savaşına müdahale edersek Rindarl’ın bizimle savaşmak için sebebi olacak.”
Dinlerken tartışmalar toplantı salonunun etrafında uçuştu, Earl Terejia etrafa bakıp bana kafasını salladı. Tartışan soylulardan hayal kırıklığına uğradığı anlamına geldiğini anladım.
“Bu sınır soylularıyla iç bölge soyluları arasında olan bir tartışma, değil mi?”
“İç bölge soyluları tehlike duygusundan yoksun. Bununla birlikte Rindarlla tehlike altında olacak olanlar sadece sınırlar olmayacak.
Gerçekten de, Rindarl ile savaşın patlak vermesi durumunda ilk önce etkilenecekler çoğunlukla Jugfena ve Genas olurken diğer bölgeler zar zor etkilenirdi. Tabii ki bizde Jugfena ve Genas’ın durumunda olurduk.
“Doğu komşumuz Rindarl’ı izleyenler çoğunlukla kuzeyli alan efendileri, ha.”
Bahsettiğim kuzeyli alan efendileri çoğunlukla kuzey denizine sınırları olan alan efendileri. Kuzey asillerinin karakteristik özellikleri arasında daha soluk ten vardı ve orada çocuklar bile Rindarl’ı kışkırtmaman gerektiğini söyler.
“Bandishia Platosunu geçmek zorunda kalmadan daha az dik olan Amon Nor Dağlarından geçmek Rindarl için daha kolay olurdu. Çoktan Remeshu’da kamp yapmış askerleriyle karadan dağları geçip deniz yoluyla istila ederek bizi sıkıştırabilirlerdi. Her ne kadar Densel gemileriyle meşhur olmasa da Parmigran’ın güney komşularıyla gemi ticareti yaptığı biliniyor.”
“Bu Rindarl’a karşı korunmanın bir yolu olmadığı anlamına mı geliyor?”
“Savunma harcamaları uzun yıllar boyunca sadece ismen orada oldu.”
Earl’ın bahsettiği son bilgi parçasıyla anlayış içinde refleksen başımı salladım. Bununla birlikte nihayet doğu Arxian soyluları arasındaki ilişkileri anladım.
Kraliyet başkentini çevreleyen küçük alanların efendileri, ki onlara iç bölge hizbi diyeceğim, çok az ordu gücüne sahipler ve ciddi bir şekilde yaklaşan kiriz duygusundan yoksunlar. Çoğunlukla kendi küçük iç alanları olan eski rahip soylulardı, çok paraları olduğundan mültecilere kabul edersek tek yapmaları gerekenin para harcamak olduğuna inanıyorlar. Sırf insanlara yardım edildi diye tüm ülkenin savaşa karışacağını hayal bile edemiyorlar. Yabancıların toplandığı kraliyet başkenti ve sınır bölgelerinin aksine iç bölgelerde sanki zaman durmuş ve onlar duraklamış gibiler. Neredeyse aralarındaki herkes mültecileri kabul etmek için yaygara koparıyorlardı.
Sınır bölgeleri ve denizin yanındaki kuzey bölgeleri Rindarl’ın birleşmesinin bir numaralı öncelikleri olduğunu düşünüyorlardı. Neredeyse hiçbiri mültecileri kabul etmeye katılmadılar, eğer kendi alanları savaş alanı haline gelirse bütün fazladan fonlarını kara savaşına ya da deniz savunmasına yatırmaları gerekecekti, doğuya müdahale etmeme politikamızı sürdüreceğimizi umuyorlardı. Bu yüzden elbette hepsi mültecileri reddedecekti.
Tüm bu konunun ortasında Jugfena kraliyet alanı, Genas alanı, sınır bölgeleri hizbi ve iç bölge hizbi vardı ama çoğu sessiz kaldı ve Lordlar Evi’nin kararını bekledi. Elbette Kaldia alanı bekleyenler arasındaydı. Mültecileri kabul etmenin hem avantaj hem dezavantajları vardı ve Lorlar Evi savunma kararlarının alındığı en kritik yer olduğundan burada sorumsuzca konuşmamak bir kuraldı.
Güneydeki alan efendileri farklı bir savunma hattını sürdürmek zorunda olduklarından en az etkilenenlerdi. Bu nedenle bu konuya neredeyse kayıtsız gibiydiler ve toplantı salonunu takdir ederken sessiz kaldılar.
“İlk olarak elli yıl öncesinde değiliz. Mültecilerin ne toprağı var ne de paraları ve farklı bir dil konuşuyorlar. Onları almaya karar versek bile hangi alan onları kabul eder!”
Soylulardan biri tartışmayla gerçekten kızdı ve hüsranla sesini yükseltti. Açıklamasıyla herkes sessizleşti. Earl Terejia ve ben birbirimize baktık ve bana sessizce başını salladı.
Elimden geldiğince titrememi bastırdım ve derin bir nefes aldım.
“Eğer mültecilerin kabul edileceğine karar verilirse benim alanım onları alabilir.”
Topladığım ses o kadar yüksek değildi ama sessizleşen toplantı salonunda açıkça yankılandı.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


18   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   20 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.