Beyaz ve altın renginde parıldayan bir varlık Kozmik Hazineyi kullanırken ve Evrensel Sınırı gerçekten parçalayan İlkel Özden yığınlar salarken, son derece muazzam patlayıcı sesler çınladı!
Bu şok edici eylemleri gerçekleştiren varlık şu anda son derece soğuk bir ifadeye sahipti, ancak bu şok edici eylemleri gerçekleştirirken gözlerine bakan biri... her vuruşta akan bir acı belirtisi görebilirdi.
Sanki yaptığı şeyi gerçekten yapmak istemiyormuş ama başka seçeneği de yokmuş gibi!
Hayatı boyunca bu Kozmos’a düzen getirmeyi amaçladığına inanmıştı. Oysa şu anda, Evrenlerinden birini parçalıyordu!
BOOM!
İlkel Öz birkaç mil mesafedeki Evrensel sınırın %80’inden fazlasını parçalara ayırmıştı, Oathkeeper her şeyi bitirmek için daha da güçlü saldırılar yapmak üzere ellerini bir kez daha kaldırdığında...
"Ne kadar ikiyüzlüsün!"
WAA!
Chronos ve Yokoluş’un özleri Evren’in içinden çiçek açarak neredeyse kırılmak üzere olan ince sınırdan sorunsuzca geçtiler ve Yemin Bekçisi’nin figürüne doğru koştular; o ise kendisini İlkel Öz’e sararak yaklaşmakta olan bu yıkıcı öze bakıyordu.
BZZZT!
Goliath ve Chronos’un Hegemonyası’ndan gelen saldırılar canlı İlkel Öz’ün üzerine düştüğü sırada İlkel Öz onları yutarken, Yemin Bekçisi ortaya çıkar çıkmaz adını aşağılamaya başlayan Chronos’a hançer gibi baktı.
"Düzen kurmaktan başka bir şey yapmayan büyük koruyucu şu anda bir Evreni parçalıyor... ne kadar da düştünüz?"
...!
Bu sözlerle birlikte Chronos’un arkasından muazzam bir mor saat fırladı, Goliath ise kaotik vücudu Yok Oluş’un özüyle takla atmaya başlarken hiçbir şey söylemedi, ardından sakin bir şekilde konuşurken, arkasında gezegen büyüklüğünde bir gözün şok edici hayali görüntüsü oluşmaya başladı.
"Yok Oluşun İlkel Gözü."
WAA!
Chronos ve Goliath, Oathkeeper’ın Mikrobiyal Evrenin sınırlarını parçalamasını engellemek için harekete geçerken, çıldırtıcı öz dışarı fırladı.
Altın ışıltılı varlığın bakışları hâlâ donuktu ama yanında olduğunu düşündüğü iki varlığa bakarken, gözlerindeki öfke hissediliyordu.
Chronos’un yüzündeki alaycı ifadeyi görmek, kendisinden bile daha yaşlı olan Goliath’ın tanınmaz halini görmek... bu iki varlığın sayısız eylemlerini ve amaçlarını görmek Yemin Bekçisi’nin kalbinin gerçekten kırılmasına neden olmuştu!
İlkel Kozmos’ta gücün zirvesinde duran, çekingen ve sakin sütun o anda böğürdü.
"OOOOOOOH!"
Onun feryadıyla birlikte, etrafındaki İlkel Öz öfkeyle yanmaya başladı ve birleşerek görkemli bir İlkel Öz Kılıcına dönüştü.
Görünüşü bembeyazdı ama Chronos ve Goliath’ın kalplerini bile titretecek kadar şok edici bir güç taşıyordu!
"Benim için kır!"
Oathkeeper bir emir verir gibi böğürdü, bozulmamış beyaz İlkel Öz Kılıcı, etrafındaki birkaç mil boyunca kalan Evrensel Sınırın ince tabakasına doğru gürledi...
CRAAAACK!
Paramparça!
BOOM!
Sanki bir balon patlamış gibi.
Sanki kırılmaz bir hazine parçasına hakaret edilmiş gibi.
Altın ve beyaz renkte cesurca parlayan bir varlık ellerini ileri uzatıp bembeyaz İlkel Öz Kılıcını kavradı ve Kılıcın ucu önde olmak üzere Mikrobiyal Evrene daldı!
Vücutları yoğun bir ışıkla parıldayan Chronos ve Goliath’ın figürleri şok içindeydi, şok edici saldırıları bu korkunç varlığın ilerlemesini durdurmak için serbest bırakıldı.
9 Evren hâlâ herhangi bir yabancı Hegemonyanın girmesini engelleyen bir Antik Çağın otoritesi altındaydı.
Şu anda, Yemin Bekçisi İlkel Öz Kılıcı’nın önderliğinde, Hegemonyaların Evrene girmesini engelleyen baskıyı parçalayarak, kendisini içeri girmeye zorluyordu!
Bakışları çok uzaklardaki Evrensel Yapıya kilitlenmişti; Chronos ve ilerlemesini durdurmak isteyen Goliath bile gözlerine girmiyordu.
Gözlerindeki altın rengi irisler sadece uzaktaki Evrensel Yapı’ya ve elindeki bembeyaz İlkel Öz Kılıcı’na odaklanarak parlıyordu.
Kararlılık ve öfkeyle dolu olan canavar Oethekapar ilerlemeye devam etti!
---
"Benim sıram."
WAA!
Bu sesi duymak son derece tüyler ürperticiydi; ortaya çıkan durumu izleyen Hegemonyalar’ın ciddi bakışları vardı ve şu anda Chthonian Evreni’nin sınırında bulunan ve bu olayı izleyen Büyük Yaşlı Nazzagath, Hegemonyalar arasında sessizliği bozan oldu.
"Bu 9 canavar... Güçleri bir Hegemonya sınırında!"
RUMBLE!
Onun sesi, birbirlerine onaylarcasına bakan diğerlerinin gözlerinin titremesine neden oldu, ancak özellikle suratsız bir Hegemonya, daha da kasvetli bir tonla cevap verirken başını salladı.
"Tek bir tanesinin serbest bırakabileceği güç bir Hegemonyaya yaklaşır. Dokuzu birden güçlerini tek bir varlığın üzerine saldığında... bu saldırı yeni gelişmiş bir Hegemonyanın gücünden daha az olmamalı."
"..."
Etrafta sessizlik hüküm sürüyordu.
Çevredeki tüm Evrensel Uzmanlar sözlerin anlamını kavradıkça gerçek ortaya çıktı.
Önlerindeki Apex Paragon... aslında bir Hegemonyanın gücüne dayanabilir ve yok olmayabilirdi.
Ne kadar vahşi!
Ne kadar tuhaf!
Ne kadar akıl almaz!
Böyle bir düşünce gerçekleştikten sonra, doğal olarak sırada böyle bir başarının iki ya da üç kez tekrarlanıp tekrarlanamayacağı vardı.
Bir Hegemonya ile kıyaslanabilecek bir güce bir kez karşı koyabilmek hayret verici bir başarıydı. Ancak bundan sonra... gerçekten de aynı şeyi yapabilecek miydi?
Harika bir soru! Ve cevaplanması çok uzun sürmeyecek bir soru....
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.
