Bölüm 2125: Anlaşılamaz Büyüklük! II 


Eowyn, hâlâ Noah’a eşsiz bir şekilde bağlıydı bu yüzden onun gördüklerini o da görüyordu.


Böylece onun, kendisine karşı olanlara saldırmak için bağladığı Kaynaklar’ın Bütünleşme Hatlarını korkunç bir şekilde kullanırken, yaptıklarını gördü!


Bu onun için şok edici bir yöntemdi zira düşmanlarının, daha fazla Boyut emdikçe, güçleneceği endişesi bu sayede yavaş yavaş yok oluyordu. 


Doğa Yasaları’nın Kaynaklarını ve Temel Doğa Yasaları’nı bütünleştirdiği sürece, düşmanlarının nimetleri kesileceği için onları Bütünleşme Hatlarını parçalamaya zorlayabilirdi!


Önce onları zayıflatacak, sonra da yok edecekti.


Cephaneliğinde bu tür hamleler varken, Doğa Yasalar’a dayanan en güçlü varlıklar ona nasıl karşı durabilirdi?


Tek seçenekleri onu mümkün olan en kısa sürede durdurmaktı - ve bu aslında saniyeler önceydi!


Çünkü artık Takdir-i İlahiyi’de da bağlamıştı.


Bilinmeyeni aydınlatan ışığa benzer bir işlev gören Doğa Yasası.


Eğer bunu düşmanlarının elinden alırsa... meydana gelecek harikaları nasıl öngörebilirlerdi ki? Kader tek başına yeterli olmazdı!


Bunu düşünen Eowyn, büyük geleceği hayal etmekten kendini alamadı.


Olasılıklarla dolu ve aynı zamanda... bir sürü belirsizliğin olduğu bir gelecek!


Ve o daha fazla düşünemeden, Takdir-i İlahi ile tam bütünleşme gerçekleşti. Birden fazla fantastik altın ışık sütunu Noah’ın üzerine çökerken, Takdir-i İlahi’nin Kaynağı’nın kısmi bağlanması da tamamlandı. 


Etrafa her şeyi saran akkor ışıklar yaydılar, öyle ki Eowyn bile zihninin karardığını hissetti!


Tüm düşünceler durdu. 


Her şeyin merkezinde, ortaya çıkan şok edici değişimi tam olarak deneyimleyen tek kişi Noah’tı. Bu, daha önce sadece birkaç kez karşılaştığı, bilincinin fiziksel formundan tamamen çıkarılıp, başka bir yere yerleştirildiğini hissettiği eşsiz bir duyguydu.


Bu sefer sanki altın bir masrafa bakıyor gibiydi ve bu pastoral ihtişamın arasında... sayısız Beyaz Çizgi birbirine paralel uzanıyordu.


Özellikle dikkat çeken bir çizgi, sayısız diğerinden çok daha büyüktü ve aynı zamanda Takdir-i İlahi’nin  ile -sayısız dalın da paylaştığı- şok edici bir miktarda Takdir-i İlahi ile atıyordu!


Bu, Ana Yol ve Sayısız Paralel Yollardı.


Takdir-i İlahi’nin Kaynağı’nın kısmi olarak bağlanması bir şekilde Noah’ın sayısız Paralel Yolun eşsiz sahnelerine bakmasına olanak sağlamıştı; bilinci bu kavramın tam olarak neyi gerektirdiğini anlamaya niyetlenerek,  tamamen içine dalarken, ışıl ışıl parlıyordu.


Ana bedeni bunu yaparken, Quantum Halkaları’nda Boyutsal Toplantıyı içeren olaylar gelişmeye devam etti!


Pek çok kişi tarafından görülmeyen Elysium Boyut Yöneticileri’nin figürleri titrerken, gözlerinden altın bir ışık geçti ve ardından tamamen inançsızlık ve şaşkınlık içinde QUINESSENTIAL DIMENSIONAL EMPEROR’UNA baktılar. 


Ama etrafta yeterince inançsızlık ve şaşkınlık vardı!


Çünkü bir Mahkeme Hükümdar’ına gerçek ölümü bahşetme eylemi, her şeyi olduğu yerde durdurmak için fazlasıyla yeterliydi. 


Ezekiel ve Althea’nın gözlerinde mutlak bir öfke ve inançsızlık ifadesi varken, Yüce Üst Akıl Noah’nın bakışları son derece ciddiydi.


Sonra İmparatoriçe vardı. 


Bir de CHARLEMAGNE vardı ki o da eskiden iki Mikado’nun bulunduğu kavurucu Tekillikler Denizine bakarken, ciddiyetle Noah’a doğru bakıyordu!


Lilith’in yüzünde ise, bunca zamandır elinden kaçırdığı ve serbest bıraktığı fırsatın ciddiyetinin farkına vardığı için tamamen kül rengi bir ifade vardı. 


Birçoğu hemen harekete geçmedi, ancak bir varlık, adil eli göğsüne dokunmak için uzanırken, ciddiyetle iç çekti. 


>Bunu yapmamalıydın.>


Sesi, yanan alevler arasında çınlarken, netti.


Elleri göğsünden kalbine doğru uzanıyor gibiydi.


O İmparatoriçe’ydi ve İlkeller arasında özel bir konuma ve güce sahipti.


En güçlü Mahkeme Hükümdarı olarak ilk sırayı almamış olabilir, ancak bu onun için önemli değildi çünkü bu sıralamayı başka bir şekilde aşmıştı!


OPPENHEIMER ile bağlantısı vardı.


Diğerleri büyük bir güce sahip oldukları için OPPENHEIMER’DAN pek çok nimet ve hazine almışlardı ama ya her zaman yanında olan kadın? Bu Çorak Topraklar’dan kaynaklanan neyi taşıyacaktı? OPPENHEIMER geride bıraktığı kişiye hangi koruma ve güç yöntemini bahşetmişti?


SHIIING!


Kalbinin üzerine koyduğu eliyle bir çekme hareketi yaptı ve... bir çiçek çıktı.


On gümüş gri yaprağı ve sayısız NULLITY ışığıyla parlayan bir tomurcuğu olan saf ve basit bir çiçek. Sanki canlıymış gibi sağa sola hareket etti, varlığı Gerçeklik dokusunun titremesine ve büyük değişikliklere neden oldu!


Sadece bedeninin dışında belirerek, bir NULLITY denizi patlayıp, etrafındaki her şeyi yıkarken, NULLITY Canavarları’nın Bedenleri hızla boyut ve güç olarak artarken, titrerken, çevre anında değişti!


Ve bu... sadece görünüşünden ibaretti.


Daha sonra İmparatoriçe, çiçeğe üflerken, sözlerini tekrarlarken, tekrar iç çekti.


>Bunu gerçekten yapmamalıydınız.>


....!


İmparatoriçe üflediğinde tek bir yaprak düştü... ve bu yaprak bir an sonra yok oldu.


Ve bir nanosaniye kadar kısa sürede…


Vaa!


Parlak gümüş grisi bir ışık yayıldı…


Her şey NULLITY tarafından kaplandı.


Her yerde yanan kavurucu alevler, Doğa Yasaları’nın herhangi bir benzerliği reddedildikçe, söndü, çevredeki her şey tamamen griye boyandı!


İmparatoriçe, sanki yükselen bir güneşmiş gibi akkor gri ışık noktasını elleriyle kucaklayarak, sakin bir şekilde seslendi:


>Primitivus NULLITY’NİN Yaratıcısı>


…!


OPPENHEIMER’DAN İmparatoriçe’ye, Mahkeme Hükümdarları’nın aldığı tüm NULLITY Yadigârlar’ını aşan hediye.


Primitivus NULLITY’NIN Yaratıcısı!


Çorak Topraklar’ın dışında bile aranacak bir hazine!


Şimdiye kadar gösterilen hiçbir şeye benzemeyen, böylesine bozulmamış kalitede sonsuz NULLITY Özünü serbest bırakan tükenmez bir yapı.


Tüm Gerçekliğin gri bir tona dönüştüğü anda etkinleştirildi!