Bölüm 2941: Hakimiyet! III


Planlar, sadece öyleydi.


Planlar.


Gerçekten başarılı olabilmeleri için büyük fedakârlıkların göze alınması gerekirdi!


Basileus Anaine, en kırılgan kısmı merak ederken, kendi planının kırılganlığını ve gücünü biliyordu.


Bir anlığına gördüğü adamın bilinmeyen Dokumalar’ını Varoluşsal Ruh Hakimiyet’i ile damgalamamış ve onun yerine Dokumalar’ını Archon Basileus Al-Abalem’in bakışlarından korumuştu!


Bu Varlık, planlarının bir parçası haline gelmişti ama aynı zamanda Basileus Anaine’nin sağduyusunu askıya alması ya da onun Varoluşsal Alanlar’da ortaya çıkan diğer Bozulmuş Tohumlar’dan farklı olduğunu düşünmesi gerektiği için en kırılgan parçasıydı.


Özellikle de, Extremity Kodeks’i kullanıldığında, hiçbir şey onun elinden kaçamazdı. Yine de... bununla bile sorunlara neden oluyor gibi görünüyordu.


Böyle bir gerçeklik, Basileus Anaine’in bu Varlığ’ı yeniden gözden geçirmesine neden olmuştu.


’Dokuzuncu Gün gelmeden önce Varoluşsal Hakimiyet Âlemi-ne ulaşmanın bir yolunu bulamazsan, her şey boşa gidecek. Ve bir şekilde Varoluşsal Hakimiyet’e ulaşsan bile... henüz hiçbir Oorite’yi tavlama şansı bulamamış bir yavru olacaksın.


...!


Evet!


9 gün sonra Extremity Kodeksi’nin işini bitirdiği göz önüne alındığında, Osmont, bir şekilde bir Tohum için Varoluşsal Hakimiyet’in imkansız yükselişine ulaşmış olsa bile, Archon Basileus Al-Abalem ve Ignatius’un kendileri sonuçları onaylamak için indiğinde ne yapabilirdi?


Mors Apokalypsis’ten hemen sonraki zaman, herhangi bir Kayıt Dokuması’ndan arınmış bir Varoluşsal Alan sunacaktır.


Al-Abalem’in Miraslar’ına getirilen mutlak kısıtlamalar, Abalem ve Ignatius, Vitalis ve Vacuous’a kolayca inip, geçebilecekleri içn böyle bir zamanda en zayıf hallerinde olacaklardı!


Basileus Anaine, o kadar ileriye bakmaya bile gerek duymamıstı çünkü o sıralarda entrikaları meyvelerini vermeye başlamış olmalıydı.


Dokuz gün sonra hem Archon Basileus Al-Abalem hem de Archon Basileus Ignatius en zayıf hallerinde olacaklardı.


O zaman harekete geçmezse, bir daha asla hamle yapamazdı.


Ne de olsa, gelecek çağlarda bir Mors Apokalypsis’i ortaya çıkmaya zorlayan bu kadar derin başka bir Bozulmuş Tohum’un ortaya çıkma şansı neydi?


Bunu düşünen Basileus Anaine’nin Gözler’i, bir amaç uğruna alev alev yanarken, avucunu açtı ve parlak gözlerle Meyve’yi yemeye başlamıştı.


Ayrıca Varoluş Ruh’u Hakimiyeti’ni tavlamaya devam etmesi gerekiyordu.


Tavlama süreci sonsuzdu.


Bugüne kadar kimse bir tepe noktasını keşfedememişti.


Ve o, ne kadar güçlü olursa, işler o kadar kolaylaşacaktı!


-


HOONG!


Noah’ın Varoluş’unun Çevre’si, Helios’un Sonsuz Cenneti’nde göz kamaştırıcı bir parlaklık ışığıyla dolmuştu.


Yeni bir Extremity, çok renkli bir ihtişam yayarken, Meyvesi’ni vermeye çalışıyordu!


Extremity.


Noah, gerçekten de, Kavramlar’ının en Extremity Noktalar’ına ulaştığını söyleyebilir miydi... eğer gerçekten de, Extremity Kavramı’nı elinde tutmasaydı?


Ama bu daha önce çok yüksek bir şeydi.


Varoluş’u buna hazır değildi.


Ancak tüm Yönler’i, Extremityler’iyle birlikte, Varoluş’un Quintessential Meyveler’inin dipsiz ışığıyla yıkanırken... Noah, bunun mümkün olabileceğini hissetmişti.


Ve bu süreç, tüm bunların kurduğu tüm Extremityler üzerinde nasıl bir etki yaratacağını kendisi bile bilmezken, gerçekleşiyordu!



Bu şok edici görevi tamamlamaya çalışırken, Varoluş Meyveler’ini koparmaya devam eden Extremity’nin Dokuzuncu Derecesi’nin Sular’ındaki Tezahüründe ince bir değişiklik hissemişti.


Bu Beden’i, Extremity’nin Extremity’sini ararken, aynı zamanda onu yukarı doğru iten itici bir güç hissetmişti.


Sanki ona, buranın ona ulaşmak için uygun bir yer olmadığı söylenmişti!


Etrafındaki sonsuz suların akıntıları Varoluşu’na doğru akarken, Çehre’si, yukarı doğru yükselmeye başlamıştı.


Kişi, Extremity Dereceler’inde ne kadar yükseğe çıkarsa, Extremityler’i de, o kadar rafine ve saf hale gelirdi.


Extremity yolunda ne kadar ileri giderlerse!


Noah, Extremity’nin Extremity’sine erişmek için yaptığı büyük girişimde, Extremity’nin Dokuzuncu Derecesi’nin tam zirvesinde oturması gerektiğini keşfetmişti.


Ve böylece ona doğru ilerliyordu.


Şu anda gerçekleştirmekte olduğu bu eylemler büyüktü ama sadece kendisi için değildi.


Sadece onu etkilemiyordu!


Sonsuz Hyperversal Cenneti’nin Savunucular’ı, bu düşmanların gücü nedeniyle Küçük Mimeisthailer’e karşı tepki vermekte zorlanıyordu.


Sorun yaşıyorlardı.


Saniyeler geçtikçe, daha önce kendileri için çok hızlı olan Varoluşlar’ın yavaşlamaya başladığını fark etmeye başlamışlardı.


Her zamankinden daha kontrol edilebilirdi.


Öyle ki, kısa bir süre sonra savaşın hızı değişmeye başladı ve Küçük Mimeisthailer artık geriye itiliyordu!


Bu değişim, o kadar dikkat çekiciydi ki, birçok anlayışlı Savunucu kısa sürede bunun nedenini anladı, Varoluşlar’ı, Noah’ın Extremityler’den başka hiçbir şeyden destek almıyordu.


Quintessence yolunda yürüyenlerin hepsi.


Sonsuzluk ve Tiranlık yolunda yürüyen hepsi.


Ve sonra, Yağma vardı.


Noah, Extremity’nin Dokuzuncu Kademesi’nin zirvesine yükseldikçe, Extremityler’i sayesinde kullanabildikleri güç de arttı!


Öyle ki, birkaç Nanosaniye içinde.


BOOM!


Isthar’ın Küçük Mimeisthai’sinin göğsüne bir mızrak saplanmıştı, Athena, arkadan onun üzerinde duruyordu, Eowyn’den çıkan altın düş zincirleri bu Küçük Mimeisthai’yi tutuyordu.


’Ha!"


Bir başka feryatla Athena’nın elindeki Atlatl ağır bir itici güçle döndü, Küçük Mimeisthai’nin göğsü ve bedeni Yağma’nın ışığı onu tamamen kaplarken, paramparça oldu!


İlk kez başka bir Küçük Mimeisthai, Noah dışında yani Athena ile Eowyn’in gözleri önünde düşüyordu...


>Yağma’nın Dokumalar’ı, Küçük Mimeisthai - Isthar’ın Analizi’ne yardımcı olduğunuz için size teşekkür eder >


>Varoluş’un 3x Temel Meyvesi’ne ulaştınız!>


>Yok edilen hedefin Dokumalar’ının analizi %100’e ulaştı>


>Varoluşsal Hayali Dokuma V3- Küçük  Mimeisthai Ishtar, şimdi Yağma Extremity’si bayrağı altında çalışmaya çağrılacaktır.>


...!?