Bölüm 15: Kahraman ve Suç Ortağı Gülüyor
「Onları öldürmek bir işe yaramaz. Acıdan ve eziyetten çığlık atmalarını sağlayın ve tek istedikleri yere uzanıp gözlerini kapatmak olduğunda onları kırın, kırın, biraz daha kırın, tamamen işe yaramaz hale gelinceye kadar onları uçurumun kenarına itin. Ancak onları basitçe öldürmek onlar için fazla iyi bir kader olmaz mı?]
Bir yeri kırılmış gibi gülen kızın sözlerinden etkilenerek ağzımın kenarları yukarıya doğru kıvrıldı.
「Şimdi, senden önce hazırladığım şey, seçebileceğin iki ayrı yol. İlk yol sadece benim ve senin Efendi ve Köle ilişkisinde sona eriyor. Eğer bu yolu seçersen, seni satın alma amacıma hizmet ettikten sonra sana yalnız yaşama gücü ve biraz para vereceğim ve seni köle olmaktan kurtaracağım. Yeterince becerikliysen, hayatından geriye kalanlarla da mutlu olmanın bir yolunu bile bulabilirsin.」
「............」
「Bu yıpranmış duygu yığını, belki o acı dolu anıları ezebilir ve hepsini göğsünün derinliklerine gömüp sonra da mühürleyebilirsin. Eğer bunu yapabilirsen, bir kez daha kahkahalarla karşılaşabileceğin bir gelecek olabilir.」
Kulağa gülünç bir saçmalık gibi geliyordu.
Bu ne benim ne de onun arzuladığı bir gelecekti.
Yine de kelimeleri açık ve net bir şekilde söylemeye devam ettim.
Ona yalnızca gelecekteki olası sonuçlardan birini anlattım.
Gelecekteki halimize ne olacağını bilmiyorum.
Olasılıklar intikam için iyi olsa da, bir gün bunu düşünmeden bile yaşayabilirsin.
Bu tartışmayı da bu nedenle yapıyorduk.
Bundan sonra diğer seçenekten bahsedeceğim çünkü bu seçimin diğerini ezeceğini kesin olarak söyleyebilirim.
「Ya da bizi ilgilendiren başka bir yol daha var… hepsi-…」
Yoldaş mı? Müttefik?
Kelime ne olursa olsun tam olarak oluşmadan durur.
「Hah… sanırım… benimle farklı olurdu.」
Ortaya bilinçsiz bir monolog çıktı.
Bir eş? Müttefik mi? Aradığım şey bunlardan hiçbiri değil.
Bu kadar zayıf bağlar; bunlar hiçbir şekilde bu ilişkiyi adlandırmak için yeterli kelimeler değildir.
Bağlı kalacağımız ilişkinin iyimserliğini yansıtacak bir isme ihtiyacım var.
Bu nedenle sözleşmemize uygun isimden eminim.
Temiz ve adil bir dünyada yaşayan bir insanın kesinlikle benimsemeyeceği bir isimdir.
İntikam günahını işleyen kişinin adı hiç şüphesiz en uygunudur.
’’Sen ve ben aynıyız. İkimiz de intikam takıntısına sahibiz, peki benim “suç ortağım” olmaya ve intikamımızın tadını birlikte çıkarmaya ne dersin?]
Bunu söyleyerek elimi havaya kaldırdım ve Kalp Kılıcının yapımına başlandı.
Siyah ışıklar, yaklaşık 50 santimetre uzunluğunda, iki ucu keskin bir kılıç şeklini alana kadar birlikte uçtu.
Bıçağın kenarı kanla kaplıydı ama aynı zamanda etrafına kılıcın tüm uzunluğu boyunca titreşen siyah alevler gibi bir şey bağlıydı.
Kılıcı çevreleyen dipsiz karanlığın kasvetine baktığınızda, yalnızca talihsizlik hissi vardır, ancak bu, sizi omurganıza kadar dondurabilecek ilahi bir yargıyla bir arada bulunur.
Savaşta bunun için uygun olan tek amaç, formunu Uzun Kılıç formuna dönüştürmektir ancak burada gerekli kullanımı için bu formda kalması gerekir.
Bu,ilk tezahürüdür ve kabzasını kavrayarak, kızın ellerini bağlayan zincirleri kestim ve sonra kılıcı kızın önündeki yere sapladım.
「Eğer ilkini seçersen, o zaman şimdi arkanı dön. Eğer ikincisini seçerseniz, o zaman bu kılıcı elinize almalısınız. Ancak bu kararınızda kararlı olmalısınız! Eğer bu kılıcı ele geçirirsen asla geri dönemezsin. Bir daha asla o temiz dünyaya dönemezsiniz; bunun yerine sonsuza kadar intikam almak veya bunu yaparken ölmek zorunda kalacaksınız, başka çare kalmayacak.」
「............」
「Bu kılıcın ruhunuzun derinliklerindeki yanan öfkeyi sönmeyen intikam alevlerine dönüştürmesine izin verin. Ne olursa olsun, intikamınızı tam olarak alana kadar onu aramayı asla bırakamayacaksınız. Bundan sonra intikam almak istediğin kişilerden ben de intikam alacağım çünkü düşmanlığımızı paylaşıyoruz. Böylelikle intikamımızın hedefleri de artacaktır. Senin nefret ettiğin insanlardan ben de nefret edeceğim. Ve tam tersi. Ah, sonrasında eğer işler iyi giderse, eğer yanlış hatırlamıyorsam sen de seninle sinerji yaratabilecek özel bir beceri öğrenebilirsin.」
「...Bana ihanet mi edeceksin?」
Orada her bakımdan en derin, en karanlık karanlığın gözleri vardı.
Ah, bu bakışı anlıyorum.
Neden kalitesiz bir sözden daha fazlasına ihtiyacı olduğunu anlıyorum.
「Bu sözleşme yapılırsa birbirimize zarar vermemiz mümkün olmayacak. Bu sözlü bir bağ kadar kırılgan bir şey değil: sen ölürsen ben de ölürüm. Ben ölürsem sen de ölürsün.’’
Kızın gözleri tepki olarak seğirdi.
İhanet etmemenin yanı sıra, karşı tarafa ihanet edememenin de kısıtlamaları var.
Beni iki kere ihanete uğramaktan koru.
Ayrıca senin de aynı şekilde ihanete uğrayan biri olmana üzüldüm.
Bu kılıcın yeteneği olmasaydı bu planı asla teklif etmezdim.
Konuşmam bittikten sonra elim kılıcın kabzasından ayrıldı.
「Elbette kendi başına intikam almanı sağlayacak bir yol da var. İntikam almak istediklerimin sayısı çoktur. Üstelik nefret ettiğim kişilerin sayısı da çok, dolayısıyla biraz kusur olarak da değerlendirilebilir. Senin benim suç ortağım olacağını öğrenmek beni mutlu eder.]
「...Bunu neden yapıyorsun?」
Köle kız bir soru dile getirdi.
Ama onun düşüncelerinin şüpheye yer vermediğini biliyordum.
Bu sadece bir onaydı.
Karşı tarafın da aynı fikirde olup olmadığına dair daha fazla değerlendirme.
Bu nedenle kelimelerin arkasına saklanmayı bıraktım. Geniş bir sırıtışla ve sanki biraz delilik hissine kapılmış gibi görünerek şeytani bir şekilde kıkırdadım.
’’Zaten karar verilmiş değil mi? İntikamı tek başına almak yerine başka biriyle paylaşsan çok daha eğlenceli olmaz mıydı? İnsan sayısı bu kadar artsa bile bu kadar insana eziyet edebilmek, kırabilmek, yok edebilmek gerçekten bu kadar zamanınızı alır mı? Ancak gerçekten intikam almak istemeyen, sadece öldürmek isteyen birine ihtiyacım yok... Ama sen öyle değilsin, değil mi?]
「Ku... Ahahahahahaha~!!」
Ve böylece benim gibi iliklerine kadar sevinen o kız da benimkine benzer bir gülümseme gösterdi yüzünde.
’’İyi değil mi? Doğru, bir suç ortağının da böyle olması gerekir! Ah~ kesinlikle, eğer sen isen, bu mümkün olabilir. Evet, seninle kesinlikle değerli bir intikam alabileceğim! Evet, yalnız kalmak yerine umutsuzluğun en karanlık derinliklerine itilecekler!]
Gülmeyi bitirdiğinde, Kutsal Anne’ninki gibi saf bir gülümseme yüzünü aydınlattı ve daha önce çılgınca olan gözlerinde artık bir ışık kıvılcımı oluştu.
’’O zaman daha fazla düşünmeme gerek yok. İntikam arzum sönmeyecek mi? Bu en iyisi. O alevleri yakmak için tek yapmam gereken o günlere geri dönme iddiasını unutmak mı? Bu benim için imkansız. O günlere dönme ihtimaliyle karşılaştırıldığında kusma isteği uyandırıyor, sonra düşmanlarımın sayısı mı artıyor? Bunda bir sorun görmüyorum! Suç ortağı olmanın ve daha da büyük bir intikam almanın en iyi yol olmaması mümkün değil!]
’’O zaman kılıcı almalısın. Kılıç sana yolu öğretecek.]
Böylece, ben bunu söyledikten sonra, kız elini kabzaya koydu ve önünde yere saplanmış olançıkardı.
Bir anda,karanlıkla kaplı olmasına rağmen gözleri yakan titrek bir ışık saçtı.
Bu, kılıcın kızın intikam arzusunu anladığının kanıtıydı. Kızın intikamını kutsamak adına olan ışık.
「Ah, bir düşünün, henüz adınızı duymadım.」
“İsim? Benim adım Minaris.]
「Öyle mi, benim adım Ukei Kaito.」
「Ukei Kaito... Bu lordumun adı mı?」
Bunu Minaris adlı kıza söylediğimde, yüzünde ilk kez çılgınlık olmadan hafif, pitoresk bir gülümseme belirdi.
Ve bunu yaparken,göğsünün etrafındaki alana dayadı.
「Lütfen bundan sonra bana iyi davran, suç ortağım Minaris.」
「Evet, ben de sizin gözetiminizde olacağım, lordum suç ortağı.」
Minaris kılıcını ucu göğsüne gelecek şekilde eğdiğinde…
Onu derinden kendi içine daldırdı.
Yeni bölümleri fenrirscans.com’dan daha hızlı okuyabilirsiniz.