Bir şirket çalışanı olan Gülsüm çok sessiz bir kızdı. Hatta birçok çalışanın onun varlığından haberi bile yoktu.
Bir gün Gülsüm öğle arası için şirketin yakınlarındaki bir parka gitti.
Daha önceden hazırladığı sandviçi yemeye başladı.
O bir bankta oturup yerken şirkette çalışan birkaç kişi daha parka geldi.
Onlar da Gülsüm’ün yakınındaki bir piknik bankına oturdu.
Aralarından bir adam konuşmaya başladı.
“Hey duydunuz mu tavşanlar kafalarını döndürmeden arkalarını görebiliyorlarmış!”
Bunu söylerken elindeki telefonuna bakıyordu adam.
“Huh?... aslında düşününce mantıklı gözleri tam kafaların yanında sonuçta.” Dedi başka biri.
“İyi güzel de bir kere de bize söylediğin bu bilgileri sadece bir internet haberi olarak bırakmasan daha iyi olur Göktuğ.”
“Hey kolaysa bu tarz bilgileri akılda tutmak, sen de böyle fark etmediğimiz basit bir bilgi söyle şimdi hiçbir yere bakmadan. Hem… sen nereye bakıyorsun Atakan?”
“Huh ne?! B-Ben hiçbir yere bakmıyordum!”
“Hadi be oradan! Bakayım neye bakıyormuşsun.”
Göktuğ, Atakan’ın baktığı yöne baktı. Bankta oturan Gülsüm’ü gördü.
“Uhmmm… ha o kız bizimle aynı yerde çalışmıyor mu? Adı neydi… Gülten ,Gülben miydi yoksa… ha şeydi Gülay!”
“İsmi Gülsüm”
“Ah… he he… şey ismini hatırlayamamam normal sonuçta ruh gibi.”
“Öyle söylememelisin biri hakkında!” diye kızdı bir kız.
Oysa Gülsüm tüm bu konuşmaları duyabiliyordu.
“Öff tamam. O zaman önceki konumuza geri dönelim. Benim söylediğim gibi bir bilgi söyle.”
“Şey göz bebeği aslında bir boşluktur ve gözün içi karanlık bir oda gibidir. Karanlık ortamlarda da göz bebeğinin genişlemesi daha çok ışığı içeri alabilmek içindir…”
“Aaaa…. Cidden çok basit bir bilgi aslında ama dikkat etmek için bir nedeni olmayınca insan fark etmiyor işte.”
“Evet öyle. Kafa başka şeylerle doluyken bunları fark etme ihtimalimiz de düşüyor.”
“Aynen öyle! Peki sen böyle bir şey biliyor musun, Ayla? “
Onlar konuşurken Atakan düşüncelere dalmıştı. Sonra fısıldadı:
“…göz bebeği karanlık bir odayı aydınlatan bir pencere gibi. Gülsüm de aynı bir göz bebeğine benziyor.”
“Gülsüm bir göz bebeğine mi benziyor? Bununla ne demek istedin? Dur düşüneyim…”
“..!” Atakan kıpkırmızı kesilmişti.
“…anladım. Çok haklısın. Kız bir boşluğa benziyor. Varlığıyla yokluğu aynı!”
Gülsüm bankta donakalmıştı.
‘Sessiz bir insan olabilirim. Bunu kabul ediyorum ama bir insana böyle rahat bir şekilde boş diyemez kimse! Bu çok kırıcı!’
Gülsüm banktan kalktı ve şirkete gitti.
O sırada Atakan, Göktuğ ve Ayla konuşarak yanlış anlamayı çözmeye çalışıyorlardı.
*** Öğle arası bittiğinde hepsi şirkete varmıştı.
Göktuğ muzır bakışlarla Atakan’a bakıyordu.
“Bizim Atakan bir kıza düşmüş, o zaman bunu bütün herkese yayacağım. Herkes bunu duysun ummm uuuuuuu…”
Atakan hızla eliyle Göktuğ’un ağzını kapattı. Göktuğ ağzını açabilmek için Atakan’ın elinden kurtulmaya çalışıyordu.
Atakan uzakta Gülsüm’ü gördü ama o onlara bakmaktan özellikle kaçınıyor gibiydi.
Ve gerçekten de onlara bakmaktan kaçınıyordu. 4 gün boyunca onlara hiçbir şekilde yaklaşmadı.
*** Gülsüm o gün 3 saat fazladan mesaiye kalmıştı.
Fazladan mesaiye kalanların hepsi işlerini tamamlamış gitmek için hazırlanıyorlardı.
Gülsüm de hazır olduğu zaman şirketten dışarı çıktı.
Şirketin önünde biri onun ismini haykırdı.
“Gülsüm!”
“..!”
Gülsüm’ün karşısında duran Atakan’dı. Elinde kıpkırmızı bir gül buketi tutuyordu.
Atakan cesaretini topladı.
“4 gün önce Göktuğ’un yaptığı salaklık için özür dilerim. Belki insanlar seni bir boşluğa benzetebilir ama bunun doğru olmadığını biliyorum. Ben seni göz bebeğine benzettim, doğrudur. Hala da benzetiyorum. Çünkü göz bebeğinin gözdeki o karanlık odacığı aydınlatması gibi sen de benim bu karanlık zihnime bir pencere oluyorsun. Bir uzaya da benziyorsun. Yine insanlar seni bir boşluğa benzetebilir ama sen benim için üzgünken izleyebileceğim nice yıldızı barındıran bir güzelliksin. Lütfen o pencereyi kapatma. Çünkü ben senin içindeki o güzel yıldızları sonsuza kadar seyretmek istiyorum. Ben o pencere olmadan güzelliklere ulaşamam. Lütfen… ben deliler gibi sana aşığım!”
“..!”
Gülsüm bu sözler karşısında adeta bir domatese dönmüştü. Aynı şey Atakan için de geçerliydi.
Ayrıca şirket çalışanlarının 3’te 1’i bu olaya şahit olmuşu.
“Çok tatlısın.”
“..!”
Gülsüm bu sözü ağzından kaçırmıştı.
“Bu senin de benden hoşlandığın anlamına mı geliyor?!”
Atakan heyecanlanmıştı.
“B-ben bilmiyorum… uhm galiba evet.”
Gülsüm kızaran yüzünü saklamak için başını eğdi.
Atakan da mutluluktan kıpkırmızı olmuştu.
İkisi de kalplerinde çalan şarkıyı söylemişlerdi…
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.