Yukarı Çık




Sonraki Bölüm   2 

           
1. BÖLÜM
Her şey bir mektupla başladın.  Dedeler arasında takas olunan eski bir kağıt parçası üzerine yazılmıştı.

Bern’nin ailesi Meyer ailesinin en büyük oğlu (veya kızı) ile evlenecek.
Fakir bir çiftçi olan Bern’in neden  soylu bir aile  ile bir evlilik oluşturduğu kimsenin bilmediği bir şey.

 Ya birinin hayatını kurtardı ya da kumarda kazandı. Ya da sadece bir şaka da olabilirdi. Sebebi ne olursa olsun tabi ki bu evlilik olmadı. O zamanda halktan biri için soylu biri ile evlenmek gökten yıldız yakalamak gibiydi.
Mektup tamamen unutuldu ve 100 yıldan fazla zaman geçti.
Ve zaman değişmeye başladı.

Komşu ülkede devrim ordusu kralı devirdiğinde, bütün erkek ve kadınların kanun önünde eşit olduğu fikri insanların kalbini bir ateş gibi sarmıştı.
Makineler icat edildiğinde fabrikalar inşa edildi ve yeni bir zengin halk sınıfı doğdu.
Emilia’nın babası, Jim Bern,  tam bu  karmaşık anda mektubu buldu.
Mektubu aldı ve Dük Meyer’in konutunun kapısını çalmaya cesaret etti. Ama bir adım bile atamadı ve hemen kapıdan kovuldu.  Zamanın nasıl değiştiği önemsizdi,  mevki duvarları hala gökyüzü kadar yüksekti.

Halktan biri için soyluluk ile baş etmenin yolu onların başını duvara vurmaktı.
Jim zaman alsa bile dolambaçlı yoldan gitmeye kararverdi.  Mektubu aldı ve  soyluluğun karşısında duran  parlementoya  gitti. Onlar da krala gittiler.
Beklenenin aksine, kral hemen cevap vermedi.  Parlamento ve kraliyet yandaşları, halk ve soylular arasındaki uyumsuzluk çok karmaşıkken bir çatışmayı ateşlemek çok aptalca bir şey olur.  “bunun hakkında düşüneceğim.”  Şeklindeki kralın belirsiz cevabı üzerinden yıllar geçti.

O sırada, Emilia’nın babası,Jim Bern, bir hastalıktan dolayı öldü ve mektup  önemsiz bir olay olduğundan unutuldu.

Sonra bir gün Kral, Meyer ailesinin hanımı ile küçük bir tartışma yaşadı. Küçük bir tatışmaydı hatta tartışma demek bile utanç vericiydi. Ama kralın intikam almayı istemesine sebeb olacak kadar yeterliydi.  Aşırı güçlü olan Meyer ailesi ile arasına bir set çekme ihtiyacı hissetti.

Kral,  tekrar , unutmuş olduğu tuhaf mektubu çıkardı.

Ve böylece, Emilia’nın nişanı on dört yaşında iken gerçekleşti.

Sadece tek bir günde , haktan fakir bir kız büyük bir holdingin varisinin nişanlısı oldu.
Bu Emilia’nın isteği değildi, bu kralın emriydi.

Yine de, insanlar kızı ve onun ev halkını eleştirdi. 

Dük’ün evinin leydisi olmayı amaçlayan açgözlü bir kız. Mevkinin yükselmesi ile kör olan bir züppe. Sonra yavaşça bu unutuldu. Bırakıldı.
 
 Leylak kokularının yayıldığı mayıs ayında bir gün.

Bir kız Baron Bernen Cavendish’in malikanesine doğru gidiyordu.
Başdöndürücü, altın renginde dalgalanan sarı saçları ve   yalnızca Uzak Doğu İmparatorlarının kullandıpı en iyi porselenlere benzeyen pürüzsüz, beyaz cildi ile.
On sekiz yaşındaki Emilia Bern,  kız olmak için yetişikin ve kadın olmak için ise genç.
Emilia’nın adımları yavaş ve ağırdı. Dört yıl önce aniden  Meyer ailesinin nişanlısı olduğundan beri  ne zaman bu yere gelse her zaman böyleydi.
Yine de , gitmeliydi, kralın emri olduğu için.
Nişanlıyken, kral Emilia’ya görgü kuralları eğitimi ve gelinlik dersleri alması için  çevresindeki bir soylunun malikanesini ziyaret etmesini  emretti.
Bunun sayesinde,  halktan biri olduğu için parmaklarıyla onu gösteren çocuklarla beraber,  çay fincanının nasıl bırakılacağının ya da ses çıkarmadan nasıl gülüneceğinin ustası olması gerekti.
Şimdi, dört yıl sonra, masejteleri bu sıradan kız hakkındakileri  tamamen unutmuş olmalı. İyi dilek mektuplarının üzerinde uzun zaman geçmişti ve aylık ödemeler kesilmişti. Yine de, Emilia haftada bir kez gelinlik dersine katılma emrini bir kere bile ihlal etmedi.
 Cavendish malikanesi zengin  olmasıyla ünlü  Dill Sokağının merkezindeydi. Enfort’un en büyük ve en varlıklı evi olduğu gibi ünlü sanat eserleri ve bahçesindeki güzel ağaçlarla görkemli bir şekilde dekore edilmişti.
Emilia tahta çimeliği geçti, derin bir nefes aldı, kapıyı çaldı.
Bir hizmetçi dışarı çıktı. Emilia’yı görünce , çabucak bütün yüzüne yayılan gülümsemsini yok etti. Bunu soğuk bir ses takip etti.
“ Kartınızı görebilir miyim?”
Emilia çantasından avuç içi büyüklüğünde bir kağıt parçası çıkardı. Bu Meyer ailesinin mührünü taşıyan bir ziyaretçi kartıydı.
Kartı aldı ve kapıyı kapatırken dedi, “lütfen bir dakika bekleyin.”  Emilia sırtı dik bir şekilde sessizce bekledi.
Epey zaman geçti.
O sırada  başka birkaç insan kapıyı çaldı tıpkı Emilia gibi. Fakat  başka kimseye ziyaretçi kartı sorulmadı ve ayrıca onlar kapının önünde bekletilmediler.  Doğrulama süreci olmadan onların geçisini izlemek, Emilia’ya  derinlerde sıcak bir şeyler hissettirdi.

Kapı doğru zamanda açıldı. Kapıda bekleyen için uzun, geçiş izni veren için kısa. Belirsiz bir zaman.

Emilia sakince içeriye girdi. Girişi engellemedikleri göz ününe alındığında Meyer ailesinin mührü hala işe yarıyor diye düşündü. Oturma odasında soylu leydilerin çay saati tüm hızıyla devam ediyordu. Biri yanından geçerken onu görmemiş gibi yaparak ona engel oldu. Uşaktı, Bay Haspel.

“ Hey Emilia. Senden bir iyilik isteyebilir miyim? Ludwick’ten aldığım kıymetli çay...”
Onun sıkıntı içindeki yüzünü görürmez anlamıştı.  Yine bir çay işi yapması için bir ricaydı.

Haspel’in bahsettiği “kıymetli çay” demlemesi zor olanlardandı. Suyun derecesinden  miktarına, demlemesine ve uygun çay takımı seçmeye kadar en küçük bir hata bile çayın tadını önemli derecede etkilerdi.  

 “ Nowak’tan çok önemli bir misafirim var. Bizim ev sahibi genellikle buna dikkat etmez. Lütfen, sadece bir kere daha?”

Haspel bu evde Emilia’ya nezaket gösteren tek insandı.

“Nezaket” selamlaşmek ve ona garip bir bakışla bakmamaktı ama yalnızca bu bile Emilia için şükür sebebiydi. ÇN: kıza ne yapıyorlarsa artık buna şükrediyor

Bu yüzden,  Emilia  ister çay demlemek olsun ister efendinin defterlerini düzenlemek olsun  onun yardım isteğini geri çevirmezdi. Önemli değildi ve ona sırtını dönmek istemedi.

“ Tamam. Sana yardım edeceğim.”

Emilia çalışmaya gitmek yerine mutfağa gitti. Oturma odasına geri döndüğünde elleri çaydanlıklar ve çay setleri ve çay yaprakları ile doluydu. Küçük, narin elleri çayı demleye başladı. Soylu bayanlar ararsında konuşma devam etti.

“Artık güneş ışığının ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Ben oradayken, nevraljim iyileşti. Bu yer gizli bir hazine.”

Bu kadın muhtemelen Nowak’tan gelen “ önemli misafir”di.  Kabarık etekli  dantelli bir elbise ev sahibi Bayan Cavendish için bile çok fazlaydı.

“Thebes’te ‘Ern’ nin anlamı saklı demektir. Bu yüzden Erndorf ‘saklı köy’ dür. “

“Aman Allah'ım, gerçekten öyle!”

Leydiler hevesle cevap verdiler. Tabi, onlar gerçekten kasabanın adıyla ilgilenmiyorlardı. O bayanla bir şekilde tanışmak istemiş olmalılar.

Kahkahalar dinip garip bir sessizlik yeniden başladığında, biri konuşmaya başladı.

“Doğru, şu çocuk buraya gelinlik dersleri almak için gelmiyor muydu?”
“Kim?”
“Meyer aileisnin nişanlısı.”
Emilia neredeyse demliği düşürüyordu.

“ Sadece ismen nişan olduğu için onu nişanlı diye isimlendirmek komik. Majestelerinin emrinden dolayı onların birbirlerini ancak yılda bir kere gördüğü söyleniyor.”

“ Ama o buraya düzenli bir şekilde geliyor, değil mi?”

“Bu gerçekten iğrenç. Dükün aileisnin leydisinin konumuna göz dikmeye cüret etmek. Kendini ne sanıyor? Bayan Cavandish bunu bilmiyor mu?”
Evin sahibi Bayan Cavendish çay fincanını ağzına götürdü. Bütün bu zaman boyunca bakışları Emilia’nın üzerindeydi.

“ Merak edecek hiçbir şey yok.  O besbelli bir çocuk.  Açgözlü ve yaltakçı. Ayrıca hiçbir şeyi olmayanların o karakteristik kasvetine de sahip.”

Bu onun geçtiğimiz dört yıl boyunca çok defa tecrübe ettiği bir şeydi. Buna  aşina olabilirdi ama Emilia hala kalbinin yandığını hissetti.

“ ebeveynlerinden daha çok tiksiniyorum. Baba uzun zaman önce öldüğünden elden bir şey gelmez ama anne bunu durdurmalıydı.”

“ Üvey annesi olduğunu duydum.”

Aman  ya Rabbi.

Her yerden iç çekişler duyuldu.

“ Eğer durursai eçgözlülüğü bırakması gerek.  O sanki kardan pay almak için çocuğunu satan bir peze**k gibi. “ ÇN: üvey annesi için söylüyorlar.

Takırtı

Emilia’nın yavaşça hareket eden demliği nihayet ses çıkardı. Tabi kimse umursamadı.
“Bu arada onun adı ne?”

“Emilia.”
“Soyadı?”
“Sanırım Weberdi, Bern  ya da Begger.” ÇN: Begger beleşçi demek
Hanımların bazısı güldü.

“Yaş? Kaç yaşında?”
Emilia elini çay setinden tamamen çekti.

Neden ben burada bunu yapıyorum? Çayı demledim ve çay setini yerine koydum,çayı servis etmesini  Bay Haspel’e ya da başka bir hizmetçiye söyleyeceğim.
O anda buz gibi bir ses omurgasından aşağı indi.

“Hey, buraya gelebilir misin?”

Emilia’nın ailesine peze**k diyen kadındı.

“ Lütfen şapkamı getir. Açık yeşil gösterişli tüyleri var.”

Emilia döndü ve doğrudan kadına baktı.

“ Ne yapıyorsun? Hemen  getir onu.”

“... Sizin için bir hizmetçi çağıracağım.”

Emilia sakince cevapladı ve döndü.

“Ne? Bana bir hizmetçi mi çağıracaksın? Kendin hizmetçi değilmiş gibi konuşuyorsun.  Bu kibirli davranışları nerede öğrendin?”

“ Bütün saygımla Hanımefendi ben hizmetçi değilim. Hizmetçi olmadığım için ayak işinizi yapmak zorunda değilim.”

“Hizmetçi olmadığını söylüyorsun? O zaman neden burada bu işi yapıyorsun?”
Bayan Cavendish ve kızı birbirlerine bakıpı  sırıttıkları görülebiliyordu. Emilia soğuk bir şekilde cevap verdi.

“Uşak özellikle rica etti. Ludwick Plateau’dan gelen çayın nasıl demleneceğini bilen bir tane bile hizmetçi yok.”

O an kadın çocuğun hizmetçi kıyafeti giymediğini fark etti. Ama, pek çok soylu hizmetçilerin önünde hata yaptığını kabul etmezdi.

“ Öyleyse , önce uşağı azarlamam gerekiyor. Evden sorumlu olan kişi o ve doğru düzgün bir hizmetçi bulmayı bile  başarmamış. Bayan Cavendish yapabilir miyim?”

Kadın eldivenlerini giyerken mırıldandı. Sinirlenmenin ötesinde,  gergin jestlerinde de kesin bir ‘gel’ anlamı vardı. Bu kadar sinirli biriyle tartışmanın anlamı yoktu. Ama Emilia dayanamadı.

“ Uşak beceriksiz değil.  Erndorf’ta hizmetçi olarak çalışacak pek fazla kadın olmadığı için böyle.”

Bir an için kadının vücudu hareketsiz kaldı, sonra tekrar zarif hareketlerine devam etti.
“ Amanın, komik bir çocuk musun sen? Birileri senin soylu olduğun fikrine kapılabilir. Böyle konuşmayı nereden öğrendin?”

Kadın eski püskü kıyafetleri tepeden tırnağa süzdü.

“ Sıradan kızların hepsi bu günlerde böyle.  Eşitlik şarkılar söyler ve düşük bir konum olduğu için hizmetçilik yapmazlar. Sanki soylu bir hanımmış gibi kibirli bir şekilde etrafta dolanırlar.”

“ Dünyaya çok safça baktığınızı görüyorum.  “Halktan kızların” sadece “düşük bir konum” olduğu için hizmetçilik yapmadığını düşünüyorsunuz.”

 Kadının yüzündeki alay ifadesi kayboldu. Gözleri soğudu ve ağzı yavaşça açıldı.
Emilia sakince dedi ki:

“ son zamanlarda, buraya bir iplik fabrikası kuruldu.  Günlük ücretler hizmetçilikten kazanılanın iki katı. Yani fabrikadaki işi tercih ediyorlar.  Buna “mantıklı ve özgür seçim” denir. Bu hanımların yağmur mevsiminden kaçmak ve dinlenmek için  Erndorf’a gelmeleri kadar mantıklı.”

İzleyen hanımlar, ellerinde çay fincanlarıyla kala kaldılar, kadın köz gibi kızarmaya başladı. Bu unat vericiydi, azarlayacak kişi azarlanmıştı.”

“sen... kimsin be sen?”

Sonunda kadın bağırdı.

“Bir ihtimal şu an adımı soruyor olabilir misniz?”

Soğuk gözler hanımların arasında gezindi.

“Bern.”

Emilia’nın bakışları bayan Cavendish ve kızında durdu.

“ Weber değil.”

“Dilenci demek olan beleşçi hiç değil. Benim adım tam olarak Bern, Emilia Bern.”  





yeni bir seriye başladım arkadaşlar umarım beğenirsiniz. beğenmezseniz de bırakır başka seriye başlarız.  Korecesi bitmiş romanın ingilzcesi 35 blüm çevrilmiş. Ne kadar sürede yeni bölüm geliyor oraya bilmiyorum ama iki günde bir bölüm atmayı düşünüyorum şimdilik. keyifli okumalar. 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


Sonraki Bölüm   2 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.