Tombul orta yaşlı kadın kollarını Kallia’ya doğru açtı. Beklenmedik misafir, köyün en geveze ikinci kişisi olan Rosilia Waldorf idi. Aynı zamanda Emilia’nın ailesini uzun zaman önce köyde yaşarken komşuları ve arkadaşlarıydı.
“Rosie..! seni... hangi rüzgar attı?”
İkisi gülümseyip sarıldılar.
“Görüşeli ne kadar oldu? 4 yıl ya da 5 yıl mı?”
“Tam olarak 5 yıl 4 ay. Destek standı kurduğum zamandı. Papazın, yaşayacak bir yer bulduğunu ve en kısa zamanda valizimi toplamamı söylediği zamanı dün gibi hatırlıyorum.” “Evet öyleydi..”
Rosie Kallia’nın gözlerine bakamadı.
“...Böyle zor bir dönemde yanında olamadığım için üzgünüm. Gelip seni hemen görmeliydim.”
Suçlu gibi başını eğen Rosie’nın önünde Kallia gülümsedi.
“Üzülecek ne var? Bizi taşlamadın ya. Şimdi buradasın bu yeter.”
Kallia Rosie’nin tombul sırtını sıvazlarken Rosie ağlıyacak gibi konuştu.
“Senin için her şey yolunda. Bu bir maske. Biz çok serttik. Sen ve Emilia ne yaptı ki sizi böyle tenha bir yerde sakladık...”
Rosie özür dilemeye devam etti. Aslında özürden çok bir bahaneydi, ama Kallia hiçbir nefret emaresi göstermeden her şeyi bir gülümseme ile kabul etti.
“Bu arada... çocuklar nerede? Neden hiçbirini göremiyorum?” “Charlotte arabacı ile ahududu toplamaya gitti. Ve Mitch kulübede. Ve Emilia...” ÇN: bence Charlotte Hadius’a gitti .
Kallia sesini alçalttı.
“şimdi uyuyor. Bugünlerde iyi hissetmediği için uyuyamadı.” “Amanın, neden? Hasta mı?” “Aşırı yorgunluktan muzdarip. Geceleri ne zor bilemezsin.”
Cık,cık, bir cıklama sesi duyuldu.
Hiç hasta olmayan güçlü bir çocuğun hastalanmaya devam etmesinin tek bir nedeni vardır. geneç Efendi Meyer, Elbette Kallia boşboğaz kadının önünde bunu söylemedi.
“Daha şimdi uyudu, o yüzden uyandırmamaya çalış.” “Hah? Oo... peki, anladım. Ah bunu al. Biraz kurabiye pişirdim.”
Rosie sepetteki kumaşı kaldırınca etrafı tatlı bir kurabiye kokusu doldurdu. Kallia hemen çay hazırladı. Bir süre sonra iki fincan masadaki yerini aldı.
“Bu arada Emilia şu an nasıl?”
Rosie zamanını beklermiş gibi sordu.
“Hım? Ne demek istiyorsun?” “Dedikoduları duydum. Mecliste Emila’nın nişanı yüzünden bir gürültü kopmuş.”
Kallia iççekti. Görünüşe göre Nowak’ı sallayan “Meyerlerin terk edilmiş nişanlısı” haberi kırsala da ulaşmıştı.
“Majesteleri Meyer Düşesini çağırıp onu öfkeyle azarladı mı? Meclis onları evlendirmek için Romania ve Rochester yasa tasarısını çok zorluyor.” “Hayır bu doğru değil. Nişan hakkında konuştukları doğru ama diğer hepsi yalan.”
Kallia özenle açıklamaya devam etti. Meclis üyesi Hockney’in kahvaltı toplantısındaki sözlerini, majestelerinin öfkesini, Genç efendi Meyer’in araba hediyesini ve hatta geçmişte olanlar için özür dilmesini. O kadar coşkulu konuştu ki sesinin yükseldiğini bile fark etmedi.
“Amanın! Böyle bir şey mi oldu? Bütün dedikodular yanlış değil. Meyer ailesi konusunda çok gergin olduğundan mütevazı davrandığınızı duydum? Ve genç Efendi Meyer bizzat buraya gelmiş.”
Kallia’nın dudakları birkaç sefer seğirdi ve sonra kapandı.
“Meyerlerin buradaki tüm arazileri aldığını duydum. Burada bir villa inşa edip Emilia’ya hediye olarak verecekmiş.” “..Öyle değil. Rosie, boşbaoğazlar nasıl uydurur bilirsin.” “O zaman neden Genç efendi buraya gelmeye devam ediyor? Ayrıca Emilia’nın da Nowak’a gittiğini duydum.” ÇN: sanane teyze
Kallia ne diyeceğini bilemedi o yüzden sadece sustu. Onların çoktan ayrılmak için anlaştıklarını ve dışarıda rol yaptıklarını bile söyleyemedi.
Kallia’yı gözlemleyen Rosie aniden boğazını temizledi ve dikkatle konuştu.
“Son günlerde insanlar ne diyor biliyor musun? Sana bunu söylemeyecektim ama...” “....Neden? Ne diyorlar?” “Şey, Prens Meyer’in Emilia’yı metresi yapmak istediğini söylüyorlar.”
Kallia “Bu gülünç.” Dedi ve başını şiddetle salladı. Ama rahatsız olduğunu da gizleyemedi.
Ne zamadan beri? Emilia Beppy’i getirdiğinde başladı. Farkında bile değillerdi ama Hadius Meyer hayatlarına çok fazla müdahale etmeye başladı. Tazminat, ayrılık anlaşması gibi türlü bahaneler ileri sürüyordu ama gözleri bambaşka şeyler söylüyordu.
Kallia’yı daha da endişelendiren bir şey vardı.
Hislerinin farkında olmayan on dokuz yaşındaki masum Emilia. Çocuğun Genç efendi’nin yanında nasıl davrandığını tek kelime ile ifade etmek isteseydi bu ‘rol yapmak’ olurdu. Bilmiyormuş gibi, kayıtsızmış gibi, ondan hoşlanmıyormuş gibi, ondan nefret ediyormuş gibi... Ancak sabah uyanıp akşam yatana kadar Emilia’nın ağzından sürekli ‘bencil ve kaba Genç efendi’ sözleri dökülüyordu.
Belirleyici olan balo oldu. Şafağın karanlığında Kallia, dışarının lambası altında belli belirsiz yansıyan ikisinin yüzlerini gördüğünde nefesi kesildi. Solgun görünen Emilia ve sert Genç efendi. İkisi arasındaki gergin atmosfer, erkek ve kadının duygu alışverişi yaptığı açıktı.
Ne olmuştu...
“Buna ne dersin ...Kallia?”
Kallia yüzünde boş bir ifadeyle Rosie’ye baktı.
“Hm? Ne dedin?” “Beni yanlış anlama. Gerçekten sen ve Emilia için söylüyorum.” “..Ne demeye çalışıyorsun?” “Kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum. Metres olmanın.” “Ne?” “Karşı taraf Hadius Meyer. Veliaht Prens’ten bir farkı yok. Sıradan metreslerden çok farklı olacak.”
Kallia gözünü bile kırpmadan durdu.
“Bunu bir düşün. Diyelim ki Emilia ayrıldı ve bizim dünyamıza döndü. Sence hayatı nasıl olacak?” “Na-nasıl mı olacak? İyi olacak. İyi ve nazik genç bir adamla tanışacak ve evlenecek.”
Rosie hayal kırıklığına uğramı gibi iç çekti.
“Hala anlamadın mı? Emilia artık bizim gibi değil. Bu çocuk artık tamamen bir soylu.” “...Ne demek istiyorsun?” “Kızım, Haley birkaç ay önce Emilia ile görüştü. Görüşeli neredeyse iki yıl olmuştu. Ama Haley ne dedi biliyor musun? Emilia’nın artık bir arkadaş gibi hissettirmediğini söyledi. Sadece üslubu ve görünüşü değil, tepeden tırnağa hatta küçük jestleri bile mükemmel bir hanımefendiye aitti. Emilia’nın üzülüceğinden korktuğu için hiçbir şeye yokmuş gibi davrandı ama gerçek şu ki bu çok zor ve rahatsız ediciydi.”
Kallia’nın bunu inkar edemeyeceğini anlayan Rosie duygularını sözleriyle güçlü bir şekilde ifade etmeye devam etti.
“Böyle bir çocuk sıradan bir marangoz, çiftçi veya dokumacı ile yetinir mi? Ter kokan , yere tüküren ve her şeyi yanlış yazan sıradan adamlar. Emilia kadar zarif bir hanımla dünyada kaç sıradan insan yaşayabilir?” “...Öyle bile olsa... bir metres...” “Beni yanlış anlama. Kendi kızım Haley olsa da aynısını söylerdim.”
Boğuluyormuş gibi hisseden Kallia konuştu.
“Ama Rosie, Emilia nasıl defter okunacağını biliyor. Göz açıp kapayıncaya kadar bitin zor kitapları okuyabilir ve anlayabilir. Yanlış yaşayıp istediği gibi çalışabilir.” “Bu da fena değil. Ama bu dünyada bedavaya bir şey var mı? Öğrenim ve yaşam masraflarını birinin ödemesi gerekmiyor mu?”
O anda Kallia öksürdü. Rosie aceleyle bardağa su koydu ama bir yudum bile alamadı. Ciğerlerini tırmalıyormuş gibi görünen öksürük, Kallia’nın gözlerinden yaşlar gelene kadar devam etti.
Rosie konuşmadan önce öksürüğün geçmesini bekledi.
“Emilia akıllı bir kız. Belki bir şekilde kendi okul masraflarını kendi kendine ödeyebilir. Ama ya Charlotte? Emilia bilmezmiş gibi davranıp kardeşini üvey annesine bırakıp okula gidip istediğini yapabilecek mi?” “..BE-Ben ona yardım edeceğim Rosie. Emilia ve Charlotte benim öz kızlarım olmasa da... ben..ben onların istedikleri gibi yaşamaları için elimden geleni yapacağım.” “Evet, Kallia onları kendi oğlun kadar sevdiğini biliyorum. Ama lütfen mantıklı ol. Emilia’nın eğitimini desteklemek, Charlotte’ye bakmak ve Mitch bir koleje göndermek? Nasıl? Her sabah erken kalkıp fabrikaya gidip çamaşırlara yardım ederek mi?”
Rosie mutfakta yerde duran çamaşırları göstererek kaşlarını çattı.
“Her şeyden önce Kallia birkaç gün öce duydum ki Bay Borden’ın fabrikasındaki ödemeler üç ay gecikmiş. Borç almak için Ramsco’ya bile gitmen gerektiğini duydum...”
Yorgun el çay fincanını sıktı. Titreyen gözlerini saklamaya çalıştı ama ne yazık ki Kallia Rosie’nin keskin bakışlarından kaçamadı.
“...Borçunu ödemezsen ne olur biliyor musun? Bunu bilip yine de borç mu aldın? Hm?”
**
Bugün de Grozhang Krambitz villasını tam zamanında ziyaret etti.
Caitlyn Meyer onu her zaman endişeli bir yüzle karşılar ve gizli yere davet ederdi. Ama nedense gülümsedi ve bahçede yürümek istedi. Grozhang’ın kafası karışmıştı ama hemen başını salladı.
Yaptıkları konuşma yer değişti diye değişmiyordu. Çiçek kokuları arasında dolaşan Grozhang, Hadius Meyer’in geçen haftaki işlerini raporlamaya başladı.
“Yaklaşık bir ay mı? Dış dünyayala iletişimini kesecek mi?” “Evet.” “...Nerede?” “Sitmer. Müzakerelerin sonuçlarını kutlamak için majesteleri kral tarafından bahşedilen bir villa.”
Kahverengi gözleri güneşin altında garip bir şekilde parlıyordu. Grozhang’ın endişeyle atan kalbinin fark edlmemesi için bedenine çok fazla yüklenmesi gerekiyordu. Neyse ki Caitlyn hiçbir şüphe emaresi göstermeden başını salladı.
“Şey, durmadan koşuşturdu yok Turnia yok ayrılık. Ona dikkat ettiğinden emin ol. Gereksiz görüşmeleri kabul etme.”
Caitlyn yelpazesini yavaşça salladı. Güneşli bir sabahta güzel bir ağacın altında dururken, herkesş gözüne rahat ve sıkıcı bir kadın gibi görünüyordu.
Grozhang onun köylü kızı hakkında soru sormadığını fark etti.
Ayrılık, şüphelerini gidermiş miydi? Yoksa William Richard’ın ihaneti yüzünden umursayacak vakti mi yoktu?
Rahatlamasına rağmen içindeki rahatsız edici duygudan kurtulamadı.
Efendisi ona demedi mi? Caitlyn meyer hiç de kolay biri değildi. Şüphe göstermese de içinde ne var kim bilir.
“Sitmerdeyken sık sık ziyeret edeceğim.” “Saçmalama, böyle zamanlarda sen de dinlenmelisin.” “..Teşekkür ederim.”
Krambitz’den ayrıldıktan sonra Grozhang, doğruca Hadius Meyer’in kaldığı Sitmer villasına gitti.
Sadece oraya varmak yarım gün sürüyordu.
100 yılı aşkın süredir kraliyet ailesine ait olan yer aslında ayrı bir saray olmaya yakındı. Savaş patlak verdiğinde kraliyet ailesi için de sanklanma yeri olarak kullanılmıştı. Villanın etrafındaki üzüm bağları ve bahçeler o kadar güzeldi ki herkes onlara hayran olurdu. Küçük bir dere, küçük bir çeşme ve hatta yol kenarındaki ağaçlar. Muhteşem KrambirtzDen farklı bir çekiciliği vardı.
Hadius ikinci katın terasındaydı.
Arka plandaki bağ manzarı ile orada dururken her zamanki gibi sakin görünüyordu. ama yaklaştıkça Grozhang şaşırdı ve bir an konuşamadı. Efendisinin yanında yarısı boş bir viski şişesi vardı.
Meyer ailesinin varisinin doğduğundan beri uzak durduğu şeyleri sayacak olsaydı bunlar alkol, sigara ve kadın olurdu. Sadece titiz eğitimli çocukluğunda değil, aynı zamanda müsrif adamlarla dolu rasgele partilerde, sosyal kulüplerde ve askeri akademide de onlardan uzak durmuştu.
“...Genç Efendi.”
Hadius arkasına döndü. Elbette gözlerinde ve ifadesinde tek bir kayma yoktu. Genç Meyer’in sarhoş olabileceğine dair tek belirti her zaman kapalı olan gömleğinin üst düğmesinin hafifçe açık olmasıydı.
geçen hafta geç geldi bölüm. üzgünüm. bu hafta hemen çevirdim.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.