##Serim, novelturkiye.com adresinde 10 Bölüm İleriden Yayınlanmaktadır. Hepinizi, Türkçe Novel Okuma Siteme Bekliyorum ##
Sorunun, beklemediği yerden geldiği açıktı, yolun yarısına gelmelerine rağmen Mel’in ağzını bıçak açmadı. “Tahmin etmiştim!” Nalt bir kez daha konuştu, kafasını öne eğmiş arkadaşının yüzünü çok net görebiliyordu. “Belki senin kadar güçlü veya senin kadar becerikli değilim ama inan bana seni anlayabiliyorum. Düştüğün ikilemin büyüklüğünü, yapacağın hareketin bir tarafı büyük yaralayacağını düşündüğünü biliyorum.” Yamuk kâküllü çocuk konuşmaya devam etti, yolcu etmekteki amacının sorular sormak değil de içindekileri dökmek olduğu açıktı. “Sakın, bizim için endişelenme! Doğru bildiğin neyse onu yap!” Akşam yemeği boyunca rahat bir görüntü veren Mel’in gözleri doldu, dudakları kıpırdıyordu ama çıkan bir ses yoktu. “Kendi başımızın çaresine bakacak kadar geliştik. Ne yapacaklar? En fazla akademiden atarlar, olsun. Bu halimizle küçük kasabalarda rahatlıkla yaşayabiliriz, hem biliyor musun itibarımız da öyle düşük olmaz!” Dirseğiyle Mel’in boşluğunu dürten Nalt onu rahatlatmak istedi ama eline geçen ağrıyan bir kol oldu. Dirseğini ovuştururken başka bir söz etmedi, İkinci Sınıf evlerin olduğu alanın sınırına kadar konuşmadı. “Nalt, ben kararımı verdim. Bir süre İkinci Bahçe’ye girmeyeceğim, dinlenmek ve geride bıraktığım bahçeleri araştırmak istiyorum!” Halktan gelen on gencin lideri konumundaki Nalt’ ın bekleyiş dolu ifadesi yumuşadı, belli belirsiz bir gülümseme çillerle kaplı yanağını zorluyordu. Bunu gören Mel, suskunluğunu bir kez daha bozdu. “Biliyor musun, aklından geçenleri saklamakta çok kötüsün. Marvina’ ya nasıl baktığını görmedim mi sanıyorsun?” Nalt yol boyu bastıran taraftı ama tek sözle kekelemeye başladı. “Yok, yok öyle bir şey!” “Kendine güven dostum, zannettiğinden çok daha fazlasısın!” Nalt’ ın omzunu sıvazlayan Mel, arkasını döndü ve büyük adımlarla İkinci Sınıf evlerin olduğu alanı terk etti. Dokuz konuttan oluşan arazisine geldiğinde Kristin onu kapıda karşıladı, genç kız yaşam enerjisi saçıyordu. “Sonunda gelebildin! Bir ara hiç gelmeyeceksin, eski evinde kalacaksın zannettim!” Birinci Sınıf evlerin aralarındaki mesafe o kadar büyüktü ki Kristin rahatlıkla avazı çıktığı kadar bağırabiliyordu. Mel, sevgilisinin tatlı sitemini duyunca koşmaya başladı, bahçelerinin içinden rüzgâr gibi geçti ve şimdi elinde bir buket çiçek vardı. “Pek de centilmeniz, çiçekler kendi bahçenden olunca kolay tabii!” Kristin dalga geçe dursun, Mel genç kızı tek hamlede kavradığı gibi kucağına aldı ve birkaç nefes sonra yatak odasındalardı. İki sevgili sabaha kadar buradan çıkmadılar ancak öğle güneşi yüzlerine vurduğu vakit, ne kadar zaman geçtiğini anlayacaklardı. “İşe gitmeyecek misin?” “Hayır, Moe bir hafta izin verdi.” Mel, Kristin’ in köprücük kemiğiyle boynunun arasına sakladığı kafasını bir anda geri çekti, kaşları yay gibi gerilmişti. “Ben de çok şaşırdım ama sonra neden izin verdiğini açıkladı. Sen ilk on bahçeye geçtiğinden beri neredeyse her gün tam zamanlı çalıştım, izin bile kullanamadım. Biliyorsun başlangıçtaki anlaşmamız böyle değildi, bu nedenle bir hafta boyunca işe gitmeme gerek kalmadı.” “Demek öyle, o zaman yatakta biraz daha vakit geçirebiliriz!” “Hayır, olmaz!” “Nedenmiş?” Mel sondaki üç harfi uzatabildiği kadar uzattı, yorganın altındaki elleri de boş durmuyordu. “Yaramazlık yapma! Sen, benim de Bitki Bilimci adayı olduğumu unuttun galiba? İşe girdiğimden beri aynı bahçede takıldım kaldım, biraz asıl mesleğimi yapmak istiyorum!” Kristin iki elini göğsünde birleştirip arkasını döndü, göz ucuyla Mel’in ne diyeceğini bekliyordu. “Siz nasıl isterseniz hanımefendi! Bahçeleri keşfederken çantanızı taşıyacak birine ihtiyacınız olabilir mi?” “Bilemiyorum, ayağımın altında dolaşacak birini ister miyim acaba?” Kızın nazlı cevabının ardından, Mel iki kolundan kavradığı gibi onu kendisine çevirdi. “İstersiniz, istersiniz! Hem istemeseniz de bu çocuk sizin peşinizi bırakmaz!” İki âşık bir süre daha odayı terk edemediler, evden dışarı çıktıklarında Kristin söylenmeyi sürdürüyordu. “Senin yüzünden geç kaldım! Gün neredeyse bitti!” “Dert ettiğin şeye bak! Gece de kalırız, olur biter!” Genç kız bir an durdu ve ardından gülerek yürümeye devam etti. Eski alışkanlıkları yakasını bırakmıyordu, gündüzleri zar zor birkaç saat araştırma yaptığı zamanlardaki panik halini üzerine giymişti. “Olur, zaten hep merak etmişimdir! Gece vakti Bitki Bahçeleri nasıl oluyor?” “Anlatmayacağım, kendi gözlerinle görmeni istiyorum!” İki sevgili Kristin’ in araştıracağı bahçeye girdiklerinde neredeyse hava kararıyordu, hatta işini bitirip çıkan birkaç kişiyle karşılaştılar. Genç kız önde, Mel arkada, el ele girdiler. Gözlerini açtıklarında mis kokulu bir çilek bahçesinin içindeydiler. “Şansa bak, Hanedan Çilekleri’ nin içine gönderildik!” “Bayılıyorum bunlara!” Tatlı bir başlangıcın ardından Mel önceliği aldı ve Kristin’i daha önce görmesinin mümkün olmadığı bazı yerlere götürdü. Dedesinin miras bıraktığı kılavuzun yardımıyla, gizli geçitleri ve saklı mekânları eliyle koymuş gibi bulabiliyordu. “İnanamıyorum, birkaç saat içinde bahçe atlamamı sağlayacak kadar bitki toplayabildim. Mel, sen bir harikasın!” O gün başlayan yolculuk bir hafta sonra sona erdiğinde, Kristin her gün bir bahçe atlamayı başardı. Sevgililer gereken bitkileri kısa zamanda topladıktan sonra gönüllerince geziyor, eğleniyor ve aşklarını yaşama fırsatı buluyorlardı. Mel, bahçe üstüne bahçe fethederek süren amansız ilerleyişine ara verdiği günlerde, halktan gelen çocuklarla da vakit geçirme fırsatı buldu. Onlarla bahçeleri keşfetti, akşam yemeklerinde Kristin’i de alarak yanlarında bulundu. Bazı akşamlar Edgan ve kardeşi Marvina’ da onlara katıldılar. Yıllar sürecek ilerlemeyi kısacık bir buçuk seneye sığdıran Mel, Yeşil Gölge Akademisi’nin belki de en mutlu insanıydı. O gece de dostlarıyla yiyip içip eğlendiler, geç saatlere kadar beraber olduktan sonra bütün ısrarlara rağmen Kristin ve Mel çifti yanlarından ayrılıp evlerine dönüyorlardı. Birinci Sınıf evlerin olduğu bölge ıssızdı, genç çiftin dudaklarından çıkan nağmeler dışında ses yoktu. Sarmaş dolaş arazilerine girdiklerinde, Mel bir anda durdu ve Kristin’i yakalayıp arkasına aldı. Gözleri, sekiz konutun ortasında yükselen evin üzerindeydi. “Kimsin sen?”
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.