Mirasçı - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




89   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   91 


           


“Mel, ben gelmesem daha iyi olur!”
Edgan, önünde durdukları işletmenin kapısına bakarak söze girdi, malum durumdan ötürü içeri girmek istemiyordu.
“Hayır, bir kıyafet almak için arkadaşımı dışarıda bırakacak değilim!”
Mel’in tavrı Edgan’ın ürkekliğini atmasını sağladı, üç kişi girişteki muhafızların dikkatli bakışları eşliğinde içeri girdiler.
Mavili genç adamla, saçlarını tepeden iki topuz yapmış kız gayet şıktılar ama yanlarındaki iri yarı çocuk sanki çamur dolu bir çukurda debelenmiş gibi görünüyordu.
“Ne istemiştiniz!”
Daha beş adım atmamışlardı ki kısa boylu bir kız yanlarına gelip oflayarak konuştu. Tam önlerine dikilmesine bakılırsa, mağazanın geri kalanıyla ilişkilerini kesmek istiyordu.
“Kendime yeni kıyafetler almak istiyorum!”
Genç kız Mel’i baştan aşağı süzdükten sonra eliyle kapıyı göstererek cevabını verdi.
“İşletmemizde size uygun kıyafetler satmıyoruz, dışarı alabilir miyim?”
Marvina ağzını açacak gibi oldu ama bakışlarını Mel’e çevirerek sustu. Sanki genç çocuğun Yeşil Parıltı önündeki eylemlerini tekrarlamasını bekliyordu.
“Emin misiniz?”
“Gayet eminim!”
Kafasını yukarı kaldırıp sert bir sesle konuşan kıza bakan Mel, gülümsüyordu.
“Bana yetkilini çağırır mısın?”
Marvina heyecanla abisinin kolunu çekiştirirken, olayı uzaktan izleyen kilolu bir adam hızla yanlarına geldi. Mel’in görüşmek istediği kişi kendisiydi.
“Ben bu işletmenin sahibiyim. Ne istiyorsunuz?”
Adam hesap sorar tonda adeta çıkıştı, diğer müşterilerin bakışları da girişin beş adım önündeki insanlara çevrildi.
“Satıcınız, böyle büyük bir mağazada bana uygun kıyafet olamadığını söyledi. Belki yanlış biliyordur diye size de sormak istedim!”
Daha önce Mel’e kapıyı gösteren kız gülmek istedi ama kendini zor tuttu. İşletme sahibiyse tutmadı, ufak bir kahkahayı ortaya bırakıp, mağazayı dolanmasını izledi.
“Elemanım doğru söylemiş, burada size göre bir kıyafetimiz yok.”
Mel adamın suratına bakıyordu. Tek kaşının yukarı kalkması, işletme sahibin açıklama yapmasını sağlayacaktı.
“Anlamadıysanız, açıkça anlatayım. Beden olarak değil, kalite olarak sizin giyebileceğiniz bir kıyafet satmıyoruz. Yıldızın uçlarında sizin için açılmış işletmeler var, gidip oradan alışveriş yapın!”
Mel’in burun delikleri büyüdü, içine çektiği havadan dolayı göğsü bir kat daha genişledi. Olduğu yerden ayrılmıyordu, tavrı işletme sahibi şişman adamı kabalaşmak zorunda bıraktı.
“Dükkânımın girişini kapatıyorsunuz. Haydi, dışarı!”
Adam sesini yükseltince korumalar üçlünün etrafını sardı. Marvina ve Edgan, Mel’i soluksuz izliyorlardı. Şimdi numarasını yapma vaktiydi ama hiç beklemedikleri bir şey gerçekleşti.
“Madem bu işletme benim gibi biriyle ticaret yapmak istemiyor, dediğin gibi olsun!”
Mel, arkasını dönüp sakin adımlarla dükkândan dışarı çıktı. Marvina ve Edgan ancak üç adım sonra onun peşinden gidebildiler.
“Mel, neden nişanı çıkarmadın. Eminim, köpek gibi yalvarıp affetmeni isteyecekti!”
Beklediği gösteriyi izleyemeyen Marvina şaşkındı. Onun aksine Edgan, Mel’i yukarıdan aşağıya kadar süzerek kafasını salladı.
Üçlü, bir saat içinde on ayrı işletmeye girdiler ve hepsinde hemen hemen aynı muameleyi gördüler. Mel, istisnasız her kapıdan çıkışında aynı cümleyi kuruyordu.
“Madem bu işletme benim gibi biriyle ticaret yapmak istemiyor, dediğin gibi olsun!”
Meydandaki kalabalık seyreliyordu, yarın herkes için yorucu bir gün olacaktı ve öğrencilerin dinlenmeye çekilme vakti gelmişti. İri yarı gencin yanında yürüyen iki kardeşse, sekizgenin bir köşesindeki dar sokağa girdiler.
Sidik kokusu genizlerini yaktı. Sokak, köşenin içinde bile en uçta ve dar bir çıkmazdı. Marvina, ağzını kol yenleriyle kapattı, Edgan’ın da yüzü ekşidi ama Mel gayet rahat görünüyordu. Çöp dağlarının arasında geçirdiği geceler, Mel’in burnuna bu tür kokulara karşı bağışıklık kazandırmıştı.
“Mel, burada ne arıyoruz!”
Marvina, elini ağzından azıcık çektikten sonra midesinin bulandığını belli eden bir homurdanmayla geri kapattı.
“Belli değil mi? Kıyafet alacağım bir dükkân arıyorum!”
Mel cevap verdikten sonra on adım ilerdeki dükkânı işaret etti. Yan yatmış tabelası ve kir içindeki camlarıyla, gerçekten parmağının ucunda bir dükkân vardı.
“İyi geceler!”
İri yarı genç çocuk, kolundan tutmayıp omuzuyla yüklenerek kapıyı ittirdi. Sokağın pisliği ve kokusu tamamdı ama bu kadarına Mel bile dayanamamıştı.
“Kapalıyız!”
Mel’ in sesi ne kadar enerjikse, uzun tezgâhın arkasından gelen inleme o kadar ruhsuzdu. Kimin konuştuğu dahi görünmüyordu, sanki loş dükkânın içindeki hayaletler cevap vermişti.
“Kapıda açık yazıyor ve benim acil yeni kıyafetlere ihtiyacım var!”
“Kapalıyız dedik ya. Neresini anlamadın?”
Bu sırada Marvina ve Edgan’ da içeri girdiler, ikili arasındaki konuşmaya onlarda şahit oluyordu.
“Mel, gidelim bu pis yerden. Diğerleri neyse de böyle bir dükkândan kovulmak istemiyorum!”
Marvina’nın sesi dükkânın içinde tur atıp geri geldiğinde, üçlünün önünde bir kişi belirdi. Kirli kızıl saçları ve aynı renkteki seyrek sakallarıyla, belinde yağlardan oluşmuş bir simit taşıyan çilli çocuk, hemen bir adım uzaklıklarındaydı.
“Hanımefendi kusura bakmayın, sizi göremedim. Buyurun, dükkânım her emrinize amadedir!”
Yirmili yaşlarının başında görünen dükkân sahibi dibinde bitince, Marvina bir adım geri gitti. Belli ki böyle bir şeyle karşılaşmayı beklemiyordu.
“Alışveriş yapacak olan kız kardeşim değil, arkadaşım!”
Dükkân sahibi Marvina’yı süzerken, sarkmış gerdanları bir aşağı bir yukarı oynuyordu ama görüş açısına Edgan girdiğinde bu hareket bıçakla kesilmiş gibi durdu.
“Daha önce söylediğim gibi, kapalıyız!”
Kamburu çıkmaya başlayan sırtını üçlüye dönen adam, tezgâhın arkasına doğru yürümeye başladı, az önceki hevesli halinden eser yoktu. Mel, kendini tutamayıp kahkahalarla gülüyordu, hareketi iki kardeşle beraber dükkân sahibinin de tuhafına gitti.
“Komik bir şey mi var?”
Şişman genç baştan aşağı komiklik abidesi olsa da Marvina’nın önünde kendisine gülünmesine sessiz kalamadı.
“Evet var. Daha önce tanıştığım biri burayı anlatırken, bambaşka şeyler söylemişti. İşin aslını görünce, gülmekten başka bir şey yapamıyorum!”
Mel, bir nebze olsun azaltmadan kahkahalarına devam etti, hareketleri dükkân sahibini iyice çileden çıkardı.
“Kimmiş bu kişi. Söyle de bilelim!”
Sert çıkış Mel’in eylemini durdurdu, sadece dudakları bir yay çizmiş haldeydi.
“Kendisini İri Joe diyen biriydi. Belki tanırsın?”
 
 
 
 
 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


89   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   91 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.