Bölüm 52: Soğukkanlı kafalar ama sıcak kalpler (1)

Yıkım Zehri sanatı. Kişi dördüncü seviyeye ulaştığında, zehiri bedeninde depolamasına ve gerektiğinde kullanmasına izin veriyordu. İç enerji vücudun içindeki zehri kontrol etmeye yardımcı oluyordu, ancak enerji parçalanırsa zehir kontrolsüz bir şekilde yayılıyordu.

"Nnnrggghgh!"

Chun Yeowun, Chun Jongsum'un yüzü morardığında ve ağzı baloncuklarla dolduğunda şok oldu. Akademi kuralı nedeniyle onu öldürmeyecekti ama Jongsum ölüyor gibi görünüyordu.

Baek Jongmeng, "Tanrım... iç enerjisi tükenmiş," diye soluk soluğa kaldı. Jongsum'un neden zehirlendiğini anlamıştı.

'Bir şeyler olacağını biliyordum ama bu...'

Yeowun'un Jongsum'un enerjisini yok edeceğini düşünmemişti. Kendisi bir dövüş sanatçısı değildi ama iç enerjinin bir dövüş sanatçısı için ne kadar önemli olduğunu biliyordu. Yok edilen tüm o kemiklere bakınca kaşları çatıldı.

'Kemiklerini kırdıktan sonra durmalıydın. Neden bu kadar ileri gittin?'

Jongmeng'in sormak istediği pek çok soru vardı ama önce hastalarını tedavi etmesi gerekiyordu. Jongmeng hızla Jongsum'un kan noktalarına iğneler yerleştirdi. Hangi zehrin etkili olduğunu bilmiyordu, bu yüzden önce zehri vücuttan atması gerekiyordu. Kan noktalarından kötü zehir kokusuyla birlikte siyah kan akmaya başladı.

"Ugh!"

Normal bir insanı çoktan öldürmesi gereken güçlü bir zehirdi. Neyse ki Jongsum henüz ölmemişti.

'Zehre karşı bağışıklığı var mı?'

Ama o zaman bile, bu seviyedeki zehir Chun Jongsum'u her halükarda öldürecekti.

"Oh! Bende var!"

Jongmeng hızla masasının çekmecelerini karıştırdı ve içinde küçük tıbbi haplar olan kırmızı ipek bir kese buldu.

'Bunlara sahip olduğum için çok şanslıyım.'

Hocası Baek Jongwu'nun almasını söylediği şey buydu. Jongmeng zehirle temas etmemesi için bir eldiven giydi ve Jongsum'un ağzını açarak içine üç hap yerleştirdi.

"Ölecek gibi hissedebilirsin ama yaşamak istiyorsan yut bunu. Hadi yut!"

Chun Jongsum ölmek üzereydi ama zar zor yuttu. Jongmeng Jongsum'u kurtarmak için elinden geleni yaparken Yeowun ciddi bir ifadeyle ona bakıyordu.

'Bunu beklemiyordum.'

Zehirler hakkında hiçbir şey bilmiyordu, bu yüzden Yeowun'un bunu bilmesine imkân yoktu. Eğer Jongsum ölürse, Yeowun okuldan atılacaktı.

'Kahretsin. Ölmesine izin veremem.'

Çok ileri gitmişti ama artık yapabileceği bir şey yoktu.

'Yaşamasına izin vermek zorundayım.'

En iyi yol Nano'nun zehri analiz etmesini ve detoksifiye etmesini sağlamaktı, ancak Nano başka bir kişinin bedenine geçmenin mümkün olmadığını söyledi.

'Neden yapamıyorsun?'

[Bu sistem protokolüne aykırı. Üzerinde bunu yapmanızı kısıtlayan bir kilit var].

'Neden bir kilit var?'

[Nano Makineyi başka varlıklar tarafından ele geçirilmekten koruyan gömülü bir genetik kod var.]

Yeowun bilmiyordu ama Nano Makine programında pek çok kısıtlama vardı. Bu, mevcut zaman diliminin son derece gelişmiş bir teknolojiye sahip olmasını engellemek ve böylece halka açıklanmasını önlemek için yapılmıştı.

'O zaman ne yapmalıyım?'

"OH!"

Chun Yeowun daha sonra Jongsum'u taşırken kıyafetlerine bulaşan kanı buldu.

'Nano, o zaman zehri analiz edebilir misin?'

[Anlaşıldı. Lütfen elinizi maddenin üzerine koyun.]

Yeowun, Nano'nun söylediği gibi parmağını zehrin üzerine koydu.

[Analiz ediliyor.]

Chun Yeowun daha sonra Nano analiz ederken bitkilerin bulunduğu dolaba doğru yürüdü. Jongmeng, Jongsum'la ilgilenmekle meşgul olduğu için Yeowun'un ne yaptığını bilmiyordu.

[Analiz tamamlandı. Toplam yedi zehir karıştırıldı ve böylece yeni bir zehir etkisi yaratıldı].

'Detoksifikasyon için şu anda gördüğüm karışım bitkilerine giden yolu analiz edin. Acele edin!'

[Anlaşıldı.]

Nano daha sonra Yeowunw'un baktığı şifalı bitkileri araştırmaya başladı. Kısa süre sonra Yeowun, Artırılmış Gerçeklik aracılığıyla hangi bitkileri ne kadar kullanması gerektiğini öğrendi. Yeowun hızlıca ihtiyacı olanları aldı ve ilaç çorbası yapmaya başladı. Kazandan dumanlar yükselmeye başladığında, Jongmeng ona doğru döndü.

"Ne yapıyorsun?"

Terden sırılsıklam olmuştu ve zorlukla rahatlamıştı. Görünüşe göre Jongsum ilaç haplarıyla zehri zar zor kontrol altına alıyordu.

"Uh... Sadece ilaç çorbası yapıyorum."

Chun Yeowun bir an tereddüt etti ama sonunda doğruyu söyledi. Yeowun'un yaptıkları yüzünden zor zamanlar geçiren Baek Jongmeng ayağa kalktı ve onu azarlamaya çalıştı.

"Sen neden bahsediyorsun! Nasıl deneyebilirsin ki... ha?"

Masanın üzerindeki ilaçları görünce şok oldu. Yeowun'un çıkardığı bitkilerin hepsi zehirleri etkisiz hale getirmek için kullanılan bitkilerdi ve bazılarının diğerleriyle karıştırılması gerekiyordu.

'Ne? Şifalı bitkiler üzerine çalışmasaydı bunu bilemezdi...'

Jongmeng daha sonra parmağıyla çorbanın biraz tadına baktı. Şifalı bitki karışımı yanlış yapıldığında zehirli olabilirdi ama bunda herhangi bir sorun görünmüyordu.

'İlaçlar üzerine çalışmış!'

Okumamıştı. Yeowun sadece Nano'nun talimatlarını uyguluyordu. Ancak Baek Jongmeng bunu bilmiyordu ve hayretler içinde kaldı. O zaman bile, ne için olduğunu bilmeden bir ilaç çorbası yapmak yine de tehlikeliydi.

"Fena değil ama hangi zehir için olduğunu bilmemiz gerek..."

"Sülfürik Zehir, yani zehirli balıklar, zehirli mantarlar, vebalı böcekler, mavi meşe ve kırmızı özler içeriyor."

"Oh..."

Yeowun Jongsum'un içindeki zehirleri hızlıca sıraladı ve Jongmeng şok oldu. Yeowun'un incelemek için zehri çıkarmaması bile inanılmazdı.

"Doktor Baek, bu konuda bana güvenebilir misiniz?"

Yeowun'un kaybedecek zamanı yoktu, bu yüzden Jongmeng'e yalvardı. Doktor daha sonra hâlâ mor olan Jongsum'a döndü ve beklemesini söyledi. Jongmeng daha sonra Jongsum'dan küçük bir damla kan aldı ve küçük bir kaseye koydu. Ardından kanın gerçekten Yeowun'un bahsettiği yedi zehri içerip içermediğini kontrol etmeye başladı.

'...Gerçekten de öyle!'

Yeowun'un söylediği doğruydu. Yeowun muhtemelen ilaç çorbasıyla ne yaptığını biliyordu, bu yüzden Jongmeng Yeowun'un yarattığı çorbayı kullanmaya karar verdi. Çorbayı getirdi ve Jongsum'a kaşık kaşık içirdi. Artık geriye kalan tek şey beklemekti.

"Artık yapabileceğimiz her şeyi yaptık. Zehrin yayılmaması için onu iğnelerin üzerinde tutmak zorundayım."

"Özür dilerim Doktor Baek."

Yeowun kontrol dışı bir şey yaptığı için çok pişmandı. Jongmeng başını salladı.

"Ama neden onun iç enerjisini yok etmek zorundaydın? Akademinin temelleri en güçlü olanın hayatta kalmasını desteklese bile, bu... bu çok fazla gibi görünüyor. Tepkileri kaldırabilecek misin?"

Jongmeng gerçekten endişeliydi. Yeowun hâlâ akademideydi ama dört yıl içinde mezun olacaktı ve Zehir Klanı adayını böyle bir duruma düşürdükten sonra, Zehir Klanı'nın misilleme yapması muhtemeldi. Yeowun eğilerek konuştu.

"...İlginiz için teşekkür ederim. Yaptıklarım için başıma gelecek her şeyi göze alacağım."

Pişman olsa bile geri dönüşü yoktu. En başından beri altı klanla savaşmaya karar vermişti, bu yüzden zaten bir önemi yoktu.

'Ah... sen hâlâ gençsin.'

Jongmeng, Chun Yeowun'un genç yaştaki pervasızlığını hissetti ve ona samimi bir tavsiyede bulundu.

"Umarım bundan sonra her olay hakkında derinlemesine düşünürsünüz. Tarikatta öğrendiğim kadarıyla, en güçlü olandan ziyade en zeki olanın hayatta kalması daha yaygındır. Düşüncelerinizde esnek olun."

Baek Jongmeng, Yeowun'un kendi gücü hakkında kibirlenmemesini ve bunun yerine akıllı olmasını umuyordu. Kaba gücün tarikattaki her şeyi devireceğini düşünmek yanlış bir fikirdi. Chun Yeowun bu tavsiye hakkında derin derin düşündü.

'Belki de... bu sefer çok dikkatsiz davrandım.'

Gücündeki hızlı artış onu kibirli yapmıştı. Şu anda bunu anlayamıyordu ama Jongmeng'in tavsiyesini duyduktan sonra yanlış bir şey yapmış gibi hissetti.

"Artık çok geç. Artık geri dönmelisin."

Yurtların kapanma vakti neredeyse gelmişti. Chun Yeowun başıyla selam verip geri dönmeye çalışırken biri garip bir şekilde konuştu.

"Uh... peki ya ben?"

18. öğrenci Bakgi'ydi.