Canavarın nefes verişi yüzünden pis nefesi Sugiyama'nın suratına çarpıyor ve biraz da olsa kurtuluş ümidini yok ediyordu. Gittikçe canavarın ağzının içine giren Sugiyama kendini itmeyi kesti ve kaderini kabullendi. Tam her şeyin bittiğine inandığı anda omzunda hafif bir esinti hissetti. Nazik bir kadın sesi Sugiyama'nın arkasından yükseldi.
"Vazgeçme savaşçı! Ben buradayım. Bu hortlakların kazanmasına hiçbir zaman izin vermeyeceğim!"
Üç ışık hüzmesi Sugiyama'nın bedeninden çıktı ve canavarın bedeninden geçti. Canavar hiçbir tepki vermeden Sugiyama'yı ağzına sokmaya çalışmaya devam etti. Sugiyama birden içinde bir titreşim hissetti. Bu Sugiuama'nın sandığı givi korkudan değildi. Titreşim hızlıca Sugiyama'nın bedeninden çıkıp ışık hüzmelerinin üzerinden devam etti. Hüzmeler gözle görülür bir şekilde titremeye başladı. Aynı nazik ses tekrar Sugiyama'nın arkasından seslendi.
"Artık korkmana gerek yok savaşçı. Biz kazandık. Kendini hortlağın pençelerinden kurtul ve ara sokaktan çık."
"Zaten keyfimden duruyordum burda."
Canavarın yavaşça pençelerini gevşettiğini hissetti. Sugiyama ayaklarını canavarın göbeğinden çekti, yavaşça kolunu ve omzunu canavarın pençelerinin arasından çekmeye çalıştı. Canavar tiz bir çığlık attı ve Sugiyama'nın üstüne çullandı. Ağzını öncekinden daha da büyük açtı ve Sugiyama'yı içine doğru çekti. Sugiyama kendini kurtarmak için kendini refleks olarak ümitsizce arkaya doğru attı ve canavarın pençelerinden kurtuldu. Canavarın pencelerinden birden kurtulduğunda dengesini kaybetti ve yere düştü. Canavar elinden kaçan Sugiyama'yı yakalamak için öne doğru atıldı ama sendeledi ve yere kapaklandı. Canavarın tiz çığlığı tekrar yükseldi ve ara sokağın duvarlarında yankılandı. Yerde sürüklenerek Sugiyama'ya ulaşmaya çalışıyordu ve Sugiyama da yerden kalkmadan geriye doğru kendini itiyordu. Sugiyama ara sokağın girişine tekrar geldi ve batmak üzere olan güneş Sugiyama'nın yüzünü aydınlattı. Canavar, Sugiyama kendinden uzaklaştığı için panikledi ve debelenerek yerinden kalktı. Tekrar Sugiyama'nın üstüne atlamaya çalıştı. Canavar ara sokağın girişine geldiği zaman yüzüne batmakta olan güneş vurdu. Sugiyama Canavarın yüzüne baktığında bir anlığına her gün okuldan eve giderken gördüğü evsiz adamın suratını gördü ama sonrasında o görüntü yok oldu ve kendisini yakalamak isteyen kana susamış bir mahlukatın suratını gördü. Aynı soluk ten, aynı koca ağız… O adamın vücudu sanki canavarlaşmıştı. Bu benzerliğin tesadüf olması mümkün ddeğildi. Sugiyama'nın göğsünden geçen ışık hüzmeleri artık sadece canavarın göğsunden geçiyordu. Hüzmeler tekrar ve tekrar titreşiyordu. Sugiyama aradan çekildikten sonra titreşim artmıştı. Hüzmelerden yayılan titreşim artık canavarın vücüdunuda sallıyordu. Kibar ses tekrar seslendi Sugiyama'ya.
"Savaşçı, bize güvenmediği ve büyük bir kusku içinde olduğunu biliyorum ama bu kuşkunu giderecek bir delil sunamayacağım."
Sugiyama ilk önce arkasına sonra çevresine baktı ama ona seslenen birisini göremedi. Ve rastgele bir yere seslendi
"Bence bu yaratık yeterli bir delildi."
Kibar ses kıkırdadı.
"Yeterli bulmana sevindim."
"Şu geyikle bir ilgin olduğunu varsayıyorum. Beni tekrar mı Mutsukabe Tapınağı'na davet edeceksin? Yoksa zorla götürmeyi mi planlıyorsun?"
"Savaşçı… Kimse seni zorla bir yere götürmeyecek ya da alıkoymayacak. Ama şunu da bilmen lazım. Sen seçilmiş olansın. Testi başarıyla geçtin. Ruhlar dünyasına gelmen senin için en doğru olanı."
Sugiyama'nın sağ tarafında göğe doğru yükselen bir merdiven belirdi.
"Tanabata festivaline kadar Mutsukabe Tapınağı'na gelmen gerek ama anladığım kadarıyla fiziki dünyanızda bu çok zor. Bu merdiveni kullan. Seni tapınağa kolayca ulaştıracaktır."
Sugiyama başını kaldırdı ve merdivenin bittiği noktaya baktı. Merdiven o kadar uzundu ki bittiği yer gözükmüyordu, sanki gök kubbeyi delip geçiyor ve sonsuza kadar devam ediyordu. Kibar ses tekrardan seslendi.
"Sugiyama Hisao! Avucunun içine bak."
Sugiyama avucunun içine baktı ve soluk bir damga izi gördü.
"Bu mühür senin geçiş biletindir. Ruhlar dünyasına geçmeye hak kazandığının kanıtıdır. Bu mühür üzerinde olduğu sürece senin ruh dünyası ve ruhlar ile bağlantın Tanabata Festivaline kadar hiçbir zaman kesilmeyecektir. Gittiğin yerlerde az önceki gibi kirlenmiş ruhlar sana saldırmaktan vazgeçmeyeceklerdir."
"Tanabata Festivali'nden sonra ne olacak peki?"
"Tanabata'dan sonra eğer ruhlar dünyasına geçmediysen kurtulmuş olacaksın tabi hayattaysan."
"Bi' saniye! Bi' saniye! Bu ne demek şimdi? Tehdit mi ediyorsun?"
"Hayır. Sadece doğanın kanunu bu. Zayıf olan ölmeye mahkumdur. Eğer ruhlar dünyasına geçmezsen ruhani güçlerin uyanmayacaktır ve güçlerin uyanmazsa hortlaklarla savaşamazsın."
"Bugün yaptığın gibi beni kurtar-?"
"Sugiyama! Güçlerimi kendi yoldaşlarımı korumak için kullanmam lazım. Eğer kendi yolundan gideceksen seni kurtarmak için kendi yoldaşlarımı tehlikeye atamam! Tarafını seçmen lazım Sugiyama!"
Sugiyama daha fazla düşünmeden bir ayağını merdivenin üstüne attı ve gayri ihtiyari olarak diğer ayağını da sonraki basamağa. Böylece adım adım merdiveni çıkmaya başladı. Hiçbir itirazda bulunmadan, beyni yıkanmışçasına merdivenden çıkmaya devam etti.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.