"Bu sıkıcı, hadi ona daha ilginç şeyler yapalım" sıkılmış gibi görünen arkadaki kişi söylendi.
"Evet Hoan abi!!"
"Ne yapacağız?" Bir grup insanın sinsi sırıtışı eşliğinde herkes sessiz kişiye aşağılama ve heyecanla baktı.
"Ellerini kollarını taşla bağlayıp göle atalım, bulunduğunda da 'kendisi düşmüş aptal' deriz. Böyle birinin ölümünü kimse umursamaz bile hahaha"
"Çok iyi! Sonunda gözlerim artık şu rezilliği görmeyecek!"
Bir ses duyuldu, alaylı bir ses.
"Peki ya sonra?"
"Ondan kurtulacağız, ne aptal bir soru-" konuşan kişi dondu ve başını hafifçe arkasına çevirdi.
Ağaca yaşlanıp ayaklarını üst üste atan o kişi kısır bir gülümsemeyle onlara bakıyordu.
Her biri baştan aşağıya irkildi!
"Ah, o kadar aptaldınız ki, buraya kadar sizinle oynamak..." gözlerini gülümsemeyle kıstı "epey eğlenceliydi."
Hoan:!!!
"Bizi kandırdın mı ?!" Alnından damarlar atmaya başladı, yıllarca hor gördüğü kişi tarafından oynandı! "Elbette"
Huajin, ölse dahi ezildiğini kabul etmeyecek bir insandı.
"Haa, artık sıkıcı olmaya başladı. Galiba zeka seviyeniz düştü ki hep aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz" eleştiri ve hor görüyle "insan biraz yaratıcı olur be!" diyerek üstünü silkti.
"Öğreteyim mi ?" Kollarını sıvayarak yumruk yaptığı koluyla her birine daldı.
***
"Hoo, çulsuzlar" bir avuç keseyi atıp tutarak uzaklaştı.
Önceki hayatında imparatorun ona atadığı odaya ilerledi. İçeri girmesiyle donması bir oldu.
"Sen niye buradasın be ?"
Saçları sinirden havaya uçacak gibiydi, bu p*çin burda işi ne ?!
Lian Feng da ani değişimle sasirdiktan sonra ne olduğunu hemen hemen tahmin edebilmişti.
20 yaşında kadar bir sorun çıkarmaması mucizeydi. Şimdi geri döndü, nasıl yerinde durabilir ?
"Geri döndüm ha Afeng" ani bir sırıtışla orta parmak çekiyordu. "Seni beni öldüresin diye gönderdim. Ha demek bunu bile yapamayacak kadar güçsüzdün" gülümseyerek direk laf soktu.
Geri döndü ve açıkçası şuan düşmanı bile gözüne tatlı görünüyordu. Aski halde bu huzurlu ortam mevcut olmayacaktı.
Afeng:...
"Aman be, her zamanki gibi sıkıcısın" kapıyı kapatarak ilerledi.
"Ne yapacaksın?" Biraz tedbirli bir şekilde sordu Afeng.
"Amuda kalkacağım sende gelecek misin?"
"O da ne?" Hemen tetikte durarak Ajin'e bakıyordu. Her an saldıracakmış gibi.
"Pfft, cahil" küçümser bakış attıktan sonra umursamazca yatağına çöktü. Çok yorgundu ve hızla uykuya daldı.
Afeng:...
***
Gergin bir atmosfer sardı çevreyi. İmparator kasları çatık bir şekilde tahtında duruyordu. Hemen önünde prens ve prensesler sessizce duruyordu.
Ve bir de diz çökmüş bir hizmetçi.
"Huajin nerede ?"
"I-imparatorum o g-gelmedi" hizmetçi ürkerken imparator daha da sinirleniyordu.
Adi bir gülümseme, elini kalbine koyup eğilerek "Emredersin baba" diyerek kılıcıyla oradan ayrıldı.
Hua Jin.
Kraliyet ailesinin soytarısı.
İmparatorlukta epey ünlüydü. 20 yaşına geldi hala konuşmasını ve diğer hiçbir şeyi bilmiyordu.
Oldukça korkak ve işe yaramaz. İlk defa baş kaldırdı.
Salon tekrar sessizliğe gömüldü.
Herkes bekliyordu, bir sonraki katliamı sessizce.
'Tık' 'Tık' 'Tık'
Adım sesleri yavaş yavaş yaklaştı.
Bakışlar açık kapıya kaydı. Güneş ışığı ardından vurarak bedeni görünmez hale getirdi.
Parlak bir görünüm, ne yazık ki iblise ait bir ifadeyle.
Sağ elinde bir beden sürüklüyordu. Sarı saçları savruldu ve su damlaları akıyordu. Kıyafeti gevşek bağlandı, kasları görünüyordu.
Avucu saça gömülmüş ve tanımlanamaz bir şekilde parçalanmış yüzlü cansız bedeni tutuyordu. Sürüklenirken beden, kan yere iz çıkarıyordu.
"Sen!!" İmparator şok içinde yerinden fırladı. Gevşek giysili tembel görünümlü bu adam Huajin'den başkası değildi. "Eski imparator beni çağırmış?" Alaylı ses salonda yankılandı.
'Eski ?'
"Onu ihanetten tutuklayın!" İmparator öfkeden kan çanağına dönen gözlerle isyancıyı işaret etti.
Lâkin hiçbir şövalye hareket etmiyordu. "İmparatoru yakalayın, diz çöksün" kıkırdayarak konuştu. Şövalyelerin hareketi kafa karıştırıcı ve şok ediciydi. Gözbebekleri büyüyerek odaksızca emirlere itaat ediyordu.
Zorla diz cöktürülen imparatora zevkle bakıyordu.
Bir zamanlar Hoan adlı bu prens adına onu kalkan olarak kullandı. Onun yüzünden az daha düşman askerler tarafından aşağılanacaktı. Bu hayatta Afeng olmasa...
"Yalan söyledim ahaha, intikam güzel birşey. İntikam almayı kim istemez ?"
Çılgın bir miktar heyecanla adım adım yaklaştı.
Önceki hayatında krallığı yıkma girişiminde dahi özgüvensizdi. Hâlâ korkaktı.
Şuan,ilk defa, burada bu korkaklığı atıyordu üstünden. Ve öylesine hafifti ki ruh hali...
"Anlaşılan eski imparator durumu kavramakta gerçekten kötü.
Gerizekalılık da diyoruz biz buna da boş ver..."
Elindeki kılıcı kaldırdı ve derin bir tebessümle baktı.
İmparator ürperiyordu, çılgın bir gülümseme omurgasını üşüttü.
Huajin sevgilisine bakar bir gülümseme ile devam etti "Nasıl olsa öleceksin!"
Kılıcı indirdi!
Kellesi düştü, yer kana bulandı.
Durduran olmadı ve oradaki herkes büyülenmiş gibi iri irislere sahipti.
Kara büyücü.
Geri döndü.
-Devam Edecek-
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.