Ona her daim hediyeler gönderdi. Acımasızca önünde verdiği hediyeleri parçaladı. Üzgün ifadesinden zevk alıyordu.
Üstelik sürekli yanında durması sinir bozucuydu. Acımasız bir üslupla onu her daim kovdu.
Doğru.
Tekrar tekrar umutlarını parçaladım. Buna rağmen ısrarcıydı. Tek yaptığım pişirmek için dev bir yumurta almamdı. İçinden bir insan çıkacağını nereden bilebilirdim ?
O andan itibaren peşini bırakmamıştı. Saf bir sevgiydi.
Aşk değil, arzu değil. Belli bir güvendi. Onun saf kalbi sinir bozucuydu. Tekrar tekrar yıkmak hoşuna gidiyordu.
Duygulara bir hiçmişcesine davrandı. Şimdiyse...belki de ölüm anı onu olgunlaştırdı?
Ne intikam istiyordum ne de başka bir şey.
Sadece geri dönecek ve yanımda karşılıksız duran bu kişiyi bulacaktım. Onu görmek istiyordum.
Çünkü ölümü üzerine sessizliği katlanılmaz kılıyordu.
Her şeye en başından başlamak istiyorum.
Sadece onu görebilmek için. Çocuksu sevincini...
Pişmanlık buydu ha...
İlk defa hissediyordu. Acı bir ızdırap.
Başkalarının ona yaptığını ona yaptı. Ne kadar korkakça...
Büyük bir kara büyücünün düştüğü durum...
Burada birkaç yıl kalmak onu kökten değiştirdi. Bu topluma birazcık, sadece birazcık entegre olmayı başarabilmişti. Doğru ya, amacım neydi? Niye bu kadar anlamsızdı? Yaptığı hiçbir şeyin amacı yoktu. Sadece öylesine davranıyordu. İntikamı bile öylesine alıyordum. Ölüm zerre umrumda değildi. Başkalarının korktuğu karanlık ve sessizlik benim için huzurdu.
Insanlar yorucuydu.
Aptal değildim.
Sadece en büyük korkaktım.
(Y/N: Evet korkak olduğu için tek başına koca krallığa saldırdı...daha sayardım da neyse...)
***
"Şok! Flash haber!!"
Kırmızı başlıklarla süslenerek her yerde yankılanan bir başka haber. Büyük yıldızın cinayetinin ardından bu birkaç yılda çıkan tek haber.
"En iyi erkek aktör seçilen JIN hapishanede ölü bulundu."
Birkaç kıdemlisi onun hakkında yorum yapıyordu.
"En iyi erkek oyuncu olması için bence oldukça erkendi.."
"Oyunculuğu geliştirilmeliydi..."
Cenazesinin ardından birkaç saat sonra yankılanan en büyük haberi çıktı. "Gerçekten de hakiki aktörmüş!
"Yıllarca kandırırdık!"
"Oyuncu dünyası şokta!"
"Kimse fark edemedi! JIN aslında..."
Büyük harflerle başlıklar süslendi. İnternette savaş patlak verdi ve herkes ayağa kalktı. Bunun tek bir nedeni vardı, Huajin'den başkası değil.
(Y/N: ölürken bile affetmiyorsun ha...millet ayaklandı millet!!)
Gerçek cinsiyeti ortaya çıktı. Şimdi onu eleştiren kıdemli oyuncuların yüzleri utançtan kırmızıydı. Tüm dünyayı kandırdı. Ne oyunculuğu ??
Hapishaneden bir günlük bulundu.
Büyü runesiyle yazıldı. Puslu bir yazı.
Huajin'in yadigarı. İçine büyü ile kısa bir video eklenmişti.
Kaçırılan günlük üstü örtülemeden internete sızdırıldı.
Hakkındaki son haber büyük bir karmaşaydı.
***
"Merhaba ben Jin. Aslen bu dünyadan değilim. Buraya ilk geldiğimde çok şaşırmıştım ha ha..."
Bu kısımda neyzenler : Ne saçmalıyor bu be ? Aklını mı yitirdi hapisanede ?
"Size bunu nasıl kanıtlarım hmm.." videoda havada siyah bir karartı hareket etmeye başladı. İstediği şekle giriyordu, açıkça sihir!
Bazı fotoğraf vs uzmanları: Photoshop değil
Netizenler:!!!
"Size kendimi tanıyayım. Ünlü roman《Amoli's History》den Huajin" Herkes:!!!
"Yanii...yazarı öldürme sebebim tahmin edilebilir hehe..." yüzünde korkutucu bir gülümseme ile "Ne cüretle Feng Lang ana karakter olurken ben kötü karakterim ha ?" Kükredi.
"Ona kendi ilacını tattırmak istedim ve onu bizim dünyaya yolladım ahahaha! Her neyse, yani onu öldürmedim. Ama hala hayatta mı bilmem" omuz silkti.
Netizenler:...
"Ee... Ama tüm gücüm tükendi ve kendi dünyama dönemiyorum!" İsyan etti.
"Bu nedenle heheheh..." uğursuz bir sırıtma ile "Bu gece tüm şehrin kara enerjisini çektim. Yani ışık karanlığın baskısından serbest kaldığından ben gittikten sonra, o gece size bir süperiz hazırladım!" Özgüvenli bir şekilde ekrana baktı.
"Her neyse daha fazla burada kalamam bu bir veda. Niye bu kadar gürültülü olduğuna gelince, cenaze törenimi yapanı gebertirim. Uyarı olsun diye"
"Bu dünyaya geldigimde bana yardımcı olan çırağıma teşekkür etmek istiyorum" hiç teşekkür eder bir ifadesi yoktu ama o kız çoktan salya sümük ağlayarak "büyük şeytan..." diye mırıldandı. Huajin görseydi gittiği için sevinçten ağladığını düşünürdü, sonra da döverdi.
O geceye kadar bunun doğru olup olmadığı tartışıldı. Taaki akşam çökene kadar. Cenazenin ardından birkaç saat sonrası.
Gökyüzünde tuhaf ışıklar vardı. Sebebi açıklanamayan...
Gerçekten de haklıydı...
En sonunda ışıklar birleşerek şehrin ortasına bir heykel ve gökyüzünde yazı oluşturdu.
Huajin'in kılıç tutan 'asil' ve 'kahramanca' bir heykeli ve gökyüzündeki 'ana karakter ben olmalıydım yazar' yazısı.
Herkes:...
-Devam Edecek-
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.