Birkaç tetkik ve test yapmışlardı. Sonuçlarının çıkması en az üç hafta sürerdi. Davis şimdi tecrübelerinden dolayı saygı duyduğu, aynı zamanda en zor zamanlarında –Prue hastayken– yanında olan bu kadınla hastanenin kafeteryasında kahve içiyordu. Bir yudum aldığı kahvesini kenara koyup durum değerlendirmesi yaptı:
—Hasta hakkında şimdilik görünürde bir sıkıntı yok. Ancak bir sorun olma ihtimaline karşı ailesi veya bir yakınına haber vermemiz gerekiyor. Tabi üzerinden kimlik vesayre bir şey çıkmadığı için uyanınca sorup öğrenmekten başka şansımız yok. Sanırım bir gece daha nöbete kalabilirim. Böylece uyandığında onunla iletişime geçerim.
—Davis, söylediklerinde haklısın ama bir gece daha kalabileceğini sanmıyorum. Şimdi bir abla tavsiyesi, bunu iyi dinle tamam mı? Bugün daha fazla burada durup hasta kabul etmiyorsun ve erkenden çıkıp doğruca eve gidiyorsun. Ayrıca hastanın yarın sabaha kadar uyanma ihtimali olmadığını da biliyorsun.
Regan, neredeyse kırkına gelmiş bir kadın olmasına rağmen yirmilerinin sonundaymış gibi görünüyordu. Davis hep dik duruşlu ve kusursuz görünen biri olmuştu fakat son zamanlarda sağlığına hiç dikkat etmediğinin farkında değil gibi görünüyordu. Regan onun için üzülüyordu. Kardeşinin ellerinden kayıp gitmesine bizzat şahit olmuştu. O zamandan beri onu bir abla gibi kolluyordu.
—Ama Regan, eve gitmeme gerek yok. Hem hastanın sorumluluğu bende olduğu için aksaklık olsun istemiyorum.
Davis, halkalar oluşmuş göz altları ile cidden uykusuz görünüyordu. Regan "nerede o eski kumral yakışıklı" diye düşündü. Her zamanki dik duruşu yorgunluktan bozulmuştu. Neyseki Regan onu ikna etmeyi başardı ve hastalarıyla ilgilenmeye çıktı.
* * *
Davis eve geldiğinde ne kadar yorgun olduğunu daha iyi anladı. Üzerindekileri tamamen çıkarıp bayılırcasına yatağa attı kendini. Aslında hazır giysilerini çıkarmışken banyo yapmak istiyordu. Tabi artık çok geçti çünkü çoktan deliksiz bir uykuya adım atmıştı.
Sabah çalan telefonuyla zor da olsa uyanmıştı. Regan arıyordu.
—Davis, biliyorum sana dinlenmeni söyleyen bendim ama hastan senden önce uyandı. Sorumluluk sende olduğu için senin konuşman gerektiğini düşündük.
—Tamam, sorun değil. Hemen yola çıkıyorum.
* * *
Hastanın odasına doğru yol alıyordu. Muhtemelen bir evsiz ve açlık ya da onun gibi bir şeyden dolayı bu hale geldi diye düşündü. "Gerçi kıyafetleri bir evsizin giyebileceğinden iyiydi." İki yüz altı numaralı odanın kapısını tıklattı. İçeriden zar zor duyulan cılız bir ses:
—Giriin.
Deyince kapıyı açıp içeri girdi. Hastane yatağında yastığa yaslanmış, siyah saçları alnına dökülen karamel gözlü genç, tam karşısında durunca onunla göz göze geldi.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.