Yukarı Çık




39   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   41 

           
Sorun neydi? Prens Heinley şaşırmış gibi görünüyordu ve mor gözlerini ordan oraya kaçırıyordu.

"Prens Heinley?"

"Queen şimdi meşgul. Hayır, demek istediğim, oldukça utangaç. Odada onunla iki veya daha fazla kişi olunca çekingen oluyor."

"Ne?"

Nedimelerimle oyun oynayan Queen mi? Kuşkuyla ona baktım ve Prens Heinley'in yüzü kızardı. Nedense Queen'i benimle birlikte görmek istemiyordu.

Ah. Muhtemelen Prens Heinley benim odama gelirse veya ben onun odasına gidersem yahut akşam vakti bahçede birlikte vakit geçirsek çok cüretkar olurdu.

"Üzgünüm. Saçma bir teklifte bulundum."

Herkesin içinde samimi davranmamaya karar vermiştik. Prens Heinley inledi ve elini alnına uzattı.

"Hayır, öyle değil... her neyse, Queen hakkında ne sormak istiyorsun?"

"Queen'in favori—"

"İmparatoriçe."

"Ne?"

"Queen'in favorisi İmparatoriçe."

"..."

Neden yüzü bu kadar kızarmıştı? Oldukça utanmış gibiydi. Kuşun sahibine benzediğini söylemek çocukça mı olurdu? Bu sevimli sahneye gülümsedim ama sormak istediğim şey bu değildi.

"O zaman lütfen ona teşekkürlerimi ilet."

"İleteceğim."

"Ve en sevdiği yiyeceğin ne olduğunu bilmek istiyorum."

"Ah... Yiyecek."

"Genelde odama su getiririm ama ona yiyecek bir şeyler vermek istiyorum."

"Queen, ona verdiğiniz her şeyi sevecektir."

Prens Heinley'in biraz fazla kendi açısından cevapladığını düşündüm.

"Yine de sevdiği bir şeyler olmalı."

"Hayır, o iyi bir kuş, bu yüzden her şeyi yiyecektir."

Aniden dudaklarını bastırdı ve başını diğer tarafa çevirdi. Sanki kahkahasını bastırmaya çalışıyormuş gibi çenesini sıkıyordu.

...Queen obur muydu? Yoksa bunu bir şaka olarak mı söylemişti?

Ona başka bir şey soramadan Prens Heinley Queen'i göndereceğini söyleyerek ayrıldı.

***

Odama dönünce Queen geldiğinde içeri girebilsin diye pencereyi açtım.

Prens Heinley Queen'den ilk bahsettiğinde yalnızca o sıcacık kuşa sarılmak istiyordum ama daha fazla konuştukça Queen'e lezzetli yiyecekler de vermeye karar vermiştim. Bu konuda Sir* Artina'ya danıştım.
(Çn: Sör diye okunuyor, hitap şekli olduğunu biliyorsunuzdur)

"Kuşlar genelde ne tür yiyeceklerden hoşlanır Sir Artina?"

İmparatorluk muhafızlarının kendi haberci kuşları vardı ve Sir Artina'nın kuşlar hakkında benden daha fazla bilgisi olduğunu tahmin ediyordum. Beklediğim gibi duraksamadan cevap verdi.

"Kuşlar böcek sever."

"Böcek mi?"

"Tırtıllar, sivrisinekler, güveler..."
(Çn: Geçmiş olsun Heinley :D)

"!"

"Neden?"

Bu düşündüğümden daha zor olacaktı...

"Queen'e yemek isteyeceği bir şey verebileceğimi düşünmüştüm."

Sir Artina muhafızım sık sık benimle birlikteydi ve Queen'i biliyordu.

"Ah. Büyük bir kuş olduğu için büyük böceklerden hoşlanabilir."

Cevap vermeyince Sir Artina hafifçe kıkırdadı.

"Haberci kuşlar için hazırlanmış tırtıllarımız var. Size biraz getireyim."

"Emin misin?"

"Tabakta servis edilirlerse Queen onları yemeyebilir. Tedirgin olursa onu maşayla besleyebilirsiniz."

Bir maşayla tırtıl tuttuğumu düşünce midem bulandı ama şimdilik başımı salladım. Prens Heinley'e Queen'le ilgileneceğime dair söz vermiştim ve sırf titiz olduğumdan dolayı sözümden dönemezdim.

Sonunda Sir Artina tahta bir tabakla geri döndü ve tabağı masanın üzerine koydu. Tombul, kıvranan larvalarla doluydu.

"İyi misiniz?"

İstemsiz olarak başımı salladım ama Sir Artina gider gitmez hemen masadan uzaklaştım. Her an tabağın dışına çıkacaklarından korkuyordum.

'Queen bunu yiyecek...'

Yatakta çömelip tırtılların tabaktan çıkıp çıkmadığını kontrol etmek için yaklaşık beş altı kez masaya baktım.

Sonunda Queen geldi. Pencere pervazına konmak yerine zarafetle açık pencereden içeri uçtu ve haşmetli gösterisini izlediğimden emin olmak için gözlerini üzerimde tutarak görkemli bir salınmayla odada daire çizdi. (Çn: Yazar bu cümleyi kurarken çok uğraştı mı bilmiyorum ama ben çevirirken uğraştım:") Kısa bir turdan sonra dizlerime kondu. Boynuyla sırtını okşadım ve yüksek sesle inleyerek kuyruğunu kıpırdattı.

"İnanılmazsın Queen."

Queen iltifata karşın tek kanadını kaldırdı ve gergin olsam da şuanın tırtılları hazırlamak için iyi bir zaman olduğunu düşündüm. Bir kez daha sırtını sıvazlayarak ona sarıldım.

"Queen'e yiyecek bir şeyler vermek istiyorum."

–Gu?

"Sahibin her şeyi yiyeceğini söyledi..."

–Gu!

"Bence yanılıyor."

–...

"Bu yüzden büyük, sevimli kuşların en sevdiği şeyi hazırladım."

Queen şevkle başını salladı. Onu alıp masama götürdüm.

"İşte biraz tırtıl Queen."

Neyse ki tırtıllar hala tabaktaydı ve tam önüne koydum.

–!

Queen geri çekildi ve çılgınca göz kırpıştırıyordu. Sir Artina, Queen'i bu şekilde beslersem tedirgin olabileceğini söylemişti, bu yüzden tekrar kuşun sırtını okşayıp bir çift maşayla tombul bir tırtıl aldım. Tabağa yaklaşınca vücudumdaki hassas tüylerin diken ddiken olduğunu hissedebiliyordum ama Queen'in hatrına kendime hakim oldum.

"Hadi Queen. Yiyelim."

Ama kuş daha da geri çekildi ve yemeyi reddetti.

"Bir dene Queen. Sorun yok."

Elimi çekip tırtılı Queen'in yüzünün dibine getirdim. Tırtıl aniden kıvrılarak cımbızdan kaydı ve Queen'in kafasına düştü.

–Guuuuu!

Kuş feryat ederek sıçradı.

"Queen?"

Şaşkınlıkla onu yakalamaya çalıştım ama deli gibi sağa sola zıplıyordu. Tırtıl hala kafasındayken Queen pencereden dışarı fırlayarak uçup gitti ve sonunda gözden kayboldu.

***

Tırtılın türü mü yanlıştı? Sir Artina’nın kuşları onları yemişti ve sorun yoktu. Queen farklı bir kuş türü olduğu için miydi?

Bütün gece Queen için endişelendim ve huzursuzca uyudum. Sovieshu'nun neden olduğu yaraları dindiren oydu. Sovieshu’nun gözlerindeki güvensizlik yüzünden kırgındım ama Queen'i hatırlar hatırlamaz Sovieshu'nun görüntüsü uçup gitti.

Ertesi gün kahvaltımı bitirir bitirmez Prens Heinley'i görmek için odamdan ayrıldım. Odasını ziyaret edemezdim ama muhtemelen Güney Sarayı'nın etrafında onunla karşılaşırdım.

'Queen'in güvenli bir şekilde geri dönüp dönmediğini sormam gerekiyor.'

Ama saraydan ayrılır ayrılmaz Prens Heinley'i bir sütuna yaslanmış halde binaya bakarken buldum.

"Prens Heinley."

Bana dönüp selamlama reveransını es geçerek hemen konuştu.

"Dün yanlış cevap verdim. Çiğ şeyleri yemiyor."

"Pekala, o halde ona pişmiş tırtıl verebilirim—"

"Hayır, hiçbir şekilde böcek yemiyor."

***
Hayırlı bayramlar millet sizi unutmadım merak etmeyin😀 İşlerimi düzene soktum sayılır düzgünce bölüm atacağım, bölüm resmi yorumlardadır😙


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


39   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   41 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.