M-“...Bütün kıyafetler parçalanmış.”

İlk başta Michael’in ne dediğini tam olarak anlayamamıştı.

E-“Ne?”

Hiçbir fikri yoktu. Olayların tamamen geçmiş hayatındaki gibi akmayacağını çoktan biliyordu ama daha önce yaşamadığı bir şey yüzünden dengenin bozulduğunu hissediyordu. Neyi yanlış yapmıştı? Geçmiş hayatından farklı yaptığı bir şey yüzünden olaylar değişti. Asıl sorun nedenini tahmin edemiyor olmasıydı.

M-“Arabayı açtığım zaman...”

E-“Hemen gidelim.”

Elena’nın arkasından Michael koştu. Konağın düzenine aşina olmaması gereken Elena  hızlı adımlarla arabaya doğru yürüdü ve Michael elinde olmayarak şaşırdı.

Vardıkları zaman Elena şahin gibi gözlerle arabayı inceledi. İki araba  vardı. Biri Elena ve Mirabelle’nin bindikleri araba diğeri ise eşyaları taşıdıkları araba idi.. Aile hizmetçileri eşyaları taşıyan arabaya binmişlerdi ve geri kalan erkekler ise atlarına binerek yolculuk etmişlerdi.  O anda arabacı. Mary ve şövalyeler şaşkın gözlerle etrafta duruyorlardı. Elena onları görünce sakin bir şekilde hitap etti.

E-“Burada ne oldu?”

Mary cevap veren ilk kişiydi.

M-“Konağa girdikten sonra valizleri taşımak için arabayı açtım.... ve elbiseler parçalanmıştı.”
Elena’nın bakışları Mary’nin yüzünü kızarttı. Elena onun yüzüne baktıktan sonra şövalyelere döndü.

E-“Şüpheli birini gördünüz mü?”

-“Hayır leydim.  Giyim mağazasından sonra direk konağa geldik bu yüzden şüpheli birinin yaklaşma şansı yoktu.”

Elena onayladı. Giyim mağazasından gelirken bir kez bile durmamışlardı. Son olarak huzursuzca dikilen arabacıya baktı.

E-“Arabayı sürerken tuhaf bir şey fark ettin mi?”

-“Ah, hayır leydim. Gerçek bir hayalet gibi.”

Arabacı hasarı ödemek zorunda kalacağından korkmuş görünüyordu. sıradan bir adamın soylu bir kadın tarafından giyilecek bir elbiseyi satın alması kolay değildi. ama şu an önemli olan şey bu değildi. elena zengin olsa bile bu bir para kaybı olurdu....

Şu an sorun balo için başka bir elbise bulmanın zor olmasıydı. Başkentteki bütün terziler doluydu. Elbise sipariş etse bile zamanında yetişmesi zordu.

E-“...Haaaa.”

İç çekmenin yardımı olmadı ama ağzından çıkmıştı.

Ondan sonra.

Elena’nın sıkıntılı halini gören arabacı aniden bir şey hatırlayarak konuştu.

-“Ah leydim. Sıra dışı bir şey vardı.”

E-“Neydi?”

-“Bizimle seyahat eden dört hizmetçimiz vardı. mary benimle öne oturmuştu biraz temiz havaya ihtiyacı vardı...”

Mary onun yanında onaylayarak başını salladı. Sürücü hatırlamaya çalışırken kekeledi.

-“Seyahat ettiğiniz vagonda bir hizmetçi vardı bu nedenle bagajlı vagonda iki hizmetçi olması gerekiyordu. Ama bugün sadece bir kız vardı.”

Sessizce dinleyen Mary garip bir şey hissettiğini söyledi.

M-“Tilda kendini iyi hissetmediği için arabada yalnız kalmak istediğini söyledi.”

Elena Mirabelle ile arabada olduğu için arabacı koltuğunda kimin oturduğunu bilmiyordu. Alışılmadık bir şekilde arabacı koltuğuna binen iki hizmetçi vardı ve  Tilda bagajlarla yalnız kalmıştı. Geri kalanı Tilda’dan dinleyeceklerdi.

E-“Tilda şu an nerede?”’

Elena’nın sorusu üzerine Mary’nin yüzü bembeyaz oldu. Her şeyi anlamış gibiydi.

M-“Şey... Tilda’yı bulamadım bu yüzden diğer hizmetçiler onu aramaya gittiler.”

Bunu duyduktan sonra Elena, daha fazla uğraşmadan elbiseleri kimin parçaladığını anladı. Blaise ailesi bir şövalye ailesi idi. Suçlu evin içinden bir kadın olmadıkça böyle bir şey yapmak çok zor olurdu.

E-“...”

Elena sessiz kalırken yanında duran şövalyelerden bir konuştu.

-“Çevreyi arayacağız Leydim.”

Bunların hepsi planlanmıştı. Tilda’yı bulma şansı düşüktü ama hiç yoktan iyiydi bu yüzden elena başını salladı.

E-“Öyleyse bununla ilgilenin lütfen.”

-“Anlaşıldı.”

Şövalyeler birbirlerine baktılar ve hızla dağıldılar. Elena arabadaki elbise yığınına bakarken boğazında bir asit hissetti.

E-“...Bunun arkasında kim var?”

Hizmetçi olan Tilda bunu tek başına yapamazdı. biri gölgeler ardında hareket ediyordu. Ama kolay kolay görünmüyordu. Elena önceki hayatından biri olup olmadığını merak etti. Geçmişe döndüğünden beri kendisine kin güdülecek bir şey yapmadığını düşünüyordu.

Elena sessizce düşündü sonra Mary’ye döndü.

E-“Tilda’da tuhaf bir şey fark ettin mi?”

M-“Pek bir fark yoktu...”

Sözleri mırıltıya dönüşen Mary sonra aniden aklına bir şey gelmiş gibi sesini yükseltti.

M-“Ah! Birkaç gün önce Sophie’den mektup aldı.”

E-“Sophie mi?”

Sophie’yi kovma anını hatırladı. Tilda ve Sophie birlikte çalıştılar  ve içlerinden biri kovulsa bile mektuplaşabilirlerdi. Elena’nın bir önsezisi vardı.

E-“Mektup alan tek kişi Tilda mıydı? Ya diğer hizmetçiler?”

M-“Hayır. Diğer hizmetçiler hiç almadı. Tilda ve Sophie yakın arkadaştılar.”

E-“...Öyle mi?”

M-“Evet. Ama önemli olmayabilir leydim.”

Mary, Sophie’ye karşı hala suçlu hissediyordu  ve yüzünde biraz utanmış bir ifade vardı. bunu hisseden Elena başını hafifçe sallayarak cevap verdi.

E-“Anladım. Endişelenme bir ilişki olup olmadığını araştıracağım.”

M-“T-Tamam.”

Mary kendine geldi ve Elena yırtık elbiselerden başka bir yöne baktı. Ona bakmak eski haline getirmeyecekti. Şimdi bununla ne yapması gerektiğini düşünmesi gerekiyordu.

Elena, toplanan diğer insanlarla konuşmaya başladı.

E-“Hepimiz zor bir yolculuk geçirdik. Gidip dinlenelim.”

Asiller için lüks mallar  ve caka satmak çok önemliydi. Asil bir kadının bu durumda çığlık atması ve ağlaması yadırganmazdı ama Elena sakin kalmıştı. Michael, Mary ve burada toplananlar şaşkınlıklarını gizleyemedi.

M-“Ah, leydim...”

E-“Mary, git biraz dinlen.”

Önce Elena arkasını döndü ve herkes başını eğdi. Michael Elena’nın konakta huzur içinde yürüşünü takip etti. Elena başını çevirmeden Michael ile konuştu.

E-“Lütfen Blaise Kalesi ile iletişime geçin ve kısa süre önce kovulan sophie’yi sorun. Şu anda ne yapabiliyor olabileceğini ayrıntılı bir şekilde öğrenin.”

M-“Evet, hemen haber göndereceğim. Bana bırakın leydim.”

Michael sanki ona güven vermek ve onu rahatlatmak için  elini göğsüne tuttu ve Elena da başını sallayarak karşılık verdi. Basit jest o kadar zarifti ki Michael elena’ya huşu içinde bakmaktan başka bir şey yapamadı.

Elena odasına giderken olaydan sorumlu olayın sorumlusunu merak etti. Kuhn’dan araştırmasını isteyebilirdi, ancak tecrübelerine göre içerde olan içerde kalmalıdır. Suçlunun kim olduğunu öğrenirse bundan kurtulmalarına asla izin vermeyecekti. Baloya katılmak zorunda olduğu için bir elbiseye ihtiyacı vardı ama Mirabelle’nin gülen yüzünü hatırlayınca daha da sinirlendi.

E-“...Sadece onları yakalamam gerek.”

Elena’nın odasına vardıklarında michael geçen seferkinden daha fazla eğildi.

M-“İyi geceler leydim.”

E-“Evet  sana da.”

Odaya girdikten sonra odada kimse var mı diye kontrol etti. Yalnız olduğunu anlayınca bileğindeki hançeri ve kum torbalarını çıkardı. Her zaman egzersiz yapmaya vakti yoktu, bu yüzden onları takmak en iyisiydi. Bu nedenle Carlisle’yi ilk kurtardığı zamana kıyasla  daha formdaydı. Sert ayak bileklerini ovuşturdu sonra hançeri ve kum torbalarını başucuna sakladı. Önceki hayatında sürpriz saldırılara karşı yanında kılıcıyla uyuma alışkanlığı vardı.

Elena pencereye doğru yürüdü ve kırmızı bir mendil  aldı ve dışarından görünmesi için pencerenin  açacağına bağladı. Mirabelle’yi kurtarmasından beri Kuhn’u ilk defa çağırıyordu. İşaretin bu konakta işe yarayacağına dair bir garanti yoktu ama elena Kuhn’un geleceğini biliyordu.

 Başkentte yapması gereken çok fazla iş vardı. bununla beraber daha ilk günden büyük bir olay meydana geldiğinden çözülecek bir sorun daha eklendi.

Elena yıldızlarla dolu gökyüzüne baktı ve kendi kendine mırıldandı.

E-“....Yarın yine yoğun olacağım.”

bölüm resmi var