"Acıyor..." Acısı öyle somut bir hal almıştı ki uzansa dokunabilirmiş gibi hissediyordu. Amy, kalbinin olması gerektiği yere elini koydu. "Hala bir kalbim var mı?" diye düşünmekten kendini alıkoyamıyordu. O kadar çok parçalanmıştı ki... Sessizce yatağında doğruldu. Ay gökyüzünde parlıyordu. Ses çıkarmamaya özen göstererek pencerenin önüne geldi. Yavaşça pencereye uzandı ve açtı. Diğer çocukları uyandırmamaya özen gösteriyordu. Gecenin tatlı serinliği yüzünü okşarken, yanaklarında tanıdık bir sıcaklık hissetti. Gözyaşları yanaklarını yakıyordu. Pencereden aşağıya baktı. "Ölmek istiyorum..." Bu cümleyi o kadar sahiplenmişti ki kalbinin yaşama arzusu ile attığını unutmuştu. "Ölmek istiyorum..." Kendini, nefes almaya zorluyormuş gibi hissediyordu. Ölmesi gerekirken yaşayan birisi gibi hissediyordu. Ölmeyi arzuluyordu ama yaşamaktan korktuğu kadar ölmekten de korkuyordu. Kaybolmuştu, kendinde, düşüncelerinde ve gerçekleşmeyeceğini bildiği hayallerinde... Kalbine yavaşça vurdu. “Dursana artık, ikimiz de acı çekiyoruz." Eğer kendinde o gücü bulsaydı intihar ederdi ama o yapamadı, elleri titrerken yapamazdı, gözyaşları akarken yapamazdı, Perla teyzesinin onu korurken öldüğünü bilirken yapamazdı... Amy acılarıyla yaşamayı seçti ne de olsa hayat ona başka bir seçenek sunmamıştı. Düşüncüleri altında ezilirken hafif bir gıcırtı duydu. "Kontrole gelecekler." diye düşündü ve hala sıcak olan yatağına döndü. Birkaç dakika sonra bir kadın yavaşça yatakhanenin kapısını açtı. Elindeki mumun ışığı kadının yüzünü hafifçe aydınlatıyordu. Yüzünde hüzünlü bir tebessümle "Mışıl mışıl uyuyorlar." diye geçirdi içinden. Amy arkasını dönmüş yatıyordu. Kadın yatakları kontrol etti ve geldiği gibi sessizce odayı terk etti. "Görmedi" diye düşündü Amy. "Gözyaşlarımın ıslattığı yastığı görmedi..." "Amy neden arkadaşlarınla oynamıyorsun?" Yaşlı kadın yüzüne sevecen bir ifade takınmıştı. " Onlar benim arkadaşlarım değil." Amy yüzündeki ifadeden yoksun donuk gözlerle, yetimhane müdürüne baktı. "Onlar benim arkadaşlarım değil..." Bu cümle her ne kadar içinde ufak bir sızıya sebep olsa da doğruydu. Amy hiç kimse ile arkadaş olmak istemiyordu. Çünkü o bir lanetin esiri olduğunu ve kime değer verirse onun öleceğini düşünüyordu. Sevdiği insanların ölümünü engelleyemediği için kendini suçluyordu. "Bir daha olmayacak." diye düşündü. "Bir daha kimseyi sevmeyeceğim." "Söz veriyorum..." Küçük kız yerde dizlerinin üzerine çökmüş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Yeşil gözleri ağlamaktan kızarmış, önündeki çocuğa yalvarırcasına bakıyordu. "Sus, benim eşyalarıma dokunmamanı daha kaç defa söyleyeceğim." Küçük kız yerde titrerken çocuğun arkasından kahkahalar yükseliyordu. "Blake bırak şu kızla oynamayı. Hadi Linda ve Cole bizi bekliyor." Blake küçük kızın çenesini kavradı ve yüzünü yüzüne yaklaştırdı. " Bir daha olursa seni öldürürüm." Blake’ in elleri hâlen kızın çenesini kavrarken, kafasına bir şey çarptı. Çocuk acıyla inlerken sinirle etrafına bakındı. "Bunu hangi aptal yaptı!" Çat! Çocuğun kafasına bir şey daha çarptı ve çocuk öfkeden deliye dönmüş bir şekilde arkadaşının yakasına yapıştı. "Bu hiç komik değil Dan!" Dan şaşkınlıkla ona bakarken "Ben yapmadım." dedi. Amy’ nin yüzünde bir gülümseme belirdi, o kadar kısa sürdü ki gülümseme demek pek doğru sayılmazdı. Amy yetimhanenin terasına çıkmıştı, o sırada küçük kızın ağladığını görmüştü. Ona yardım etmek istemişti çünkü kızın yüzünde aşina olduğu bir şey görmüştü :"Çaresizlik." Amy koleksiyonu için biriktirdiği taşları çocuğun kafasına atmıştı. Kızın bundan faydalanarak kaçmasını umuyordu ama küçük kız o kadar korkmuştu ki kıpırdayamıyordu. Amy cebindeki tüm taşları avcuna aldı ve çocuğu hedefleyerek fırlattı. O sırada bir ses duydu. "Hey Blake yukarı bak orada!" Amy saklanmaya çalıştı ama çok geçti onu görmüşlerdi. Amy harekete geçmeden önce küçük kıza bağırdı. "Kaç!" Kendisinin de yapacağı şey buydu. Küçük kızın kaçtığını umarak terastan ayrıldı ve yetimhanenin içinde keşfettiği, küçük kullanılmayan bir odaya girdi. O kadar hızlı koşmuştu ki nefes nefese kalmıştı. O sırada bir şey duydu. Kendi nefes alış verişinden başka bir şey, bir ağlama sesi. Odanın ışığını açmak için duvarları yokladı ve ufak bir klik sesi eşliğinde ışığı yaktı. Amy karşısında duran kızıl saçlı kıza baktı. "Küçük kız?" Küçük kız ona gülümsedi ve "Bana Daisy diyebilirsin." dedi. Daisy Amy'e yaklaştı ve sarıldı. "Beni kurtardığın için teşekkürler." Amy şaşkınlıkla Daisy' ye bakıyordu. "Kendine gel Amy." diye geçirdi içinden. "Bir söz verdin." Küçük kızın parlayan yeşil gözlerine baktı.
"Onu sevemezsin..."
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.