Shadow Of Death - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 


           
Anduin, fazla beklemeden buz mızraklarını 2 metrelik kurdunun kafasına doğru gönderdi. O kadar korkutucu ve güçlü gözükmesine rağmen tepki veremeden vücudu paramparça olup yere yığıldı.

Arkasına dönüp kendisine benzeyen varlığa bakarak, ''Artık konuşabiliriz sanırım ilk önce çekirdeğimin nasıl düzeldiğini ve renginin neden mavi olduğunu açıklamakla başla'' dedi.

Varlık gülümseyerek yanıtladı.

''Gerçekten bu kadar kolay olacağını mı düşündün?''

Anduin, varlığın söylediğinden rahatsız olarak hızlıca arkasına döndü, gördüğü şey karşısında güçleri geri gelmesine rağmen korkmaya başladı. Karşısında aralarında az önce öldürdüğü kurttan daha büyük olanlarda dahil yüzlerce kurt vardı.

Neden savaşmak zorunda olduğunu bilmese de eğer karşısındaki kurtları öldürmezse aklındaki soruların cevabını alamayacağını ve buradan çıkamayacağını biliyordu. ''Yapacak bir şey yok. Hepiniz ölmek zorundasınız.''

Kurtlar üzerinde baskı oluşturmayı amaçlayarak aurasını serbest bıraktı. Az önce kontrolsüzce kullandığı yeteneğini tekrar kullandı. Saniyeler içerisinde arkasında binlerce buz mızrağı oluşup, Anduin'in emrini bekler şekilde oldukları yerde duruyordu.

Kılıcını kurtlara doğru kaldırarak savaş pozisyonu alan Anduin, elindeki kılıcın yeteneğini kullanarak yatay şekilde savurdu, kılıç savurulduktan sonra ters hilal şeklinde 100 metrelik buzul enerji kurtlara doğru hızla ilerleyerek birkaç tanesine zarar vermeyi başarsada, boyları en az 5 metreye ulaşan kurtların bloklamasıyla bütün enerji dağıldı.

''Auuuuuuuu''

Enerji dağılır dağılmaz 5 metrelik kurtların ulumasıyla alan sarsılmaya başladı ve kurtların hepsi Anduin'in üzerine doğru koşmaya başladı.

''Ulan kulağımı s**tiniz. Zaten kafam karışık, iyice sinirlendirdiniz beni.''

Anduin sinirlenerek bütün buz mızraklarını üzerine gelen kurtlara doğru gönderdi.

5 metre olan kurtlara göre küçük sayılan 2 metrelik kurtların büyük çoğunluğu bu saldırıdan etkilense de, kalan kurtların hepsi Anduin'in üzerine doğru gelmeye devam etti.

Anduin kurtların saldırı menziline girmesini bekleyerek bir yandan başka bir yetenek hazırlamaya başladı.

50 Metre...

35 Metre...

20 metre...

''Şimdi!'' buz kalesi

Anduin kurtlar saldırı menziline girince yeteneğin ismini haykırdı!

Anduin'in çevresinde bulunan bütün kurtlar dondu. Donan kurtların oluşturduğu buz küpleri adeta bir kaleyi andırıyordu.

''Huff, bu yetenek normalde savunma yeteneği olsada böyle bir durumda kullanmam çok iyi oldu. Yinede enerjimin büyük çoğunluğunu harcadım. Umarım daha fazlası yoktur.''

Anduin nefes nefese kalarak önündeki önündeki buzdan oluşmuş kaleye bakıyordu. Gözlerini devirerek ikizine bakan Anduin, ''Daha fazlası yok değil mi? Burada ölmek istemiyorum...'' diye söylendi. Anduin, enerji çekirdeği düzelince farkında olmadan yaşama isteğini geri kazanmıştı.

Varlık gülerek cevapladı. ''Ölmeyeceksin ama...''

''ama, ne ?''

''Aslında bunu tecrübe etmen daha iyi olur sanırım...''

Anduin varlığın söylediği şeyi duyduktan sonra sinirlenerek küfür etmeye başladı.

''Hay s**eyim yapacağın işi ya''

Sonsuz sayıda duran mezarlardan iskeletler çıkıyordu. Kılıcını yatay şekilde savurup bu dayanıksız gözüken iskeletleri tek darbeyle yok etmek istedi. Ancak daha önceden olduğu gibi kılıçtan enerji çıkmayınca neler olduğunu anlamayıp tekrar denedi.

Anduin neler olduğunu anlayamasa da şu an bunu düşünecek durumda değildi. İskeletler neredeyse dibine kadar gelmişti ve bakışlarında iskeletlerden başka bir şey gözükmüyordu. Bütün alan tamamen iskeletlerle kaplanmıştı!

''Bunlarla işim bittiğinde sıra sana gelecek. Bu nedir ulan!? Amacın ne senin!?''

Anduin, arkasındaki varlığa seslendikten sonra, kılıcını sıkıca tutarak iskeletlere doğru atılıp delice savaşmaya başladı.
___________________________________________________________________

Anduin, ne kadardır savaştığı ile ilgili zaman algısını yitirse de, öldürdüğü iskeletler bir süre sonra tekrar ayağa kalkıyordu. Kılıcını kaldıracak kadar dayanıklılığı bile kalmamıştı. Sinirlenerek kılıcı iskeletlere doğru fırlatıp, yumruklarıyla savaşmaya başladı...

En sonunda dayanamayıp iskeletlerin arasında kaldı...
___________________________________________________________________

Anduin gözlerini açtığında panikle sıçradı. Neler olduğunu anlamayarak etrafına baktığında az önce kalktığı yerin bir tabut olduğunu fark etti. Kendisine benzeyen varlık, karşısında durmuş kahkaha atarak onu izliyordu.

''Ulan ödüm b*kuma karıştı! Ölüyordum az kalsın. Ne gülüyorsun öyle s**tiğimin p*çi!?''
''Sakin ol evlat. İlk önce soluklan biraz istersen..''

''Neyin sakinliğinden bahsediyorsun sen o***** ç*****!? Az önce sayamadığım kadar iskelet etrafımı sarmıştı. Dalga mı geçiyorsun sen benimle s**ik!? Hem benim bu tabutta ne işim var? Ne oluyor lan burada!?''

Anduin küfür etmeye başlayınca, varlık sinirlenip, aurasını salarak konuşmaya devam etti.

''Sana sakin ol dedim..''

Karşısındaki varlık, aurasını salmasaydı bile şu anda çok korkutucu gözüküyordu. Anduin gözlerini kaçırarak varlığın konuşmaya devam etmesini bekledi.

''İlk önce benim kim olduğumu merak ediyorsundur... Ben çok uzun zaman önce ölen birisiyim. Kim olduğum o kadar önemli değil. Zaten şu anda beni insan dünyasında hatırlayan yoktur. Adımı merak ediyorsan adım Thuzad. Bir zamanlar Ölümün Gölgesi olarak bilinirdim...''

Thuzad, Anduin'i süzerek konuşmasına devam etti

''Seninle aynı görünüşte olmamın sebebi, fiziksel formum uzun zaman önce yok oldu. Bu yüzden karşına bu görünüşle çıkmak zorunda kaldım...''

Anduin kafa karışıklığı azalacağına dahada çoğalarak adının Thuzad olduğunu öğrendiği varlığın konuşmasına devam etmesini bekledi...

''İskeletlerle savaşırken söylediğin şeyleri görmezden geleceğim... Anduin, gücünü geri kazanmak ister misin? Seni bu durumdan kurtarabilirim...''

Anduin neler olduğunu anlayamasa da ve Thuzad'ın söylediklerinden sonra heyecanlansa da belli etmemeye çalıştı. Bir süre düşünüyormuş gibi yapıp, sakince konuşmaya başladı.

''Burada neler döndüğünü anlamasamda bana zarar vermeyeceğini biliyorum. İstersen beni anında öldürebilirsin... Enerji çekirdeğimi tedavi etmenin bir yolu varsa tabikide isterim bunu ama herşeyin bir bedeli vardır. Bedelini bilmediğim birşey istemiyorum.''

Thuzad, Anduin'in söylediği şeylerin hoşuna gittiğini belli eden bir gülümsemeyle konuşmaya başladı.

''Binlerce yıldır burada mirasımı aktarmak için bekliyorum, ilk başta bıraktığım bilinç yok olmak üzere olduğu için seni seçmiştim yeteneğin mirasımın yüzde birini bile almak için yeterli değil ama kişiliğin ve iraden diğer insanları fazlasıyla aşıyor...''

Anduin, yeteneğininin yetmediğini söylediğinde sinirlense de sakince dinlemeye devam etti. Kıtanın en büyük dahisiydi. Yeteneği nasıl yetmeyebilirdi ki?

''İlk öldürdüğün kurt senin zorluklar karşısındaki tepkini görmek içindi. Enerji çekirdeğin yok olmasına rağmen o yeteneği kullanmaya çalışman senin reflekslerinin sağlamlığını, ikincil olarak üzerine gelen kurt sürüsüne korkuna rağmen saldırman senin cesaretini ve son olarak iskelet sürüsüne karşı ölene kadar savaşman, dayanıklılığını ve iradeni anlamamı sağladı...''

Thuzad konuşmaya devam ederken içinden küfürler etse de sesli şekilde dile getirmeye cesaret edemedi.

''Mirasımı kabul etmeye hazır mısın Anduin? Senden herhangi bir bedel ödemeni istemiyorum. Gücümü ne için kullanmak istersen kullan umursamıyorum. Sadece boş yere kullanmayıp Ölümün Gölgesi isminin tekrardan dünyanın tepesine çıkmasını istiyorum.. Bu dünyaya ölümün gölgesini hatırlatacağına söz verirsen enerji çekirdeğini eski haline getiremesem de eskisinden çok daha güçlü bir çekirdeğin olacak ve mirasım olan yeteneklerimin hepsini kullanabileceksin...''

Anduin, Thuzadın söylediği şeylere şüpheyle yaklaşsada kabul etmekten başka çaresi yoktu. Ölene kadar sakat hayatı yaşayamazdı. Bir süre düşündükten sonra konuşmaya başladı.

''Ben hayatım boyunca hep zirvede durarak dünyanın geri kalanına tepeden bakmak istedim, babam ölene kadar... o yıl babamın sağlığı yerindeyken neden aniden hastalanıp öldüğünü anlamasamda beni sakatlayan o şerefsiz abimin kesik başını bana göstererek babamıda kendisinin öldürdüğü itiraf ettiğinde anlayabilmiştim... Thuzad mirasın gerçekten dediğin kadar güçlenmemi sağlayacaksa sana yemin ederim ilk önce bize ihanet eden o şerefsizi, sonra bütün ailesini katledip intikamımı alacağım... hayır hayır.. bununla kalmayıp bu kıta üzerinde bana ve aileme zarar veren herkesi ailesiyle beraber mezara sokacağım bir daha dünyada kimsenin bana tepeden bakmasına izin vermeyeceğim... dünyaya ölümün gölgesinin onların üzerine düştüğünü hissettireceğim''

***Yazar Notu***

Arkadaşlar yazarlık deneyimim henüz çok çok az, iyi kötü eleştirilerinizi yorum yaparak kendimi geliştirmeme yardım ederseniz sevinirim

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.