Yukarı Çık




2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4 

           
Thuzad yüzünde gülümsemeyle Anuin'e bakarak.

"Sana henüz anlatamayacağım şeyler var, bu dünyada 2 miras ve 1 zindan bıraktım eğer 100 yıl içinde yeterince güçlenebilirsen zindanın sonunda seni bekliyor olacağım"

Thuzad sözlerini bitirdiğinde aniden korkunç bir baskı oluştu dünya eziliyormuş gibiydi. Gözlerinde bir çift mavi alev beliren Thuzad etrafa yaydığı  öldürme niyetini kuvvetlendirerek sanki son sözlerini söylüyormuş gibi konuşmasına devam etti.

"Diğer insanların 10 yılda yapacağı gelişimi 1 yılda yapabileceksin üstelik mirasın diğer yarısını bulabilirsen bu süre  10 kat daha kısalacak... Beni hayal kırıklığına uğratma ŞİMDİ GİT VE DÜNYAYA ÖLÜMÜ HİSSETTİR"

Anduin bu korkunç baskı karşısında nefes alamıyormuş gibi hissetse de inatla gözlerini Thuzad'dan ayırmayı reddediyordu. Nihayet Thuzad'ın konuşması bittiğinde dünya sallamayı kesti ve korkunç baskı ortadan kayboldu.

''Sana ye...''

Anduin konuşmaya başladığı sırada aniden gözleri karardı ve bayıldı...
____________________

Anduin gözlerini açtığında çok yorgun hissediyordu hala mağaranın sonunda mavi ışığı gördüğü yerde uzanıyordu. Bir süre daha olduğu yerde kalmayı düşünürken mağaranın ağzından gelen kılıç ve patlama seslerini duyunca ayağa fırlayıp mağaranın çıkışına doğru koşmaya başladı.

 Girdiği zindanın içinde rahat bir şekilde hareket edebilse bile şuan bu kadar hızlı ve rahat olduğuna şaşırıyordu ama şuan bunu düşünecek durumda olmadığı için kafasındaki düşünceleri bir kenara atarak daha da hızlandı. 

Sakatlanmadan önce olduğu haline kıyasla yavaş sayılsa bile normal insanlardan çok daha hızlı bir şekilde koşuyordu. Anduin koşmaya devam ederken kılıç ve patlama seslerinin artmaya başladığını fark etti.

Mağaranın girişine ulaştığında yeni kazandığı güçleri test etmeyi düşünüyordu gözleri aydınlığa alışmakta güçlük çekse de beklemek gibi bir niyeti yoktu. 

Karşısındaki manzarayı görünce donup kalsa da bu fazla uzun sürmedi kazandığı miras yüzünden duyguları büyük ölçüde körelmişti. Yine de bu muhafızlar doğduğundan beri yanında olan insanlardı ailesinden çok bu insanlarla vakit geçiriyordu ve şuan hepsi kanlar içindeydi.

Neler olduğunu anlamak için fazla düşünmeye gerek yoktu karşılarında yüzlerce insan vardı ve bunların on katı ceset...

Kendini daha fazla tutamayan Anduin refleks olarak sağ elini yavaşça havaya kaldırarak mırıldanmaya başladı.

''Ölülerin hükümdarı olarak emrediyorum... Uyanın ve size nankörlük yapan bu dünyaya gazabınızı hissettirin''

Anduin ağzından bilinçsizce dökülen bu kelimelere şaşırsa da gölgesinin tüm bölgeye yayılıp ölen insanları içine çektiğini görünce soğuk bir şekilde gülümsemeye başladı. Gölge tüm alana yayılana kadar kimse Anduin in orada olduğunu fark etmedi iki tarafta savaşmayı unutmuş şekilde etrafa bakarken Anduin'i ilk fark eden muhafızlarından en yakın olduğu Brian fark etti.

Brian şaşkınlığını belli eden bir ifadeyle Anduin'e baksada konuşmaya cesaret edemedi çünkü şuan habis bir enerji yayılıyordu ve bu enerjinin kaynağı belli ki Anduin'di... Neler olduğunu anlamasa da Prenslerinin kendilerine zarar vermeyeceğinden emindi çünkü Anduin doğduğundan beri onun yanından çok nadiren ayrılmışlardı ve hepsi onu kendi oğlu olarak görüyordu.

Brian ve 9 muhafızı neler olduğunu anlamasa da prenslerinin iyileştiğini açık bir şekilde görüyordu biten enerjileri yenilenmiş gibi çılgınlıkla asillerin gönderdiği orduya doğru atılmak istedikleri sırada yerdeki gölgeye çekilen cesetlerin yerinden zifiri karanlık figürler çıkmaya başladı. Brian ve diğer muhafızlar kendi aralarında anlaşmış gibi birbirlerine bakıp Anduin'e doğru koşmaya başladılar ve önünde sıra oluşturarak onu korumak istediler.

Olanları soğukkanlılıkla izleyen Anduin ağır bir sesle muhafız grubuna bakarak

''Rahatlayın artık savaşmanıza gerek yok sadece izleyin...''

Brian her ne kadar Anduin'in her sözüne güvense de rahatlamaya cüret edemedi şuan grubun en güçlüsü olan o bile iliklerine kadar korkuyordu. Dikkatle olanları izlemeye başladı, Aklından en ufak tehlikede Anduin'i alıp kaçırmayı düşünüyordu. Diğerleri de onunla aynı şeyi düşündüğünü belli edermişçesine aynı anda bir adım öne çıkarak yüzlerinde tebessümle Brian'a baktılar aralarında sessiz bir iletişim varmış gibi Prenslerini alıp götürmesini istiyorlardı.

Anduin muhafızlarının aklından geçenleri hemen anladı

''Sadece izleyin... ve görün''

Neler olduğunu anlamasalar da gelen çığlıkları duyunca aynı anda arkalarına dönüp neler olduğunu anlamaya çalıştılar. Şaşkınlıktan küçük dillerini yutmak üzereydiler zira gördükleri şeyler kendi gözleriyle görmeseler asla inanılmayacak bir şeydi. Yerin altından çıkan insanlara benzeyen figürler düşmanlarıyla savaşıyordu... Aslında daha çok bu tek taraflı bir katliamdı çünkü bu figürler zarar görmüyormuş gibi gözüküyordu...

İlk konuşmaya başlayan Brian oldu, diğerlerinden daha keskin gözleri vardı ve olanların düşündükleri gibi olduğunu fark etmişti... Hepsi şaşırsa da asıl düşündükleri şey bu figürlerin kendilerine neden saldırmadığıydı...

''Dikkatli bakın bu figürler zarar görmüyor değil... Sadece çok hızlı yenileniyorlar.''

Brian'ın sözleriyle diğerleri gözlerini kısarak daha dikkatli incelemeye başlamıştı neler olup bittiğini hala anlamıyorlardı. Brian'ın konuşmasıyla neler olduğunu anlamaya başladılar.

"Şimdi beni iyi dinlemelisin Anduin. Gezegenimizde yetişim ile alakalı bir çok Akademi ve güç bulunmaktadır. Fakat bunların arasında bir tanesi var ki... Gezegende yaptıkları şeyler ile tüm canlılar etki altına almışlardır. Öyle ki bizler o akademinin ismini bile zikretmekten kaçınırız. Yine de sana kısa bir bilgi vereyim. Bu tarikatın yetişimcileri kendilerini güçlendirmek için her yolu deneyen kimselerdir. İyi veya kötü, zararlı veya zararsız. İşin ucunda güçlenmek varsa hiç bir şeyden çekinmeyen yetişimcilerin bulunduğu bir akademi. Bu Akademiye Son Akademisi deniyor. Ne zaman kurulduğunu bilmesem de bir efsane biliyorum O akademinin 3 kurucu atası 1 gecede şuan bulundukları imparatorluğun kraliyet ailesini ve bütün oluşumları katlettiler...''

Brian konuşmasının sonuna doğru fısıldamaya başlamıştı sanki birilerinin söylediklerini duymasını istemiyor gibiydi. Kafasını Anduin'e çevirerek konuşmaya devam etti.

''Senin kullandığın habis teknikleri kullanmak dış dünyada sıkıntı oluşturabilse de, bahsettiğim akademi de gerçekliğin bizzat kendisi olan şeylerdir."

Herkes bunu ne kadar tahmin etse de buna inanmak istememişlerdi çünkü Prensleri savaşta ağır yaralanarak yetişimden mahrum edilmişti ve bunu herhangi bir güç iyileştiremezdi. Brian'ın söylediklerinden sonra ne hissedeceklerini bilmiyorlardı Prenslerinin iyileşmesi ve güçlenmesi onları sevindirmişti ama bu kadar habis bir teknik kullandığını düşünmek onları çok üzüyordu habis tekniklerin her zaman ödenmesi gereken bir bedeli vardı bu bedeli düşündükçe kalplerine ağırlık çöküyordu. Ne olursa olsun ölene kadar prenslerini takip edeceklerdi daha fazla düşünmemek için savaş alanına odaklanarak olanları izlemeye başladılar.

Brian daha fazla konuşmak istese de Anduin'i fazla sıkmak istemiyordu bu yüzden o da diğerleri gibi savaşı izlemeye başladı. Anduin gözlerini kapatıp beklemeye başladı. Gözleri kapalı olsa da etrafında olan her şeyi görüyormuş gibi bir hali vardı...

--------

Savaşamayacaklarını anlayan insanların bir kısmı kaçmaya bir kısmı da kaçamayacaklarını düşündüğü için hayatları için yalvarmaya başlamıştı ama bu figürlerin herhangi bir merhamet duygusu yok gibiydi sadece öldürmekten anlayan vahşi hayvanlara benziyorlardı. Figürler ortaya çıktığından beri bir tütsü çubuğunun yanma vakti kadar zaman geçtikten sonra karşılaştıkları bütün düşmanları öldürdüler.

Savaşın başında buraya gelen her insanın yerine bu figürlerden geçmişti hepsi beraber Anduin'e doğru dönerek birkaç adım atmışlar ve ayak sesleriyle bölgeyi titretmişlerdi.
Anduin  anidengözlerini açıp figürlere bakarak içinden gelen bir içgüdüyle istemsizce sesini ağırlaştırarak konuşmaya başladı sesi tüm alanda yankılanıyordu.

''Diz çökün''

Anduin'in sesi ilahi bir mantra gibiydi Brian ve diğerleri istemsizce diz çökmeye başladılar...
Figürlerin hepsi aynı anda bulundukları yerde diz çökmeye başladı...

---Bölüm Sonu---

Sonraki Bölüm: Kan ve Adak

---Yazar Notu---

Yazım hatalarım için kusura bakmayın, en kısa zamanda kendimi geliştireceğimi düşünüyorum.

Düşüncelerinizi sadece birkaç saniye ayırarak yorum kısmına yazarsanız sevinirim


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.