The Kids Have Changed (Novel) - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




20   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   22 


           
Zamanın su gibi aktığını hissettim. Yaz bitip sonbahar gelmişti.
 
Öyle bir sonbahar gününde Carol ve Julien ile birlikte zamanın geçtiğini hissediyordum.
 
Bu çocuklarla sadece üç mevsim geçirmiştim ama ikisi de çok büyümüştü.
 
‘‘Ah, bu elbise benim için çok kısa’’
 
‘‘Öyle görünüyor. Bunu ilkbahar da almadın mı?’’
 
Artık bize uymayan kıyafetleri ayırmak için soyunma odasına bakıyorduk. Carol sevdiği sarı elbisesini bulmuştu ama ayak bilekleri etek ucunun altından ortaya çıkıyordu.
 
‘‘Hmph. Bu elbiseyi sevdim!’’
 
‘‘Olmaz. Sana uyan yeni elbiseler alman gerekiyor.’’
 
Neyse ki çok az para harcamıştım bu yüzden biriktirdiğim harçlık yeterli olmalıydı.
 
Eğer Carol bu şekilde büyümeye devam ederse… Prens de bu şekilde olacak, değil mi? Onları her gördüğümde uzuyor gibiydiler.
 
Tabi ki, imparatorluk ailesi buna dikkat ediyordur.
 
"Madame DeJoue, Julien'in yarınki programı nedir?"
 
‘‘Sıra dışı hiçbir şey yok. Sabah boş olmalı. "
 
"Ah. İyi zamanlama!"
 
"Hmm? Sharon, ne dedin?"
 
Hala elbisesini tutarak zavallı görünen Carol soruyu sordu.
 
‘‘Hiçbir şey demedim’’
 
‘‘Hayır, dedin… Ne zamanlaması?’’
 
Sanırım hepsini duymuştu. Hiçbir şey duymamış gibi kafamı Madam DeJoue’e döndürdüm.
 
"Carol ve Julien'i yarın bir butiğe götürebilir miyim? Bence sabah olursa Carol da özgür olacaktır. "
 
Elbette Carol'u tuzağa düşürmeyi unutmadım.
 
"Kyaak! Gerçekten mi? Bana sarı, açık sarı bir şey al! "
 
"Pekala. Madam DeJoue?"
 
‘‘Ben imparatorluk ailesinden istekte bulunacağım’’
 
‘‘Bu iyi. Hey, sanırım izni aldık’’
 
Carol heyecanla bana bakarak ellerini sıkıcı sıkıyor ve ayaklarını yere vuruyordu. Onun kafasını okşadım.
 
Bu küçük yavru köpek.
 
***
 
Neyse ki Julien ailesinden izin alarak bizimle gidebiliyordu.
 
Julien, Carol ve Madam DeJoue’le birlikte şehrin en ünlü butiklerinden birine gittik.
 
Prens sadece kanepede oturarak garip görünüyordu ama Carol butikte sudaki bir balık gibi dolaşmaya hevesliydi.
 
Kıyafetini kaç kez değiştirmişti? Sanırım çocuklar iyi bir dayanıklılığa sahip.
 
Gözümü önümde dönen Carol’a diktim.
 
…Bu zaten yirminciydi.
 
‘‘Sharon güzel miyim?’’
 
‘‘Daha fazla satın almayı bırak. Zaten şimdiye kadar altı tane aldım’’
 
‘‘Hmm? Ama… Ama yine de! Bu da çok güzel.’’
 
‘‘Bir daha ki mevsim yine büyüyeceksin o yüzden hayır!’’
 
Carol kasvetli bir yüzle ayaklarını yere vurdu.
 
‘‘Carol!’’
 
"Hmph. Ben tuvalete gidiyorum. "
 
"Gitmeden önce kıyafetlerini değiştir!"
 
"Hayır!"
 
‘‘Whew. Bu şekilde mi gideceksin?’’
 
‘‘Hmph!’’
 
İç çektim. Şu yumurcak. Sekiz yaşındaydı ama yedi yaşındaymış gibi davranıyordu.
 
Sonunda Carol üzerini değiştirmeden tuvalete gitti. Onun ayrıldığını gördüğümde Madam DeJoue’e
 
‘‘Lütfen bunu da maliyet hesaplamasına ekleyin’’
 
‘‘Evet, leydim’’
 
Gülen Madame DeJoue'ye baktım, sonra kataloğu sessizce karıştıran Julien'e en uygun olan kıyafeti seçmek için sergilenen giysilere yaklaşmak için döndüm.
 
Hmm. Bu biraz fazla karanlık ve bu da çok olgun görünüyor.
 
Düşündükten sonra en sevdiğim kıyafetleri çıkardım ve prense gösterdim.
 
"Buna ne dersin?"
 
"Mm. Bu güzel."
 
Wow. Ne kadar isteksiz. Başlangıçta da bu kadar isteksiz miydi?
 
Sanırım bu sadece erkek olduğundandı.
 
Kendimi biraz şakacı hissettim ve bir elbise seçtim.
 
‘‘Ya bu?’’
 
‘‘Bu güze- Sharon bana elbise giydirmeye mi çalışıyorsun?’’
 
‘‘Neden olmasın? Güzel olduğunu söyledin’’
 
Benim cevabımla Julien içtiği çayı utanmış gibi dışarı püskürttü.
 
‘‘Ah!’’
 
‘‘Ne, neden? Bu çok aptalca!’’
 
Julien'in aptalca davrandığını görünce gülmeye başladım. Julien de gülmeye başladı.
 
‘‘Sana bir şey alacağım. O yüzden iyi seç’’
 
‘‘… Sarayda bir sürü kıyafet var’’
 
‘‘Bu özel çünkü ben senin için alıyorum!’’
 
‘‘Tamam. Ama ondan önce ben ellerimi yıkamaya gidiyorum. Ben yokken uslu dur’’
 
‘‘….’’
 
Çocuk olduğumu mu düşünüyor? "Seçtiğim her şeyi deneyecek misin?"
 
Julien omuzlarını silkti ve sonra soyunma odasında sadece Madam DeJoue ve ben kaldık. Butiğin sahibi, Carol'ın bıraktığı kıyafetlerini toplamak için oradaydı.
 
Bana birkaç elbise gösteren Madam DeJoue'e başımı iki yana salladım.
 
‘‘İhtiyacım yok. Neyim varsa onu giyebilirim’’
 
‘‘Leydi Sharon… Sizin de büyüdüğünüzü unuttunuz mu? Senin şu an da giydiğin kıyafet kısa görünüyor’’
 
"Ah ... Uzadığımı unutmuşum. Sadece 8 yaşında olduğumu unutup duruyorum."
 
‘‘Leydi Sharon, siz hala büyüyen bir çocuksunuz. Bazen benim yaşım gibi görünseniz de ... "
 
Madam DeJoue şüphesini gizlemedi, bunun yerine sözlerini açıkça ifade etti.
 
Tabii bu kadar acımasızca saldırıya uğradıktan sonra soğuk bir ter hissettim. Ondan feci derecede etkilendim.
 
Phew. O çok zeki.
 
‘‘Haha… Garip bir şekilde burası sıcak’’
 
O sırada Madam DeJoue ve benim, birisinin konuşmamıza kulak misafiri olduğunu hayal edemezdik.
 
Ayrıca bunun küçük değişimlerimize ne tür bir etkisi olacağından haberimiz yoktu.
 
***
 
"İyi bir noktaya değindin. Sharon gerçekten bir yetişkin mi? "
 
Carol başını kaşıdı. Yüzü derin düşüncelere dalmış gibi görünüyordu.
 
‘‘….’’
 
Julien sessizce Carol’un dediklerini dinledi.
 
‘‘Sharon gerçekten yetişkin gibi görünür. Birçok şeyi iyi bir şekilde yapabilir. Sakin, iyi çalışır ve gök gürültüsünden korkmuyor’’
 
Carol'ın şüphesi yalnızca bu kadardı ama Julien'in şüphesi giderek derinleşti.
 
”… Gerçekten tuhaf. Yoksa tutarsız hissettiğimi mi söylemeliyim? "
 
‘‘…. Tutarsız ne demek?’’
 
Carol’un masum sorusundan sonra etrafa ürpertici bir sessizlik yayıldı.
 
‘‘Evet, sen ne biliyorsun ki? Birkaç kitap oku!’’
 
Julien hafifçe onu azarlarken Carol surat asarak dudaklarını sarkıttı. Sinirlenen Carol, Julien'in bacağını "kus!"  der gibi bir sesle tekmeledi.
 
Julien ona gözlerini devirerek "Sen ... Beni kendine düşman etmeye mi çalışıyorsun?" dedi.
 
‘‘Huh? Bu Sharon’un da söylediği bir şey! Kendine düşman etmek ne demek?’’
 
‘‘… Seninle konuşmak istemiyorum’’
 
Carol’un dudakları hala dışarıya doğru sarkıkken Julien’i itti ve Madam DeJoue’e ve Sharon’a doğru koşmaya başladı.
 
‘‘Julien beni görmezden geliyor! Azarlayın onu!’’
 
Carol çığlık atarken Julien arkada kalarak sessiz bir şekilde düşüncelere daldı.
 
Carol’un fazla bilmediği bir sır.
 
Ama Julien bilmiyormuş gibi yaptı. Sharon’un sırrı ne olursa olsun hiçbir şey değişmeyecekti. Julien için Sharon sadece Sharon’du.
 
‘Sharon’un yanımda kalması benim için yeterli’
 
Julien kalp atışını sakinleştirdi ve soyunma odasına girdi.
 
Büyümeleriyle birlikte ilişkilerinin dönüm noktasıyla yüzleşmeleri uzun sürmezdi.
 
Ama bunun ne zaman olacağını kimse tahmin edemezdi.
 
***
 
Zaman geçti ve kış oldu zaten çoktandır iki mevsimdir burada yaşıyordum.
 
Romana girmeden önce bu kısmı hızlıca gözden geçirebiliyordum ama şimdi ise yaşadığım şeyler bir çiçek teleskobu gibi gözümün önünden geçiyordu (Fotoğraf makinesi gibi ama tuşa bastığında değişen resimler)
 
‘‘Sharon ne yapıyorsun?’’
 
‘‘Sadece düşünüyorum’’
 
‘‘… Neden onca yerin içinde burada düşünüyorsun?’’
 
Utanarak gülümsedim ve oturduğum klozetten kalktım. Kapalı kapağı tekrardan açtım ve Carol’un beni rahatsız ettiği yerden terasa doğru yöneldim.
 
‘‘Gerçekten. Çok garipsin’’
 
Bu Nara Lee olduğum zamandan kalma bir alışkanlıktı. Tuvalette otururken düşünmek, ama bu Carol için çok garip bir manzaraydı.
 
“Ahahaha.”
 
Moralsiz bir kahkaha ile ağrıyan kalbimi yatıştırdım.
 
Ah,lanet olsun. Bu evdeki tuvalet çatıdaki odamdan daha büyük ...
 
Kalp kırıcı pişmanlığım ne olursa olsun Carol sadece dışarıda aşağıya düşen kara baktı.
 
‘‘Çok fazla kar yağıyor. Ha.’’
 
‘‘Mn’’
 
Bugün Carol ve ben soğuk algınlığı geçiriyorduk ve hiçbir şey yapamıyorduk.
 
Bu günlerde İmparatoriçe ile hiçbir sorunu olmayan Julien de sessizdi. Geçtiğimiz zaman dilimlerinden bu kısmın en şanslı yer olduğu söylenebilirdi. İmparatorluk sarayı sayısız talihsizlikle süsleneli uzun zaman olmuştu.
 
Elbette, yaralı küçük prensin kalbinin iyileşmesi uzun zaman alacaktı…
 
‘‘Sharon! Şuraya bak! Orada daha fazla yağıyor!’’
 
‘‘Bu sadece beyaz bir çöp’’
 
Carol benim iddiama karşılık başını yana eğdi.
 
"Kar çöp mü?"
 
‘‘Ah. Ben öyle mi söyledim? K-kar güzel’’
 
Aceleyle sözlerimi değiştirdim ve kekeledim. Kara baktığımda işe giderken kayma konusunda endişelendiğim zamanları hatırlıyordum.
 
Sanki daha dün müdürle ve öğretmenlerle düşen beyaz çöp hakkında sohbet etmişim gibiydi. Çok zaman geçmişti.
 
Bugün bu kadar çok düşünmemin sebebi önümüzdeki yılın baharın ilk gününün bugün başlayacağındandı. Sanki geç kar endişelerimi biliyormuş gibi, yavaşça düştü.
 
Buraya geldiğim mevsime ulaşmıştım.
 
Carol’un beni ısrarla teşvik etmesine zayıfça gülümsedim.
 
Yine de ben hala Sharon'dım. Clementia İmparatorluğu'ndaydım ve orijinal hayatıma dönememiştim. Yavaş yavaş burada yaşamaya alışmaya başlamıştım.
 
O kış gecesi bütün hayatımı burada yaşamak zorunda kalabileceğimi yoğun bir şekilde hissettiğim zamandı.
 
 
 
 
BÖLÜM 5: ÇOCUKLAR BÜYÜYOR (Bu kısım gerçek romanın chapter kısmı)
 
 
 
 
Zamana kıymetli dedim ya daha hızlı geçti.
 
Gerçekten.
 
Bebeklerim bu yıl on dört yaşlarındaydılar. Sanki bir hayalet bana oyun oynamış gibiydi. Bu arada, uzadıkça aldığım kıyafetler bir kamyonu doldurmaya yetmişti.
 
Zamanla çok şey değişti ama daha da fazlası ise aynı kaldı. Carol ile prens arasındaki ilişki biraz daha da ilerledi.
 
Gerçekten arkadaş olmuşlardı.
 
Bazen birbirleri için bir şeyler yaptılar, birbirlerinin hatalarını örttüler ve zor zamanlarında birbirlerini rahatlattılar
 
İstediğim gibi güzel ve tatlı büyüdüler.
 
Tembellik ederek oturan Carol’un yanında oturuyordum. Masasına dokundum.
 
‘‘Bir kitap oku ya başka bir şey yap. Benimle olan iddianı unuttun mu?’’
 
Zaten kışın sonuydu. Bir süre sonra yeni yıl başlayacaktı. Biraz daha şal giyindim ve Carol’a baskı yaptım.
 
‘‘Caaaaarol?’’
 
‘‘Elbette! Bu sefer kesinlikle kazanacağım.’’
 
Benim hobim kitap okumaktı. Zamanımın çoğunu malikanenin çalışma odasında kitap okuyarak geçirirdim.
 
Ancak Carol kitaplardan daha çok çay partileri ve elbiselerle ilgilenen bir leydiydi. Bu yüzden Carol’un çalışması için bir iddia ortaya sürmüştüm.
 
Eğitmenlerimiz genellikle rekabet duygusunu uyandırmak için bize testler verirdi.
 
Ve sınavda o beni yenerse onun dileğini gerçekleştirirdim
 
"Kazanırsam, beni gerçekten gece pazarına mı götüreceksin?"
 
‘‘Ben sözlerimi tutarım’’
 
Sözleri tutmanın önemini öğretmek için kişisel olarak örnek bir kişilik oluşturmuştum.
 
Eskiden yalancı ve dolandırıcı olan orijinal Carol'u değiştirme çabalarımdan biriydi.
 
Genelde içeride kalmayı tercih ettiğimden onunla dışarı çıkacağım için heyecanlanan Carol, bir kitap alıp karşıma oturdu.
 
Ayrılmış koltuğumdaki çalışma masasında ikimiz için her zaman hazır parşömenler ve tüy kalemleri vardı.
 
Carol’un gri kafasının kitaplarının üzerine eğildiğini görünce uykulu bir şekilde esnedim.
 


**********************************************


Umarım beğenirsiniz. Sonunda büyüdüler. Ahh gerçekten biraz büyümeleri iyi oldu. Umarım beğenirsiniz.... İyi okumalar....

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


20   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   22 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.