Yukarı Çık




0   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   2 

           
 2 Mart 2007, ortaokula giriş törenimin olduğu gündü. Önceki gece neredeyse uyuyamadım, gergindim ve kalbimde çarpıntı hissettim. Bu yüzden yatakta dönüp durmak yerine bir kitap açtım. Gözlerim kapanmak üzereyken kitabı yere koydum. Gözlerimi tekrar açtığımda güneş çoktan parlıyordu. Karışmış saçımla yataktan çıktım. Başucumda dün gece bitirmediğim kitap vardı.

 Oturma odasına gidene kadar sıradan bir gündü. Annem kahvaltıyı hazırlarken  ben yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve saçımı düzelttim. Sakin bir zihin ile gardobumun önünde duruyordum. Ancak baştan-aşağı-beyaz okul üniformamı görünce dilim tutuldu.

 Ne? Kaşlarımı çatıp gözlerimi ovarak baktım. Hiçbir şey değişmemiş gibiydi,  böylece bu kez kafamı duvara çarptım. Hâlâ gardropta hiçbir şey değişmemişti.

 Bu da ne? Üniformayı elimde tutarken hayret ettim. Tamamına tekrar tekrar baktığımda psikiyatrik hastane elbisesi gibi göründü. Ceket, etek gibi sırf beyazdı. Yelek açık bej renge sahipti ama yararı olmadı. Eğer bunu giyer ve ceketi düğmelersem, bütün olarak baştan aşağıya beyaz görünürdüm.

 Her şeye rağmen, üniformanın benim okulum için olmaması iyiydi. Benim okul üniformam normal bir lacivert rengindeydi.

 Zihnim bir süreliğine boştu. Anneme sordum,

 “Anne, üniformam nerede?”

 “Ne?”

 Annem bulaşıkları yıkadıktan sonra yanıma geldi. Beyaz üniformayı salladım ve ona tekrar sordum.

 “Anne, bu benim üniformam değil! Benimki nerede?”

 “Neden bahsediyorsun? Onu bir hafta önce sipariş ettin. O senin okul üniforman!”

 “Hayır.”

 “Ne için hayır?”

 Bir süreliğine ikimizin arasında garip bir sessizlik asılı kaldı. Ardından annem sanki ben şakalaşıyormuşum gibi sırtıma sertçe vurdu ve odayı terk etti. Acı içinde bağırırdım ama onu hiç düşünmeden üniformaya hayretle baktım.

 Bir an düşündüm. Üniforma güneşin altında sanki bir nur gibi ışık yayıyordu.

 Şimdi bu üniforma benim okulum için mi? Bundan sonra bu şeyi mi giymeliyim? Bu aptalca, herkes-için-uygun-olmayan türdeki üniformayı?

 Okulun ilk gününden işlerin ters gittiğini hissettim. 

 Üniformayı giyerken yüzümde dehşetin belirtisi vardı. Kötü şansım henüz bitmemişti. Gelecek 3 yılda karşılaştığım talihsizlik silsilesinin başlangıcıydı.

 Apartmanımın ön kapısından bir adım attığımda bunu fark ettim.

 Dışarı çıktığımda, ön kapının tam arkasında duran, daha önce hiç görmediğim bir kız vasıtasıyla şaşırdım. Eğer kapıyı ardına kadar açsaydım ona çarpabilirdi. Kız bu denli yakındaydı. Demek istediğim, neden o kadar yakın duruyordu? Küt küt atan kalbimi sakinleştirmeye çalışarak ona bakmak için döndüm ve ağzım açık kaldı.

 Ne kadar güzel bir kız. Çok göz kamaştırıcıydı. Hayatımda ilk defa bu kadar güzel bir kızı böylesine yakından görüyordum.

 Yumuşak cildi o kadar solgundu ki damarlarını açığa çıkarıyordu ve jet siyahı saçları cetvelle çizilmiş bir karikatür gibi doğruca beline dökülüyordu. Güneş ışığı saçına karıştığında, mor ışık huzmesi koyu saçlarına bir ok gibi aktı. Işık gözlerine de bulaştı ve transparan, parlak bir mora dönüşüp parladı. Işığın tarafından gizlenen kısımlar gözbebeği gibi siyahtı.

 Kıvrımlı dudakları parlaktı, küçük ve keskin bir burnu vardı. Ona bakmamla tüm yüzü aydınlanmış gibi göründü.

 Ona dik dik bakarken okula gitmeyi bile unuttum. Sonra sessizlik içinde bana gözünü diktiğini fark ettim, ki bu beni gerçekliğe döndürdü. Ah Tanrı'm, apaçık ona bakan bir yabancıydım!

 Onu daha önce hiç görmedim, yeni mi taşındı? diye düşündüm. Her neyse, böyle bir güzelliğin karşı kapıda yaşadığına inanamadım. Benim yaşım civarında gibi görünüyordu, bu yüzden ona dostça davranmak istedim. Ona kötü bir izlenim vermemiş olmayı umdum.

 Çok şükür, gücenmiş görünmüyordu. Sadece güzel gözleriyle bana bakıyordu. Merhaba demeli miyim? O an beceriksizce elimi uzatmaya çalıştım.

 Parlak bir biçimde gülümsedi ve birdenbire ellerimi tuttu. Vay, bayağı dışadönük? Bu benim düşündüğümdü.

 “Donnie, geç kalacağız. Hadi gidelim.”

 “…?”

 Güzel bir sesi bile vardı… Hayır, konu bu değil!

 Ne? Benimkini tutan ellerine bakarken çok şaşırmıştım. Bu arada, tereddüt etmeden asansöre kadar bana yol gösterdi. Bekle, dur! Elimi ondan çektiğimde bana döndü. Berrak gözleri kalbimi fenalaştırdı.

 “Demek istediğim, ne yapıyorsun?” diye sordum.

 İlk görüşmemizde beni adımla çağırıyordu ve okula gitmek için koşturuyordu, ne yapmaya çalışıyordu? Kız, her nasılsa, benim olduğumdan daha şaşırmış görünüyordu.

 “Bununla ne demek istiyorsun? Okula gitmeliyiz!” diye sordu,

 “Elbette, gitmeliyiz! Ama neden birlikte gitmeliyiz?”
 
 “Ne?”

 Diye sordu ve üzgün görünerek dudaklarını kenetledi. Güzel alnında bir kırışıklık vardı.
  
 Bir süre için ağır bir sessizlik mekanı doldurdu. Aniden, üniformasının benimkiyle aynı olduğunu fark ettim. 

 Karanlık bir koridorun ortasında duruyorduk ama beyaz üniforması çok canlı ışıldıyordu. Göğsünün üstünde Ban Yeo Ryung yazan bir isim etiketi vardı. İsmini içimden okudum. Daha önce hiç bilmediğim bir isimdi.
 
 Ban Yeo Ryung bana üzgün gözlerle baktı, ellerimi tekrar tuttu ve konuştu,

 “Tamam, ne demek istediğini anlıyorum ama hadi önce okula gidelim.”

 Ne demek istediğimi anlıyordu? Cevaplamak istedim ama neler döndüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu. Nasıl olduysa onun ciddi yüzüne karşı hiçbir şey söyleyemedim. Belki anılarımı kaybettim ya da o masum gözlerin önünde aptalca bir şaka yapmış gibi göründüm.

 Nutkum tutulduğundan beri, Ban Yeo Ryung benimle araya mesafe koyarak yürüdü. Asansörden çıkmıştık ama hâlâ sessizlik içinde yürüyorduk. Sokağa çıktığımda etrafa bakarken rahatlamış hissettim.

 Garipti. Daha önce bu delice beyaz üniformayı civardaki 13 yıllık varlığım içerisinde hiç görmemiştim. Her nasılsa, bugün çoğu öğrenci gizli bir anlaşma yapılmış gibi bu üniformayı giyiyordu. Bu mantıklı mı?

 Gözlerim şaşkınlıkla yuvarlandı. Erkekler sıradan bir biçimde etraflarına bakıyorlardı ama yanımda sessizce yürüyen Ban Yeo Ryung'u görünce donmuşlardı.

 Erken baharın soğuk gün ışığı Ban Yeo Ryung'un beyaz alnına düştü. Parlak ışık, yuvarlak burun ucunda ve uzun kirpiklerinde asılı kaldı.

 Bu olağanüstü görkemli Ban Yeo Ryung belki de benim yüzümden depresif görünüyordu. Böyle bile hayran bırakan bir görüntüydü. Etrafımızdaki insanların neden ona hayranlık ile bakmaya devam ettiğini anlayabiliyordum. 

 Ben Ban Yeo Ryung'a bakarken gözlerini kaldırdı ve beni görüşü içerisine aldı. Ardından etrafına baktı, kolunu cesareti kırılmış gibi tuttu. Sonra bana,

 “Donnie.” dedi.

 “Evet?”

 “Yürürken elimi tutabilir misin?”

 Etrafındaki insanlara bakarken ürkek gözlerle konuştu. Onların bakışları rahatsız edici olabilirdi. Şey, yürüyen herkes ona bakıyordu. 

 Bir süre tereddüt ettim ama kolumu hafifçe onunkine uzattım. Sonra gülümsedi. Elini elime sardı ve yürümeye devam etti. Onun koruması olmak biraz iyi hissettirdi.

 Okula yaklaşıyorduk. Yerleştirme sınavı için gittiğimden beri binanın tamamını hatırlıyorum. Diğer devlet okulları gibi eski görünüyordu, ama o kadar da kötü değildi. Sadece öğrencilerin ders alıp öğle yemeği yemesi için varolan gri bir binaydı.

 Geldiğimizde bu düşüncelerle kafamı kaldırdım. Uzakta, mavi gökyüzünün altında okul çitinin karşısında büyük bir bina vardı. Aman Tanrı'm!? Kaşlarım gözlerimin üstüne kapandı. 13 yıldır bu semtte doğdum ve büyüdüm ama hiç böyle bir okul görmedim. En az beş katlıydı. Her tarafı cam duvarlarla kaplı ana bina ve bir ek bina bulunuyordu. Bu büyük bir mağaza olmalı, nasıl bir okul olabilir? Her neyse, daha da yaklaşmamla, görünüşe göre okul buydu. Etrafındaki çitler temiz kahverengi tuğlalardan yapılmıştı ve önünde okulun isim tabelası vardı.

Ji Jon Ortaokulu


Wattpad'de daha ilerideyiz. Okumak için tıklayın.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


0   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   2 


468x60


DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.