Ardından ailesi de kızlarına kavuşmanın sevincini yaşayarak Fresta'yı kucakladılar. Fresta durumundan hiçte şikayetçi değildi. Kendini onlara karşı sıcak hissediyor ve onların yanında rahat ediyordu. Kucaklaşmadan sonra hep beraber içeriye geçtiler.
Fresta, ailesi ile büyük bir salondaki gösterişli ve rahat koltuklara oturdu. Annesi ve babasının oturdupu koltuğun kenarında ise Kovl ve Tisha ayakta duruyordu. Fresta'nın babası söze girdi.
"Fresta, kızım, kurtulmana çok sevindik. Kaybolduğun iki gün boyunca korumalarımız tüm krallıkta seni arıyordu. Fakat bize verilen rapora göre hafızanı kaybetmişsin. Bu doğru mu?"
Fresta'nın babası, Fresta'ya bu soruyu sorarken endişeli ve hüzünlü gözlerle bakıyordu.
"Bu.. doğru. Hiçbirşeyi hatırlayamıyorum."
Fresta bunu söyledikten sonra annesi de nazik ve hoş sesiyle konuşmaya katıldı. Oldukça üzgün görünüyordu.
"Hmm, bu kötü. Fakat belki de zamanla anılarını geri kazanabilirsin. O zaman şimdilik biz de duruma ayak uyduralım ve ilk önce kendimizi tanıtalım."
"O halde anneciğim, babacığım, izninizle ilk önce ben başlayacağım. Abla, benim adım Yures. 5 yaşındayım ve senin küçük kardeşinim. Sen de benim ablam Fresta'sın. Birlikte birçok oyun oynardık ve her zaman bana hikayeler okur, derslerimde yardım ederdin. Umarım hafızan geri gelir ablacığım."
Fresta, Yures gibi 5 yaşındaki bir çocuk bu şekilde zekice konuşunca oldukça şaşırmıştı. Nasıl 5 yaşındaki bir çocuk bu kadar net ve kusursuzca konuşabilirdi? Bu oldukça ilginçti. Yures bir dahi olmalıydı! Fakat etrafındakiler Yures'in böyle konuşmasına hiç şaşırmış görünmüyorlardı.
"Yures kendini tanıttığına göre sıra bizde. Benim adım İnel. 29 yaşımdayım. Yures ve senin annenim."
"Ben de, Astil. 32 yaşımdayım. Senin baban ve Rodalenne ailesinin şu anki lideriyim. Biz annen ile beraber hafızanı geri getirebileceğimize inanıyoruz, kızım. Endişelenmene hiç gerek yok."
Fresta şaşkındı. Bu insanlar oldukça zarif ve hoşlardı. Fresta nedenini anlayamasada kendini bu aileye karşı çok sıcak hissediyordu. Fakat bu insanların bu kadar nazik olmasına rağmen insanlar neden Rodalenne soyadını duyunca korkuyor ve endişeye kapılıyordu? Fresta bunun nedenini oldukça öğrenmek istiyordu.
"Fresta, hafızanı kaybettiğine göre soracak bir sürü sorun olduğuna eminim. Haydi bakalım aklındakilerin hepsini sor."
Bunu söyleyen nazik sesiyle Fresta'nın annesi, İnel'di.
"Evet. Aklımda birçok soru var. Fakat en çok anlam veremediğim şey, insanların neden Rodalenne ailesine düşman oldukları. Bunu detaylı olarak öğrenmek istiyorum."
"Pekii, ilk sorun buysa bunu en iyi baban anlatabilir. Değil mi, Astil?"
"Tamam, karıcığım. Anlatıyorum o zaman. Tüm herşeyin başlayacağı zamana ineceğim. Bu krallık buraya gelmeden önce burada sadece Rodalenne ailesi yaşıyormuş. Fakat günlerden bir gün Yunio krallığı, düşmanları olan ////// krallığından kaçarken buraya gelmiş ve burada yaşamaya başlamışlar. O zamanlar Yunio'nun kralı ile Rodalenne ailesinin o zamanki aile büyüğü çok yakın arkadaş olmuş. Zamanla Yunio Krallığı oldukça büyümüş ve Rodalenne ailesi kralla dostluklarını koparmamak için krallığın en saygın ailesi pozisyonuna gelmiş. Kral ne zaman birşey yapacak olsa bizim ailemize danışırmış. Uzun zaman boyunca bu dostluk devam etmiş. Fakat bu dostluğun arasında büyük bir güç farkı vardı. Bu yüzden zamanla dostluğun yerini kıskançlık, kıskançlığın yerini korku, korkunun yerini ise ihanet aldı. Şu anki kral, Kral Kutan için de aynısı geçerli oldu. Sen daha doğmadan 2 yıl önce, Kral Kutan dostluğumuza ihanet etti ve kız kardeşimi öldürdü. Fakat beni öldürmeyi başaramadı. Soyumuzu kurutmak istediği oldukça belliydi. O zamanlar daha annenle evlenmemiştim. Kral Kutan ihanet edince bu krallıkla düşman hale geldik. Bu en güçlü aile ve en büyük otoriteye sahip kral arasındaki büyük bir savaştı. Bu işi o zaman kolayca bitirebilecek kadar güce sahiptik. Fakat atalarımızın arasındaki dostluğun hatırına bunu yapmadık. Savaş zamanla durgunlaştı ve annenle evlendik. Daha sonra da sen doğdun. Senin bu tür bir ortamda büyümeni istemedim. Bu yüzden kralla bir ateşkes anlaşması yaptık. Bu anlaşmaya göre sen 10 yaşına gelip güçlenene kadar ne biz, ne de onlar birbirimize saldırmayacaktık. Normalde kral bu anlaşmayı kabul etmezdi. Fakat kendi halkının ve askeri gücünün durumu savaşımızdan dolayı oldukça vahimdi. Bir toparlanmaya ihtiyaçları vardı. Bu nedenle anlaşmayı kabul ettiler. Fakat gel gör ki, bir kez ihanet eden tekrar ihanet etmez diye birşey yok. Kral anlaşmanın süresinin dolmasına yalnızca 2 ay kala sana saldırdı. Tahminimizce bu senin uyanışını engellemek ve ailemizin güçlenmesini durdurmak amacıyla yapılmıştı. Gerisini zaten biliyorsun. İşte olanlar böyle, Fresta."
Fresta, tüm bunları dinleyince oldukça şaşırmış ve biraz da ürpermişti. Neler olmuştu böyle? Ortama kısa bir süre sessizlik çöktü. Bu sessizliği bozan ses Fresta'nın annesinindi.
"Baban ailemizin geçmişini anlattığına göre başka sorun var mı, Fresta?"
"Manor, az çok sorularımı cevaplamıştı. O yüzden şimdilik soracak çok bir şeyim yok."
Birden Fresta'nın yanında oturan Yures Fresta'ya sarıldı. Ablasını özlemiş olmalıydı. Fresta kendini en çok Yures'e yakın hissediyordu. O da Yures'e içtenlikle sarıldı.
"Abla, seni çok özledim. Beni gerçekten hatırlamıyor musun?"
Yures, her ne kadar bir yetişkin gibi konuşsa da, o bir çocuktu. Gözlerinden damla damla gözyaşları dökülmüştü. Ablasını gerçekten çok özlemişti, hafızasını kaybettiği ve artık onları hatırlamadığı için çökmüştü.
"Ağlama, Yures. Belki de bu yalnızca geçici bir durumdur. Kendini üzme, tamam mı?"
Yures göz yaşlarını silerken ablasına cevap verdi.
"Tamam, abla."
Yures gözyaşlarını sildikten ve sakinleştikten sonra evin baş hizmetçisi İnel'in yanına geldi.
"Hanımım, yemek hazırlandı. Masaya geçebilirsiniz."
Hizmetçi yemeğin hazır olduğunu bildirdikten sonra herkes kalktı ve masaya geçti. Masada çeşit çeşit yemek vardı. Sofra gerçekten eksiksiz ve şahane görünüyordu. Herkes yemeğini yedi ve hizmetçiler masayı toplarken Yures ablasının yanına geldi. Yures gerçekten çok tatlı ve akıllı bir çocuktu.
"Abla, odanın yerini hatırlamadığın için seni ben götüreyim mi? Kaybolabilirsin."
"Tamam, Yures. Hadi gidelim"
Yures yüzünde tatlı bir gülümsemeyle ablasının elini tuttu.
Devam edecek...
Merhaba arkadaşlar. Ben bu serinin yazarıyım. Seri şu anda yalnızca mangatr ve tatliidurakk.blogspot.com da yayınlanıyor. Şu anda elimde bir bölüm daha var. Fakat bu bölümü yayınlamak için de bir şartım var. Bildiğiniz gibi yorumlar bir yazarın en büyük destekçilerindendir. Fakat bu seride hiç yorum yok. Bu yüzden seriye yorum yapıldığında yeni bölümü hemen yükleyeceğim. Aksi halde bölüm haftaya yüklenecektir. Hoşçakalınn. :)
_SecretWriter_
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.