The S-Classes That I Raised - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




1.5   Önceki Bölüm 
           
Dünya zindanlara uyum sağladığında Avcılık iyi para kazandırmasıyla ünlendi.

S-sınıf olmayı bir kenara koy, sıradan bir B-sınıf olman bile sana bir ton para kandırır. Ayrıca C-sınıflar da yüksek bir yıllık gelire sahiplerdi ve D-sınıflar da 100 milyona kadar çıkıyordu. Hatta daha düşük sınıflarda yani E-sınıfının altında ve savaşa yatkın olan F-sınıfları bile orta ölçekli işletmelerdeki ofis çalışanlarından daha iyi kazanç elde ediyorlardı.

Zindanlardan çıkan büyülü taşlar yeni bir güç kaynağı haline geldi. Hatta yeni ilaçların ve faydalı malzemelerin geliştirilmesi için gereken yan bileşenler oldular. Sadece bunla da kalmıyor, sihir ve bilim çeşitli yeni teknolojiler üretmek için el ele verdiler.

Böyle bir dünyada hızla büyüyen Haeyeon Loncası’nın uzun boylu ve yakışıklı lonca lideri S-sınıf Avcı Han Yoohyun’un popülaritesini uzun uzadıya açıklamaya gerek var mıydı? Henüz 20 yaşındayken, genç olmasının yanı sıra gelecek vadeden biriydi.

Vereceği röportajda tek bir ifadesi bile reytinglerinin fırlamasına ve fotoğraflarının bulunduğu dergilerin bir anda tükenmesine yeterdi.

’Eğer o herifin bu kadar evcimen olabileceğini keşfetseydiler tepkileri bomba gibi olurdu.’

Geniş mutfakta Yoohyun-ie’nin arkasını izlerken indüksiyon ocaktan tencere kaldırışını izliyordum. Bir yandan da içimden söylenip duruyordum. Bana akşam yemeğine çıkmamızı söylediğinde doğal olarak dışarıda yemek yiyeceğimizi düşünmüştüm. Kendi evinde yaptığı yemeklerle sunum yapacağını beklemiyordum.

Söz etmeden geçmeyeyim. Yoohyun-ie’nin evi Haeyeon Loncası binasının üst katlarından birindeydi. Güvenlik nedenleriyle hangi kat olduğunu kesin olarak bilemiyordum ama sanırım katın yarısı kadardı. Dışarıya giden merdiven, asansör veya kapı yoktu. Tek ulaşım yolu ise aşırı pahalı olan mini portal idi.

"Yemek yapmada iyi olduğunu bilmiyordum."

Masaya oturup kardeşimin yemek pişirmeyi bitirmesini izlerken aniden konuştum.

"Kendim için pişirirken geliştim."

"Eh? Neden ki? Çok paran yok mu?" 

Uyanış geçirdiği andan itibaren birinci sınıf bir şef tutmak ya da yemek istediği herhangi bir şeyi satın almak için fazlasıyla para kazandığını düşünmüştüm. 

O herif, sorumu biraz mahcup bir ifadeyle yanıtladı. 

"Şu an zehir giderme ve anti-lanet gibi eşyalarım var ama daha önce onlara sahip değildim. Yani kendi yemeğimi yapmak daha güvenli hissettiriyordu. Şimdi bile zindanlara girerken yanıma kendi yaptığım kurutulmuş erzaklardan alıyorum çünkü zindanların içerisi daha tehlikeli oluyor."

"...Zehir giderme? Anti-lanet?"

Şu an duyduğum şeyler neydi? Yani, yediklerini zehirleyen ve lanet koyan şerefsizler olduğu için kendi yemeğini kendisi yapmak zorundaydı... bu muydu? 

"...."

Bilmiyordum. Geçmişte bu adamın sadece başarılı ve şansla dolup taşan bir S-sınıf olduğunu düşünüyordum. Geriledikten sonra bile muhtemelen biraz mücadele ettiğini düşünerek salmıştım. Hayatının tehdit altında olacak kadar bir kaosun ortasında olacağı aklımın ucunda dahi geçmemişti. 

Çünkü bana göre Yoohyun-ie, ona bakamayacağım kadar güçlü biriydi. Uyanış geçirir geçirmez herkesin ilgisini üzerine çekti ve inanılmaz bir iş çıkardı. Sadece ’S-sınıf’ etiketine baktım ve yüzeyin altındaki her şeye gözlerim ile kulaklarımı kapattım. 

"Şu ifadeyi takınma. Bu benim seçimimim sonucu." 

Yoohyun-ie masaya yaklaştığında yumuşak bir sesle konuştu. 

"Keskin taş, çekiçle dövülür. Büyük lonacaların büyük şirketlerle iş birliği yaptığı bu ortamda, kendi birliğini kurmak isteyen genç bir çocuk ortaya çıktığında iyi karşılanacağını mı düşündün? Uygun bir loncaya katılsaydım ya da sponsorları kabul etseydim bu noktaya gelemezdim."

O herif ’yapamazdım’ derken acı acı gülümsedi. 

"Bu yüzden ilişkimizin bozulması her zaman aklımdaydı. Seni korumak, sana göz kulak olmak, sana müdahale etmek ve hatta seni bağlamak- tüm bunlar benim seçimimin sonucuydu. Biricik aileme el uzatacaklarını bile bile kendi loncamı kurdum."

"...Neden hiçbir şey söylemedin?"

"İlk başta sana yük olmak istemedim ve daha sonra ise...anlamayacağını düşündüm."

Eğer geriye dönmeden önceki versiyonum burada olsaydı, kendi başıma hayatta kalabileceğimi ve kardeşime beni yalnız bırakmasını bağırarak söyler ya da ona kızardım. 

"Ama düşüncelerim tamamen yanlışmış. Ben küçükken olduğu gibi hala beni düşünüyor ve benim için endişeleniyorsun. Ancak bunu bilmiyordum o yüzden hep yanlış anladım. Üzgünüm." 

"...Benim de pek iyi davrandığım söylenemez." 

"Nedenini bile bilmeden yaptığın her şeye müdahale etmeye devam ettim. Yani öyle davranmana anlayış gösterilebilirdi."

Yüreğim yandı. Bebek kardeşimin hazırladığı pirinçten bir kaşık yediğimde içimdeki o sıcak gıdıklanma hissi güçlendi.

Zamanı geri almak iyi bir seçimdi.

Hayatım boyunca yaptığım en iyi seçimdi. 

"Durumu az çok anlıyorum. Ama bugün yaptığın bir tık aşırıya kaçmıyor muydu? Dışarı çıkmayayım diye beni hapsetmek mi? Bu kadar ileri gitmene gerek yoktu. Şimdiye kadar büyük bir şey yaşanmadı."

’Biraz gevşe’ demeye getirdiğimde masanın karşısında otururan Yoohyun-ie’nin yüzü hemen sertleşti. 

"Hayır."

"Neden? Etrafta gezinirken dikkatli olurum. Bu sabaha kadar her şey gayet de iyiydi."

"Sabahki durum ve şimdiki durum farklı. Şimdiye kadar güvendeydin çünkü seninle tüm bağlarımı tamamen kesmiştim. Uyanmış bir kişinin Uyanmamış bir kişiyi hedef alması büyük bir suç bu yüzden onların, senin peşinden gitme riskini almalarının gereksiz olduğunu düşünmelerini sağladım." 

Sesini düşürerek devam etti. 

"Ama eğer senin Haeyeon Loncası’na getirilmen ve burada yaşaman izin verilmesi için doğrudan emir vermiş olsaydım düşmanlarım aktif olarak seni hedef almaya başlayacaklardı. Şu anda burada olmanla bile eminim ki sana göz dikmeye başlamışlardır."

"O hâlde görünüşte anlaşamıyormuş gibi davranmaya devam etmek daha iyi olmaz mı?" 

"Ama sorun olmayacağını söylemiştin." 

"...Ne?"

Ne zaman bunu demişim? Beni hapsetmesine izin verdiğime dair en ufak bir anım yok.

Yoohyun-ie utanmaz bir ifadeyle karşılık verdi. 

"Özür diledin ve beni sevdiğini söyledin. Dürüst olursak bunların hepsi benim hatam ve sorumluluğumdaydı ama hepsini kabullendin. Bu, buna izi vermekle hemen hemen aynı şey." 

Bu-bunu böyle mi yorumlamış? Şu velet, gerçekten bir garip davranıyor! 

"Saçmalama! Hapis hayatı yaşamayı kesinlikle reddediyorum."

"Sadece bir yılcık dayan. O süre içerisinde hepsinden kurtulacağım." 

Böyle acımasız şeyler söylerken gülümseme! Ve 1 yıl değil! 3 yıl! Bu 3 yılını aldı! 

Lanet olsun. En iyi kararmış! Kıçımın kenarı! Sinirlendiğim için tansiyonum çıktı ama uzunca derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Önümdeki kaphe herif benim kardeşimdi ama bundan daha önemlisi S-sınıf Uyanmış biri olduğuydu. O da birçok zorluktan geçmiş bir lonca lideriydi. Duygusal olarak ona saldırsam bile küçük bir çizik dahi atamazdım. 

Zorlayarak kazanmam mümkün değildi bu yüzden bir şekilde bunu konuşarak çözmem gerekiyordu. 

"Öyle olsa bile 3- yani 1 yıl boyunca nasıl kilitli yaşayabilirim? Bir insan sadece bir ay boyunca bir odada tıkılıp kalırsa depresyona girer. Peşimde insanlar olsa bile güpegündüz eylemde bulunmaları zor olmaz mı? Ve eğer bu gerçekten işe yaramazsa o zaman bir koruma alarım. Sunghan-ssi gibi biriyle dolaşabilirim, değil mi?" 

"Tabii ki arada çıkmana izin vereceğim."

Konuşmam bittiği gibi gerçekler yüzüme vurdu. Şu an oturmuş dışarı çıkabileceğim zamanlar için pazarlık yaptığım kişi annem ve babam değilde küçük kardeşimin olduğu gerçeğini inanamıyorum. Benim yaşımdaki birine ebeveynler bile bir şey söyleyemezken ben nasıl bu hale geldim? Üstüne üstlük, gözlerimin önündeki velet, bizzat yetiştirdiğim kişiyken! Pozisyonlarımız tamamen tersine dönmüştü. 

"Programa bağlı olarak değiştireceğim. Çünkü bir zindan baskına gidersek seni koruma için atayabileceğim herhangi bir A-sınıf olmayacak. Ve seni bir B-sınıfına bırakmak riskli olur." 

Yani boş zamanı olan bir A-sınıf olsaydı sorun olmazdı. Kendimden emin bir şekilde ağzımı açtım. 

"O zaman özel A-sınıf bir koruma bulursam serbestçe dolaşmama izin ver."

"...Dışarı çıkıp bir A-sınıf mı bulacaksın?" 

"Evet." 

Yoohyun-ie’nin şüphe dolu gözleri aniden keskinleşti. 

"Hyung, uyanış geçirdin demek ha?" 

"...Hı?"

Na-nasıl bildi? Şu velet iğrenç derecede kıvrak zekalıydı. 

"Daha bu sabah Uyanış Yoldaşçıları ile buluşacaktın bu yüzden o sırada Uyanmamış olmalısın. Ne zaman Uyanış geçirdin? Benimle buluşmadan hemen önce mi? Yoksa hemen sonra mı? Demek o yüzden onlarla iletişime geçmeye çalışmaktan itaatkar bir şekilde vazgeçtin. Ve Avcı Derneği’ne gitmeyi de planlıyor olmalıydın."

...Nutkum tutuldu. Kristal topun nerede senin? 

"İstatistiklerin D veya daha aşağısı olmalı."

"Bunu da söyleyebiliyor musun?" 

"C-sınıf ve üstü çok önemli ölçüde değiştiklerinden dolayı vücutlarının yeteneklerine uyum sağlamakta zorlanırlar, bu nedenle bazı gariplikler açıkça görebilirsin. Özellikle Güçleri, B-sınıf ortalamasının üzerindeyse üç veya dört gün boyunca güçlerini kontrol edemediklerinden dolayı çevrelerinde hiçbir şey sağlam kalmaz."

Mantıklı. 

"Sen de öyle miydin?" 

"Evet, ama S-sınıfların uyum yeteneğini daha gelişmiş olduğundan bir günde alıştım. Tabii ki, sadece Zihin Direnci veya Mana’n aşırı derecede yüksek olsaydı C-derece veya daha yüksek olsan bile belli olmazdı." 

"Standart bir F-sınıfım" 

"Başlangıç becerilerin özel beceriler mi? Eğer A-seviye getirebileceğinden eminsen ya insanların beklenen Uyanış sınıflarını görebiliyor ya da onları Uyanış geçirebiliyorsun. Veya her ikisini de yapabiliyorsun. En az C-seviye olmalı.” 

S-sınıftı. Bu adamın önünde hiçbir şey söyleyemem. Yoohyun-ie’nin yüzü gözle görülür şekilde o kadar ekşiydi ki, beklediğim gibi, yeteneklerimi olduğundan küçük göstermenin daha iyi olacağını düşündüm. 

"Dediğin gibi, bu Uyanış ile ilgili özel bir yetenek ve haklısın C-seviye. Uyanmamış insanları Uyandırabilir ve beklenen Uyanış sınıflarını belli belirsiz tahmin edebilirim."

"Ne kadar doğru?" 

"Yaklaşık elli-elli. Güçlü mü yoksa zayıf mı olduğunu söylemek gibi. Sen ve Sunghan-ssi arasında bir ayrım yapmıyor. Muhtemelen B ile daha yüksek ve C ile daha düşük arasında ikiye ayırıyor. Kullanım arasındaki bekleme süresi 30 gün. Bekleme süresi olmasaydı muhtemelen A-seviye civarında olurdu."[1]

Sözlerim üzerine o herif başını salladı. Gölgelenmiş yüzü hafifçe aydınlandı. 

"Hepsi buysa o zaman ortaya çıksa bile seni çok fazla hedef almazlar. B-sınıf ve daha üstünü önceden söyleyebiliyorsan o hâlde bu faydalı olur ancak bekleme süresi çok uzun. A-sınıf ve S-sınıf bulsan bile seninle sözleşme yapacaklarının garantisi yok. Birini Uyandırabiliyor olmanın cazibesi uzun sürmeyecek çünkü yakında Uyanış Merkezi kurulacak ve bu da onu önemsiz bir hale getirecek." 

"Uyanış Merkezi?"

“Son zamanlarda Uyanışın mekanikleri kabaca belirlendi. Bu yüzden merkezin inşasına yakında başlanacak. Derneğin hedefi, herkesin güvenli bir şekilde Uyanış geçirmelirini sağlamak. Bu süreçte her loncanın üst yönetimine haber çoktan gitti ve yatırımlar yapıldı. Ben de bir dereceye kadar yaptım."

“Harikaymış! Uyanmış insan sayısı önemli ölçüde artış gösterecek o zaman?”

“Resmi açıklama dört ay içinde yapılacak bu yüzden etrafa yayma sakın.”

“Daha başından beni konuşabileceğim biriyle tanıştıracak mıydın ki?”

Cevap vermek yerine sadece gülümsedi. Şu deli şerefsiz! Neden beni sadece yalnızlığa mahkum etmiyorsun ki? 

“Her neyse, A-sınıf birini bulacağım. Bu yüzden bana bir şans ver.”

“Eğer her 30 günde bir kısıtlama varsa bu kolay olmayacak. A-sınıflar yaygın değil.”

“Ama bir yıl sürmeyecek. Ve eğer şansım yaver giderse hemen bulabilirim.”

Tabii ki şansa ihtiyacım yoktu. Zaten kimlerin A-sınıf olduğunu biliyordum.

Yoohyun-ie bir süre düşündükten sonra konuştu. 

“Tamam. Eğer gerçekten bir A-sınıf bulup onlarla anlaşma yaparsan aşırı korumacı davranmayacağım. Sadece savaş veya savunma da uzman olmaları yeterli.”

Sonunda onayını aldım. Kardeşim aşırı derecede katı bir pislik. Kendisi bir şart daha ekledi ama Bak Yerim, savaş büyücüsü olarak ün salmıştı yani bir sorun yoktu. Tek sıkıntı o anahtar kelimeydi. Ulan hayat... 


_____________________________

[1] Diyor ki kesin bir fark belirtmiyor. Yani S-sınıf A-sınıf falan diye ayrım yapmıyor. Belli bir sınır vermiş onun üstü altı şeklinde bana gösteriyor demeye getirmiş. 


Redakte: Ben :’D sıkıntılı bir yer varsa bildirmekten çekinmeyin 🫂


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


1.5   Önceki Bölüm 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.