Yukarı Çık




8   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   10 

           
Ruh mağaraları karmakarışık ve derindi,  rüzgâr ve ay ışığı olmaksızın dönen yüzlerce yolda binlerce geriye dönüş adımıyla derinde olmasına rağmen soğukluk hissi neredeyse fark edilemeyecek kadardı. Manzarada büyük ve küçük kireç taşları belirmişti, doğal taş yataklarını açığa çıkarıyordu.
 
 
Merkezde başka bir dünyadan ortaya çıkmış gibi gözüken temiz bir şekilde içini yansıtan suyla dolu bir havuz bile vardı. Bir sürü mağaranın içerisinde sadece bunda vardı fakat Shen Qingqiu başka bir bölgeye bakma düşüncesine pek razı değildi.
 
 
Shen Qingqiu, tekniklerine yeni bir anlayış katmak istiyordu. Taş yatağına oturup efsun yapmaya başladı.
 
 
Yine de muhtemelen Yaşlı Adam Tanrı onun doğru dürüst, iyi bir şekilde efsun yapmasını istemiyordu. Tuhaf sesleri duyduğunda pek de uzun meditasyon yapmamıştı.
 
 
Birisinin acı ve hırıltıyla soluma sesiydi.
 
 
Sadece kulaklarına tuhaf gelecek kadar keskin değildi, vücudunun ruhanî enerjisi tuhaf ve neredeyse şiddetli enerji dalgalanmalarının dolup taşmasını deneyimledi.
 
 
İyi. Shen Qingqiu bir şey olduğunu biliyordu. Ruhanî mağaranın içinde doğal olarak onun dışında başka insanlar da inzivaya çekilip efsun yapıyorlardır. Sadece başkaları efsun yapmıyordu da... Birisi qi ayrılması* efsununu da yapıyor gibi gözüküyordu. Bu kritik bir andı.
 
 
Qi Ayrılması: Pinyin’de Zhou Huo Ru Mo’dur. Qigong ayrılması olarak da bilinir. Efsun temelinin dengesizliğinin içsel ve/ ya da ruhsal hasara neden olmasıdır. Düzgün egzersiz ve efsun yapmayanların, kalplerine yenilip şeytanî ya da yasaklanmış sanatları düşüncesizce kullananların başına gelir.
 
 
Ben! Sadece! İnzivaya! Çekilip! Efsun! Yapmak! Ve! Askerî! Gücümü! Yükseltmek! İstemiştim! Bunu yapamaz mı?! Yapamaz! Mı?!
 
 
Shen Qingqiu gözlerini aniden açıp araştırmaya karar verdi. Sesi ve ruhanî enerjinin dalgalanmalarını takip etti. O doğrultu boyunca yürürken yedi dönüşün ve sekiz dönemecin ardıdan bozulma gittikçe büyüyor ve büyüyordu.
 
 
Sonunda, başka bir ruhanî mağaraya vardı. Girdiğinde, arkasını ona dönmüş beyaz kıyafetli birisini ve yere düşmüş kılıcı gördü.
 
 
Mağaranın içi kılıç kesiklerinden ruhanî enerji izleriyle ve kılıcı kapsayan cinayet sahnesinden gelen taze kan kokusuyla doluydu. Beyaz kıyafetli kişinin bedeninde bile kanlı izler vardı.
 
 
Qi ayrılması oldukça korkunç gözüküyordu!
 
 
Shen Qingqiu diğer kişiye kendi yüksek seviye ruhanî enerjisinden ödünç verirse ona yardımcı mı olur yoksa öldürmek üzere yaralar mı diye iyice düşündü. O anda, yere düşmüş kılıca göz attı.
 
 
Kılıcın şekli şu anda inceydi, muhtemelen sahibinin ruhanî enerjisini korumaya çalışmasındandı. Bütün vücudundan şiddetli gümüş bir ışık yayılıyordu, tuhaf karanlık bir efsun kazınarak kılıcın boylu boyunca iz bırakmıştı.
 
 
Shen Qingqiu bu kılıcı gördüğünde hangi kılıç olduğunu ve kime ait olduğunu hemen anlamıştı.
 
 
Lanet!*
 
 
Lanet(ma dan): Tam çevirisi annesinin yumurtası olan kelime ‘kahretsin’, ‘lanet’ gibisinden sövmeye denk gelmektedir.
 
 
İyi bir ölüm arıyorduysa eğer bu kişiyle karşılaşmamalıydı!
 
 
Daha önceden yardımda bulunmayı düşündüyse bile şu an hayatı boyunca kaçmak istiyordu.
 
 
Fakat çok geçti. Bu beyaz giysili kişi aniden arkasını döndü, çoktan onun kim olduğunu anlamıştı!
 
 
Shen Qingqiu, bu ‘yakışıklı adamı’ takdir edecek havada değildi! Bu yakışıklı adamın gözleri kan kırmızısıydı, alnı mavi damarlarla şişmişti, ona diz çöktürme niyetindeydi!
 
 
Kollarını savurarak kaçmaya başladı. Adam taş duvara avcuyla vurdu, taş parçaları her yere saçıldı; yerdeki uzun, düşmüş kılıç fırlayarak Shen Qingqiu’nin kireç taşı girişine doğru geri çekilme hamlesinin engellenmesini sağladı. Bütün bunlara sebep olan beyaz kıyafetli adam kurşun gibi atıldı.
 
 
Shen Qingqiu kaçmak için çok geç olduğunu ve gelen kavga için kafasını toplaması gerektiğini anladı. Sağ elinde ruhanî enerjisini topladı, bütün umudunu bu tek vuruşuna bağladı, karşısındakinin göğsüne avcunu vurdu.
 
 
Eğer bu kişi gerçekten de söylentilerdeki gibi birisiydiyse kahramanla kıyaslanabilecek kadar dayanıklılık gücüne sahipti ve vuruşu kesinlikle hiçbir lanet şeye yaramayacaktı. Muhtemelen Shen Qingqiu dövülüp kan öksürürken üç zhang* uçacaktı.
 
 
Zhang: 3 birimi 33,333… santimetreye denk gelen bir birim ölçüsüdür.
 
 
Yine de, bunlara rağmen etki göstermişti. Dövülüp kan öksürürken üç chi* uçan Shen Qingqiu değildi, karşısındakiydi!
 
 
Chi: Başka bir ölçü birimidir… 1 birimi 33,333 santimetreye denk gelmektedir, Çin versiyonuyla ayak ölçüsü sayılabilir.
 
 
O anda, Shen Qingqiu sağ elini kaldırdı ve avuç içi vuruşuyla kendisinin yere devirdiği beyaz kıyafetli adama baktı. Derinden hissetti, bu ağabey nasıl bu denli pislik olabiliyordu?!
 
 
Aslında, birisinin qi ayrılması efsunu yaptığında fazlasıyla ürkmüştü, ayrıca fazlasıyla kırılgan olmalıydı. Eğer şansın yaver giderse tek bir saldırınla son kez ayakta durabilmek için destek zerrelerini yok etme şansı yakalayabilirdin.
 
 
Shen Qingqiu’nin ifadesi onu yerde acıyla yarı diz çömelmiş pozisyonda izlerken karmakarışıktı. Onu zorla ayağa kaldırmaya çalıştı fakat tekrardan dizlerinin üzerine düştü. Sonunda, Shen Qingqiu sadece iç çekip yanına gitti, elini onun sırtına koydu.
 
 
 “Bunu açığa çıkaracağım.” Shen Qingqiu onun dinleyip dinlemediğini umursamıyordu, kendi kendine konuşuyordu: “Eğer gerçekten bu harekete aşina değilsem ve seni öldürürsem, beni suçlamaman için elimden geleni yapacağım.”
 
 
Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. Shen Qingqiu, adamın içindeki ruhanî enerjinin sakinleşip doğal durumuna döndüğünü hissetti. Ancak o zaman endişesini bırakıp elini çekebildi.
 
 
Beyaz kıyafetli adamın başı öne eğildi, hâlâ bilinci yerinde değildi.
 
 
Dürüst olmak gerekirse Shen Qingqiu çoktan bu adamın kimliğini tahmin etmişti, fakat sistemin uyarısıyla doğrulamak istedi.
 
 
Tebrikler! Sistemin duyurusu: “Liu Qinghe’nın ölümü’ sahnesini değiştirdin ve kötü adam ‘Shen Qingqiu’ye karşı olan nefret ve ölüm değerini azalttı, B Puan: +200!
 
 
Beklediği gibi bu onun yoldaş sekt ağabeyiydi, ayrıca sonunda asıl Shen Qingqiu’nin ellerinde yanlışlıkla ölen başka bir kurbandı da.
 
 
Cang Qiong Dağı sekti, On İki Tepe’nin Bai Zhan Tepesi’nin Tepe Lordu, Liu Qingge.* Liu Qingge fazlasıyla NB* bir karakterdi.
 
 
Bai Zhan Tepesi… Liu Qingge: ‘Yüzlerce Savaş Tepesi’ anlamına gelmekte, Qingge’nın adının anlamı da ‘Sakin Şarkı’dır.
 
NB(Niu Bi): Bu durum içerisinde anlamı kendinden emin, korkusuz, etkileyici, inanılmaz, muhteşem kişi anlamına gelmektedir. Sert çocuk anlamına da gelebilir.
 
 
Cang Qiong’un her bir On İki tepesinin kendine ait erdemleri ve kendine özgü özellikleri vardı. Örnek olarak, Qiong Ding Tepesi herkesin genel işleri izlemesine izin verir; Shen Qingqiu’nin Qing Jing Tepesi entelektüel ve edebî gençlerin favorisidir; Wan Jian Tepesi antik zamanlardan beri ünlü kılıç ustaları yetiştirir; Ku Xing Tepesi’nin* isminden de açıkça belli olduğu üzere; Shen Qingqiu’yi yenseniz bile oraya gitmek istemezsiniz…
 
 
Ku Xing Tepesi: Çileci Tepesi anlamına gelmekte.
 
 
On İki Tepeler arasında Xian Shu Tepesi* inanılmaz istenendi.
 
 
Xian Shu Tepesi: ‘Ölümsüz Güzel Bayan’ Tepesi.
 
 
Çünkü bu Tepe sadece kadın müritleri kabul ediyordu. Ayrıca müritleri kabul etmek için çok yüksek standartları vardı, bulut kadar güzel bir kadın olmalıydı. WS* okuyucusu, sayısız YY incelemesi yazıp yüzlerce çiçeğin özgürce uçmasını sağlayan, bu tip tarzları ifade eden bir yayıncıydı. Bunların arasında “Zorba Xian Shu Bana Âşık Oldu,” “Xian Shu Tepesi’ne Sahip Olduğum Zamanlardaki Günlerim” gibi bu tarz çalışmalar saygıdeğer şehvet içerikli şaheserlerdi. Asıl eserle popülerliği kıyaslanabilirdi bile.
 
 
WS: Pinyin’de wei suo diye geçmektedir, anlamı acınası/amiyanedir.
 
 
Fakat gençlerin en çok sevdiği, saygı gösterdiği, en çok katılmak istediği Tepe kesinlikle Liu Qingge’nın yönettiği Bai Zhan Tepesi’ydi!
 
 
Bu Cang Qiong Dağı sektinin meşhur savaş hanesiydi, ayrıca en büyük savaş gücüne sahip olandı.
 
 
Bai Zhan Tepesi’nin tarihi sayısız seçkin şahsiyetle, yüzlerce savaştaki galibiyetiyle, yenilmezlik efsanesiyle, pozitif olarak kanı kaynayan cesurlarla doluydu!
 
 
Bu yüzden, Shen Yuan bu karaktere epey büyülenmişti. Her zaman gücüyle takdir edilen bir adamdı. Asıl eserde görünüşü betimlenmese bile Shen Qingqiu’nin hayâlinde Liu Qingge bir adamın keskin yüzüne sahipti. Savaş Tanrısı’ydı!
 
 
Shen Qingqiu başını eğdi ve güzel kadınlarınkine benzeyen yüze baktı, zihnindeki görünümü paramparça oldu.
 
 
Yenilmez Bai Zhan Tepesi’nin Lordu’nun neden yüzü böylesine zarif genç prensinki gibi olmalıydı?
 
 
Fakat üzerinde düşününce Liu Qingge kadınları yöneten eşsiz güzellikteki Liu Mingyan’ın ağabeyiydi. Erkek kahramanın gelininin mizacı çelik kadar sertti, güçlü genetikler ayrıca fazlasıyla mükemmeldi, fazla bilimseldi!
 
 
Durmadan zafer kazanmış karakteri kibirle şahlanmıştı, ayrıca iyi bir görünümü vardı, yazarın onu erken öldürmesi boşuna değildi.
 
 
Kahraman bir kenara, kim kibirli olmaya cesaret edebilirdi ki? Dakikalar içinde ölürdünüz! Kahretsin, bunu daha evvel derince düşünmemişti. Bu kişiyi kurtarmak Luo Binghe’nın doğru şeyi yapmasına etki eder miydi?
 
 
Bu gösterişli karakter çok ortaya çıkmıyordu. Savaşçı cesaretini göstermek bile insanların altına etmesi için yeterliydi, var olması için bir başka önemli neden vardı: pislik Shen Qingqiu’yle olan karşılık olan davasıydı.
 
 
Liu Qingge ve Shen Qingqiu aynı sektten kardeşlerdi fakat aralarında kavga vardı.
 
 
Ayrıca bu nedenle Shen Qingqiu erkenden kaçmak istedi. Birlikteyken bir kere bile iyi geçinememişlerdi. Qi ayrılmasını da denkleme ekleyecek olursak ikisinden birisini takip edecekti: Shen Qingqiu’yi öldürebilir ya da asıl Shen Qingqiu gibi, Shen Qingqiu onu öldüren kişi olabilirdi.
 
 
Aralarındaki derin kinin nedeni bilinmiyordu, asıl Shen Qingqiu’nin Liu Qingge’yı öldürmesi acı gerçekti. Aynı zamanda bu olay açığa çıktığında Shen Qingqiu’nin duruşunu ve ününü kaybetmesine iten bir numaralı sebepti. Asıl Shen Qingqiu “Efsun içindeyken uyumsuz bir yol gördüm, bu kalbimi çalış benim küçük çırak kardeşimi öldürmemdeki tek sebepti.” demişti. Şimdi düşününce, muhtemelen hareketini burada yapmıştır…
 
 
Shen Qingqiu sadece akraba olduğu için kadın yöneticiyi öldürdü. Tabi ki de Luo Binghe karısının intikamını alacaktı.
 
 
Bahsedecek olursak, Shen Qingqiu’ye karşı olan nefret ortalama bir şiddette gerçekten değildi!
 
 
Shen Qingqiu, Liu Qingge kan kusmayı bitirip sonunda arkasına döndüğünde hâlâ geleceği için endişeleniyordu.
 
 
Liu Qingge gözlerini açtı ve aniden Shen Qingqiu’nin yakınında oturduğunu gördü, meşgul gözüküyordu. Başını eğdi, Shen Qingqiu’ye nasıl bakarsa baksın iyi bir niyeti yok gibi gözüküyordu. İçgüdüsü çınlıyordu, sessizce oturmaya çalıştı. Her nasılsa iç organlarındaki darbeden mağdurdu ve hâlâ içindeki çırpanış artıyordu. Kan tekrardan dışarıya püskürmüştü.
 
 
Yakınındaki Shen Qingqiu soğukkanlılıkla konuştu: “Hey, çok heyecanlanma. Hâlâ Bai Zhan Tepesi’nin Lordu’sun, nasıl bu kadar berbat gözükecek duruma gelebildin? Böyle gözükecek bir yüze mi sahiptin? Hadi, hadi, temizle.” Konuşurken mendili verdi.
 
 
Liu Qingge konuştu kan kustu: “Shen… tam olarak neyin peşindesin?...”
Shen Qingqiu onun için ne kadar zor bir durum olduğunu fark etti, sırtına avcunu yasladı. Aslında, Liu Qingge ona zarar vermek istediğini düşündü fakat kendini savunmaktan acizdi: sadece avuçlarını birleştirdiğinde ruhanî enerjisinin kanallarının içinde düzgün ve temiz bir şekilde aktığını hissetti, açıkça ruhanî enerjisini zirveye getirdi. Bunda, Liu Qingge Shen Qingqiu’ye öncekinden daha bile fazla şaşırmıştı.
 
 
Shen Qingqiu, sırtında elini tutarken ona konuştu: “Kıdemsiz çırak kardeş Liu, bu kıdemli kardeş şu aralar inzivadayken yeni yeni biraz anlayış kazandı. Önceki olayları düşününce bu kıdemli kardeş biraz utanmış hissetti.”
 
 
Liu Qingge daha bile şiddetli kusuyor gibi görünüyordu.
 
 
Shen Qingqiu düşündü: “Buna ne dersin, geçmişteki olayları geçmişte bırakalım. Şu andan itibaren, saygıyla birlik olup örnek çırak kardeş çifti olalım. Ne düşünüyorsun, kıdemsiz kardeş?”
 
 
Liu Qingge’yı öldürmediğinden beri hikâye çizgisindeki nefret engellenmişti. Muhtemelen onu kendisinin koruması bile yapabilecekken neden Liu Qingge’yla daha derin ve kanıtlanmış iyi ilişkisi olmasın ki?
 
 
Liu Qingge: “… Sen ciddi misin?”
 
 
Shen Qingqiu: “Ciddiyim. Daha fazla ciddi olamazdım. Bu kıdemli kardeşinin gözlerine bak, etkilendin mi?”
 
 
Shen Qingqiu KD fonksiyonunu çözdükten sonra hep sıkıntısı olmadığını ve geriye dönmeden ilerlemesi gerektiğini hissetti.
 
 
Liu Qingge’nın yüzü Shen Qingqiu’nin gözlerine bir anlık bakarken beklediği gibi çirkindi. Sonunda, tahammülünün sınırında katlanmıştı ve konuştu: “Sen, daha da uzaklaş.”
 
 
Shen Qingqiu anladığını ifade etti.
 
 
Sonuçta birçok yıldır karşılıklı iğrenti içerisindeydiler. İyi izlenimle aniden tazeleyemezdi ve sadece yavaşça ilerleyebilirdi.
 
 
Kafasını salladı, sözündeki kadar iyiydi. İleriye yürüdükçe başını çevirmeden elini arkaya sallayıp konuştu: “Eğer kıdemsiz kardeş pratik yaparken bir sıkıntıyla karşılaşırsa utanmasına gerek yok, bu kıdemli kardeşini yardım için çağırabilirsin. Bütün kardeşler yakın olup birbirimizle ilgilenmeliyiz.”
 
 
Liu Qingge eğer ondan iki kelime daha dinleyecek olsaydı tekrardan kan kusmaya başlayacağını düşünüyordu. Bakışı berbattı.
 
 
Shen Qingqiu çenesini kapadı ve gitti. Liu Qingge ruh mağarasının içinde yalnız kaldı.
 
 
İyi anlaşamayan iki insanlardı. Birbirlerini daha az tanıdıkları zamanlarda Liu Qingge’yı en tiksinç bulan Shen Qingqiu’ydi. İkisi de birbirinden aşırı tiksiniyordu.
 
 
Bu tip bir nefret birbirini sevip geçinemeyen çiftlerin tartışması gibi değildi, karşılıklı kinin şiddete dönmesi gibiydi. Shen Qingqiu’nin, pınarın kıyısındaki birisine sarkıt fırlatma* şansını kaçırmasının nesi tuhaftı, ona yardım ettiği anlamına gelmiyor muydu?
 
 
Pınarın Kıyısındaki Birisine Sarkıt Fırlatmak: Birisi yere yığılmış ya da kötü durumdayken saldırmak anlamına gelmekte.
 
 
Bununla birlikte, doğru anda, onun önünde Liu Qingge’nın ifadesi yavaşça çarpıldı.
 
 
Efsununun kontrolden çıkıp kendinden geçtiğini hafızasından biliyordu. Fakat şimdi ruhanî akışı düzgündü ve bu bozukluk kesinlikle kendisini çıldırtmamıştı. Dışarıda yardım olmalıydı.
 
 
Gerçekten Shen Qingqiu ona yardım etmiş olabilir miydi?
 
 
Böyle bir ihtimali gerçekten bir kere düşündüğünde Liu Qingqiu bok yemiş kadar iğrenmiş hissetti.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


8   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   10 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.