Yukarı Çık




5   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   7 

           
1. Kat, Bekleme Odası (3. Kısım)


[1. Tur, 0. Gün. 13:28]
[Eğitim'e kalan süre: 70 saat 32 dakika]

Taş odanın -1. kat bekleme odasının- ortasına oturduk ve kendimizi tanıtmaya başladık.
Bana her şeyi açıklayan ayı adam kendini tanıtan ilk kişi oldu.

Ayı adamın adı Choi Min Sik'di.
47 yaşındaydı.
Ortalama bir işçiydi.
Mesaj aniden gözlerinin önünde belirdiğinde işinden istifa edip etmeyeceğini düşünüyordu.
Özel bir niteliği de lisede atletizm takımında olmasıydı.

Sırada kendini tanıtan kısa boylu asi adam oldu. Adı Cho Kyung Min'di.
31 yaşındaydı.
Ona gangster demek uygundu.
Onun özel bir niteliği, Lineage gibi Kore RPG oyunlarını gerçekten sevmesiydi.

Birinci kattaki tek kadın, Park Su Ah'dı.
21 yaşındaydı.
Üçüncül eğitim öğrencisiydi. 

O gerçekten Japon animelerini çok seviyordu.

“Ben Lee Ho Jae. 26 yaşındayım ve eski bir profesyonel oyuncuyum.”

"Profesyonel oyuncu mu? Lineage'de mi?” diye sordu Kyung Min sevinçle.
Lineage'de bile mi profesyonel oyuncular vardı?

"Hayır. RTS kategorisinde profesyonel oyuncuydum. Gençken kendo da dahil olmak üzere birçok spor dalıyla uğraştım, bu yüzden atletik yeteneklerime de oldukça güveniyorum.”

“Peki, şimdi birbirimiz hakkında daha fazla şey bildiğimize göre şu anda bulunduğumuz durumu konuşmaya ne dersiniz?”
Min Sik konuşmaya başladı.
Ancak sadece kendi kendimize mırıldandık ve mevcut durumu okumaya calıştık.
Kimse birbiriyle ilgili fazla bir şey bilmediğinden böyle oldu. Sanırım konuşmaya başlamak ve konuşma başlatmak bana kalmıştı.

“Öncelikle hepimizin bu yerin bir oyuna benzediği konusunda hemfikir olduğuna inanıyorum, değil mi?”

Diğer üçü de aynı fikirdeydi.

“Sana silah veriyorlar, hatta bir karakter durum çubuğu bile veriyorlar. Kesinlikle bir RPG oyununa benziyor. Bir tür Lineage, sizin sevdiğiniz oyun gibi Kyung Min. ”

“Evet, gerçekten benziyor.”
Kyung Min yüksek sesle onayladı.

“RPG oyunları hakkında en önemli şeylerden biri takım oyunudur. Bir partide hepimizin bir rolü vardır ve takım olarak oynarız. Yani şimdi birbirimize ne tür silahları seçtiğimizi gösterelim. Böylece rol paylaşımı yapabiliriz. ”

Dördümüz de aynı anda envanterlerimizi açtık ve silahlarımızı ortaya koyduk.
Min Sik'te büyük bir mızrak vardı.
Sapı geniş ve bıçağı da büyüktü. 
İnanılmaz derecede ağırdı.
Kabaca 2 metre uzunluğunda gibi görünüyordu. Bu tür bir silah, Guan Yu ya da Zhang Fei tarafından yazılan Üç Krallığın Hikâyesi'nden alınmış olmalıydı.
ÇN: Üç Krallığın Hikâyesi bir Çin romanıdır.

Kyung Min bir balta seçmişti. Baltanın başı normal bir baltadan biraz daha büyüktü.
Ama uzun metal tutacağı kullanımını kolaylaştırıyordu.
Bu tür bir silahı bir yerde gördüğümü düşünüyordum, sonra fark ettim. Yüzüklerin Efendisi'ndeki bir cücenin kullandığı baltaya benziyordu.

Ben dahil üçümüz bir yakın muharebe silahı seçmiştik.

Derinlerde Su Ah'ın menzilli bir silah seçtiğini umuyordum. Bir yay, atmalı silah ya da belki bir büyücü asası...

Ancak Su Ah onun yerine uzun bir katana çıkarmıştı.
Normal bir katanadan çok daha büyük görünüyordu.
Basitçe söylemek gerekirse bir animeden alınmış gibi görünüyordu.

Off Tanrım, bunu nasıl kullanacak ki…
Nesin sen, bir tür ölüm tanrısı mı?!

Dördümüz de yakın dövüş silahı seçmiştik. Kombinasyonumuz kısıtlıydı.
Min Sik ve Kyung Min kimin silahının daha iyi olduğunu tartışırken düşüncelerimi toparladım.

"Bir fikrim var. Lütfen dinleyin."

Düşündüğüm oluşum şöyleydi:

Kyung Min ve ben ön tarafta.

Kalkanım olduğundan dolayı baltasıyla rahat saldırabilmesi için aldığı saldırıları engellemek amacıyla Kyung Min'in biraz önünde kalacağım.

Arkada Min Sik

Min Sik arkada iken Kyung Min ile benim aramızdaki düşmanları delip geçebilmeli.

Son olarak Su Ah ise serbest bir role sahip.
Katana önemli ölçüde uzundu. Su Ah’ın fiziğine kıyasla çok ağırdı, bu yüzden iki elle kullanılan bir kılıç olarak kullanmak zorunda kalacaktı. Bu, normalde yeni başlayan birisi için çok tehlikeli bir yoldu.

Su Ah, Min Sik’in yanlarını kapatır ve savaşı okurdu. Üstelik Kyung Min ya da ben incinirsek ya da pozisyonlarımızı kaybetmişsek Su Ah sadece kesin bir şans varsa desteğe gelirdi.

"Yani... Ne düşünüyorsunuz?"

Min Sik ve Kyung Min önerdiğim pozisyonlarını kabul ettiler.
Min Sik, arkada olduğu için biraz daha rahatlamıştı. Kyung Min de grubun ana hasar vericisi olduğu için mutluydu.

Ancak Su Ah bu fikri beğenmedi.
Dürüst olmak gerekirse Su Ah'ın bu pozisyonu herkesten daha çok kabul edeceğini düşünmüştüm çünkü en güvenli konumdu. Memnuniyetsizliğini göstermesi beni gerçekten şaşırttı.
“Ah Ah. Nasıl hissettiğini anlıyorum, ama sanırım Ho Jae’nin önerisini düşünmelisin. Bunun sana bir oyun gibi geldiğini anlıyorum ancak bir oyundaki gibi yaralanıp ölemeyeceğimizi bilmiyoruz. Üstelik en zor zorluğu seçtik. Önümüzdeki tehlikeleri bilmiyoruz ve başka somut önerilerimiz yoksa Ho Jae’nin güvenli ve istikrarlı konumlarını izlememiz gerektiğine inanıyorum. ”

Min Sik sakince Su Ah'ı ikna etmeye çalıştı.
Su Ah’nin ifadesi değişmemiş olmasına rağmen onaylayarak başını salladı.

Sonra grup çalışmamıza başladık.

Ne kadar ileri gidersek gidelim yaralanamayacağımız, yorgun ve hatta aç bile hissetmediğimiz bir alandaydık. Burası antrenman için mükemmel bir yerdi.

İlk olarak önerdiğim pozisyonları alarak başladık.

Kyung Min ve ben ön taraftaydık, bizim hemen az arkamızda da Min Sik vardı.

Min Sik’in yoluna çıkmamak çok önemliydi.
Birbirimizden ne çok ayrı kalabilirdik, ne de birbirimize çok yakın olabilirdik.

Birden fazla ayarlamadan sonra nihayet korumamız gereken doğru mesafeyi bulduk.
Bu aşamada silahlarımızı deneme amaçlı deli gibi salladık.

“Bu yeterli olmalı.”

Kyung Min’in sözleri mantıklıydı ve biz de devam etmek için biraz yorulmuştuk.
Böylece silahlarımızı sallamayı bıraktık.

Kısa bir süre sonra birbirimizle antrenman yapmaya başladık.
Çalıştıkça silahlarımızın hasar görmesinden endişeliydim ama neyse ki durum böyle değildi.
Silahlarımızın hasar gördüğü anlar oldu ama silahlar kısa süre sonra tamir edilip orijinal hallerine döndüler.
Bekleme odası sadece bizi iyileştirmekle kalmıyordu, aynı zamanda ekipmanlarımızı da otomatik olarak onarıyordu.

Yaralanmaların meydana gelemeyeceği bekleme odasında olsak da birbirimize büyük hasarlar verebileceğimiz çalışmalar yapmadık.

Hepimiz düne kadar huzurlu hayatlar yaşamıştık.
Bekleme odasında olsak bile kan akıtmaya hazır değildik.

Buna rağmen ilerleme kaydettik.
Kyung Min baltasını sallıyordu ve ben kalkanımla bloke ediyordum.
Tam konsantre bir şekilde yoğun olarak çalıştık.

Eğer bir açıklık olsaydı kılıcımı da sallardım.
Kontra atak fırsatını vermemek için Kyung Min doğal olarak baltasını etkili hareketlerle sallamayı öğrendi. Artık baltasını daha hassas bir şekilde sallıyordu.

Min Sik büyük mızrağı kullanarak bir pozisyon almaya çalışıyordu.
Trident çok ağırdı; Çin savaş sanatı filmlerinde gördüğünüz gibi süslü bir şekilde kullanılamazdı. Güçlü bir şekilde saplayabilmeniz için ağırlığı avantaj olarak kullanmalısınız.

Neyse ki düşmanlarımız sırtımızı hedefleyemezdi.

Su Ah çok problemdi.

Çok büyük olduğundan katanayı düzgün bir şekilde sallayamıyordu.
Daha çok havada kontrolsüzce dalgalanıyor gibiydi.
Onunla olan karşılaşmalarımızda henüz zafer alamamıştı.
Kılıcım olmasa bile onu kolayca yenebilirdim.

Ondan çok bir şey beklemiyordum, bu yüzden çok hayal kırıklığına uğramadım.
Ancak onun oldukça üzgün olduğu belliydi.

"Silahlarımızı değiştirmeyi denemeye ne dersin?"

Belki de devam eden kayıplarının hayal kırıklığı ve öfkesinden kaynaklanıyordu, Su Ah silahlarımızı değiştirmeyi denememizi önerdi.

"Neden değişelim?"

Kyung Min, Su Ah’ın önerisine kaba bir sesle yanıt verdi.

O an Su Ah'ın gerçekten üzgün olduğu net bir şekilde görülebiliyordu.

"Hadi deneyelim. Belki birbirimizin silahlarını kullanmayı denersek, onlar hakkında daha fazla bilgi edinebiliriz. ”

Kyung Min ben bunu söyledikten sonra birbirimizin silahlarını denemeyi kabul etti. Her zaman Su Ah'ı görmezden gelme eğilimindeydi ve her seferinde Min Sik’in önerileriyle dalga geçiyordu.
Tuhaf bir şekilde benim önerdiğim her şeye sıcak bakıyordu.
Belki de onunla tanıştığımdan beri ona sanki üstün biriymiş gibi davrandığım içindi.
Kyung Min hep şikayet ediyordu ve hemen sinirlenebiliyordu ama en azından kişiliği tamamen çöp değildi. Bir gangster olduğu gerçeğini dikkate aldığımızda oldukça iyi davranışlı biriydi.
Aslında Kyung Min kendini bir gangster olarak tanıttığında bekleme odasındaki atmosfer oldukça soğumuştu. Şanslıyız ki Kyung Min başka insanlarla iyi geçiniyor gibiydi.

Silahlarımızı değiştirdikten sonra tekrar dövüşmeye başladık. Şaşırtıcı ki Su Ah birçok kez kazandı.

Kyung Min, katana ile bir girişimde bulunduktan sonra “Hasiktir be, bunun kullanımı çok zor. Filmlerdeki insanlar bu şeyi çok kolay kullanıyorlar. ” dedi

Farklı silahlarla antrenman maçları yapmaya başladığımızda biraz iyileşmeler oldu.
Birbirimizin silahları hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğumuz için zayıflıklarını nasıl kapatacağımızı biliyorduk.

Hepsinden ziyade; Su Ah, Kyung Min'in baltasını sallarken kafasının içinde bir şey tık etmiş olmalıydı 
Tüm gücünü kullanarak odun keser gibi baltayı sallamaya başladı.

Gerçek bir dövüşte kullanımı zor olsa da takımdaki rolü için iyi görünüyordu.

Su Ah güven kazanmaya başlarken silahlarla durmadan antrenman yaptı.
Ancak bir sorun vardı.

“Düşmanların ruhunu DEL! Yargılama! Ay Işını Vuruşu! ”
Silahını her salladığında bunlara benzer sözler söylüyordu.
İlk başta önemsiz bir şey olduğu için aldırış etmedim çünkü onun konsantrasyonuna yardımcı olduğuna inanıyordum ancak her böyle bağırışında utanmadığımı söylesem yalan söylemiş olurdum.

“Hey, neden senin yüzünden utanç duymam gerekiyor?”

“Eğer onları etkinleştirmek istiyorsan becerilerin adını söylemelisin.”

Ama demek istediğim, aşağı doğru vururken neden “DEL” diye bağırdın?

Çok anlamsız.

------Çevirmen Notu------

Herhangi bir hatamı söylemek, öneri ve şikayetlerde bulunmak için discord kanalımıza gelebilirsiniz.
https://discord.gg/9GhxJCn

Bu bölümden sonraki bölümlerde serinin çevirisine Evaluator devam edecek. Ben de buralardayım. Her bölümünü sabırsızlıkla bekliyorum Eva, yap şovunu. :)


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


5   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   7 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.