Bölüm 5: Duvara yaslanmış, hiçbir korku belirtisi olmadan sakin ve huzurlu görünüyordu
Olaydan yaklaşık üç gün sonra, Yu Shengyan’ın harekete geçme zamanı geldi.
Yeni Yıl geçeli çok olmadığından ve Fener Festivali henüz gelmediğinden, Qi'nin başkenti, Ye Şehri'nin tamamı sevinçli bir atmosfere büründü.
Yan Zhiwen’in resmi rütbesi yok yüksek değildi. Doğrusu, Ahenk Sekti’nin onu bu pozisyona koymasının nedeni muhtemelen mahkemede yalnızca ekstra bir göz bulundurmaktı. Savaş becerileri sadece vasat olduğundan ve ayrıca kendisini savunmasız bıraktığından; Yu Shengyan’ın şimdiki becerileriyle görev, bir bardak su içmekten daha zor olamazdı.
Buna rağmen, Yu Shengyan, Yan Wushi’nin talimatlarına uygun olarak yine de Shen Qiao’yu beraberinde götürdü ve kendisi doğruca çatıya sıçrayıp gizlice Yan Zhiwen çalışmasına doğru ilerlerken, Shen Qiao’ya Yan Konağı’nın dışında beklemesini söyledi.
Önceden elde ettiği bilgilere göre; Yan Zhiwen’in ikinci sınıf dövüş becerilerine rağmen, oldukça kurnaz bir adamdı-Ahenk Sekti’nde kendisi için bir pozisyon elde edebilmesinin gerçek sebebi. Yu Shengyan’ın suikastı sadece rakiplerini uyarmak için yapılan bir eylemdi, bu yüzden bu noktaya kadar bu kişiye çok fazla dikkat etmiyordu. Ancak girdikten sonra bir şeyin doğru olmadığını fark etti.
Hizmetçiler hala buradaydı ve gardiyanlar ara sıra konağın dışında devriye geziyordu. Ama ister çalışma ister yatak odasında olsun, Yu Shengyan, Yan Zhiwen'in tek bir izini bulamadı.
Sadece Yan Zhiwen değil, karısı ve çocukları bile sırra kadem basmış görünüyordu.
Arındırıcı Ay Sekti’nin anlaşılması zor ve öngörülmez tarzını takip ederek, Yu Shengyan, konağın içine bir gölge gibi hafifçe indi. Bir hizmetçiyi durdurdu ve sanki bir rüya gibi hizmetçi tepki veremeden bile akupunktur noktasına vurdu.
“Yan Zhiwen nerede?”
Hizmetçinin gözleri büyüdü. Bu yakışıklı gencin onu yalnızca bir parmakla kontrol altına alabileceğini anladığında paniğe kapıldı, ama ses çıkarmaktan acizdi.
Yu Shengyan ona gülümsedi, “Yan Zhiwen ve ailesinin nereye gittiğini söylersen seni öldürmeyeceğim. Alternatif olarak, yardım için seslensen de her şeye rağmen bu konaktaki her bir kişiyi öldürebilirim, anlıyor musun?"
Ödü kopan hizmetçi durmadan başını salladı.
Yu Shengyan hafifçe tutuşunu gevşetti, sonra hizmetçinin sessiz akupunktur noktasını açtı. Hizmetçi hemen cevap verdi, “Hanım ve genç efendiler iki gün önce ayrıldılar. Efendi onları bir süreliğine yedek konaklarına kaplıcalar için kalmaya gönderdiğini söyledi.”
Yu Shengyan, alayla gülümsedi “Ailesi etrafta olmasa bile, Yan Zhiwen'in onlarla birlikte gittiğini söyleme bana. Mahkeme Toplantısı [2] yarın yapılacak, geri dönmeyecek mi?”
Hizmetçi kekeledi, “Efendi ayrıldığında bize ayrıntıları söylemedi, bu yüzden b-b-bilmiyoruz…”
Daha fazla dinlemeye sabrını kaybetti ve onu doğruca avucuyla yere serdi. Sonra Yan Konağı’nın uşağını buldu ve Yan ailesinin nerede olduğu için tehdit etti, ama aldığı cevap aynıydı.
Yu Shengyan aptal değildi. Bu zamana kadar, Yan Zhiwen'e muhtemelen çoktan onu öldürmeye geldiği konusunda önceden bilgi verildiğini fark etti.
Ancak bu emir Yan Wushi tarafından verildi. Onun yanı sıra, bunu bilen tek kişi Shen Qiao idi-Xie Konağı’nın uşakları bile bunun farkında değildi.
Yu Shengyan'ın bu konuda etrafta konuşarak dolaşması açıkça imkansızdı dolayısıyla bu haberi kendi kendine söyleniyordu.
Buz gibi öldürücü niyet kafasının içinde yayıldı. İlk başta, uşağın gırtlağını basitçe ezmek istedi. İki defa düşününce, Yan ailesini ortadan kaldırmayı zaten başaramadığı için bu noktada bir hizmetçiyi öldürmek anlamsızdı. Bunun yerine, düşmanlarını alarma geçirebilir ve kendilerini Ahenk Sekti tarafından alay konusu olmaya açabilirdi. Uşağı yere yıktığı gibi arkasını döndü ve Yan Konağı’nı terk etti. Öfkeden kudururken, konağın yanındaki sokakta hala onu bekleyen Shen Qiao’yu bulmaya gitti.
“Yan Zhiwen’e mesajı ileten sen miydin?”
Shen Qiao hiç tereddüt etmeden ya da reddetmeden başını salladı, “Doğru.”
Yu Shengyan planını bozduğu için ondan nefret etti. Genellikle yüzünde olan zayıf, kaygısız gülümseme, uzun zaman önce solmuştu, yerini öldürme niyeti ile dolu soğuk bir ifade aldı. “Neden?”
Shen Qiao, “Ahenk Sekti ile aramızda kin olduğunu biliyorum, ve Yan Zhiwen Ahenk Sekti’ne ait olduğu için, Efendi onu öldürmek istiyorsa bir sözüm yok. Fakat bir çocuğun suçu ne? Amaç Yan Zhiwen'i öldürmekse, karısını ve çocuklarını dahil etmenin anlamı nedir?” dedi.
Yu Shengyan soğukça cevap verdi, “Ailesini öldürüp öldürmemek senin kararına bağlı değil. Bilmek istediğim tek şey, daha dışarıda yönünü bile söyleyemezken çelimsiz, kör bir adam olarak Yan Zhiwen’e mesajı iletmeyi nasıl başardın?”
Shen Qiao yanıtladı, “Bir keresinde, Yan Zhiwen'in şüphesi doğru görünmeyen en küçük ayrıntıyla kolayca uyandırılabilen kurnaz bir adam olduğunu söyledin. Reçetemde melekotu kökü [3] vardı, bu yüzden birazını saklamayı başardım. Başlangıçta, Yan Konağı’na iletmek için bir fırsat bulacaktım ama o gün eczanenin önünde Han E’ying ile karşılaştığım için, Yan Zhiwen’e vermek istediğimi bir kutunun içine koymaya karar verdim ve hediyeyi bahane ederek ondan benim için göndermesini istedim. Benim sadece Yan Zhiwen’in bir tanıdığı olduğumu düşündü ve bu yüzden başka bir şey sormadı. Zannedersem, Yan Zhiwen benden tıbbi bitkiyi aldıktan sonra, muhtemelen bir şeylerin doğru olmadığını fark etti ve bu nedenle tüm ailesinin yerini önceden değiştirdi.”
Yu Shengyan aşırı sinirliydi, bir noktada bir kahkaha olarak çıktı, “Seni gerçekten hafife aldım. Bu kadar yetenekli bir adam olmanı beklemiyordum!”
Uzandı ve Shen Qiao’yu boğazından tuttu, yavaş yavaş kavramasını sıkıyordu, “Efendinin verdiği görevi mahvettin. Sonuçların ne olacağını biliyor musun?”
Shen Qiao ona karşı tamamen savunmasızdı. Nefes alması zorlaştıkça, ten rengi yavaşça kötüleşti, göğsü o kadar hızlı bir şekilde atıyordu ki, kekeleyebildiği tek şey ayrık bir cümleydi, “Aslında… Arındırıcı Ay Sekti’nin bir öğrencisi değilim, değil mi?”
Yu Shengyan hazırlıksız yakalandı ve elini serbest bıraktı.
Shen Qiao kendini hemen duvara yasladı ve öksürmeye başladı.
“Nasıl anladın?”
Shen Qiao sakince cevap verdi, “Hissiyat. Hafızamı kaybetsem de temel yargım hala orada. İster Efendi ister kıdemli savaş kardeş olsun, bana davranış şekliniz birinin öğrencisine ya da savaş kardeşine karşı olduğu tutum gibi hissettirmedi. Aynı şekilde yedek köşkteki hizmetçiler de, herkes açıklamaması gereken bir şeyi açığa vurma korkusuyla çok temkinliydi. Tüm savaş sanatlarımı kaybettim ve başkalarına ayak bağı olmaktan başka bir şey değilim, yine de Efendi sana yardım etmem için gönderme konusunda ısrar etti. Ayrıca, sektimizin prestijine zaten zarar verecek kadar ağır yaralandım, ve hala tüm bu zaman boyunca, kendi beceriksizliğimden kaynaklı olsa bile bu konuda kimse tek bir kelime dahi söylemedi. Bunların hepsi sadece mantıksız.”
Diğer kişinin cevap vermediğini görünce, devam etti, “Aslında, sadece Xie Konağın’daki hizmetçi kızları geçebildiğim için kullandığım yöntem pek parlak sayılmazdı. Yan Zhiwen’i tamamen küçük görmeseydin ve önceden takip etmesi için en az bir kişi gönderseydin, isteseydi bile kaçamazdı.”
Yu Shengyan, cevapladı, “Doğru. Yan Zhiwen benim için hiçbir şeydi, ve onu dikkate almadığım doğru ki bu da sana kaçırılmayacak fırsatı sağladı. Fakat Efendi bunu öğrenirse sonuçlarının ne olacağını biliyor musun? Seninle hiçbir ilgisi olmayan birkaç yabancıyı kurtardın ve ölümden kaçmalarının sebebinin sen olduğunu bile bilmiyorlardı. Bilseler bile, yine de sana minnettar olmayabilirler. Sence buna değer mi?”
Shen Qiao kafasını salladı, “Değsin ya da değmesin, herkesin kendi ahlaki değerleri var. Adaletsizliğin bir nedeni ve borcun bir borçlusu var. Masum insanları dahil etmek övünülecek bir şey değildi. Bazı insanlar ve bazı şeyler var, yapabilme gücüme rağmen, eğer onları kurtarmazsam veya harekete geçmezsem, suçluluk duygusunun hayatımın geri kalanında peşimi bırakmamasına neden olur. Başkalarının bunu bilip bilmediğine veya minnettar olup olmadıklarına gelince, bu onların işi.”
Yu Shengyan, eski Shen Qiao’yu daha önce hiç görmemişti, ne de yaralanmadan önce nasıl biri olduğunu biliyordu. Uyandığından beri, yaklaşık on günün dokuzunu yatakta yatarak geçiriyordu, bütün gün hastalıklı görünüyordu. Yüzü haricinde, Shen Qiao’nun başkalarının dikkate almasını gerektiren kesinlikle yeterince değerli hiçbir şeyi yoktu. Yu Shengyan hiçbir zaman sert sözler söylememiş olsa da, muhtemelen o bile Shen Qiao'yu kalbinin derinliklerinde hor gördü; çünkü Shen Qiao'nun; olumlu beklentileri olan bir Taoist sekt lideri olmasına rağmen, böyle bir duruma düşecek kadar gerçekten beceriksiz olduğunu hissetti.
Fakat, şu anda, duvara yaslanıyordu, yüzü hiçbir korku belirtisi olmadan sakin ve huzurlu görünüyordu, belli belirsiz bir şekilde evvelki harika, büyük efendinin duruşunu meydana çıkarıyordu.
Yu Shengyan alayla gülümsedi, “Kendini bile koruyamaz durumdasın, nasıl oluyor da hala diğer insanların yaşamlarını veya ölümlerini önemsemek için zamanın var? Kalbinde bu kadar iyiliği ve nezaketi kucaklıyorsan, neden o gün tüm savaş sanatlarını kaybettiğinde ve uçurumun dibine atıldığında bizim seni nasıl kurtardığımızı düşünmüyorsun? Aksi halde cesedin uzun zaman önce vahşi doğada açıkta kalırdı, ve bize böyle mi geri ödüyorsun?”
Shen Qiao, iç çekti, “Yapabileceğim her şeyle hayatımı kurtarmanızın nezaketini geri ödeyeceğim, fakat bu iki şey birbiriyle alakalı değil.” dedi.
Yu Shengyan hafifçe kaşlarını çattı.
İlk başta, bu ona ‘bir iş daha kolay olamazdı’ olarak görünüyordu.
Ancak, Shen Qiao beklentilerini hiç takip etmedi ve hatta amnezi olmasına rağmen Yan Zhiwen'e burnunun altında gizlice mesaj göndermeyi başardı. Eğer görev geri çevrilseydi, hatta efendisi onu böyle önemsiz bir görevi bile bitiremeyen beceriksiz biri olarak görürdü.
Shen Qiao’nun statüsü özel olduğu için onu öldüremezdi. Tek seçeneği Efendinin ilgilenmesi için muhtemelen onu geri götürmekti.
Ruh halini sezmiş gibi, Shen Qiao yerine onu rahatlatmaya çalıştı, “Endişelenme. Her şeyi Sekt Efendisi'ne açıklayacağım, böylece seni etkilemez.”
Yu Shengyan yüzünü ekşiterek yanıtladı, “Sen ilk önce kendin için endişelenmelisin!”
Shen Qiao ona gülümsedi, sonra aniden “Kıdemli Kardeş Yu, mademki Arındırıcı Ay Sekti’nin bir öğrencisi değilim, ‘Shen Qiao’nun hala gerçek adım olup olmadığını sorabilir miyim?” diye sordu.
Yu Shengyan bir an sessiz kaldı. “Gerçek.”
Shen Qiao tekrar sordu, “O zaman, yaralanmadan önce ben kimdim? Ailemden biri hala hayatta mı?”
Ye Şehri’ne gittikten kısa bir süre sonra Yan Wushi de yedek köşkü terk etti. Zhou ülkesine gittiği söylendi.
“Efendi ayrılmadan önce hiç mesaj bıraktı mı?” Yu Shengyan boş köşkün uşağına sordu.
Uşak, “Efendi, alıştırma yapmak için Yarım-Adım Zirvesi dibine dönmenizi istedi. Bay Shen'e gelince, Efendi, yolculuk sırasında her şey yolunda gittiyse, iyileşmek için burada kalmaya devam edebileceğini söyledi. Eğer Bay Shen, Ye Şehri’nde tadınızı kaçırdıysa ve sorun çıkardıysa, o zaman buradan kendi başına ayrılabilecek ve yanında hiçbir şey almasına izin verilmeyecek.” dedi.
Yu Shengyan biraz şaşırdı, “Gerçekten Efendi’nin talimatı bu mu?”
Uşak ona acı bir gülümseme verdi, “Benim gibi alçak biri uydurmaya nasıl cüret eder?”
İlk başta, Yu Shengyan geri döndüklerinde olanları nasıl açıklayacağı konusunda endişeliydi, ancak sorun beklenmedik bir şekilde çok sinir bozucu bir şekilde sona erdi.
Bir an düşündü, sonra Shen Qiao'yu çağırdı ve Yan Wushi'nin bıraktığı mesajı anlattı.
Shen Qiao’nun tepkisi oldukça sakindi. “Ne de olsa sana sıkıntı çıkardım ve Sekt Efendisi’nin görevini yapamamasına neden oldum. Sekt Efendisi’nin bunu ele alma şekli hoşgörülü bile sayılabilir.”
Yu Shengyan, Yan Wushi’nin bu tepkisinin hoşgörüyle alakasının olmadığını fark edecek kadar Efendisi’ni yeterince iyi tanıyordu. Muhtemelen başka planları vardı.
Shen Qiao kördü, ve dışarıda durum bugünlerde kaotikti. Dışarıda her şey olabilirdi. Eğer insan tacirleri tarafından kaçırılsa ve insanlar Xuandu Dağı sekt liderinin bir gün “kaçırılan” haline geldiğini öğrenirse, Xuandu Dağı’nın muhtemelen kaybedecek yüzü kalmayacaktı.
O zamana kadar, artık kendini pugilistik dünyada hala devam ettirmeye ne cüretle devam edecekti?
Yu Shengyan'ın meseleleri ele alma şekli, Efendisininki kadar pervasız ve inatçı olmasa da, sadece Shen Qiao için efendisinin isteğine uymaması yine de imkansızdı.
“Durum böyleyse, o zaman yarın sabah ayrılmalısın. Buradan, kuzey doğu yönünde Ye Şehri ve güneybatıda Güney Chen var. Jiankang’a gitmek istersen, o zaman güneybatıya gitmen gerekecek ve bu da uzun bir yolculuk olacak. Ye Şehri’nde çoktan bulundun. Savurganlığına rağmen, orada sık sık düzensizlik ortaya çıkar ve yol boyunca çok sayıda mülteci de vardır. Bu nedenle, huzurlu ve istikrarlı bir hayat yaşamak istiyorsan, Güney Chen daha iyi bir seçim olur.”
Shen Qiao başını salladı, sonra ellerini kavradı, “Söylediğin için teşekkürler, Kardeş Yu. Bir iyilik istemek istiyorum, umarım bana gidecek bir yerimin olması için kimliğimi ve kökenimi söyleyebilirsin.”
Yu Shengyan aldırışsızca cevap verdi, “Durum böyleyken, söylemenin artık bir önemi yok. Aslında, Xuandu Dağı’ndaki Xuandu’nun Mor Köşkü sekt lideriydin. Tujue’nin bir numaralı uzmanı Kunye ile savaşın sırasında uçurumdan düştün ve Efendi tarafından kurtarıldın. Ama bir aceleyle geri dönüp onlarla ilişkini devam ettirmeni tavsiye etmiyorum. Şimdiye kadar, Xuandu Dağı’nın seni aramak için insanlar gönderdiği hakkında hiçbir şey duymadım.”
“Xuandu Dağı…” Shen Qiao kaşlarını çatladı ve bir mırıltıyla tekrarladı. Boş bir ifade yüzünde belirdi.
Yu Shengyan alayla gülümsedi, “Arındırıcı Ay Sekti’nin halkın gözünde bir Şeytani Sekt olması doğru, ama bizler dürüst kötüleriz. Eğer öldürmek istiyorsak, o zaman öldürürüz ve bunu söyleme konusunda hiç vicdan azabı çekmeyiz, iddia ettikleri eylemlerinden çok da farklı olmayan bazı sektlerin aksine! Ancak, tavsiyemi dinleyip dinlememek istemen sana kalmış. Eğer hayatını kaybedersen, seni önceden uyarmadığım için beni suçlama!”
Shen Qiao sessizliğe düştü.
Ertesi sabah erkenden, hizmetçiler onu uyandırdı ve nazikçe köşkten ayrılmasını istediler.
Yeşil bir bambu çubuğun dışında üzerinde değerli hiçbir şey yoktu. Para şöyle dursun, bir kuruş dahi yoktu.
Yu Shengyan, ona açıkça hiç açık kapı bırakmadı, Shen Qiao’nun gerçekten dış dünyada kendi başına yaşamasını ya da yok olmasını istiyordu.
Sabah güneşi onu bahar kokusu ile birlikte sıcacık yıkadı, hiç rahatsız etmiyordu.
Gözlerini kıstı, sonra elleriyle onları gölgeledi.
Aslında, şimdi azar azar dışarıdan belli bir miktarda ışığı algılayabiliyordu. Hala bulanık olmasına, gözlerine iğne batar gibi acıtmasına ve hatta bir süre sonra yaşarmasına neden olmasına rağmen, gözlerini açtıktan sonra zifiri karanlıktan başka bir şeyle karşılaşmaktan yine de iyiydi.
Shen Qiao arkasını döndü ve boş köşke baktı.
Arındırıcı Ay Sekti en başından beri çok iyi niyetlere sahip olmasa da, çatılarının altına almaları, doktor ve ilaç teklif etmeleri aslında reddedilemezdi. Bunlar kolayca silip atılabilecek yardımlar değildi.
Eğer bir gün tekrar Yan Wushi ile karşılaşırsa, hâlâ ona şahsen teşekkür etmek istiyordu.
Çeviri: arythsea
[1] – Sessizlik Akupunkturu: Bir kişinin vurulduktan sonra ses çıkarmamasını sağlayabilen ve aynı noktada kilidi açılabilen bir akupunktur noktası. Genellikle wuxia romanlarında görülür. [2] – Mahkeme Toplantısı: İmparator tarafından sabahları hükümet işlerini mahkeme yetkilileri ile görüşmek üzere yapılan bir toplantı. [3] – Melek Otu Kökü (Angelica kökü): Çin tıbbında kullanılan bir bitki. Çince adı “当归” olan karakterler tam anlamıyla “dönmelisin” olarak yorumlanabilir. Shen Qiao, Yan Zhiwen'i tehlikenin geldiği konusunda uyarmak için bu anlam katmanını kullandı.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.