Yukarı Çık




2   Önceki Bölüm 
           
'Belki de çok fazla ilaç aldığımdan ama acı tahmin ettiğimden daha az.'

Violet gözlerini tekrar açtığında yumuşacık bir yatakta, tüm vücudu erimişçesine yatıyordu. Farkında olmadan gülümsedi ve başını yastığa gömdü.

Rüzgar camı hafifçe araladığında, perdeleri dalgalandırdı ve saçlarını dağıttı.

Eğer ölümün bu kadar huzurlu olduğunu bilseydim, bu yolu üç yı önce seçerdim. Hayatım boyunca hiç bu kadar yenilenmiş hissetmemiştim. Sadece doğduğumdan beri yakamı bırakmayan aralıksız baş ağrım yok olmadı, ayrıca kanımın derime yaptığı dayanılmaz basınçta tamamen kayboldu.

"Mutluyum..."

Violetin gözleri kendi sesini duymasıyla şaşkınlık içinde ardına kadar açıldı. Yatakta doğruldu ve eliyle boğazına dokundu.

Ne eli ne de boynu onundu.

'Bu büyük eller kocamın evlilik seromonisinde tuttuğum büyük eller... ve bu kısık, vahşi ses...'

Violet bu çalışma ve egzersizlerle sertleşmiş bedenin oldukça sağlıklı olduğunu söyleyebilirdi...Elleriyle ağzını kapadı.

Gözlerini aşağı indirdiğinde sıkı bacak kaslarını görerek tekrar şaşırdı.

"Neler oluyor?..."

Yatak odasındaki boy aynasında yansımasına boş gözlerle bakıyordu. Aynadaki adam kesinlikle Winter Blooming'di. 1.90'dan uzun boyu, korkutucu fiziği ve geniş omuzlarıyla, vahşi ama yakışıklı görünüyordu. Hafifçe buklelenen saçları ve gri gözleriyle aynadan ona bakan bu adam gerçekten Winter Blooming'di.

"Sanırım artık gerçekten delirdim."

Violet orada dikilip kendi kendine konuşurken kapı aniden ardına kadar açıldı ve Winter'ın sekreteri, Hael içeri girdi.

"Efendim! Rowel çoktan hazır! Lütfen hızlıca giyinin!"

Hael bir elinde kahve bir elindeyse bir takım elbise tutuyordu. Halihazırda resmi kıyafetlerini giyinmişti, Blooming ailesinden beklendiği gibi sofistike bir yapısı vardı. Tertemiz beyaz gömleği ve pantolonu yatağın üstüne bıraktı.

"Bunlar kıyafetleriniz. Lütfen bugün bir kravat takın, bu resmi bir toplantı."

"Olur...ah, hayır. Anlıyorum."

Violet'in kibar cevabı Hael'i etkiledi, ama o sebebini biliyormuşcasına başını salladı.

"Oh, bugünün toplantısı için konuşma tarzınızı kibarlaştırmaya mı çalışıyorsunuz. Şey, doğrusu dün kabaydınız."

Hael'in dediklerini düşünen Violet kafasını  yana yatırdı.

"...Neden pratik yapayım ki?"

"Görgü kurallarında kötü olduğunuz için."

"Görkü kurallarında kötü müyüm?"

"Bunu gerçekten soruyor musunuz? Uyuyakaldınız, bu yüzden bunu konuşmaya vaktimiz yok! Kıyafetlerinizi çabucak değiştirin!"

Violet şaşırarak kafasını salladı ve yatağa doğru koştu.

Dakikalar sonra, bir hizmetçi masaya sıcak bir bardak kahve bıraktı. O kahvesine şeker atarken, Hael konuşmaya başladı.

"Windellin dağından Rowel, tohumlar için gram başına 30 mermi teklif ediyormuş (Bir Lakne 1000 mermi). Benden bunu iletmemi istedi. Şu herif P**in teki, değil mi?"

"Hael, lütfen dışarı çıkabilir misin? Böylece üstümü değişebilirim."

Bu sözleri duyan Hael'in gözleri hafifçe genişledi.

"Bu sabah neyiniz var böyle?"

Tabii ki herkes kıyafetlerini hizmetçilerinin önünde değişirdi, fakat bu şekilde hissetmek sadece kadınlarda doğaldı. Haelin önünde üstünü değiştirmek çok rahatsızlık verici olacağı için Violet bir defa daha sordu.

"Bugün biraz kötü hissediyorum. Bu yüzden arkanı dönebilirsen minnettar olurum."

"Neden aniden zarifçe konuşmaya başladınız?... Neden kahvenizi içmiyorsunuz?"

Hael kuşkulandı ve zorluklar başladı.

Violet kahvesinden bir yudum aldı ve neredeyse püskürtüyordu. O kadar sert, ama şekerli bir vardı ki dilinin acıdığını hissetti. Dahası, sanki hala ateşin üstünde kaynıyor gibi sıcaktı.

Kahveden bir yudumdan fazla içemedi. Kahveyi içemeyeceğini anlayıp pes ettikten sonra Violet, panikledi ve yatağın üzerinde ki beyaz gömlekle siyah pantolonu giydi ardından gri bir kravati boynuna doladı... ve garip bir bakışla Hael'e döndü.

"Hael, afedersin..."

"Yine mi akşamdan kaldınız? Toplantıya gelemeyecek kadar mı?"

Winter sadece akşamdan kalmaysa özür dilerdi. Violet kravata baktı.

"Bağla, lütfen."

"Beni cezalandırmaya çalışıyorsunuz değil mi? Neyi yanlış yaptım bilmiyorum ama sizin her zamanki sövüp sayan halinizi tercih ederim."

Hael şüpheyle ona doğru yürüdü ve kravatını ustalıkla bağladı fakat Violet, aralarındaki mesafenin kısalmasından rahatsız oldu ve kafasını çevirHael yerine kahverengi ayakkabılarına bakmaya başladı.

"Öyleyse...Toplantı?"

"Evet, efendim. Şimdi, sinirlenmeyin ve iğnelemeleri aşırıya kaçsa bile sakın masayı fırlatıp atmayın.

'Demek ki Winter normalde sövüp sayar ve masaları fırlatıp atardı.'

Saldırıya uğramış olsa dahi tek damla kan dökmeycek olan kocasına dair hayalleri anında soluvermişti.

'Eğer deliysem, şuan hayal görüyor olmalıyım.'

"Hadi, hazırsanız gidelim!"

Hael Violeti sırtından itti ve Violet, Winter'in her ne şekilde olursa olsun Hael'in itmesiyle yerinden kıpırdamayacak olan sağlam vücudu içinde, şaşkınlıkla  bir adım attı.

Adapte olacak vakti bulamadan Violet kendini zor bir sözleşmenin karşısında otururken buldu.

Evraklar ve çeşitli belgelerle kaplanmış bir masanınn karşısında otururken Violet artık neden Winter'ın her zaman arkasına yaslanarak oturduğunu anlayabiliyordu. Genç bir bayanın boyuna uygun olarak yapılan bu masalar komik bir şekilde Winter için alçaktı.

'Bakalım yapacak neler varmış...'

Zihinsel durumundan emin olmasa da Violet bu anlaşmayı batırmaması gerektiğini çok iyi biliyordu. Kendini bununla başa çıkmak için ne kadar yetersiz olduğuyla ilgili suçarken dikkatlice evrakları kontrol etti.

Violet bir süreliğine sözleşmeyi incelerken, Wildellin Dağlarının klanının başı olan Rowel, konuşmak üzere ağzını açtı.

"Dün bağırıp çağırıyordun ama bugün sessiz misin?"

"Dün kabalık ettim, özür dilerim."

Aldığı bilgilerden sonra Violet biliyordu ki Rowell milli genelekleri yaşatmaya çalışan bir adamdı. Nezakete oldukça önem veriyor gibi gözüküyordu.

Violet'in alışılmadık bir şekilde görgü kurallarını gözetmesi, Rowell'in dikkatini çekti.

"Seni anlamıyorum. Dün çok ters davranıyordun ama bugün anlayışlı bir tutum mu sergileyeceksin?"

"Onun yerine şu..."

"Şuradaki numaralar."

Rowell, sözleşmedeki sayıyı 30'a yükseltmişti.

"Eğer bu fiyata almayacaksan, satamam."

Wildellin kahvesi, kalitesi sebebiyle ünlüydü, ayrıca piyasada daha iyisi yoktu. Violet Kraliyet Kalesinde sıklıkla bu kahveden içerdi fakat bu kadar pahalı olabileceğini hiç düşünmemişti. Daha önce ticaretle hiç alakası olmamış biri olarak, mahcubiyet içinde konuştu.

"Zaten sözleşmede yazıyor.... eğer gram başına 30 kurşuna yükseltirseniz sırtımızdaki yük çok artacak...."

"Bu kadar cimri olma. Otel zincirin şu sıralar benzeri görülmemiş bir patlama yaşamıyor mu? Bu sözleşmenin sizi baskı altında bırakacağını söylemen kulağa sadece bir mazeret gibi geliyor."


Evliliklerinden sonra kocasının işinde başarılı bir insan olduğun duymuştu. Servetini bir dereceye kadar geri kazanmış gibi duruyordu.

'Veya, ben sadece duymak istediklerimi duyuyorum...çıldırmış olmalıyım.' diye düşündü Violet.

Winter'in başına açmış olabileceği belalar  için suçlu hissediyordu. Bu yüzden, uzakta ne kadar kalırsa kalsın eve döndüğünde onu mutluymuş gibi karşıladı. O düşüncelerine dalmışken Rowell devam etti.

"Bunları satmadan, Wildellin'de çalışan çocukları yeterli para kazanamaz."

"Çocuklar çalışıyor mu?"

"Tabii ki."

Aman tanrım, çocukları çalıştırıyorlar!

Violet, çocukların emeğinin karşılığını alması gerektiğini düşünüyordu. Sözleşmeye baktı ve Winter'ın mührünü eline aldı:

"Öyleyse, senin dediğin gibi olsun..."

Sözleşmeye mührü gerçekten basacağının sinyallerini alan Hael aceleyle koştu ve Winter'ın kolunu yakaladı.

"Olamaz! Dün çok içtiğiniz için hala sarhoş olmalısınız!"

Sözlerini bitirdikten sonra Hael onu yakaldı, sıkıca tuttu ve ayağa kaldırdı. Violet onu takip edip toplantıdan ayrılırken, o kısık bir sesle konuşmaya başladı.

"Sarhoş olmadığınıza emin misiniz? Hadi ama!"

"Ah, çünkü orada çalışan işçi çocuklar vardı............"

"Çocukluğunuzda size bir hizmetçi gibi davranıldığı için böyle davranıyorsunuz, tamam. Ama siz daha iyi biliyorsun ki; orada çalışan çocuklar olsa bile verdiğin paralardan birazı dahi o çocuklara ulaşmayacak, onun yerine Rowell'in cebine gidecek........Hayır, neden ben size apaçık ortada  olan bir şeyin açıklamasını yapıyorum ki? Ne kadar içtiniz?"

Hael patronunun böyle kibar davranmasının sebebinin sarhoşluğu olduğu konusunda emin görünüyordu. Violet, ifadesiz bir yüzle sordu:

"Her zamanki gibi olsam...nasıl davranırdım?...Eğer tamamen ayık olsaydım."

"Siz çok garip bi sarhoşsunuz... Şey,  '30 kurşun' lafını dduyduğunuz an masayı fırlatıp atardınız. Sonra ben gelip sizi durdurmaya çalışırdım...ve yarın yenidenn toplantı yapardınız."

'Her zamanki Winter gibi davranmak için masaları tersine çevirmem gerekebilir... Bu arada, masa mermerden yapılmış gibiydi, normal bir insan evladı nasıl o masayı kaldırabilir ki?'

Violet, iyice düşündü ve masaya doğru yürüyüp onu iki eliyle sıkıca kavradı, ardından da hareket ettirmeye çalıştı. Yerinden kıpırdamayacakmış gibi görünse de, masa gerçekten gıcırdamaya ve hareket etmeye başladığında, Winter'ın gücü yüzünden panikledi. Başını kaldırdığında Rowell'i gördü, biraz ürkmüş ve yerine sinmiş gibiydi.

Ona bir süre baktıktan sonra, Violet masa sallandığı sırada yere düşen kağıtları toparladı.

Ardından oturdu ve Rowell'in bir kalemle yazdığı sayıyı karaladı.

"Hadi bu konuyu bir kez daha tartışalım, en başından."

Rowell titrek bir sesle sordu:

"Ne demek istiyorsun?"

"Hadi sohbet edelim. İkimiz de ikna olana kadar oturup konuşabiliriz."

Winter Blooming'in yöntemi masaları fırlatıp karşı tarafı korkutmak olabilirdi ama orada oturan kişi Violet Lawrence'tı, yapmakta en iyi olduğu şeyse sabırla oturmaktı. Partiler sonlanana kadar ona karşı söylenen kaba sözlere aldırmadan bir hayalet gibi oturmak onun rutiniydi.

Violetin toparladığı kağıtlar masaya düzgünce yerleştirilmişti.

"Başından başlayarak tekrar okuacağım."

"Ama bu içeriği değiştirmeyecek..."

"Tekrar ve tekrar okuyacağım. Bir cevap elde edene kadar da durmayacağım, ya da birimiz yorgunluktan çökünceye kadar."

Bir rüya veya çıldırı olsa bile farketmezdi. Violet sorumluluk sahibi bir insandı, bu yüzden bu sözleşme için elinden geleni yapmaya karar verdi.

--------------------------

Biliyorum bölümü geciktirdim, bunun için üzgünüm.(*꒦ິ꒳꒦ີ)

Ve Violet'in bu halleri çok tatlı değil mi? (≧◡≦) Onun karakter gelişimi için kesinlikle çok heyecanlıyım.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


2   Önceki Bölüm 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.