Light novel'ları seviyorum. (light novel, türkçe'de hafif roman olarak geçiyor ancak çoğunlukla ingilizce ismiyle kullanıldığı için böyle bıraktım)
Onları almamın sebebi eşsiz dünya görüşleri ve özenle hazırlanmış konuları değil– Ana karakterin kız kardeşi veya çocukluk arkadaşının ona aşık olduğu tarzda romanları seviyorum, ayrıca anormal bir yaklaşım sergiliyorlar ki bunlar genelde harem serileri olarak biliniyor.
Ve otaku falan da değilim, yani bazı kadın light novel karakterleri gibi. Gyaru gibi görünüyorum ama yine de otaku hobilerini biliyorum, hoş değil mi? Ama asıl olay bu da değil– dürüst olmak gerekirse o light novellardaki kızlarda kendimi görüyorum.
Yakın akrabaların romantik ilişkilerde bulunmasına izin veren serbest dünya görüşüne hayranlık duyuyorum, aşklarının gerçek olması koşuluyla.
Yakın akrabalar–
Leon-oniichan'ı seviyorum. Leon-oniichan'ı seviyorum. Leon-oniichan için yaşıyorum.
Ona "oniichan" desem de kardeş falan değiliz.
Biz kuzeniz.
Benim babam, Leon-oniichan'ın babasının küçük kardeşi. İlişkimizin doğası bu. Ve bundan dolayı Leon-oniichan beni bir kadın olarak görmüyor.
"Nasıl söyliyim bilmiyorum. Bana sürekli ‘onii-chan’ demen gibi bu! Seni küçük kardeşim olarak görüyorum. O yüzden diyom ya, senle benim ilişkimizin olması imkansız işte!"
"İmkansız değil! Aşk olduğu sürece gerisi önemli değil! Ve zaten! Kuzen kuzene tamamen yasal!"
"DİYORUM YA, olay o diil. Yasal olması umrumda değil. Çünkü, bak, kanuna göre bi köpek ya da kedi öldürmek sadece mala zarar olarak sayılıyor ama bi vazoyla ufak bi yavru kedi biraz farklı di mi? Bunu diyom işte. Hahaaaa, açıklamalarım bazen harika oluyor değil mi?"
"Ama–"
"Bi' de zaten okul bitince hedef grup kurmak ve ün yolunda yarışmak olcak. Senin gibi bi hatuna zamanım olmayacak. Hee, ama hayranlarımdan biri olmaya karar verirsen tabi sana sıcak bi karşılama yaparım!"
"…"
Kaç sefer azimle aşkımı ilan etsem de Onii-chan çabucak geçiştirdi, hiç kabul etmedi. Gerçek hayat light novellar gibi değildi– en kötü sonuç şuydu ki Onii-chan gerçekçi bir insandı. Ortaokuldaki ilk yılımın yaz tatilinde -Onii-chan üçüncü senesinde iken– dayımla beraber bizim eve gelmiş ve arzuyla okuduğum genç moda dergisine bakıp demişti ki:
"Ah, şu çıtır bayağı sevimli!"
"Bayağı sevimli" dediği kız o zamanlarda dergilerde gyaru modası modelliği yaparak büyük bir çıkış yakalamıştı. Kedere düşmüştüm. Ben o zamanlar gyaru olmaktan en uzak kişiydim, pasaklı diyarının en pasaklı kızı olarak hiç kaşımı almaz, makyaj yapmazdım.
Ama eğer Onii-chan beğendiğini söylüyorsa yapacak bir şey yoktu. O gece, yılbaşı harçlığımı kullandım ve internetten alışverişe çıkıp Batı tarzı kıyafetler ile bir kozmetik seti sipariş ettim. İki gün sonra, kargo gelince, kıyafetlerimi değiştirdim ve öğretici videolar izleyip makyajımı yaptım.
"…Hahaaaa!"
Aynadaki yansımam aslında bayağı ateşliydi. Bana cidden çok yakışmıştı.
Belki de gyaru olmam kader denilecek türden bir şeydi?! Özgüvenle dolu bir şekilde Onii-chan'ın evine gittim, "yeni ben"in ilk gösterimini yapmaya.
Fakat Onii-chan’ın fal taşı gibi açılmış gözlerle verdiği tepki şuydu, "Ha? Niye böyle süslenip püslendin?"
"Ne diyorsun? Ben gyaru'yum! Zagin, shiisuu, teppen falan, anladın işte!!" (burada rastgele gyaru jargonu sayıyor, bazı kelimelerin ise demin örneğini gördüğümüz gibi hecelerinin yeri değişmiş mesela ginza ve sushi.)
"…Ney?"
"Gyaru'lar böyle konuşuyor, bilmiyor muydun?"
"Hayır, hayır, bir yerde hatan olmalı!"
"İyi neyse, jargonu bir kenara koyarsak bu tarzı seviyorsun değil mi Onii-chan?"
"Gyaru'ları özellikle sevmiyorum aslında, sadece tatlı kızları seviyorum. Tatlı bir kızsa bir tek banyo havlusu giyse de olur, ha, bir tek banyo havlusu biraz ödül gibi olurdu sanki ama?"
Bu neydi şimdi! Bana sevimli değilsin dedi neredeyse!
"Ben çok popülerim, biliyosun! Sen choberiba'sın!"
"Bi de, sanırım senin olmaya çalıştığın gyaru bayağı demode. Bu günlerde 'choberiba’ tarzı şeyler demiyorlar."
"Senin gibi liseye iki numara saçla gidecek birinden bunu duymak istemiyorum, Onii-chan!"
"Ne di–! Söyledim ya, ben de bu tipte olmak istememiştim!"
Tarz değişikliği planım tamamen başarısız oldu. Hayır, sadece bu plan değildi başarısız olan. Onii-chan ile beraber olmak için kurduğum hiçbir plan, istisnasız, işe yaramadı. Ancak yine de onu çok, çok, çok sevdim.
Onu tam olarak neden, ne zaman ve nerede sevmeye başladığımı ben bile tam bilmiyordum; ama bana onda sevdiğim özellikleri soran olsa elimde yüz milyon sebep vardı ilgimi çekmesine dair.
Örneğin beyzbol oynama şekli. Kendisi dördüncü batter ve atıcı, adeta bir manga kahramanı. İki out, kaleler dolmuş, oyunun son yarısına gelinmiş- bir atışı kaçırmanın elenmek anlamına geldiği böylesine gergin bir durumda bile, sıra Onii-chan'da ise tüm takım arkadaşlarında bir rahatlama hissi olurdu. (batter: beyzbolda bir pozisyon. out ise beyzbol kapsamında nasıl çevrilir bilemedim, o yüzden böyle bırakıyorum ama muhtemelen karşı tarafa sayı kazandırmak tarzı bir anlamı var.)
Onii-chan, herkesin beklediği gibi, bir sayı turu vuruşu yaptıktan sonra; "Neden tüm çevreyi dolanmak zorundayım?" gibi gereksiz bir yorum yapardı kaleleri dolaşırken. Öyle havalıydı ki bayılacak gibi olurdum.
Onii-chan'a vurulmamın 99,999,999 sebebi daha var ama bir dakika… bu sayı sadece temsili olabilir ancak Onii-chan'ı ne kadar sevdiğimi göstermeye yeter mi emin değilim.
Bu yüzden Onii-chan'a ilan ediyorum. "Neyse! Onii-chan! Sevgii sevgiiii! Bugün de en çok seni seviyorum!"
"Haaadii amaaaaaa, kaç kez demem lazım? Ben seni öyle görmüyorum!"
"Hayır! Beni öyle gör! Hadi evlenelim!"
"Diyom ya imkanı yok! İstemiyom!"
"Bu doğru değil! Kendi hislerini anlamıyorsun sadece! Gerçekte benimle evlenmek için yanıp tutuşuyor olmalısın!"
"…Yalvarıyorum. Cidden, daha kaç kere demem lazım?"
"Oooofff…"
Onii-chan beni reddedince için için ağlardım. Bizim klasik sohbetimiz bu olmuştu– O beni reddedene kadar aşkımı anlatırdım.
Ağladığımda, Onii-chan sinir olmuş gibi görünürdü ama başımı okşardı. Genelde bayağı sert gözükse de başımı okşarken çok samimi ve kibardı. Onii-chan başımı okşadığında, ona daha da çok aşık olurdum.
Aramızda iki yaş vardı, ilk defa ona altı yaşındayken yazın açılmıştım, on beş yaşında olduğum kışa kadar devam etmiştim. Toplamda 3909 kere Onii-chan'a aşkımı ilan ettim. 3909 savaş, 3909 mağlubiyet– aşkım hiç meyvesini vermedi. . . . devamı yakında... hepinize mutlu bayramlar dilerim!
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.