Camlar berbat bir turuncuya boyanmıştı. Turuncu rengin ötesinde, bükülmüş metalin şeklini görebiliyordum. Bir vakum tüpünün patlayarak açılmasına benzer bir patlama sesi vardı.
Buraya bizi getiren helikopteri indirdiğimiz binada gümbürtülü bir yangın çıkmıştı- hayır, birisi bilerek ateşe vermişti.
Bina, bilgisayar grafiklerine benzer biçimde ömrünün sonuna yaklaşırken el ele tutuşmuş Monokumalar ve çocuklar olay mahallini çevreliyordu. Kamp ateşi etrafında toplanmış gibi şarkı söyleyip dans ediyorlardı. Yangını çıkaranların onlar olduğuna şüphe yok. Kanon-cchi ve ben ikimiz de bu korkunç sahneyi yaklaşık 20 metre uzaktan, bir geçidin gölgeleri arasından gözlemliyorduk.
"…Şaka bu, değil mi?"
"…Yani, öyle olsa iyi olurdu."
Bir rüya ya da sanrı değildi yaşadığım. Alevler binayı en yüksek seviyesine kadar yakıp tüketiyordu. İş arkadaşlarım iyi mi acaba…
"... Doğru ya!"
Onların güvende olup olmadığını öğrenmek için takımımın cebinden cep telefonumu çıkardım.
Ama telefon çekmiyordu. Bundan dolayı, Gelecek Vakfı'nın standart kullanım için olan küçük iletişim cihazını da çıkardım ancak nedense hiç sinyal almıyordu.
"Şey yapıyor olamazlar mı, sinyal bozucu gönderiyorlardır falan?"
"İmkansız…"
"Bilmem ama genelde böyle tahmin edilmez mi?" Kanon-cchi’nin sesi komik derecede umursamazdı, sanki tüm bunlar başkasının sorunuydu.
Fakat bu kayıtsız tavırla empati kuramıyorum. Oracıkta, ansızın bacaklarım yere çöktü.
"Yani sence ne yapmam gerekiyor…"
Helikopteri kullanamıyor olmama hatta meslektaşlarımla iletişim bile kuramadığıma inanamıyorum… Monokumaların beni öldürmesini beklemek dışında yapacak bir şeyim yok gibi gelmiyor mu kulağa…
"Şey, az sonra hava kararmaya başlayacağına göre, şimdilik geceyi güvenli bir yerde geçirmemiz gerekmez mi?"
"Hiçbir yer güvenli olamaz asla…"
Sırtımı eğerek büküldüm ama Kanon-cchi, hack silahını göstermek için kalçasından eğildi. "Diyorum ki orayı bununla güvenli YAPACAĞIM."
"…"
Şu doğru ki… Kanon-cchi için bu zor olmaz muhtemelen. Buraya gelirken yolda dört Monokuma tarafından saldırıya uğradık ama o, hepsini hack silahıyla un ufak etti. Sanırım Kanon-cchi'nin keskin nişancılık yeteneği vardı
"Hadi, yan gelip yatarak her işi na-ba bırakamazsın. Çabuk olalım ve bir yatak bulalım hemen."
"Sen iyi birisin… Seninle tanıştığıma mutluyum, Kanon-cchi, sahiden…" Gözyaşları aniden yanaklarımdan akmaya başladı.
"Dur! Ağlama, seni yaşlı adam!"
"Choberiba'ya demode dediğim için özür dileriiiiiiimmmmm!"
"Dedim ya, umursamadım bile!"
Bugün için en azından bir yatak bulmaya, Kanon-cchi ile ana sokağa girdik. Büyük bir alışveriş merkezi görüş alanımızdaydı, bir sinema ve spor alanı ile tastamamdı. Onu bu gece için yatağımız yapmaya karar verdik.
Elektrik hatlarından bazıları bozulmuş olmalıydı çünkü mağazanın içindeki ışıkların sadece yarısı çalışıyordu. Loş kat, sesli biçimde titreşen ampullerle aydınlanıyordu. Renkli süs eşyaları ve kırtasiye malzemeleri, karanlıkta kaybolup geri görünür oluyordu tekrar tekrar.
"…Dikkatli… dikkatli olalım."
"Run-so yok. Sadece bana bırak."
Güvenilir sözlerinin sadece blöf olmadığını kanıtlayan Kanon-cchi, muhteşem bir yetenek gösterisi yaparak mağazadaki bütün Monokumaları parçalara ayırdı. "Sanki dans ediyordu" demek, bu durumda cidden tamamen doğru olurdu.
"…Kimsin sen ya?"
"Kim olduğumu çoktan söylemedim mi? Sadece sıradan bir beyzbol kulübü jemaneriyim işte.."
"Anlatmak istediğim, sıradan bir beyzbol kulübü jemanerinin bu tür bir fiziksel beceriye sahip olması biraz garip değil mi?"
"Eeeee, peki, onun yerine şöyle desem? Sıradan bir beyzbol kulübü jemaneri ve ayrıca stalker."
"…Ha?"
"Hadi hadi, bunda endişelenecek bir taraf yok değil mi? Daha önemlisi, aç değil misin?"
Kahvaltıda yediğim sandviçten beri ağzıma bir lokma girmediği doğruydu. B1 katındaki bir mağazadan birkaç temel besin aldık ve 4. kattaki mobilya ve yatak dükkanına götürdük.
Şu ana kadar olanları ve sonraki yapacaklarımızı belirlemek için; yan yana duran yataklardan birer tane seçtik ve elimizde yemeklerle oturduk.
"Towa şehrinin bu hale düşmesinin sebebinin, veletlerin terör faaliyetleri olduğunu söyledin, doğru mu?"
"Evet, öyle dedim. Sonra?"
"Neden bu çocuklar aşırı tehlikeli davranıyor? Ve ayrıca, neden Monokumaları kontrol ediyorlar?"
"Bilmiyorum, görevli görünümündeki çocuklar 'çünkü kendi cennetimizi oluşturuyoruz' gibi bir şey dedi fakat bunun ne anlama geldiğini hiç bilmiyorum. Tüm şehrin etrafında dolaşan çocuklara da sormayı denedim ama sanırım onlar kendi grupları dışında kimseyle konuşmuyor… Ve Monokumalar konusunda da tamamen bihaberim, hiç bilgim yok. Aslında bir tane bilgim var ki o da nazik olmadıkları~"
Nazik değiller. Tüm bildiğimiz bu.
Yani hala hiçbir şey bilmediğimiz anlamına gelmiyor mu bu…
"Aaaaaa! Hala mantığını anlamadımmmm!" Aniden bağırdım.
Beni hedef alır gibi, Kanon-cchi sakin bir ifade takınarak dedi ki "Şimdi düşünüyorum da, bu Gelecek Vakfı ne ki?"
"Söyledim ya, bir araya gelip kederden sonraki dünyayı yeniden inşa etmeye çalışıyoruz–"
"O kısım değil; hack silahından bahsediyorum."
"Hm? Ne demek istiyorsun?"
"Seninle tanışmadan önce, birsürü farklı şeyi test ettim ve bu silahın her tür makine üzerinde etkisi olmadığını fark ettim, anladın değil mi? Ancak nedense Monokumalarda işe yarıyor. Gelecek Vakfı'nın buradaki görevi sadece apartmandan gelen bir yardım çağrısını yanıtlamak değil miydi? Öyleyse nasıl oldu da Monokumalara işleyen bir silahı buraya getirebildiniz? Yani başından beri biliyor muydunuz Monokumaların ortaya çıkacağını?" Değişken ifadelerine rağmen Kanon-cchi, keskin sezgilere sahip bir okul kızına benziyordu.
"Neden Monokuma üzerinde işe yarıyor, ha… O konuya gelirsek, ben de garip bulmuştum bunu."
"Gelecek Vakfı'nın bir ÜYESİ iken neden bunu garip buluyorsun, Hagakure?"
"Çünkü hack silahı, bir anti-Monokuma silahı değil… Bir anti-Towa Şehri makineleri silahı olarak yapıldı."
"…Ha?"
Aslında bu bilginin paylaşılması yasak ama neyse, sorun yok. "Eeeee, bu aramızda kalsın ama Towa Grubu'nun üst düzey yöneticilerinin, Süper Lise Seviyesi Keder ile bağlarının olma ihtimali var. Bu yüzden Gelecek Vakfı, düşmana hazırlık olarak Towa şehri makinelerine karşı bir silah yapmıştı ve böylelikle buradaki durumu gözden geçirebilecektik- ancak Monokumalarda işe yarıyorsa demek ki bir şekilde turnayı gözünden vurduk sanırım."
"Bunun anlamı…"
"Evet, hack silahı çalıştığına göre bu; büyük ihtimalle Towa Grubu'nun Monokuma üretiminde parmağı var demektir…"
"Yani diyorsun ki tüm bu terörizm etkinliklerini başlatan çocuklar değil, Towa Grubu öyle mi?!"
"O KADARINI bilmiyorum. Ancak onun da ihtimali bayağı yüksek bence."
"Ayayayayyy! Çoooook korkunç bu!" Diye bağırdı Kanon-cchi, dalga geçer gibi pat diye yatağa yapıştı.
Böyle bir şeyi bu kadar ciddiyetsiz karşılamak, açıkçası, bu davranışı hiç anlamıyorum diyemem. Gerçek hayat gibi hissettirmiyordu bu. Aniden gelip alakasız bir şekilde "bulunduğumuz şehri yöneten insanların Kedere yardım ettiğini" söylersen inanılması içten içe zor olur. "Her neyse, ağır konuları burada bırakalım. Bunları anlatan ben olmama rağmen, benim bile kafam öyle çorba oldu ki etkisi yarına kadar sürecek gibi."
"Öyle mi? Gerçi benim de kafam tam site-kapa doldu neredeyse."
"Peki, öyleyse düşünülecek başka bir sürü şey var, değil mi?" . . . devamı yakında... bu bölümü düşündüğümden geç yayınlayabildim çünkü bayramda hiç ilgilenemedim neredeyse. bundan sonra eski tempoya dönerim diye düşünüyorum. görüşmek üzere : )
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.