Who Made Me A Princess - Novel - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




23   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   25 


           
Yaşanabilecek ani tehlikeye karşı kapıyı çarparak açtım.

Olamaz...Sanırım çok yüksek sesle söyledim. İkisi de şok olmuş gibi görünüyordu. Kendimi sakinleştirdim ve sakin bir sesle konuştum.

"Hayır."

"Prenses."

"Babacığımla annem hakkında konuşma."

Elbisesini çekiştirip onunla konuştuğumda, Lily üzgün bir ifade yaptı ve sordu.

"Neden, prenses?"

Demek istediğim, neden o ifadeyi yapıyorsun? Ben gerçekten iyiyim!

Bu insanların beni yalnız bırakması için ne yapmam gerekiyor? Athanasia'nın buna söyleyebileceği herhangi 
bir şey var mı? Ahh! Çabuk düşün, ben!

"Babacığım annem hakkında konuşma olduğunda hoşlanmıyor."

Claude ile olan son çay partisinin anısı aniden zihnimde belirdi. Claude, Felix'in söylediklerini duyduktan 
sonra kötü bir moda girmişti.

"Ama eğer annemi görmek istediğimi söylersem."

Euhhh, bir süredir girmediğim zihinsel çöküş. Birisi, yardım etsin.

"Ya babacığım artık beni sevmezse?"

"Prenses!"

Lily söylediklerime inanamıyormuş gibi gözlerini genişçe açtı.

"Bu, bu düşünce...bunun hakkında mı endişeliydiniz?"

Lily'nin titreyen sesiyle yüreğim ağzıma geldi. Ağlamak üzereydi. Tabii ki panikliyordum.

Wsaowjqsnskjdşaojwjdsfla. Ü-üzgünüm! Lily, gerçekten özür dilerim! Aklımda hiçbir şey olmadığı için de 
belki de bu söylediklerim çok fazlaydı. Ne yapmalıyım? Gerçekten ağlamayacaksın, değil mi? Ağlama, Lily! 
Özür dilerim!

Tam o anda Felix panikleyen bana seslendi. Bir dizi yerdeyken omuzlarımı tuttu.

Şu anda aynı göz gözeydik ama sonra Felix'in şu ana kadar gördüğüm en ciddi yüzü tarafından çekildim.

"Majesteleri sizden nefret etmeyecek. Yemin ederim, gerçekten, adımın üzerine."

Güvenimi kazanmak için tereddüt etmeden konuşuyordu.

"Majesteleri Bayan Diana ya da prenses Athanasia'dan nefret etmiyor."

Uhh...... Ne yapmalıyım?

İkisinin çok ciddi olduğunu görünce suçlu hissettim. Euu, eek. Şu an temiz ve saf insanları mı kandırdım? 
Sadece öğrendiğim kelimelerle Athanasia'nın söyleyeceği tarzda bir şey söyledim...

"Bu yüzden eğer Bayan Diana'yı görmek istediğinizi söylerseniz hiç bir sorun olmaz."

Olaylar gitmesini istediğim yönde ilerlemiyor.

"Prenses yeterince genç. Düşüncelerinizi nasıl içinizde tutacağınızı öğrenmek zorunda değilsiniz."

Birkaç dakika panikledim ardından konuştum.

"Hayır. Athy gerçekten iyi. Onu artık görmek istemiyorum. Gerçekten."

Ama ikisi inanmadı. Lily'nin gözlerinde hala yaşlar vardı ve Felix ise bana acıyan gözlerle bakıyordu.

Ve ben ise öylece bakışları altında terliyordum. K-kahretsin. Şimdi ne yapmalıyım.

Felix acıma dolu bir ifade yaptı ama sonra daha iyi şey düşünmüş gibi parlakça gülümsedi.

"O zaman hadi şöyle yapalım. Eğer siz istemiyorsanız sizin için ona ben sorabilirim."

Hadi ama! Başlangıç noktasına geri döndük! Sizin konuşmanıza katılmamın sebebinin ne olduğunu 
düşünüyorsun?! Beni öldürmek için mi cosplay yaptın?

"Yapmana gerek yok!"

"Hayır. Kesinlikle yapa..."

Kahretsin, sana gerek yok dedim! Sinirle, Felix'i elimden geldiğince sert şekilde iterken çığlık attım.

"Hayır!"

Ah, ellerim. Neden iten benken itilen de hala benim.

Hareketlerimle şaşırdığını gördüm ve daha da suçlu hissettim. Eh, eğer bunu yapmasaydım, Claude'a 
gerçekten söyleyeceğini hissediyorum.

"Eğer babacığıma söylersen seni gerçekten sevmeyeceğim. Gerçekten gerçekten senden nefret edeceğim! 
Sana artık onu görmek istemediğimi söyledim!"

Felix sanki bir şey söylemek istiyormuş gibi ağzını açtı. Ancak daha fazla dinlemek istemedim. Zaten beni 
daha da hüsrana uğramış hissettirecek şeyler söyleyecek! Ve ben cidden, bayağı, gerçekten rahatsızdım. 
Gahhh, kaçacağım!

Arkamı döndüm ve Felix bir şey söyleyemeden önce kaçtım.

"Prenses!"

Lilly'nin titreyen sesini duydum ama bu bile kaçışımı durdurmaya yeterli değildi.

Peki kaçtığım yer neresi mi, şey...

Benim odamdı.

Off. A-ama daha iyi bir seçeneğim yok! Dışarı çıksam bile saklanabileceğim bir yer yok ve saraydan 
ayrılırsam da Lily çok daha fazla endişelenecekti.

Onu neredeyse ağlattım ve onun daha fazla endişelenmesini istemiyordum.

Huysuz hissederken masaya oturdum ve Obelia'nın Tarihi kitabını açtım. Birkaç saat sonra Lily geldi.

"Prenses."

"Kitap okuyacağım."

Üzgünüm. Ama beni şuan yalnız bırak. Konuşacak ruh halinde değildim.

Lily ne söylemeye çalıştığımı anlamış gibiydi, sessizce odadan ayrıldı.

"Ehhaaahhheuuuu."

O ayrıldıktan hemen sonra kafamı kitaba gömdüm ve tüm vücudum sarsıldı.

Ne yapacağım şimdi? Odaklanamıyorummm. ÜHÜ... ühü... ühü ühü ühü....

Felix az önce yaptığım şeyleri Claude'a söylemez, değil mi? Acil ateşi söndürdüm ama herhangi bir zaman 
ateş tekrar tutuşabilir. Birisi benim için bir şey yapsın bu duruma! ÜÜÜHHÜ.

***

Ertesi gün üçümüz de yorgun suratlarla buluştuk. Sanırım hiçbirimiz iyi uyumamıştık.

Felix ve Lily benim yüzümden iyi uyuyamadı ve benim içinde sebep aynıydı. Hepsi Felix ve Lily yüzündendi.

Erkenden yatağıma yattım ve uyuyormuş gibi davrandım ve Lily'nin kafamı okşarken söylediklerini duydum, 
bu beni daha da fazla suçlu hissettirdi. Hep 'Bayan Diana her zaman sizinle birlikte' ve 'Bayan Diana 
prenses Athanasia'nın bu kadar sağlıklı ve güzel büyüdüğünü görseydi çok mutlu olurdu.' gibi şeyler söyledi.

Keşke en başta Diana'yı görmek istediğimi söylemeseydim!

WHAHAHHAHA! Görüyorsunuz millet, mırıldanmak çok tehlikeli. En kötü durumda ölebilirsin bile.

"Şimdi ayrılmalıyız."

Lolipopumu yalarken Felix'i görmek için kafamı yukarı kaldırdım. Claude beni görmeyi emrettiğinden geç 
kalmamam için ayrılma zamanıydı.

Hah. O p*ç hiçbir zaman beni görmeye Yakut sarayına gelmedi ve hep ona gelmemi emrediyor.

Gitmek istemiyordum, ama gitmemezlik yapamazdım. Yapsaydım....... Belki de bu dünyada yaşadığım son gün 
olurdu.

Ama beni şimdiye kucağına alması gereken Felix tereddüt etti. Neden olduğunu düşünürken yukarı baktım ve hemen ardından nedenini anladım.

Aman aman. Bu abi ne yapacağını bilmiyor. Onu itip çığlık atmam onun için büyük şok olmuş olmalı. Felix 
kolayca elini uzatamıyordu ve tereddüt ediyordu.

Elbette. Onu anlıyorum.

Çocuk ya da yetişkin olman fark etmeksizin büyük kavga ettiğin kişiye yaklaşmak zordur. Özellikle bu kişi 
seni iten kişi olduğunda.

Lolipopum ağzımda sessizce Felix'i izledim. Ardından lolipopu tutmadığım elimle pantolonunu tuttum ve 
hafifçe çektim.

"Athy'nin bacağı acıyor."

Yapacak birşey yok. Bizi özüre götüren yolda liderlik edeceğim. En başta Felix'in hatası değildi ve ben de dün gerçekten çok ileri gitmiştim.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


23   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   25 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.