Hastalıklı. Çok hastalıklı! Yoksa bugün hayatımın daha güzel olacağının başlangıcı mı? Kalbim hızla atmaya başladı. Ben, ben büyü kullanabilirim! Üstelik bu kişi mükemmel yüce bir büyücü!
"Şu ikisinden biri olabilir. Bir, aşırı derecede manan var ve vücudun bunu kontrol edemiyor. Ya da iki, vücudun normal derecede bir manayı bile kontrol edemeyecek kadar zayıf."
Blackie'ye bakıp kötü bir gülüş attı.
"Ama seninki farklı, ve biraz işe yarar. Biraz önce büyümü etkisizleştirdi."
Nedenini bilmiyorum, ama muhtemelen Blackie'ye korkutucu göründüğü içindir. Yani diyorsun ki Blackie benim manamın bir canavara dönüşmüş hali ve havada parlak bir şeye dönüşürse benim gücüm olacak? Ondan sonra, gücümü özgürce kullanabileceğim?
Wahh! Oha! Uuwahh! Bu günün geleceğini biliyordum!
Claude'un bana neden bunu söylemediğini bilmiyorum, ama hayatımı yaşama sürem arttı.
"Anlattığın için teşekkürler,abi!"
Bu adamın arkasından ışık ve kanatlar çıktığını gördüm. Eğer bu abi bana söylemeseydi asla öğrenemeyecektim!
Şey, ama bu garip. Sevimli Prenses romanında Athanasia'nın büyü yapabildiği ile ilgili bir bilgi yoktu. Aslında Claude'un da büyü yapabildiğinden bahsedilmedi demek oluyor ki önemli değil?
Hayır. Claude'un olduğu sahneleri sinirle okumuştum çünkü tam bir p*çti, ama Athanasia'nın sahnelerini gerçekten dikkatle okumuştum.
"Teşekküre gerek yok."
Öf herneyse. Yedi yıl geçtiği için hatıralarım tamamen doğru değil. Hatıralarım... Ama bu abi kötü birisi değildi, zaten iyi birisiydi. Kutsal hayvanın ne olduğunu açıkladı aynı zamanda Blackie'yi benim için yakaladı! Ve bu uğraşlardan sonra teşekküre gerek olmadığını söyledi.
"Artık gitmeliyim."
Uzaktaki manzaraya bakarken kaşlarını çatarak konuştu. Ah, doğru. Felix! Benim de gitmem lazım. Felix ve Lily endişelenmiş olmalı.
"Athy de gitmeli artık. Abi, yoluna giderken dikkatli ol. "
Sonra Blackie kollarımda iken yürümeye hazırlandım....
"Doğru. Yolda yeniden karşılaşacağız."
Blackie bir anda kollarımın arasından kayboldu. Neler olduğunu anlamadığım için, kafamı havaya kaldırdım.
Ehh? Neden benim Blackie'm abinin elleri arasında yine?
"Ne? Neden Blackie'yi alıyorsun?"
Blackie yine yabancının elleri arasında inliyordu. O ise sorumla gülümsedi.
"Ne zaman sana geri vereceğimi söyledim?"
'?????' kafamın üstüne pat diye attı. Ne dedin biraz önce? Hayır, ne demeye çalıştın?
"Blackie'nin benim olduğunu söylemiştin?"
"İlk önce ben buldum."
......Ne? Nasıl? Haha. Ben mi duydum? Bu kelimeleri duydum mu?
"Ben buldum. Yani onu kızartıp yemek de pişirip yemek te benim seçimim."
Bu ne derece bir aptallık? Böyle bir şeyi nasıl bu kadar özgüvenle söyler?
Kelimelerinden sonra dilim tutulmuştu. Bu deli abiye sanki deli bir insanı görmüş gibi baktım, Blackie'nin inlemelerini duyunca herşeyin farkına vardım.
Ne kadar da bencil!
"Neden onu benden alıyorsun! Blackie'yi geri ver!"
Bir hırsızın karşısında terbiyeli konuşmama gerek yok! Sahibi tam karşısında iken, sakince onu çaldığını söylüyorsun?
"O zaman Blackie'yi götürdüğünde ne yapacaksın!"
Gerçekten de onu yemeyeceksin, değil mi? Bu şirin sevimli hayvan arkadaşı! Wahh!
"Mantıklı değil mi? Uykun geldiğinde uyursun ve karnın acıktığında da yersin."
Hala saçma sapan konuşarak gevezelik ediyor.
"Uzun süre uyuduğum için manam azaldı, ve kraliyet üyesinin kendisine yetecek kadar manası var zaten. Zaten bu yüzden buraya kutsal hayvan bulmak için geldim, ama burada bulduğum şeye bak."
Dun dun da dunnnn! Bu ses yıldırımın dünyaya çarpma sesiydi.
Senin saray büyücüsü olduğunu sanmıştım, ama sen aslında kutsal hayvan çalmak için gelen bir hırsızmışsın?!
"Ama bu garip. Burada fazla kutsal hayvan yok? Sanki bütün bitkiler ölmüş gibi. Herneyse bunun zaman israfı olduğunu düşünmüştüm, ama senin sayende Blackie'yi buldum. Yeterli değil ama biraz işe yarayacaktır."
Kyaaaa hayırrrr! Cümlesini bitirir bitirmez üzerine atladım.
"Hayır! Blackie'yi geri ver! Blackie'yi yemeeeeeeeeee!"
Seni aptal ş*refsiz! Sıkıldığın için Blackie'yi yemeye mi çalışıyorsun? Ve o benim Blackie'm! Benim manam!
"Of, işte bu yüzden kimse anlamadan ayrılmaya çalıştım."
Blackie'ye yetişmek için elimi uzattığımda elini biraz daha havaya kaldırdı.
Hayır, Blackie'yi geri ver. Ühüü. Yemek olmuş Blackie'nin görüntüsü aklımda oluştu. Wahh, Blackie'miz!
Gözleri dolu halde ona bakan benim için üzülmüşe benziyordu Kaşlarını çattı ve konuştu.
"Kutsal hayvanın olmasa da pek bir fark olmayacak. Sadece şimdiye kadar nasıl yaşadıysan öyle devam et."
Gerçekten bu kelimelerle beni ikna edebileceğini mi sanıyorsun?! Ne tür bir pazarlama bu!
"Mananın azalması senin olayın! Geri ver! Gerrrrrrrrrrriiiiii veeeeeeeeerrrrrrrrr!"
Ona direndiğimde birkaç dakika sessiz kaldı. Evet, hala geç değil! Fikrini değiştir! Eğer küçük bir kız ve hayvana kötü davranırsan cezalandırılabilirsin!
"Acaba hemen şimdi mi yesem?"
Sonra dizlerinin üzerine çömeldi. Benim boyuma doğru eğildiğinde refleksle ondan uzaklaştım. Ş*refsiz'in koyu kırmızı gözleri doğrudan bana bakıyordu.
"Her ne kadar uzun sürse de, ve sinir bozucu olsa da, başka bir yol daha var."
Dedi. Ama neyse, şaka mı yapıyorsun? Eğer başka yol varsa, sadece o yolu kullanman gerekiyor!
"Sadece bunu burada bıraksam? Fazla etki edeceğini sanmıyorum."
Orada patladım. Ama eğer "Evet! Onu burada bırak!" deseydim, daha fazla tehlikeye gireceğimi hissediyorum.
Şüpheli bir ifadeyle ona bakmaya başladım. O acınası yüzün bende işe yaramaz!
"Fakat, ben çok nazik bir büyücü olduğum için eğer senin gibi bir çocuğun şu şeyini yesem bile iyi uyuyabileceğimi sanmıyorum."
"Yalan!"
Bağırdım. Eğer öyleyse, neden Blackie'yi çalmaya geldin? Ona hala inanmadığım için yüzünde merak dolu bir gülümseme oluştu. Ve diğer sözleriyle daha da sinirlendim.
"O zaman şöyle yapalım. Bu şeyin normal bir mana olana kadar yaşamasına izin vereceğim. Kulağa nasıl geliyor? "
"Hayır. Ve onun tamamen yaşamasına izin ver? Ne yapmalıyım ki? "
"'Ne' derken ne demeye çalışıyorsun?"
Ne istediğimi sorduğunda daha çok sinirlendim. Ama kısa bir süre sonra gözlerime bakan koyu kırmızı gözlerini görünce konuşamadım.
"Sana bir şans verdiğimi söylüyorum. "
Gülümsediğine emindim , ama titremenin omurgamdan aşağı indiğini hissettim.
"Şunu bilmen gerekiyor. İstediğim zaman senden kurtulabilir ve kutsal hayvanını alabilirim. Kesinlikle sadece karşındakinin bütün manasını alacağım. Eğer başka birisi olsaydı, tereddüt etmeden alırdım. Ama sana bunu söylüyorum çünkü bunu özellikle sana yapmayacağım."
Derin bir gülümseme ve omurgamdan daha fazla titreme indi.
"Çünkü ilgimi çekmeye başladın."
Çok masum bir ses ve gülümseme ile korkutucu şeyler söylüyordu.
Ve sonra fark ettim ki kabul etmek istemesem de doğruları söylüyordu.
Blackie'yi alması, bir çocuğu ikna etmeye çalışmaktan daha kolay ve ona daha fazla fayda sağlayacaktır.
Şu an ne isterse yapabilir.
....Ama ona biraz önce 'Hey' dedim, ve Blackie'yi almak için onu yumrukladım?
Dikkatlice kıyafetini çekiştiren ellerimi çektim.
İçim bunu yapmak istemiyordu, ama biraz korkmuştum.
Zaten bir yabancı ile yalnızdım, ve onu kızdırırsam işler hiç de iyiye gitmezdi. Uwaaaahhh.....! Blackie, özür dilerim. Seni koruyamam çünkü ben çok güçsüzüm.
Whahahahahah!
Etrafımda olan durumu anlayıp ağzımı kapattığımda gülümsedi.
"Korkmana gerek yok. Ben iyi bir büyücüyüm. Belki daha sonra Blackie'ni yemek istemem?"
Bütün iyi büyücüler ölüm kadar soğuk mu? Eğer sen gerçekten iyi bir büyücü isen, kendi yumruğumla sarayımı yok ederim! Ne tür bir nazik büyücü her türlü korkutucu suça neden olur ve yedi yaşındaki bir çocuğa ölümle tehdit eder!
Tereddüt içinde dudaklarımı dikkatlice açtım. Bi-biliyorum tam bir korkağım. Ama korkuyorum. Wahh.
"Karşılığında benden ne istiyorsun?"
"Düşündüğümden daha akıllıymışsın."
Sanki çok eğlenceli bir şey bulmuş gibi gülümsedi.
"Bir şey yapmana gerek yok. Senden istediğim birazcık belli bir şey. Senden ihtiyacım olan şeyi kendim de alabilirim. Ah, ama kesinlikle senden bir şey çalmak gibi değil. "
Bu ne anlama geliyor? Garip hissediyorum. Ama eğer hayır dersem, burada Blackie'yi yutacak, değil mi? Ühü, Ah tanrım! Neden beni bu kadar zayıf bir insan yaptım!
"Ama ya aslında beni aldatıyorsa-... "
"Sorun yok. Dedim ya ben gerçekten nazik ve iyi bir büyücüyüm. Bu seni incitmeyeceğime dair bir anlaşma. Söz veriyorum. "
Yalan söylemeyi her gün yapıyor musun? Kelimelerin hiç de yardımcı olmuyor!
"Eğer senden aldığım şeyi seversem..."
Ugh. Ama seçme şansım var mı? Sadece ipucu bulmaya çalışabilirim. Ölüm bayrağımın karşımda sallanmadığını görmeyeli uzun zaman oldu. Ama hiç hoş değil. Ühü.
"O şeyi bir mana olana kadar yemeyeceğim. Güzel bir anlaşma. "
Benden gelecek cevabı bekliyormuş gibi bana bakıyordu. Seni... kötü p*ç! En azından seçmek için şık verseydin!
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.