Merhaba canlar,
Öncelikle birazdan paylaşacağım bilgiler sevgili Squaw'ın kişisel blogundan alınmadır. Dolayısıyla hemen aşağıya bıraktığım adresten de okuyabilir ve hatta kendisine kocaman teşekkür edebilirsiniz.
Seviliyorsun Squ-chan.
Kaynak: KAYNAK
Drama yanında birkaç Live Action tecrübem sonrası kendimi bu alanımda buluverdim. Bildiğimiz üzere birçok animenin Live Action versiyonu mevcut. Birçoğunu, animesi yapılmadan önce mangasından/manhwasından esinlenilerek çıkmış ortaya, birçoğu da animesinden sonra kendini göstermiş. Bana göre kimisi bunu başarmışken kimisi kendini zorlayarak, izleyicisinde sahip olduğu ismin animesine özlem duygusu bırakarak animeyi izlemeye tekrar itmiş. Bunun yanı sıra bazı Drama'ların da animesi gelmiş kendini göstermiş. İyi veya kötü, her ne şekilde olursa olsun oyunculukların sınıfta kaldığı ya da sınıfı geçtiği yapımları mevcut, şimdi geçelim de bunları kendi kendime kaynatıvereyim. :P
Basilik ve Shinobi: Heart Under Blade
Seriyi işleniş açısından sevmedim, filmi de finali açısından sevmedim. Oyuncu seçimleri güzeldi, özellikle de Gennosuke-sama'yı baya beğendim, zaten oyuncuyu daha önce ''Tokyo Tower: Mom & Me, and Sometimes Dad'' filminde izlemiştim ve filmde resmen döktürüyordu. Tipiyle bir yerlere gelen çoğu oyuncuya inat işini güzel yapan isimlerden biri olduğuna inanıyorum. Hotarubi rolünü de sevdim, zaten bu akstirstin de iki Drama'sını (Taiyou no Uta ve 1 Liters of Tears) izlemiştim ve diğer oyunculara göre kayda değer bir rol yetenği var, onun yanında Oboro rolündeki ablamızı pek beğenmedim.
Shinobi filmi de mekan kullanımları açısından izlenmesi gerekenlerden biri, eğer animeyi izlememiş olup da filmi ilk kez izliyor olsaydım o melankolik atmosferi yakalayabileceğimi düşünüyorum. Filmi izledikçe animenin ya da konunun, işte her neyse hikayenin geçtiği yerleri gidip kendi gözlerimle görmek istedim. :) Finali ise farklılaştırılmak adına öyle kötü yapılmış ki ne desem de eleştirsem derdindeyim ama oyunculukların ve filmin verdiği o güzel atmosfer adına çok fazla irdelemeyi düşünmüyorum. Animesi mi filmi mi diye sorsalar bana filmi tercih edenlerden olurdum.
I'm Sorry, I Love You
Aslında bu ismi değerlendirmeye hiç niyetim yok çünkü yapımına ''Anime'' demeye bin şahit ister. Çizimleri açısından evet 'anime' lakin uzunluk açısından değil. 16 bölüm olup da her bölümü 1 saat süren bir yapımı 30 dk'cık bir yapıma nasıl sığdırırlar? Ne saçma bir iştir bu; film tam bir Trailer tadında, bu nedenle de anime üzerine pek bir şey yazmayı düşünmüyorum.
Nodame Cantabile
Drama'sı animesinden önce gelenlerden bir: Animesini çok severim, bugüne kadar sevdiğim Josei'lerin başında geliyor. Ona nazaran Drama'sını da sevdim ama yine de animesi kadar bana büyük keyif vermedi. Sadece bugüne kadar izlemiş olduğum Drama'lar/Live Action'lar içerisinde en başarılı bulduklarımdan biri olduğunu söylemem lazım.
Oyunculuklar açısındansa takdire değer bir yapımdı. Özellikle Chiaki, Stresemenn-san (bu adam Taiyou no Uta'da da döktürüyor :D), Masumi ve Mine'yi baya sevdim, başlarda Mine itici gelse de izledikçe kendisinin oyunculuğundan baya keyif aldım. Yukarıda paylaştığım konserin keman sahnesi hem Drama'sında hem Anime'sinde aynı coşkuyu veriyordu. :D Yine de tercih hakkım olsa animesini seçenlerden olurdum.
Nana
Gelelim benim canım, cananım olan animelerimden birine. :) Nana da Nodame gibi Drama'sı önce gelenlerden biri ama Nodame kadar başarılı olmayanlardan. Oyunculuk açısından sınıfta kalanlardan ama ilk filmde verilen anime işlenişinin eksiksiz oluşu bu ismi de ayrı yere taşımamı sağlıyor. Özellikle de replikler ve kullanılan mekan tasarımlarının birebir yansıtılışı bu Live Action'ı da olumlu yönde değerlendirmemi sağlıyor. Animelerde verilen mimikleri vereceğiz diye oyuncular kendilerini baya kasıyor, aslında bu sadece Nana için geçerli değil, bugüne kadar izlediğim tüm Live Action'ların genel sorunlarından biri bu. Anime yapımında kendisinden ne kadar nefret etsem de kabul etmem lazım ki Takumi karakteri filmde en başarılı oyunculuğu veren isimdi.
İkinci filmi açmaya niyetim yok pek, o filmi Nana sevgim hatrına kabul ediyorum yoksa böylesi güzel bir isme o tarz bir yapım hiç yakışmıyor.
Lovely Complex
Bir başka canım, cananım olan animelerimden biri daha: İşte yukarıda bahsettiğim şeyin en güzel kanıtlarından biri LovCom. Anime yapımındaki mimikleri yakalamak adına oyuncuların kendini ölesiye zorladığı bir Live Action. Bu yapımda Ryoji'yi oynayan elemanı beğenmesem de kendisini Zettai Kareshi'de baya beğendim. Gerçi LovCom'da pek bir rolü de yok gibiydi. :P :D
LovCom çatısı altında da Otani ismine yapıştırılan oyuncunun iyi bir seçim olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar animedeki Otani'mizi direk yansıtamasa da (bu imkansızı istemek zaten. ) Live Action'ına kendisinin yakıştığını düşünüyorum. Yine de tercih hakkım olduğunda ''animesi'' diyenlerdenim. Hatta bu Live Action'ı izledikten sonra animesini sil baştan alıp hiçbir sahnesini atlamadan, ilk kez izliyormuşcasına seriyi soluksuz bir şekilde izlemiştim.