Yukarı Çık




3.1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3.3 

           
Bölüm 3.2

Matsuda-kun iki eliyle omuzlarımı sıkıca tuttu. Yüzünü bana yaklaştırdı. \“Sen buraya geldiğinde sana çirkin dediğimi hatırlıyor musun?\“ diye sordu yavaşça.

Matsuda-kun\’un yüzünde ciddi bir ifade ile bana bu kadar yaklaşması, kalp atış hızımı on kat arttırdı. \“Ee...Galiba evet? Heh heh, sanırım bugün durumum biraz daha iyi.\“

Ben heyecanlı bir ses tonunda konuşmaya başladığım an, omuzlarımı bıraktı ve bakışlarını çevirdi. Sonra, yine bana bakmadan kendi kendine konuşur gibi fısıldadı. \“Durumun gerçekten daha mı iyi, yoksa daha mı kötü…?\“

\“...Eh? Ne demek istiyorsun?\“

\“Bir şey yok\“, Matsuda-kun kafasını salladı ve emreden bir ses tonuyla konuşmaya başladı. \“Git yatağa yat. Bugünkü tedaviye başlamamız gerek.\“

Zihnim hala kalbimin atışlarıyla yankılanırken çantamı çıkardım ve bir kenara koydum. Sonra, birkaç dakika öncesine kadar Matsuda-kun\’un bulunduğu yatağa yattım. Vücudumun yumuşak yatak zeminine gömülmesine izin verdikçe, burnum yorganın kokusuyla doldu. Matsuda-kun\’un kokusu. Matsuda-kun\’un vücut sıcaklığının kalıntıları vücudumu sardıkça, kokusunu içime çektim; sanki yanımda yatıyor, bana sarılıyormuş gibi mutlu hissettim–

\“Hehehehehe\“, düşünmeden neşeyle güldüm. \“Hehehehe.\“

\“...Komik bir şey mi var?\“, Matsuda-kun yüzünü ekşitti ve bana sert bir bakış attı. \“Anladım ki gübre böcekleri böyle gülüyor. Ama sen de bir gübre böceği olsan bile, bu gülüş fazla iğrenç. En azından normal şekilde gülmeye çalışamaz mısın?\“

\“Hyo hyo hyo hyo hyo\“

\“Bunun nesi normal? Bu daha da iğrenç!\“ Şaşırmış biçimde, Matsuda-kun laboratuvarın ortasından bir el arabası getirdi. Üstünde birçok karmaşık, önemli görünen makine vardı. El arabasını yatağın yanına kadar itti, \“İşte başlıyoruz\“ dedi ve yüzünde gergin bir ifadeyle makinelerden birini çalıştırmaya başladı.

Matsuda-kun çalışırken onu izledim. İpeksi yumuşak saç. Saçların arasından görünen uzun, badem gözler. Uzun kadınsı kirpikler. Sivri bir çene. İnce solgun dudaklar. Uzun beyaz parmaklar–

\“Bana bakmayı bırak, Çirkin. Bu korkutucu.\“

…Ve sivri bir dil.

Bu doğru. O benim Matsuda-kun\’um. Yana döndüm ve defterime bir not yazdım.

\“...Her şeyi not etmene gerek yok, gübre böceği.\“

\“Ama not etmezsem hepsini unuturum!\“

Matsuda-kun abartılı şekilde iç çekti. \“Cidden, beynin aynı altı olmayan bir kova gibi.\“

Altı olmayan bir kova. Bu onun acımasız şakalarından biri değildi. Bu doğruydu. Gördüğüm ve duyduğum her şeyi çok kısa bir süre sonra unutuyorum. Sebebini bilmiyorum. Eğer biliyorsam da unutmuşumdur.

Ama sebep ne olursa olsun, unutkanlığım normal değil. Bundan eminim.

\“Ama bir şeyleri isteyerek unutmuyorum. Beynimde bir rahatsızlık var, değil mi? Buna engel olamıyorum, o yüzden bana nazik davran!\“

\“Hayır, buna sadece \’rahatsızlık\’ deyip geçebileceğimizi sanmıyorum.\“, Matsuda-kun hafifçe kafasını salladı. \“İnsan hafızası karmaşık bir şey ve hakkında bilmediğimiz çok şey var. Hala bir kara kutu gibi bizim için. Senin durumun diğer hastalıklar gibi başa çıkılacak basit bir hastalık değil.\“ Açıklarken bir yandan da kafamın ve yüzümün üstüne vantuzlar yapıştırdı. Vantuzlardan çıkan kablolar, el arabasındaki makinelere bağlıydı. \“İnsan hafızasında \’eylemsel (epizodik) hafıza\’ dediğimiz bir kısım var. Kişisel deneyimlerini, duyduklarını ve gördüklerini depoluyor. Beynin bunu yapmakla sorumlu olan kısmına hipokampüs deniyor. Eğer orada bir sorun çıkarsa beynin yeni anılar oluşturup depolamakta zorluk çeker. Ameliyatla hipokampüsü çıkarılan ve yeni anılar oluşturma yetisini kaybeden bir hastayla ilgili, eski ve ünlü bir örnek var bu konuda. Bu olaydan sonra, hipokampüsün hafızadaki gerçek görevi ile ilgili birçok araştırma yapıldı. Bununla birlikte, hipokampüsün çalışmasında sorun olsa bile, bisiklete binmek veya eşyaları kullanmak gibi \’işlemsel bellek\’te olan işleri hatırlamak ya da öğrenmekte sorun yaşamazsın. Ancak bu işlerle ilgili anıları unutursun. Örneğin, nasıl bisiklet sürüldüğünü hatırlarsın ama bunu nasıl öğrendiğini hatırlamazsın... İşte kısaca böyle.\“

\“Anladım… Demek ki bu yüzden çok unutkan olmama rağmen, hala defterime yazabiliyor ve yazıları okuyabiliyorum\“. Defterimi iki elimle tuttum ve düşünceli biçimde başımı salladım.

\“Ryouko Otonashi\’nin Anı Defteri\“

Bu defter benim belleğimdi. Biricik, önemli ve güvenilir eşyam. Ona sahip oldukça, sanırım sıradan bir hayat yaşayabilirim, sıradan insanlar gibi. Bununla birlikte, görünüşe göre bu okul hafıza sorunları yaşayan kişiler için uygun bir ortam oluşturmakta biraz geç kalmış ve hala burada birçok zorlukla yüzleşiyorum. Mesela, sınavlarda defterlere bakmak yasak, bu da notlarımın düşmesine ve uzaklaştırma –

\“Ne? Okuldan mı uzaklaştırıldım?!\“ diye bağırdım, defterden başımı kaldırarak. \“Sırf notlarım düşük diye mi?! Bu adil değil!\“

\“Seni direkt okuldan atmadıklarına şükret. Atılmaman için okulla görüşmem gerekti.\“

\“Ne? Beni mi savundun?\“. Çok heyecanlandım. \“Çok mutluyum! Heh heh. Beni çok seviyorsun değil mi?\“

Matsuda-kun homurdandı. \“...Sana sadece bir araştırma konusu olarak ihtiyacım var.\“

Yine de, Matsuda-kun çabaladı ve bana yardım etti, bu yeterince iyi!

\“Görünüşe göre senin durumun, uzun süreli hafızaya geri erişimde başarısız olunması ile alakalı. Galiba beyninin bir yerinde, sinapsların nöronlara bağlanmasında sorun çıktı ama durumun olduğunu tam olarak anlamam için, problemi daha etraflıca incelemem gerek.\“

\“Dediklerinin çoğunu anlamadım ama… en azından okuldan atılmadım! Atılırsam nereye gidebilirim ki?\“ Bu okul dışında gidecek yerim yok. Diğer her şeyi unuttum. Ailemi hatırlamıyorum bile, veya varsa eski arkadaşlarımı da. \“Eğer atılırsam senden de ayrı kalırım, Matsuda-kun...\“

Matsuda-kun\’dan ayrı kalmak en çok korktuğum şeydi. Bunu sesli söylemek bile vücudumu korkudan titretti.

\“Fazla endişelenmemelisin.\“ Matsuda-kun bana döndü ve net bir şekilde konuştu. \“Sen değerli bir araştırma konususun ve seni kaybetmeyi planlamıyorum… en azından şimdilik.\“

\“Ama sonradan fikrini değiştirebilirsin!\“

Mutluyum, ama bundan sonra çok fazla yük olmamayı unutmamam gerek!

\“Şikayet etme. Bu kadar önemli bir araştırmaya katıldığın için gurur duymalısın.\“ diyerek azarladı beni Matsuda-kun ve açıklamasına devam etti. \“Neden hafıza kaybının yaşandığını anlamak için, beynimizin hafıza depolama biriminin yapı taşlarını anlamamız gerek. Bu alanda gelişim gösterirsek bu, çeşitli ihtimallere kapı açar; mesela insan hafızasının kalitesini ve ömrünü arttırmak, hafıza kaybı için bir ilaç geliştirmek gibi. Gelecekte belki anılara, sabit diskteki veriler gibi davranabiliriz - onları istediğimiz gibi yedekleyen veya bazı kısımlarını yok eden cihazlar yapabiliriz. Çoktan yurtdışında bu konuda yapılan araştırmalar var. Deney farelerinin M-zeta kinaz enzimleri ile oynayarak uzun süreli hafızlarını silmeyi başardılar.\“

\“Anladım!\“

Aslında hiç anlamamıştım ama şimdilik uzlaşmacı olmalıydım. \“Ne olursa olsun, sevgili Matsuda-kun\’uma herhangi bir şekilde yardımcı olabilmekten çok mutluyum!\“

\“Beynin boş, ürettiği kelimeler de öyle. Gerçekten boş bir kadınsın.\“

Ciddi miydi yoksa dalga mı geçiyordu pek anlamadım.
 
Ama işte Matsuda böyle biri.

Hep bana kendime dikkat etmem konusunda ısrar etti. Bana karşı soğuk olabilir, patavatsız olabilir ama bana sahte bir samimiyet göstermiyor. İnsanlar böyle yaptığında üzücü oluyor bu yüzden Matsuda-kun\’un davranışlarına minnettarım.

\“Boş olabilirim ama yine de süper mutluyum!\“ hevesimin kırılmasına izin vermeyerek sesimi yükseltim ama Matsuda-kun\’un cevabı neredeyse fısıltı gibiydi.

\“Yani, senin yardımcı olduğunu inkar edemem. Kimse böyle nadir bir vakaya sık rastlamaz...\“

\“Nadir mi dedin?! O kelime kulağa çok güzel geliyor!\“ Sanki övülüyormuşum gibi mutlu oldum. \“Benim neyim nadirmiş? Söyle! Söyle! Söyle!\“

\“Çocuk gibi davranmayı bırak.\“ Matsuda-kun seslice iç çekti. \“Sana söylemek istemiyorum. Sonra gıcık bir şekilde heyecanlanırsın.\“

\“Ne var ki bunda? Söyle! Söyle!\“

Israrım sonunda işe yaradı. \“...Senin gibi hafıza kaybından etkilenen birinde genelde böyle müthiş, çok beyin gücü gerektiren bir yetenek göremezsin. İşte bu yüzden sen çok nadir bir vakasın.\“

\“...Yetenek? Beyin gücü gerektiren?\“ Aklıma hiçbir şey gelmedi.

\“Hatırlamıyorsan iyi… Yeteneğini kullandığında çok sinir bozucu oluyordu. Seni uyarıyorum - o yeteneği bende kullanayım deme sakın. Anladın mı, gübre böceği?\“

Ne demek istediğini pek anlamadım ama gübre böceği yorumu biraz kalbimi acıttı, o yüzden katılma anlamında başımı salladım. \“Peki, seninle bu samimi anları geçirdiğim sürece umrumda değil, Matsuda-kun. Beynimde bir hastalık olduğu için şükretmeliyim!\“

\“Dedim ya, o bir hastalık değil...\“ Matsuda-kun yüzüme daha çok vantuz yapıştırdı, sanki sırıtan yüzümü kapatmaya çalışıyordu. \“Yine de, bunu hiç kafana takmaman takdir edilesi bir şey. Senin durumun gülünecek bir şey değil. En azından biraz endişeli olmamalı mısın?\“

\“...Eh? Nesi endişe verici ki?\“

\“Demek istediğim\“, dedi Matsuda-kun şaşkınlıkla, \“Bu belirtiler hiç kaybolmayacak mı diye endişelenmiyor musun?\“

\“...Eh?\“ Onun kelimeleri beni şaşırttı. Böyle ciddi bir tonda soru sormak hiç Matsuda-kun\’a göre değildi. \“Ahahaha! Hiç endişeli değilim!\“, Ortamı yumuşatmaya çalışarak güldüm. \“Yani hatırlayabildiğim tek ben, tam şu anda bu yatakta yatan ben. Hafızamı kaybetmeden önceki hiçbir şeyi hatırlamıyorum bu yüzden karşılaştırma yapacağım bir şey yok. Bundan dolayı unutkanlığımı bir kusur olarak görmüyorum… o benim kişiliğimin bir parçası sadece.\“

\“Bunu bir kusur olarak görmüyorsun… ama hafıza kaybının nasıl başladığı veya ne zaman biteceği hakkında bile endişe etmiyor musun?\“

\“Hiç de bile. Aslında daha çok, eğer aniden iyileşip seni artık görmezsem diye endişeleniyorum, Matsuda-kun.\“

Oda aniden sessizleşti.

Sessizlik bir süre devam ettikten sonra, Matsuda-kun bir fısıltıyla onu bozdu.

\“Tedirgin olmana gerek yok.\“ dedi, sesi aniden korkutucu olmuştu. \“Bu tedavinin bitmesine izin vermeyeceğim.\“

Yukarı baktım. Kapkara saçlarının arasından görünen yüzü kaskatıydı, düşünceye gömülmüştü.

\“Matsuda-kun?\“

Ona seslendiğim an düzeldi ve bana döndü.

\“Hayır, bir şey yok...\“ İşleri tatlıya bağlamak ister gibi kafasını salladı. Sonra makineye döndü ve hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam etti. \“Yani, semptomların hakkında fazla kötümser olmak bir işe yaramaz. Bu senin doğal mutluluğunun yararlı olduğu bir durum.\“

\“Evet! Çok yönlü düşünen biriyim sonuçta!\“

\“Çok yönlü düşünüyorsun, o kesin. Hafızanı kaybetmeden önceki aileni ve arkadaşlarını hatırlamıyorsun bile, ve buna rağmen azıcık bile endişeli değilsin.\“ 

\“Ama onları unutmak, zaten hiç onlara sahip olmamışım gibi bir şey! Bundan dolayı unuttuğum kişilerin artık benimle hiçbir alakası yok!\“

\“Yine aynı laflar.\“ Matsuda-kun fazla uzun bir süre boyunca gözlerini kırptı. \“Bir şeylerin seninle ilgisi olmadığını söyleyip durursan sonunda, zihnin bomboş kalacak.\“

\“Oh, İyi olacağım! Hep aklımda sen olacaksın, Matsuda-kun!\“ Gururla göğsümü kabarttım. \“Hatırlayabildiğim tek kişi sensin bu yüzden sen burada oldukça, hiç yalnız kalmam.\“

\“... Büyük ihtimalle beni işlemsel belleğinde buraya gelip tedavi olma sürecin ile ilişkilendiriyorsun. Bu yüzden beni hatırlıyorsun.\“

\“Hayır, hiç öyle değil –\“

\“Evet, evet. Biliyorum.\“ dedi Matsuda-sun, ben çok sinirlenmeden beni sakinleştirmeye çalıştı.

Yüzüme vantuzlar yapıştırmaya devam etti, arada göğsünü kaşımak için durdu ve bir anlığına, kirli beyaz gömleğindeki bir boşluktan görebildim bunu. Benim ne demek istediğimi gerçekten biliyor mu? Büyük ihtimal sadece beni susturmak için söyledi. Onu hatırladığımı söylediğimde bana inandığını bile zannetmiyorum. 

Ama bu doğru.

Onu \“hatırlamak\“ kelimesinin normal anlamında hatırlamıyorum tabi. Ama hatırlıyorum dediğimde yalan söylemedim.

Matsuda-kun\’u hatırlıyorum.

Onu unutuyorum, ama yine de hatırlıyorum.

Konuşmalarımızdan veya birlikte yaptıklarımızdan bahsetmiyorum. Bu tür anılar için defterime güvenmem gerek. Hayır, hatırladığım şey çok daha özel ve önemli!

Onlar anılar değil, duygular. Kafamı kullanarak değil, kalbimi kullanarak. Matsuda-kun ile ilgili hatırladığım şey tamamen duygular. Onu her gördüğümde, daha beynim neler olduğunu anlamadan önce kalbimin atışlarını hissediyorum. Bu atışlar bana çok önemli bir şey söylüyor.

Benim için, onun varlığı çok değerli. Eşsiz.

İşte bu sebeple, ne kadar unutkan olursam olayım onu asla unutmayacağım. İkimizin arasında hatıralardan daha güçlü bir bağ var. Benim için Matsuda-kun özel. Eşi benzeri yok. O bir mucize –

\“Susacak mısın artık?\“

\“Eh?\“ Kendime geldim. \“B...Beni duydun mu?\“ Yataktan aşağı inmek üzereydim ki Matsuda-kun kafamı aşağı geri itti.

\“Kabloyu koparacaksın. Nesin sen, çöp parçası?\“ dedi acımasızca, sanki kabloyu bilerek koparmaya çalışıyormuşum gibi.

\“A...Ama hiçbir şey demedim… Ha, kalp atışımın çok sesli olduğundan mı bahsediyorsun? Buna engel olamam! Kalbim durursa ölürüm!\“

\“...Senin hakkında konuşmuyordum. Dışarıdaki sesten bahsediyordum.\“

\“Eh? Dışarı mı?\“

Matsuda-kun çenesini kaldırdı ve camı işaret etti. Dikkatlice dinlediğimde gerçekten de dışarıdan gelen garip bir ses olduğunu duyabildim.

Alay eden, sinirli, yuhalayan sesler. Öfkeyle dolu, tepkili sesler. Dünyayı gümbür gümbür edecek türden sesler. İstemsizce surat asmanı sağlayabilecek, hoş olmayan seslerin birleşimiydi.

\“...Bu ne?\“

\“Bu \’Geçit Töreni\’. Her gün daha da gürültülü oluyor...\“

\“Bir geçit töreni mi? O törenden mi bahsediyorsun yoksa?!\“

\“Yalancı. Hiç hatırlamıyorsun.\“ Matsuda-kun alnımı çimdikledi ve açıklamaya devam etti. Yüzü korkutucuydu. \“Bu aslında bir protesto. Ama eğitim görevlileri, ya da idare komitesindeki yaşlı moruklar mı demeliyim, bu kelime onlara güzel gelmemiş o yüzden \’Geçit Töreni\’ gibi aptalca bir isme karar vermişler.\“

\“...Ama geçit töreni, protestonun tam tersi değil mi?\“

\“İşte tam bu yüzden tören kelimesini seçtiler.\“

\“Ama neden tören…?\“



Bu bölümün devamı yakında...

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

3.1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3.3