S.I.D.W. GAME - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 


           
    
    Bugün de diğer günler gibi sıradan bir gündü- En azından öyle olması gerekiyordu. Bu günü diğerinden farklı kılan neydi?

Gökyüzünde uçan küçük sevimli figürler mü?

Gözlerinin önlerinde  beliren garip yazılar mı?

İnsanların çığlıkları mı?

Kopan uzuvlar, etrafa sıçrayan kan mı?

İnsanların korku içinde kaçışı mı?

Bu...Kıyamet miydi?

   Öyle değilse açıklaması neydi? Tüm bu olup bitenlerin, yaşananların gerçek olma olasılığı neydi ki? Bir film olsa korku, gerilim türünde olurdu kesin.
    Nasıl başlamıştı tüm bunlar? Nasıl devam edecekti? Neden olmuştu en başında? Cevapsız sorular doluydu insanların zihni. Kim cevap verecekti ki?
   Kim onları bu kıyametten kurtaracaktı?
   Tanrı mı? Ülkeleri mi? Askeri güçler mi?
   Sadece daha fazla cevapsız soru...

************************************

        İnce parmakları telefonun ekranında zarifçe dolanırken sayısız şarkı arasından son zamanlarda sıkça dinlediği şarkıyı açtı. Telefonu kapüşonlusunun cebine atıp başlığı iyice aşağı çekerek gözlerini güneşten korumaya çalıştı.
    Güneşten nefret ederdi. Sıcaktan ve yazdan da nefret ederdi ama aynı zamanda soğuktan ve kıştan da nefret ederdi. Bu yüzden onun için ideal mevsim sonbahardı. Ne çok sıcak ne çok soğuk olan sonbahar, bir çok kez yılın her zamanının sonbahar olmasını dilemişti.
      Güneşten hoşlanmadığı için zorunda olmadıkça dışarı  çıkmadığı ve çıktığı zamanda kendini sıkıca koruduğu için teni fazla beyaz kalmıştı. Beyaz ve soluk, biraz hastalıklı görünen bir tonu vardı. Göz altlarındaki koyu halkaları da unutmamak lazım, bu yüzden sürekli onu gören insanlar hasta olduğu izlenimine kapılıyordu.
       Öte yandan beyaz tenine tezat oluşturan parlak siyah saçları vardı. Annesinden aldığı bir özellikti bu. Annesi de onun gibi gece kadar koyu ama bir o kadarla parlak, yumuşacık saçlara sahipti.
    Lakin gözleri farklı idi. Gözleri okyanusu andıran dipsiz mavi gözlerdi. Bakan kişiyi hayran bırakacak derecede güzel büyük gözleri, birbirine zıt koyu saçları ve beyaz tenine renk katıyordu.
    Bir heykel tıraş ile ressamın ortak çalışması gibiydi. Heykel tıraşın marifetli ellerini kullanarak yonttuğu zarif yüze ressamın renklerle oynayarak yaptığı bir şaheserdi.
      Hafife alınmayacak derecede bir güzelliği vardı, lakin kimse görmüyordu onun güzelliğini. Etrafında auradan mıdır yoksa sürekli yüzünü örten saçları ile kapüşonlusunun başlığından mıdır kimse ona dikkatle bakmıyordu.
     Hiç bir zamanda ona dikkatle bakmamışlardı. Daha doğrusu adının sonunda taşıdığı soy adına sahip olduğu zamandan beri kimse ona düzgün bakmamıştı.
   Belki bir kaç kişi hariç...
      Kafasındaki gereksiz düşünceleri kovmak istermiş gibi kafasını iki yana sallayıp temposunu arttırarak yürümeye devam etti.
    2 yıl önce amaçsızca etrafta gezinirken ilan yazısını görüp bir hevesle başvurduğu bir yerdi bu restoran. Tesadüf eseri sahibi o gün teftişe gelmişti ve onunla tanışmısti. Pembe saçları ve garip moda tarzı ile tuhaf bir insandı. Onu gördüğü anda heyecanla bağırmış ve iş ilanı için gelip gelmediğini sormuştu.

   'Sen! Acayip derecede tatlı çocuk! İş ilanı için geldin dimi?!'

'Şey...Evet.'

'HARİKA! Seni işe alıyorum.'

     Ona onu neden hemen sorgulamadan işe aldığını sorduğunda ise alındığı cevap 'Çok güzel bir yüzün var.' idi. O tuhaf insan ona az çalışmasına rağmen yüksek maaş veriyordu, lakin sinir bozucu derecede garip bir kıyafet giydiriyordu. Diğer çalışanlar ve müdür tarafından hoşnutsuzlukla karşılansa da o tuhaf kadının restoranında çalışmanın o kadar da kötü olmadığını düşünüyordu.
      Kadının adı Annette Lieswer'di ve  büyük bir restoran zincirinin sahibiydi. Bekardı ve çocuk sahibi değildi, zengindi bu yüzden çoğu erkek onunla evlenmek için can atıyordu. Buna rağmen Annette hepsini reddedip kendi gücü ile tepeye çıkmıştı. Annette onun saygı duyduğu nadir insanlardan biriydi.
      2 yıldır bu işe ihtiyacı olmasa bile gitmesinin nedeni de buydu belki.
     Annette'nin restoranı çoğu zaman kalabalık olan bir meydan olan Lost Dream Meydanı'nın en göz alıcı yerindeydi. Üç katlı ihtişamlı binanın her yerinden lüks bir yer olduğu belli oluyordu. Üçüncü kattan meydanın ortasındaki büyük ve ihtişamlı fıskiye rahatlıkla görülebiliyordu. Özellikle akşam saatleri renkli ışıklarla yapılan fıskiye gösterisi izlemeye değerdi.
        Tanıdık meydanın görüntüsü gözlerine yansıyınca adımlarını hızlandırdı.
    Aniden kulalarındaki şarkı kesilince adımlarını durdurdu. Telefonunu çıkarıp açmaya çalıştı ama ne kadar denerse denesin sadece siyah ekranla karşılaşıyordu.
  'Hmm...Sabah telefonumu şarj ettiğimden eminim.'
     Bir kaç denemeden sonra açılmayacağına emin olduktan sonra yapacağı başka bir şey olmadığını düşünüp telefonu geri cebine attı.
      Henüz bir kaç adım atmıştı ama tuhaf bir şey fark etti. Epey bir insan bulunduğu için sessiz olmaması normal olan meydan eskisinden daha gürültülüydü. Herkes yüksek sesle homurdanıyor ve bir şey hakkında şikayet ediyordu. Dikkat kesilip insanların ne hakkında konuştuğunu dinlemeye başladı.

"Hey telefonlar neden kapandı?"

"Lanet olsun! Önemli bir konuşmanın ortasındaydım!"

"Sizin telefonlarınız da mı kapandı? Sanırım herkesin öyle."

"Bu garip değil mi? Neden herkesin telefonu kapandı?"

"Biri saati söyleyebilir mi acaba?"

"Saat 12:06. Telefonum kapandığında sanırım...Tam 12:00'dı."
    
'Neler oluyor...?'

************************************

     Saat 12:00
  Tüm dünyada elektrik kesildi,  teknolojik aletler kapandı. Arabalar, motosikletler kısacası tüm araçlar  ansızın çalışmayı bıraktı bu yüzden yollarda kazalar oldu ama tuhaf bir şekilde kimse ölmedi. Parçalanmış bir araçtan bile içindeki kişi hiç yara almadan çıktı.
      Dünya da insan yapımı olan her bir şey tamamen kapandı. Hükûmetler alarm verdi ve bu sorunu en kısa sürede çözmeye çalıştı ama elektrik ve teknolojik aletlerin yokluğunda yapabileceklerinin bir sınırı vardı. Çok geçmeden onların da elleri ayakları bağlandı.
      İnsanlar yavaş yavaş öfkeye kapılmaya başladılar. Yüksek sesle şikayetlerini dile getiriyor ve kalpleri huzursuzlanıyordu. Bu zaman dilimindeki insanlar için teknoloji her şey demekti, bir nevi onların bir uzuvları gibi çoğu şey için teknolojiye bel bağlıyor o olmadan bazen hiç bir şey yapamıyorlardı.
    Elektriğin ve diğer şeylerin kaybolmasından bu yan yarım saat sonra saat 12:30'da
    Tüm dünyada tuhaf bir şarkı çalmaya başladı.

***********************************
  
   İnsanlar, zavallı insanlar

   Her gün aynı yaşarlar

   Büyük Olan acıdı onlara

   Ah ne kadar sıkılıyorlar

  Lalalaalallalallaalaaaa~

  Büyük olan'ın lütfü

   Sizlere hediye olacak

   İnsanlar, şanslı insanlar

   Artık hepiniz eğleneceksiniz

   Lalalalallalalalalaaaa~

   Büyük Olan'ın lütfü

   Büyük Olan'ın lütfü

  Lalalallaallalalallalaaa~

  Lütfün bedelini ödemeliler

  Lalalallalalalallaaa~

       Aynı dizeler bir kaç kez tekrarlandıktan sonra şarkı kesildi. Meydanda bulunan hiç kimse ağzını açıp şarkı hakkında bir şey diyemiyorlardı.

"Bu da neydi böyle...?"

  Bir kişinin söylediği şey ile sesler yükselmeye başladı. Anlamsız sesler ve uğultular tekrar meydanda baş gösterdi. Şarkı tuhaftı lakin tuhaf olan tek şey şarkı değildi. Biraz sonra olanlar şarkıdan daha tuhaftı. Hayır çılgınca.

    "Öhöm öhöm, herkes merhaba. İnsanlar. Ne söylediğimi anlıyorsunuz değil mi? Çeviri düzgün çalışıyor değil mi? Hmm?"
  
     Şarkı koro şeklinde söyleniyor gibiydi ama bu ses bir kişi tarafından söyleniyordu.

   "Hey orada! Oradaki şeye bakın. Yukarda fıskiye üstünde."
  
     Bir kişinin bağırması ile herkesin bakışı oraya yöneldi. Fıskiyenin üstünde küçük bir figür duruyordu. Boyu 30 santim civarındaydı ve bir oyuncak bebek gibi duruyordu. Sarı renkli saçları ve yine sarı renkli köpek kulaklarıyla kuyruğu vardı, siyah bir takım elbise giyiyordu.
       Küçük ve sevimli figür kimsenin sorusuna cevap vermediğini gördükten sonra tekrar konuşmaya başladı.

    "Öhöm berim adım Vesty. Bu benim ilk seferim bu yüzden biraz heyecanlıyım. Neyse, siz insanlarla tanıştığıma memnun oldum. Siz Büyük Olan'ın lütfü için seçildiniz. Bunun için onur duymalısınız. Büyük ve güçlü Büyük Olan siz insanların sıkıcı ve monoton hayatını görüp acıdı ve size büyük bir eğlence veren lütfuna sahip olma şerefini bahşetti. Bu lütfun bedelini ödemek için yapmanız gerekenleri açıklamak için buradayım. Ben Gözetmen Vesty, size yardımcı olacağım, görevler ve diğer şeyler hakkında bilgilendireceğim. Konuşmayı fazla uzatmadan ana konuya geçmeliyim ve sonra sorularınızı yanıtlayacağım. Lütfen ben konuşurken sessiz olun ve sözümü kesmeyin çünkü bu açıklamayı ikinci kez yapmayacağım. Zamanın azalıyor, zamanım azalıyor."
   Vesty konuşmasını kesti ve küçük bileğindeki saate endişe ile baktı.
     " Büyük Olan'ın lütfunu açıklamaya başlıyorum. Beni dikkatle dinleyin. Söyleyeceğim her kelime hayatta kalmanız için önemli olacaktır. O zaman başlıyorum. Büyük Olan'ın lütfu, İnsanlığın Büyük  Oyunudur"


************************************

Pene ve İç sesi:

Pene: İşte! İşte asıl olaylar başlıyor. Heyecanlıyım. ლ (́ ≧ 皿 ≦ ‵ ლ)

İç ses: Bu konuda çok heyecanlısın.
→ _ →

Pene: Hahaha tabiki de  öyleyim. Fuu fuuu~ Sence de Vesty'i  çok tatlı değil mi?

İç ses: Şey, buna hayır diyemeyeceğim. Ama benim favorim Lily.  (≧ ▽ ≦)

Pene: Lily de çok tatlı~ Hepsi çok tatlı. Daha fazla tatlı Gözetmen daha fazla~

İç ses:...

İç ses: Bu kadar mutlu olman sinirimi bozuyor ama bu seferlik seni görmezden geleceğim.

Pene: İyi iş yaptığım için beni eleştiremiyorsun değil mi? Değil mi?
╮ (╯ ▽ ╰) ╭

İç ses: Seninle tartışmaya bile değmez hııh. Ayrıca neden hâlâ ana karakterin adını bilmiyoruz. Bütün bölüm onu övdün (ki övülmeye hakkettiği konusunda hem fikirim) ama adından hâlâ söz etmedin.

Pene: O konuda bir sonraki bölüm söylemeyi planlıyorum. Fuuu fuuu~

İç ses: Bu şekilde gülünce çok şapşal gibi duruyorsun. ╮ (╯ ▽ ╰) ╭

Pene:...  ̄ へ  ̄

Pene: Yine dalga geçmeye başladın!!! Neyse neyse~ Fazla uzun kesmeyeceğim. Bir sonraki bölüm görüşmek üzere~~

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.