S.I.D.W. GAME - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




Sonraki Bölüm   2 

           
    
   Market arabasını çikolataların olduğu bölüme doğru sürdü, 5-10 tane sade bir o kadarda bitterli çikolatayı rastgele alıp arabanın içine koydu. Sonra yeterli gelmediğini düşünüp daha fazla çikolata aldı.
     Ardından kahve almayı da ihmal etmeyip aldıkları son bir kez aldıklarını kontrol ettikten sonra kasaya yöneldi.
    Kasiyer aldıklarını tek tek okuturken yüksek sesle sakız çiğniyordu. Kadının sakız çiğneme sesi onu rahatsız etse de sessiz kaldı, herhangi bir tatsızlık veya kavgaya bulaşmak sadece can sıkıcı olurdu.
Nihayet kasiyerin işi bitince kısaca "53.95$" dedi.
   Parayı kasiyere uzattı ve aldıklarını poşetlemeye başladı. Kasiyerden paranın üstünü de alıp ağzında kuru bir "İyi günler" mırıldanıp dışarı çıktı.
     Elindeki poşetlerle bir süre  yürüdükten sonra onları kenardaki bankın üstüne bıraktı ve kulaklığını taktı. Telefonundan rastgele bir şarkı açıp cebine attı.  Poşetleri bankın üzerinden geri alarak yoluna devam etti.
     Ağır adımlarla yürürken bir yandan da can sıkıntısından etrafı izliyordu. Çok geçmeden de zaten eve varmıştı. Üçüncü kattaki dairesine asansör olmadığı için mecburen yürüyerek çıkarken her zamanki gibi kafasının içinde homurdanıyordu. Kendini evin içine attı ve poşetleri mutfaktaki masanın üstüne bıraktı.
      Bir eliyle kapüşonlusunu bir eli ile de kulaklığını çıkarıp koltukta rastgele bir yere fırlattı. Telefonunu da sehpanın üstüne koyunca aldığı yiyecekleri yerleştirmek için mutfağa geri dönü.
      Dairesi bir mutfak, oturma odası banyo, tuvalet ve yatak odasından oluşan küçük bir daireydi. Küçüktü ama tek kişi için yeterliydi.  Zamanında ucuza satın almıştı bu sayede kira ödeme derdi yoktu.
       Aldıklarını yerleştirmeyi bitirdikten sonra bir çikolata aldı, mutfak tezgahına yaslanıp yemeye başladı. Kafasında akşam yemekte ne  yapacağını düşünüyordu.
       Domates soslu ve tavuklu makarna yapmakta karar kıldı, çikolatanın ambalajını çöpe atıp telefonunu almak için oturma odasına gitti.
    Saat 15.42 idi. Tembel adımlarla bilgisayarının başına geçip şu sıralar oynadığı savaş oyununu açıp oynamaya başladı.

************

     Gözlerini bilgisayar ekranından alıp saate baktığında da çoktan 19.23 olduğunu fark etti. Aralıksız bir kaç saat oyun oynamaktan gözleri şişmişti ve beli tutulmuştu. Ayrıca  karnı yemek saatinin geldiğini vurgularmış  gibi yüksek sesle gurulduyordu.  Kollarını kaldırıp gerindi, gözlerini  ovuşturup mutfağın yolunu tuttu.
     Yemek yapmaya başlamadan önce bir toka çıkarıp  omuzlarının üstüne kadar gelen saçlarını bağladı. Her zaman yemek yapacağı vakit saçlarını bağlamayı asla unutmazdı. Bu onun titiz olduğu nadir konulardan biriydi.
      Su ısıtıcısına biraz su koyup fişe taktı, ardından buzdolabından tavuk göğsü çıkardı ve güzelce yıkayıp küp küp doğradı. Doğrama işi bitince tavaya yağ ekleyip kızarmaları için bıraktı. Isınmış suyu tencereye koyup içine makarnada ekleyince geriye sadece sosu için domates rendelemek kalmıştı. Domatesleri de yıkayıp rendeleyince başka bir tencere çıkarıp içine tereyağı ekledi. Şalca ilave edip güzelce kavurup rendelemiş domates ile birlikte pişmeye bıraktı. Etlerinde güzelce pişmiş olduğunu gördü. Beş dakika kadar sonra sosun içine etleri koyup baharat ve tuz eklemeyi ihmal etmedi. Makarnayı da suyundan süzüp sosla birlikte karıştırınca yemek hazırdı.
     Buzdolabından kola çıkarıp makarna ile birlikte yedi. Makarnanın hepsini hızlıca bitirmişti bile, o küçük bedeninde bu kadar yemeyin nereye gittiği tam bir muammaydı. 21 yaşındaydı ve bir yetişkindi buna rağmen boyu yaşına göre epey kısaydı, çelimsiz ve zayıf bir vücudu vardı. Çoğu zaman kimse onun 21 olduğuna inanmıyordu. Boyunun da sadece 1.63 olması durumu daha da kötü yapıyordu.
         Tok karını ile oyun oynamaya geri döndü.
        Günleri yemek yemek, oyun oynamak ve part-time işine gitmekten ibaretti. Her gün gece geç saatlere kadar oyun oynadığı için göz altlarında sürekli koyu halkalar olurdu. Depresif, asosyal ve çoğu şeyden zevk almayan kişiliği yüzünden hiç arkadaşı da yoktu.
    "Çok sıkıcı."
Ona göre çoğu şey sıkıcıydı. Oynadığı oyunlar bile bir süre sonra sıkıcıydı çünkü sürekli kazanıyordu.
    Fareyi oynatıp gelen kutusunu açtı. Kimisi ona hayran olduğunu belirtip överken kimisi hile yaptığını söylüyordu. Başarılarını kabul etmeyip onu eleştirenlerle sürekli karşılaşıyordu zaten. Yeni bir şey değildi.
     "İnsanlar çok sıkıcı. Keşke eğlenceli bir şeyler olsa..."
     Derin bir iç çekişten sonra oynama isteğini kaybetti, bilgisayarı kapatıp telefonunu olarak odasına geçti. O sırada bildirim sesi duydu.
 
Gönderen: Patron
  -Yarın işe gel.

   Bir kaç saniye mesaja baktıktan sonra telefonu yatağa attı. İşi bir restoranda yarı zamanlı garsonluktu. Kalabalık oldukları zaman haftada bir kaç gün işe giderdi. Çok fazla çalışmamasına rağmen aldığı maaş epey yüksekti, yine de bu iş olmasa bile para eksikliği çekmezdi.
       Bir kez daha derin bir iç çekişten sonra uyumak için yorganın altına kıvrıldı.

**********************
        Havada süzülen sayısız görüntünün ortasında onları dikkatle izleyen bir figür vardı. Gözlerinde çeşitli duygular gelip gidiyordu, arada sırada dudakları sanki eğlenceli bir şeyler bulmuş gibi yukarı doğru kıvrılıyordu.
     Ağzından yüksek sesli bir kahkaha döküldü, keyfinin yerinde olduğu belliydi. Heyecanlı bir şekilde ayağını kaldırıp diğerinin üstüne attı ve sağ elini havaya kaldırdı. Parmaklarının ucunda bir çan belirdi. Üç kez çanı ağır ağır salladı. Çandan kuş cıvıltılarını andıran hoş bir ses yükseldi. Bu sesi dinlemek zaten güzel olan keyfini daha da güzelleştiriyordu.
      Üç kez kapı tıklatma sesi duyuldu ama odada hiç kapı yoktu. Odada  sadece beyaz duvarlar, sayısız görüntü ve tam ortasında bir büyük bir taht vardı. Kapı veya pencere, odaya giriş olarak kullanılan hiç bir şey odada bulunmuyordu. Bu odadaki tek kişi tahtta oturan adamdı.
     "İçeri gel."
     Odada bir ışık parladı ve başka  bir figür belirdi. Küçüktü, boyu 30 santimdi neredeyse ve  küçük bir oyuncak bebeğe benziyordu. Tavşan kulakları, küçük pon pon bir kuyruğu vardı ve siyah bir takım elbise giyiyordu.
     Küçük figür, saygıyla tahtta oturan adama doğru eğildi. Yaptığı bu küçük hareketten bile asalet akıyordu sanki. Efendisine en iyi şekilde hizmet eden uşak gibi.
   "Efendim"
    Efendisinin yüzündeki ifadeyi gördükten sonra olayı çoktan anlamıştı bile.
     'Yeniden yapacak demek...'
    Kafasından geçenlerden sonra başını iki yana sallayıp bu düşüncelerden uzaklaştı. Efendisinin kararlarını asla sorgulamamak en önemli kuraldı. Kim olursa olsun istisnası olmayan bir kuraldı bu.
  "Eğlenceli bir gezegen buldum. Adı Dünya. İnsan denen ırkın  yaşadığı bir gezegen, çok ilginçler Lily. Zamanında bir çok savaş ve kıtlık çekmişler, hâlâ da birbirleriyle savaşıyorlar. Birçok kötü şey yapmışlar ama hâlâ nesilleri devam ediyor. Kesinlikle...KESINLİKLE EMİNİM ONLAR BANA HARİKA BİR GÖSTERİ HAZIRLARLAR. BENDE ONLARA EN İYİ OYUNU HAZIRLAMALIYIM, DEĞİL Mİ LİLY?!"
     Sonuna doğru heyecanını bastıramamış ve yüksek sesle bağırmıştı. Gözlerinde çılgın bir ifade vardı. Lily sessizce efendisini gözlemledi.
   "Elbette efendim, onlar çok şanslılar. Sizin tarafınızdan yapılan bir oyunu oynayabilecekleri için...Çok şanslılar."
  "Değil mi Lily? Onların için harika bir oyun hazırlayacağım. Hazırlıklara başlayın. Hemen."
  Lily son bir kez efendisinin önünde eğilip gitmeye hazırlandı. Ama gitmeden önce gözlerini etraftaki görüntülere dikti. Hiçbir şey bilmeden yaşayan sıradan insanlar yakında cehennemi yaşayacaklardı.
   'Zavallı varlıklar, umarım en azından biriniz olsa bile hayatta kalırsınız.'
   Geldiği gibi bir ışık huzmesinin içinde kayboldu.

**********************************

Pene ve İç Sesi:

Pene: İlk bölümü tamamladım. Fiyuv~ Fena değil gibi sen ne düşünüyorsun?

İç Ses:...

Pene:...

Pene: Yorum yapmayacak mısın?

İç ses: Ne dememi bekliyorsun?

Pene:...

Pene: BU İLK BÖLÜM!! Çok önemli!! Okurlarımın hikayeyi sevip sevmeyeceğini önemli ölçüde etkiliyor. Aynı zamanda  benim ilk yazdığım  bölüm  de. Bunun hakkında biraz yorum yapabilirsin
→ _ →

İç ses:...

İç ses: Yazacak bir şey bulamadığın için yemek tarifi verdin.

Pene:...

Pene: Tek söyleyeceğin bu mu?!!

İç ses: Evet.

Pene: Sen ne işe yararsın ki?!!

İç ses: Benim işim seninle dalga geçmek ╮ (╯ ▽ ╰) ╭

Pene:...

Pene: Senden nefret ediyorum 
 ̄ へ  ̄

*********************************

Pene: Yorumlarınızı benimle paylaşmaktan çekinmeyin lütfen. Beğendiğiniz veya beğenmediğiniz herhangi bir kısım olursa da yazmaktan çekinmeyin lütfen. Onlar benim için çok değerli sevgili okurlarım UwU

İç ses: Şirin davranmaya çalışılırken çok komik duruyorsun ╮ (╯ ▽ ╰) ╭

Pene: (şlak) Kapa çeneni!!

İç ses: (köşede ağlıyor)


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


Sonraki Bölüm   2 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.