"Daha detaylı anlat. Enoshima Junko, amacının ne olduğunu söylüyor?" Kamishiro-kun daha ısrarcı bir sesle sordu. Defterimdeki anılarımı yüksek sesle okudum, ayrıca çok gergin hissediyordum.
"Görünüşe göre… Enoshima Junko'nun iki amacı varmış… İlki 'Kamukura İzuru'yu hiçbir iz kalmayana kadar parçalamak'... Bu ne demek biliyor musun?"
"Okumaya devam et." diyerek sakinlikle beni teşvik etti. Tekrar defterime baktım.
"Ee, ikincisi..."
Devamını biraz kendim okudum ve bu beni şok etti.
Bir kişi çekiçle sırtıma vurarak beni öldürmüş gibi, ani ve yoğun bir sarsıntının tüm vücuduma dalga dalga yayıldığını hissettim.
"…Abla?"
"B-Bu da ne… Diyor ki 'Sevgili Matsuda Yasuke'ni öldür'...'"
Bunu dediğim anda, beynimde bir nükleer erime yaşanıyormuş gibi hissettim, çevremdeki her şey sağdan sola sallanmaya başladı. Bu bir deprem değildi. Sallanan bendim. Başımın kontrol edemediğim şekilde ısındığını hissettim, sadece bedenim soğuktu. Daha az tanıdık olan korku ve öfke duyguları bana ızdırap çektiriyordu. Anlayamadığım sebeplerden dolayı şiddetli biçimde titriyordum.
"...Sakin ol, abla."
Kafamın içi korkudan uyuşmuştu, sessizce yankılanan bir ses vardı. Kendime geldiğimde Kamishiro-kun'un bana bir şey dediğini fark ettim.
"Öldürme olayı bir blöf olmalı… Bir kişinin böyle düşüncesizce cinayet işleme imkanı yok. Onu öldürmeyi gerçekten planladıysa bunu, cinayet çoktan işlendiği zamana kadar sana duyurmaya uğraşmazdı. Haksız mıyım?"
Bu doğru olabilir. Bunu biliyorum. Ama vücudumun titremesini durduramıyorum.
"H-h-h-haklısın o-o-o-onu ö-ö-ö-öldürme i-i-i-imkanı y-y-y-yok." Sesim o kadar titriyordu ki tek bir kelimeyi bile oluşturamıyordum neredeyse.
"...Bu arada, sakinleşene kadar hiçbir şey söylememen daha iyi olabilir." dedi tembelce, bir yandan elindeki ekmeği yuttu. "Bunun yerine, şu andan itibaren benim sebeplerimi dinlemelisin." diye sesli biçimde açıkladı. "Taaamam, hadi acele edelim öyleyse!" Kamishiro-kun hemen hevesle duruşunu düzeltti ve sebep kısmına geçti. "İlk olarak, seni çok endişelendiren bu önceden bildirilmiş 'Matsuda Yasuke'nin ölümü' meselesi var… Sanırım bu bir blöf. Demek istediğim, daha işlemediğin bir cinayeti diğerlerine anlatmanın manası yok. Bunu bir tehdit olarak kullanıyor olabilir ama bu da düşük bir ihtimal… Hm, bu kesinlikle blöf. Şimdilik anladığımız bu. Ama… kızın ilk amacına daha çok dikkat etmeliyiz."
Enoshima Junko'nun ilk amacı.
Bu kesinlikle -
"Hayır… Yine de 'Kamukura İzuru'yu hiçbir iz kalmayana kadar parçalamak'... dürüst olayım, ben bile azıcık şaşırdım. Bu çok büyük bir tesadüf, Kamukura İzuru'nun adını duyacağımı düşünmezdim..."
"O-o-o-o k-k-k-kim?"
"O kim diye mi sordun?" Kamishiro-kun eliyle göğsüne hafifçe vuruyordu. "O suçlu." Oğlan masaya doğru öne eğildi ve heyecanlı bir sesle konuştu. "Şaşırdım! Çünkü Kamukura İzuru, Umudun Zirvesi Akademisi'nin Tarihindeki En Büyük, En Kötü Olayın suçlusu!"
Eh? Umudun Zirvesi Akademisi'nin Tarihindeki En Büyük, En Kötü Olayın arkasındaki suçlu mu?
Bundan bahsetmişken Umudun Zirvesi Akademisi'nin Tarihindeki En Büyük, En Kötü Olay ne?
Başımı yana eğdim.
"Bekle! Hatırlamadığını tepkinden anlayabiliyorum!" Kamishiro-kun kızdı ve yüzünü astı. "Çıkarımlarımı diğer ablalara sunmak sıkıcı… ama artık gerekçelerimi sana anlattığımda tepkini beklemeliyim." Kamishiro-kun derin bir nefes verirken cidden sıkılmış görünüyordu, sonra tekrar konuşmaya başladı. "Sana geçenlerde söylediğim zaman… yine hatırlamamıştın ama… Umudun Zirvesi Akademisi'nin Tarihindeki En Büyük, En Kötü Olayın gerçekten yaşanıp yaşanmadığını bana sormaya zahmet etmedin bile, değil mi? Fakat şimdi bunu daha emin halde söyleyebilirim." Kamishiro-kun gözlerimin önünde parmaklarını şıklattı. "Umudun Zirvesi Akademisi'nin Tarihindeki En Büyük En Kötü Olay. Kamukura İzuru, bu olayın arkasındaki suçludur." Bunu duyururken gururlu bir ifade takındı. Bu ifade ile bir süre durduktan sonra tekrar konuştu. "...Beklediğim tepki bu değildi."
Ben sakinleşmeye çalışırken o kendi tek taraflı bahanelerini söyledi.
"Durumun bu olduğuna inanma sebebim ile seni toplantıya çağırma sebebim aynı." Kamishiro-kun kulağıma yönelmek için öne eğildi ve fısıldadı. "Aslında, fakülte üyeleri arasındaki bir konuşmaya kulak misafiri oldum..."
Kulak misafiri olmuş - nasılsa bu beni bir dehşet hissiyle doldurdu.
"Diyalog kuran kişiler okul kampüsündelerdi ama çok dikkatli duruyorlardı, ben onların kendi özel odalarında bulunurken tüm şikayetlerini ortaya dökmekte sorun görmediler gerçi… bir aşk ilişkisinden sonra gibi, bir numaralı en boğuk atmosfere sahipti. Cidden, ofis romantizmi filmlerindeki o adamlar korkutucu."
"Ş-Şeyden bahsetmiyorsun herhalde..!"
"Oh, en son konuştuğundan beri uzun zaman oldu!"
Eh? Uzun zaman mı oldu?
Hayır, bunu dert etmiyordum. Daha önemlisi -
"Aman tanrım! Beklendiği gibi, sanırım kadın öğretmenlerin odasına kurduğum dinleme cihazı en azından birazcık işe yaradı şu ana dek. Bu operasyona, 'Elit Kadın Eğitim Kadrosu Bir Açmaza Düşürüldü' adını vermeliyiz! Huhahahaha!"
"Anladım… ne hoş." Görüldüğü gibi, çok aptalca bir tepki vermiş bulundum.
"Her neyse de yapbozun parçaları birleşmeye başlıyor. Umudun Zirvesi Akademisi'nin Tarihindeki En Büyük, En Kötü Olay; Kamukura İzuru ve Enoshima Junko… Aralarındaki bağlantıyı bulduk mu, vakayı çözebileceğiz."
"Öyleyse sadece azıcık daha kaldı?"
"Evet, sadece azıcık..." Kamishiro-kun'un ifadesi "Diğer bir deyişle, sadece bir adım daha atmamız gerek… Tahminim şu, bir parçayı daha birleştirirsek tüm sırlar ortaya çıkacak. Bu gerçekleşirse kısa süre sonra anlayacağız..."
Sadece bir parça mı kaldı..?
"Yani şu Kamukura İzuru denen kişiyle konuşacak mısın? Suçlu o, değil mi?"
Kamishiro-kun tedirgin bir ifade yaptı, soruma karşılık olarak kafasını sağa sola salladı.
"Hmmm, konuşabileceğimi sanmıyorum. Sonuçta kimse onun nerede olduğunu bilmiyor..."
"Nerede olduğu bilinmiyor… Yani kayıp mı?"
"Buna sadece kaybolmak demezdim." Kamishiro-kun'un yüzü gitgite daha tedirgin hale geldi, ses tonu ciddileşti. "Kamukura İzuru adlı insan; normal okulun, hazırlık okulunun veya eğitim kadrosunun bir üyesi değil. Hatta Umudun Zirvesi Akademisi'nde, bu kişinin adından bahsedilen hiçbir yer bulamıyorum... Hiçbir erkek, hiçbir kız, mezun olmuş ya da şu anda okuyan hiçbir öğrencide."
"...Ha?"
Hiçbir yerde adı yok, o sanki bir hayalet gibi.
"Bence en yüksek ihtimal şu ki… birisi kayıtları tamamen temizledi… ne kirli bir iş. Sanırım bunu yapan okuldan biri olmalı ama önemli ve gizli mevkilerdeki kişiler değil, bu onlar için fazla riskli olur."
"Öyleyse… okulun içinde bir suç ortağı mı var?"
"Bu garip gerçi, araştırma yaptığım zaman boyunca Kamukura İzuru adlı birini tanıyan tek bir kişi bulamadım. Okul onu olaydan sonra saklamaya başladı, bu yüzden olaydan önce onu tanıyan kişiler varsa bu garip olmazdı… Ancak başlangıçtan beri o kişinin varlığından hiçbir iz olmayacağını asla düşünmezdim."
"İ-İmkansız… O cidden bir hayalet..."
"K-Kes şunu! Hayalet falan değil!" Kamishiro-kun yanaklarını şişirdi, çok kızgın duruyordu. Konuşmanın vardığı konuyu beğenmemişti besbelli. "H-Her neyse..." Kamishiro-kun hafifçe boğazını temizledi ve konuşurken yüzünü daha ciddi bir ifadeye getirdi. "Sebep ne olursa olsun, Kamukura İzuru'nun kim olduğunu bulamazsak pes etmekten başka seçeneğimiz kalmayabilir..."
"P-Pes edelim!" Aniden sesimi yükselttim, Kamishiro-kun yine cık cık ederek yüzümün önünde parmağını salladı.
"Düşünmeden sonuca varmak iyi bir şey değil. Dediğim gibi, bu bakış açısına göre pes etmekten başka şansımız olmayabilir. Bu bakış açısı ile olayları anlayamazsak başka bir açıdan bakmak daha iyi olacaktır. Durumlara her zaman tek bir açıdan bakmak aptalcadır. Örneğin, bir orta okullunun sadece göğüslerine bakarsan asla kalçasını göremezsin."
"Anladım! Şükürler olsun!" Aslında normal olan tepkim, aptalca bir tepkiye döndü ve fazla neşeli biçimde cevap verdim. "Peki diğer bakış açısı ne?"
"Enoshima Junko elbette!"
Enoshima Junko - hep dönüp dolaşıp bu kızın adına varıyoruz. İçimin ürperdiğini hissettim.
"Kadın öğretmenlerin kulak misafiri olduğum konuşması sayesinde, sonunda anladım. Enoshima Junko'nun; Umudun Zirvesi Akademisi'nin Tarihindeki En Büyük, En Kötü Olay ile nasıl bir bağlantısı olduğunu..." Kamishiro-kun bana kısa bir bakış attı, benim fazlasıyla sessiz tepkimi kontrol etti ve uzunca iç çekti. "Hatırlamıyorsun gibi duruyor ama… onun olayla ilgili dedikoduyu başlatan kişi olması dışında, Umudun Zirvesi Akademisi'nin Tarihindeki En Büyük, En Kötü Olay ile diğer bağlantısının ne olduğu bir gizem. Ama sonunda çözdüğüm bir gizem. Görünüşe göre, olayı keşfeden kız o."
"Keşfetti… ama bu şüpheli değil mi?"
"Bu bir gizem romanı olduğu için, o başlıca bir şüpheli." dedi Kamishiro-kun başını sallayarak. "Ama biliyorsun, değil mi? O çoktan okul tarafından sorguya çekildi."
"Ee… Sorguya mı çekildi..?"
"Söyledim ya! Hatırlamıyorsan defterine bak!" Kamishiro-kun büyük bir sinir krizi geçirir gibi bağırıyordu, hemen defterime göz attım.
"...Ah, anladım. Enoshima Junko, olaydan kısa süre sonra söylentiler yaymaya başladı ama sen sorguya çekildi dememiş miydin? Ama bundan hemen sonra salındıysa… o zaman suçlu o olamaz!"
"Senin berbat konuşma zamanlamandan dolayı, bir sonuca ulaştım abla… Şey, durum tam olarak senin dediğin gibi. Görünüşe göre sorgu oldukça acımasızdı, onun kaçması imkansız olur diye düşünüyordum-"
Kamishiro-kun birden hareket etmeyi bıraktı.
"Sorun ne..?"
"Anladım… demek öyle…" Oğlanın gözleri iyice açıldı, ağzının köşeleri kıpırdayıp titredi. "Şimdi anlıyorum, abla!" Heyecanla bağırdı. "Bütün bu şeylerin en önemli parçasını tamamen görmezden geldik… Bana yardım etmeni istemek yaptığım en iyi şeydi, abla. Etkileşimli gizem konusunda harika iş çıkardın!"
Kontrol edilemez bir coşku ile kese kağıdından bir tatlı daha çıkardı hevesle, tatlıyı ısırırken yeni bir cümleyi ustaca oluşturmaya başladı - bu arada, o tatlı bir reçelli çörekti.
"Dediğim şu ki, Enoshima Junko okul tarafından sorgulandı… son parça burada saklıydı!"
bu bölümün devamı yakında...
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.