"...Leydi Hermenie adına düzenlenen böcek dövüşlerinde ki yarışmacılarımız için ilk durum güncellemesini paylaşma vakti gelmiş durumda. Yarışma 7 kişiyle 15 dakika önce başlamıştı. Bu ilk süreçte çeşitli sebeplerle sahneye inemeyen sevimli örümceğimiz sonunda bizlerle buluştu. Fakat gene de sayımızı hayal ettiğimiz 8 rakamına tamamlayamadık. Çünkü 15 dakika gibi kısa bir sürede ilk yavrumuzu kaybettik. Kendisi güzelliğini ipeklerine de yansıtarak insanoğlunu süsleyen, sevimli ipek böceğimiz tarafından acımasızca dövüldü ve maalesef uzun bir süre tekrar hareket edebilecek gibi durmuyor. Ama kurallarımıza göre henüz tam olarak elendiğini söylememiz yanlış olur. İsterseniz o kurallarımızdan tekrar söz edelim.
Kurallarımızı da hatırladığımıza göre sonraki bilgilendirmeye kadar stratejilerinizi belirlemiş olun. Bir leopar gibi tek başınıza ormanın hakimi mi olacaksınız yoksa bir sırtlan sürüsü gibi rakiplerinizi birlikte mi yok edeceksiniz. Ama unutmayın canların ortada olduğu bir masa da herkes gerçek karakterini göstermekten çekinir. "
Konuşmanın ardından gelen bir kaç cızırtı sesiyle mikrofon kapandı. Tüm yarışmacıların aklında büyük karmaşa yaratan bir bilgilendirme olmuştu. Her biri farklı deneyim ve kaderlere sahip 8 çocuk için zor olan şey , ilk defa birbirlerini öldürmek için karşı karşıya geldikleri anda tanışacakları gerçeğiydi.
Nishin önce dinlendiği süre boyunca gücünü geri kazanabilmiş Sahra'ya ardından hala hareketsiz bir şekilde yerde yatan çocuğa baktı. Diğer yarışmacılar kendisi daha arenaya inmemişken kuralların bir kısmını duymuştu. Önündeki manzaradan yaptığı çıkarımla bu bir şaka veya benzer bir şey değildi. Sahra ellerini göğüs hizasında yumruk yapmış , dizlerini de kırmış bir şekilde dövüş pozisyonu almış durumdaydı. Nishin durumu hızlı bir şekilde analiz etti. İşler ciddiye binmişti. Kabilesinde yaşadığı vahşetten sonra bu durum artık vücudu için aykırı gelmiyordu. Kendi canının da ortada olduğu bu durumda tereddüt etme şansı yoktu. Her ne kadar mantığı bunu söylese de yüreği ilk kavgasını tanımadığı birisiyle yapmanın taraftarıydı.
Yaptığı ilk kavganın psikolojik ve fiziki yorgunluğu hala üzerinde olan Sahra ile bir mücadeleye girse bile başarı şansını yüksek görmüyordu. Sahra kas gücü olarak kendisinden daha güçlü bir izlenim veriyordu. Üstelik yerde yatan çocuğunda vücut yapısı kendi sıska bedeninden daha yapılıydı. Birebir bir dövüşte önemli olan tek şey kalıp olmasa da Nishin'in daha önceki tek tecrübesi babasının verdiği sözlü eğitimlerle , o uyarıları ve taktikleri gözüyle görme şansı yakaladığı , aklından çıkmayan kara gündü.
Etrafına baktığında kaçabileceği , saklanabileceği veya stratejik kullanabileceği yerler yoktu. Düz kumdan zemin kendi gücüne güvenen ve pusuya düşmek istemeyenler için güvenli bir alandı. Nishin o güçlü kişilerden olamazdı. Fakat Sahra buna uygundu. Nasıl ki bir maymunun kendi habitatı içinde olan bir aslana karşı şansı yoksa Nishin'in de bu düzlüğün şimdiki sahibi Sahra'ya karşı şansı yoktu.
Nishin ortak noktaya vardığı vicdanı ve aklıyla harekete geçti ve Sahra'ya gülümsedi.
" Duruma bakılırsa sertliğin sadece görünüşünden ibaret değilmiş."
" Ne o , seni de yerdeki gibi yapmamam için tatlı dilini mi kullanmaya karar verdin? "
Nishin yüzünü asarak yanıt verdi.
" Aslında seninle dalaşmak gibi bir amacım yok. Söylediklerini sen de duydun. İstediğin kadar güçlü ol tek başına bir yere kadar dayanabilirsin. Yanında sana destek çıkacak birileri olmalı. En azından başlangıç kısımları için."
Sahra'ya söylediği sebeplerin hepsi Nishin içinde geçerliydi. Dahası kendisinin teke tekte Sahra kadar şansı olmadığını da biliyordu. Sahra elleriyle belini sararak alaycı bir bakış attı.
" Söylediklerinin bir kısmında haklı olsanda önemli bir noktayı kaçırıyorsun. İlk defa beni bu lanet yere getiren at arabasında tanıştığım birine güvenmemi nasıl bekliyorsun? Üstelik bana ne gibi bir katkı sağlayabileceğini düşündün? O renkli saçlı cadının tek bakışıyla sağanak bir yağmurda sığınacak yeri olmayan köpek yavrusu gibi titremeye başladın. İnsanlardan böyle şeyler istemeden önce iyi bir ilk izlenim bırakmaya özen göster. Ama tüm bunlara rağmen halâ benimle ekip olmak için ısrarlıysan sana uygun bir rol verebilirim."
Sahra onu tanrının huzurundan kaçmış hırçın bir melek gibi gösteren elbisesine karşın büyük bir tezatlık oluşturan , cehennemin yedi kat altında gördüğü sonsuz işkencelerle tüm vücudunu kin bürümüş olan bir iblisin gözleriyle teklifini sundu.
" Benim canlı kalkanım ol. Eğer gerçekten benim gücümü yanında istiyorsan varını yoğunu benim uğrumda harcamalısın. Bu yaptığım teklifi çok kibirli bir hareket olarak görebilirsin ama bunu söylemeye hakkın var mı? Benden yardım istiyorsun. Sırf anamın babamın hayrına bir ölüm kalım savaşında sana yardım edeceğimi düşünmedin herhalde. O kadar endişelenmene de gerek yok. Seni ilk pozisyonda harcamak gibi bir planım yok. Gidebildiğim ve devam edebildiğim yere kadar benimle gelmeni sağlayacağım. Ben ne kadar az tehdit altında kalırsam sen de bir o kadar uzun canlı kalırsın."
Nishin , Sahra'nın konuşmasının başından sonunun ne noktaya varacağını fark etmişti. İşbirliğinde bulunmadan önce kızın kendisinden ne isteyeceği hakkında bir kaç tahmini vardı. Bu tahmin ettiği bir olasılıktı. Sahra'nın cümlesinin bitmesinin ardından geçen bir nefes süresinde tereddütsüz bir şekilde cevap verdi.
"Kabul ediyorum. Sunduğun tüm şartlara uyacağım. Senin canlı kalkanın olacağım."
Karşısındaki çocuğun aciz bir yüz ifadesi ile daha eşit bir ortaklık için yalvaracağını düşünen kız , bu hızlı ve kendinden emin cevapla anlık bir ters köşe yaşadı.
"Hiç düşünmeden kabul mu etti? Yoksa zaten yeterince düşünmüş müydü? Hadi ama o kadar zeki olmasına imkan yok. Sadece söylediklerimden sonra bana zeki görünmeye çalışıyor olmalı." diye geçirdi içinden Sahra.
Fakat genede o kuşkuyu içinden söküp atamamıştı.
Nishin , bu süre zarfında hala kımıldamamış olan çocuğun nabzını ölçmek için elini çocuğun kan lekeli boynuna götürdü.
"Hala yaşıyor. Nabzı düşük ama hissediliyor. Vücut ısısının da bir kısmını geri kazanmış. Yakında tekrardan ayağa kalkabilir. Ondan şuan kurtulmak istiyor musun? İleride bize tekrar engel olabilir?"
Nishin çocuğun üstünde işe yarar bir şey ararken bir yandan da Sahra'nın fikrini sormuştu. Sahra yutkundu. Kafasının içinde birbiriyle çarpışan iki düşünceden birini hakim seçemiyordu. Öldürürse önündeki engellerden biri temizlenmiş olacaktı. Daha önce gözleri önünde birçok ölüme şahit olmuştu. Ölüm duygusuna, ölümün o ruhları saran soğukluğuna , insan yüzlerine düşürdüğü karamsarlığa ve kalpleri sarıp yaralayan dikenli zincirlerine alışıktı. Zamanın bile etki edemediği , iyileşmeyen o yaralara...
Karşısındakini öldürürse arkasından ağlayacak herhangi bir seveni olup olmadığını bilmiyordu. İyi ya da kötü biri olup olmadığını bilmiyordu. Neyi seçmesi gerektiğini bilmiyordu. Ama fazla düşünmemeliydi. Tam karşısında ondan cevap bekleyen Nishin'e bu hislerini açık ederse kullanılabilirdi. Kararını verdi. Son bir nefes alarak daha önce de pek çok defa yaptığı o sahte soğuk tavırlarından biriyle dudaklarını araladı.
" Hayır. Gerek yok. Olduğu gibi bırakmak daha iyi. İlk katletmeyi yaparsak dikkatleri üzerimize çekeriz. Herkes bizden haberdar olur ise hedef alınma ihtimalimiz daha da yükselir. Bu kadar kısa sürede ilk katletmeyi yaptığımızı duyanlar bize karşı tetikte olma eğilimine girerler ve ilk bizi aradan çıkarmaya çalışırlar. Doğanın kanunu da budur. Zayıflar , güçlü olandan korkarlar. Korktukları şeyden kurtulmak isterler. Bunun için de güçlerini birleştirirler. Bunu yaparsak kalan herkesin bir anda bize silah doğrulttuğunu görebiliriz. Bu riske girmeye gerek yok. Üstelik bu yaralarla istediği gibi hareket etmesine imkan yok. Bize ölü halinden daha fazla problem çıkaramaz."
Nishin kafa sallayarak Sahra'ya karşı çıkmadı. O da aynı şekilde düşünüyordu. Sahra'nın öne sürdüğü sebebin aslında gerçek neden için bir kılıf olduğunun da farkındaydı. Sahra'nın da kendisi gibi öldürmek zorunda kalmadıkça öldürmek istemediğini biliyordu. İkisi de zalim ve soğuk bir kamuflajla gerçek hislerini birbirlerinden gizliyordu.
"Daha fazla vakit kaybetmeyelim. Şuanda saldırılara çok açığız. Ne olacağı kesin değil."
Sahra temkinli bir şekilde arkasını dönüp sonraki hamlede gidebilecekleri bir yer aradı.
Nishin gözleriyle çevreyi tekrar taradı. Ayrılmadan önce son kez işe yarar bir şeyler öğrenip öğrenemeyeceğini merak ediyordu. Esen serin ve sıcak rüzgarların üstüne serpiştirdiği kızgın kumlardan kurtulmak için kıyafetini silkelemeye başladı. Ellerini yeleğinin pürüzlü yüzeyinde hareket ettirirken aynı zamanda bıçağın yerinde olup olmadığını kontrol etti. Odadan ayrılıp buraya gelmeden önce cebine koyduğu bıçak yerli yerindeydi. Çok keskin bir şeye benzemesede işe yarayabilirdi. Şuanlık sadece kendine saklamaya karar verdiği gizli kozuyla Sahra'nın yanına doğru yaklaştı.
"Nereye gidiyoruz? Karar verebildin mi?"
Sahra uzaklara attığı bakışını yanına gelen çocuğa döndürdü.
" Evet. Benim geldiğim yönün tam tersine gideceğiz. Batıya."
Sahra sözünü bitirdikten sonra geldiği yöne yani doğuya doğru yüzünü çevirdi. Ve hiç istemediği o şeyle yüzyüze geldi.
Havadan normal bir okun hızında fakat oktan 2.5 kat daha büyük bir çubuk , Sahra'nın gözlerine bir anlık gözükerek rahatsız edici bir gürültüyle yerde yatan çocuğun göğsüne saplandı. Mızrak benzeri sopanın kazandığı büyük enerji çocuğun etini kolayca yırtıp geçmesine olanak sağladı. Zar zor nefes alan çocuk kalp ve akciğerinin arasına saplanan mızrakla nefessiz kaldı. Olduğu yerde can verdi. Yerdeki kumlar tekrar kan kızılına boyanmıştı. Sahra beklemediği bu şok saldırı karşısında bir anlığına dikkatini kaybetti.
Ucu bir taşın ustaca oyulmasıyla keskinleştirilmiş mızrağın gökyüzüne bakan başı ip benzeri bir yapıyla kaplıydı. Mızrak bir kuvvet tarafından geldiği yönde geri çekildi. Girerken yırttığı deriyi çıkarken vahşice parçaladı. Mızrak beklenenden daha düz ve istikrarlı bir şekilde havada tekrar süzüldü. Geldiği yere bakıldığında atan kişiden veya kişilerden bir iz yoktu.
"Hemen uzaklaşmalıyız. Beni takip et. "
Nishin aceleyle Sahra'yı kolundan çekerek koşmaya başladı. Koşarken bir yandan arkasına , cesedin olduğu yere ve mızrağın geldiği daha da öte tarafa bakıyordu.
"Bu kesinlikle normal bir saldırı değildi. İkimizin de hiçbir şey duymamış olmaması nasıl mümkün olabilir. Tanrım Kamish yardım et."
Sahra kendini çeken çocuktan ayrıldı ve koşmaya devam ederken haykırdı.
" Daha demin olanlar. Birisi bizim aksimize hedef olmaktan korkmuyor olmalı. Yaptığı saldırıya bakılırsa bunun için yeterli sebepleri var gibi gözüküyor. Tekrardan ne zaman saldıracağını bilmiyoruz. İki saldırısı arasında süre sınırı var mı bilmiyoruz. Bu saldırıyı bu devasa mesafeden nasıl yaptı bilmiyoruz. Bu kadar bilinmezlik varken savaşmak intihara eş değer. Güvenli bir yer bulana kadar geri çekilmeliyiz."
Nishin, liderliği çoktan üstlenerek emirler yağdırmaya başlayan kıza başını salladı. Bu saldırının sadece fiziksel bir güç ve yetenekle yapılmadığından emindi. Gözle ölçülemeyen bir mesafeden atılan tek atış. Pür dikkat kesildiği halde gelişini duyamadığı bir atış. Bunların hepsi kulağa fantastik geliyordu. Fantastik... Nishin kendisini normal olmaya odakladığının ve her şeyi kendi normalleriyle bağdaştırmaya çalıştığını fark etti. Eğer bir şey mantığa aykırıysa onda mantık aramakta mantığa aykırı olmalıydı.
"Bu kadar normalden uzak şeyler tabii ki de bir araya gelince normal olmayacaklar." Diye geçirdi içinden.
Ardından kendinden emin bir şekilde çıkarımını takım lideriyle paylaştı.
" Sence de az önceki fantastik bir an değil miydi? Bence kesinlikle bir büyücünün eseriydi. Şuan bir büyücüden kaçıyoruz. Kendimi asla bir büyücünün hedefi olarak hayal edemezdim."
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.