Yukarı Çık




2.2   Önceki Bölüm 
           
Bölüm 2.3

[Anlatıcı: Nakajima Kanon]

Ben hep Leon-oniichan’ın peşinden koşuyordum.

Bu sebeple ilkokul, ortaokul ve lise boyunca; onun gittiği okullara ondan 2 yıl sonra geldim –ayrıca aynı şekilde maçlarını yakından görebilmek için beyzbol takımının menajeri oldum– ve sadece mecazi anlamda değil, gerçek mânada da onun peşinden koşuyordum. Sınıf öğretmeni ile olan son ders bittikten sonra, süratle saldırıya geçip okul kapısını görebileceğim bir ağaç gölgesinde saklanırdım; Onii-chan’ı kapıdan geçtiği sırada pusuya düşürmek için.

Onii-chan genellikle çapkın olarak biliniyordu, bu yüzden çoğunlukla yanında bir kız olurdu. Randevuları boyunca onların peşinden giderdim. Elbette, ilk başta pek iyi gitmedi bu. Birini takip etmek kulağa yeterince basit gelir ama aslında bayağı zordur. İkisini daha iyi görebilmek için yaklaşmaya çalıştığımda, yakalanacağım diye ödüm kopar ve çekinirdim. Bunun sonucunda aramızdaki mesafe artar ve onların izini kaybederdim. Böyle hataları sayılamayacak kere yaptım.

“Bu iyi olmadı..!”

Mükemmel bir takip makinesine dönüşmek için kendimi sonu gelmez antrenmanlar yapmaya zorladım. Binalardan içeri dalma, squat, gölge boksu, kafamda senaryolar yürütme… Yarım yıl civarı süren antrenmanlardan sonra kendimi başarılı biçimde şekillendirmiştim. Beni, çıplak ellerimle her türlü sokak köpeğine kafa tutabilecek hale getiren bir fiziksel fitlik ve dayanıklılığa ulaşmıştım. Bu beceriden en üst seviyede yararlanarak Onii-chan’ı takip ettim. Onii-chan’ın kızlarla el ele tutuşması, kızlarla yemek yemesi vesaire vesaire… Yakalanmadan her şeyi gözlemledim.  

Azıcık ağladığım oldu. Bir ceza uygulamayı sıklıkla düşündüm ancak Onii-chan’ın yaptıkları birazcık bile kötü değildi aslında; bu yüzden antrenmanlar ile uzmanlaştığım becerilerin, takip dışında hiçbir durumda kullanılmadığından emin oldum. Hiçbir randevuda sesimi çıkarmadım ya da araya girmedim. Nefret edilmek istemedim. O yüzden yalnızca Onii-chan ve yanındaki tanımadığım kızların peşine düştüm, onların neşeli atmosferi yüzüme vuruldukça gözlerimden yanağıma dökülen yaşlar ile.

“Ahh, çok kıskanıyorum, ben de Onii-chan ile öyle el ele tutuşup randevuya çıkmak istiyoruuuuuuuum!”

…Kendi kendime böyle kıvranırdım işte. Ya da olduğunu düşündüğüm buydu.

Lisede ilk senemin yazında, Onii-chan evime geldi ve dedi ki: “Beni takip ediyorsun değil mi?”

Kalbim ağzımdan çıkacak sandım. Sahte bir soğukkanlılık ifadesi takınarak yalan söyledim. “…İmkanı yooook, ne diyorsun sen Onii-chan–?”

“Ne, gerçek bu değil mi? Bilmiyormuş gibi yapma.”

“…”

Bitmişti. Onii-chan benden nefret ediyordu.

Birini takip etmek cidden iğrenç bir şey. Berbat bir light novel’ın çılgın kadın kahramanı gibi gösterir beni. Bu gerçekliğin farkına vardığımda gözlerimde yaşların biriktiğini hissettim.

“Bu beni ünlü gibi hissettiriyor biraz; yani kötü falan değil, benim için sorun yok. Sana zor gelmiyor mu çoğunlukla?”

“…Ha?”

“Diyorum ki sana zor gelmiyor mu? Randevulara çıktığımı izlemek…”

“…”

Ne ne ne ne..? Onii-chan iğrenç olduğumu düşünmüyor gibi duruyordu nasıl olduysa. Görünüyordu ki aşkım bitmemişti. Görünüyordu ki “zor gelmiyor mu” diye sorarken benim için endişeleniyordu.

Suya atlayan bir kurbağa gibi hoplayıp kendimi onun kollarına atmak istedim. Ama kendimi dizginlemeyi başardım. Onii-chan benim hakkındaki endişesini ifade etme zahmetine girmişken romantik komediden fırlama bir şeye geçiş yaparak böyle güzel bir sahneyi bozmak ziyan olurdu. Kendime yönetmenlik yaparmış gibi, cevabım ile gizli utancıma gönderme yaptım.

“T-Tabii ki zor! Ama benden nefret etmeni istemiyorum, o yüzden sadece seni takip etmekle kalıyorum!”

Onii-chan performansımdan ilerlemedi ve aynı gerginlikle, sıfıra vurulmuş kafasını kaşıdı.

“Ahhhhh, benim için de harika olduğunu söyleyemem…” 

“Takip etmekle yetinirim ben!”

“Onu demedim. Demek istediğim, durumun sana zor gelmesi iyi değil. Ah, kahretsin, biraz fazla mı naziğim?” 

“…”

Of, bu… Buna ne sebep oldu bilmiyorum ancak… Onii-chan beni sevmeye mi başlamıştı? Hislerim ona ulaşmış gibi gözükmüyor muydu? Belki de bu hevesle bana ilan-ı aşk edecektir ha? Kalp atışlarım gittikçe hızlanıyordu. Gel romantizm, gel!

Ancak bunun karşılığında Onii-chan’ın dediği şuydu: “İddia gibi bi’ şeye mi girsek?”

“…İddia mı?”

Bu da ne? Aşk itirafı değil herhalde? Hafif bir iç çektim ama yine de bu, Onii-chan’ın inatçılıkla beni geri çevirmek dışında bir tepki gösterdiği ilk seferdi. İlişkimizin gelişiyor olduğu, reddedilemez bir gerçekti.

“İddiayı kazanırsan seni partner adayı olarak görürüm.”

“Cidden mi?!”

“Evet, EĞER Kİ kazanırsan.”

“İddia ne?!”

“Saatte 160 kilometrelik hızla atış yapıp yapamayacağın ile ilgili.”

“…Ha?”

“Benim seviyemde harika bir hızlı top atışı yapabilirsen seni partner adayı olarak göreceğim.”

“…Peki ya yapamazsam?”

“Eğer YAPAMAZSAN… ben söyleyene kadar benimle konuşman yasak ol’cak.”

“…”

Sıradan bir insanın 160 km/s hızında atış yapma imkanı yok… Elbette biraz böyle hissetmedim değil ama…

“Tamam, anladım!”

Onii-chan’ın iddiasını kabul ettim.

Çünkü o zamana kadar aşkta başarılı olacağıma dair hiç şansım olduğuna inanmamıştım. AŞK HER ŞEYİMDİ. Onii-chan’ı çok seviyordum ve o dahi beyzbolcu ile aynı kandan damarlarımda yeterince akıyordu, yani bu iddia hiç de imkansız değildi.

Böyle düşünerek beyzbol sporunu hafife aldım. Uzmanın atışını önceden izlemiştim, o sebeple bu fikrin ne kadar safça olduğunu biliyordum. 100 km/s hızda bile atış yapamıyorken üstüne atış bölgesine de geçiremiyordum topu.

Sonunda fark ettim… kandırıldığımı. Demek ki Onii-chan sahiden iğrenç ve gıcık olduğumu düşünüyordu. Beni oyalayıp kendi kendine: “Kuzenim stalker mı? Cidden mi? Gebersin!” diyordu.

Bu nedenle, ukala tavırlarla, böyle mantıksız bir istek uydurarak beni kestirip atmaya ve ilişkimizi bitirmeye çalıştı. İkkyu-san’a dedikleri gibi. “Paravandan kaplanı çıkarmaya çalış.” İkkyu-san kendine özgü zekasını kullanarak bu mantıksız istekle başa çıkmıştı ancak gerçek hayat; light novel’lar gibi olmadığı kadar, japon efsaneleri gibi de değil.
(burada bahsettiği efsanenin çevirisine yorumlardan ulaşabilirsiniz)

“Pekala o zaman, bana kadınların ve çocukların bile 160 km/s hızla fırlatabileceği bir beyzbol topu ver. Eğer verirsen sana 160 km/s’lik harikulade bir hızlı top atışı gösterebilirim.” Bu tarz nükteli bir karşılık kullanırsam Onii-chan hemen; “Aa, beni gafil avladın!” demeyecekti. Dünya öyle işlemiyordu. Bu iddiayı kazanmamın yolu yoktu!

Böyle bir suçlama yapmayı da düşündüm fakat hiç uygulamaya geçmedim. Çünkü Onii-chan’ın hisleri ve böyle kindar bir şey yapacak derecede beni başından savmayı istemiş olduğu gerçeği, göğsüme saplanıyordu. Çünkü Onii-chan’ın benden böylesine nefret etmesi beni de kendimden nefret ettirmeye başlamıştı. Ama yine de pes etmedim.

“Haydi 160 km/s’lik atış yapalım!”

O beni bu kadar reddettikten sonra Onii-chan ile birlikte olacağım bir gelecek tam olarak bir mucizeydi zaten, ne olursa olsun! Bunu tamamen şoke edici bir mucize haline getirmeye hazırdım!

“Pekala!”

İmkansız olduğunu hissetsem ve bilsem bile her gün atış pratiği yapmaya gittim, istisnasız.

Hiç bir gelişme kaydetmedim. Düz bir atış yapmak istesem sola sapıyordu, açıyı ayarlayıp birazcık sağa doğru atmak istesem bu sefer iyice sağa gidiyordu. Temel bilgilere bile sahip değildim. Kuwata ailesinin beyzbol yeteneğinin hepsi Leon-oniichan’a gitmiş olmalıydı. Bu sebeple ben beyzbolda ne kadar keder verici düzeyde kötü isem o da o derecede harika bir hünere sahipti.

Ama yine de her gün pratik yaptım. Yağmurlu ve rüzgarlı günlerde bile pratik yaptım. Beyzbol kulübünün menajeri olmama rağmen pratik yaptım. Sınıf arkadaşlarım bana tuhaf lakaplar taksa bile pratik yaptım. Ancak yine de, her şeye rağmen, bir arpa boyu yol alamadım.
.
.
.
tekrardan merhaba, çok uzun süre kaybolduktan sonra tam gaz devam ediyorum. bu daha önce de çok oldu biliyorum ama böyle uzun süre paylaşım yapamadığım için tekrardan özür dilerim. umarım bölümü sevmişsinizdir, birkaç gün sonra tekrar görüşmek üzere : )


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


2.2   Önceki Bölüm 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.