Yukarı Çık




5   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   7 

           
Dazai ile Chuuya’nın yumruğu çarpıştı."Suçlunun kim olduğunu söyle!""Olmaz!"Chuuya, Dazai’nin cevabını bitirmesini beklemeden hızlıca yanaştı. Alttan güçlü bir yumruk attı.Dazai zıpladı ve yumruktan kaçındı. Havada yuvarlandı, düşme hızını silahını aşağıya doğrultmak için kullandı.Chuuya siyah metal çubuktan, yetişkin bir erkeğin boyunda olsa bile, korunmak için iki elini de kaldırdı. Dazai’nin zemine indiği andaki duraklamasından yararlandı, yağmur kadar hızlı bir yumruk attı."Suçlunun kim olduğunu anladığın falan yok!""Hayır, senin gibi bir ortaokul öğrencisine karşın gayet iyi anladım."Bir seri yumruktan sonra, Dazai’nin savaşmaktan başka seçeneği kalmamıştı. Dazai geriledi, savaş alanının köşesine çekildi."Hadi! Hadisene! Savunma yapmak sana savaşı kazandırmaz!"Sonunda Chuuya epey cüretkar bir yolu seçti, yumruğunu kaldırdı. Rakibini yerinde dikine döndüren güçlü bir teknikti ve havadayken Dazai’yi tekmeledi.Ancak Dazai, Chuuya vurmadan önce aralarındaki mesafeyi açtı."Evet! Kötü oldu!"Dazai düğmeye basar basmaz karakteri bir ışık yaydı. Savrulan metal çubuktan yakıcı bir ışık yayıldı ve Chuuya’nın karakterine vurdu."Hayır! Bekle!"Chuuya’nın bağrışı, şiddetli elektronik seste kayboldu. İnen metal çubuk durmadı ve sayısız ışık ekranda yanıp söndü. Saldır, saldır, saldır, saldır. Saldırı bir fırtına gibi akın etti ve Chuuya şaşkınlıkla olan biteni seyretti.En sonunda, Chuuya’nın bedeni Dazai’nin karakteri üstünde "zafer" kelimesi parlarken yere yığıldı."Ve son. Oyun yeteneklerinden bihaber miydin?""Kahretsin! Bir tur daha!"İkisi şehir merkezindeki bir atari salonundaydılar. Her taraftan yüksek elektronik sesler ve müşterilerin konuşmaları duyuluyordu. İkisi oyun salonunda karşı karşıyaydılar ve bir dövüş oyununda kendilerini yarışmaya kaptırmışlardı."Bir kez daha savaşabiliriz ancak sonuç aynı olacak. Öyle görünmese de ellerim marifetlidir." dedi Dazai ellerini sallarken. "Şimdi... sözümüzü hatırladın mı? ’Kaybeden kazananın emirlerine itaatkar bir köpek gibi uyacak.’ Sana ne yapsam acaba?""Kahretsin! Kazanacağımdan çok emindim...!"Randou’nun evinden uzaklaştıktan sonra, fikir ayrılığına düşmüşlerdi. Bekleyip suçluyu daha kolay yakalamak için dikkatlice hazırlanmayı isteyen Dazai, suçlunun yerini hemen bulmak isteyen Chuuya’ya karşı çıkmıştı. Tartışma sırasında Dazai bulduğu suçlunun ismini söylemeyi reddetti. Ve sorunlarını şiddetle ya da tehditle çözmeleri Mori tarafından yasaklanmıştı.Sonuç olarak atari oyunları, diğerinin isteğinden vazgeçmesi için adil bir çözüm olarak seçilmişti. Sonra, kaybedenin kazanana boyun eğeceği bahisleriyle şehir merkezine gittiler.Dahası, ikisi gelecekte de yüzlerce kez aynı oyunu, aynı bahisle, aynı yerde oynayacaklardı –bu konuya ayrı bir yerde değinilecek."Bakıyorum da özgüvenin yerlerde." dedi Dazai hafifçe bedenini sallarken. "Yeteneğin yüzünden yenildin. Çok güçlü bu yüzden taktiksel düşünmeyi ya da kurnazlık yapmayı öğrenememişsin. Hala boyunun gösterdiği gibi çocuksun. Bu yüzden kazanamazsın. İster video oyunlarında ister bulmacalarda, kazanamazsın işte.""Bulmaca mı?" Chuuya Dazai’ye baktı. "Kaybetmek bir kenara bulmaca falan çözdüğümü hatırlamıyorum. Muhtemelen ’bulduğun suçlu’yu bencilliğin yüzünden kaçırdın. İnanamıyorum buna.""Doğru." Dazai başını salladı. "Ama suçlunun kim olduğunu bilmiyorsun, değil mi?""Huh?""Suçlu kim biliyor musun?""...suçlu..." Chuuya somurttu ve diğer tarafa döndü."...hatırlarım...""Hm? Ne dedin?""...karar... verdim...""Ne? Seni duyamıyorum?""Anladık be!" Chuuya oyun makinesinin üzerinde tepindi ve sinirli bir sesle bağırdı. "Aptal olduğun halde- sapık herif!""İyi madem. Öyleyse ilk kimin suçluyu yakalayacağına dair bir yarışma yapalım. Sen kazanırsan girdiğimiz bahis geçerli olur. Ama ben kazanırsam hayatının geri kalanında köpeğim olursun.""Hmph. Zor şartlar koydun diye bocalarım mı sanıyorsun?" Chuuya tehditkar gözlerlerle Dazai’ye baktı. "Boş blöfler yapıyorsun. Elinden geleni ardına koyma, bahsi kabul ediyorum. Taktiksel düşünemeyip kurnaz olmadığımı mı sanıyorsun? Ortalıkta senin gibilere kozumu gösterip dolaşamam.""Tebrikler, sözlerini etkileyici bir biçimde söylediğinde gayet iyi oluyor! Hayranım sana kuçu kuçu, hanimiş iyi çocuk(1)~""Saçımı okşama!"Chuuya kafasını dalga geçer gibi okşamaya çalışan Dazai’nin elini tekmeledi.O sırada, Chuuya’nın elleri hala ceplerindeydi."Aklıma gedi de..." aniden dedi Dazai, Chuuya’nın tekmesini izlerken. "Daha önce ellerinle savaştığını hiç görmedim. Hirotsu-san ile de GGS ile de savaşırken saldırılarını yalnızca tekmelerinle yapıyordun. Ellerin hep ceplerindeydi. Neden? Tırnakların kırılır diye mi korkuyorsun?""Hayır. Sadece savaşma şeklim öyle.""Ahh, anladım. Ellerini bilerek kullanmıyorsun." Dazai sinsice gülümsedi. "Anlaşılan içinde bir ikilem var, Chuuya-kun... ikilemlerinin arasında ise sınır. Önce, iki aynı tür yeteneğe sahip yeteneklilerin savaşında ne olacağını kestirememiştim. Sen ve Hirotsu-san’nın savaşında, doğal bir avantajın vardı bu yüzden bilmediğin bir yetenek doğal düşmanın olabilirdi. Ve yeteneğin ne olduğunu, görene kadar bilemezdin. Bundan dolayı, bu sektörde, bu tip yeteneklilere karşı her zaman hazırlıklı olmak gerekir. Tabi ben, etkisizleştirme yeteneğimden dolayı istisnayım... savaşırken ne düşünüyordun? Neden o teknikle kendini sınırlıyorsun?""Bilmene gerek yok." Chuuya bakışlarını kaçırdı."Öyleyse sorumu değiştireyim. Güçlü Tanrı ’Arahabaki’yi... neden arıyorsun?""Çünkü..." bir şey söylemek üzere olan Chuuya ağzını açık bıraktı ve birisini görmesiyle kaskatı kesildi."Hm? Sorun nedir, Chuuya-kun?"Chuuya hızlıca sırtını Dazai’ye döndü ve ceketinin kapüşonuyla yüzünü sakladı."Adımı söyleme!" Chuuya kısık sesiyle fısıldadı. "Benimle konuşma! Onlar gidene kadar sessizce ekrana bak!""Onlar mı?"Dazai, oyun salonunun girişine gözlerini çevirdi.Üç genç bir şeyi arıyormuş gibi etraflarına bakınıyorlardı; iki erkek ve bir kız, Dazai ve Chuuya’yla aynı yaştaydılar.Şehir merkezinde, belli bir özellikleri olmayan, sıradan üç genç gibi duruyorlardı. Ancak her birinin bileklerinde mavi bir sargı bağlıydı."O mavi sargı... Tüm koyun üyelerinin taktığı, Koyunlardan olduklarını belirten işaret." Dazai üçlüye baktı ve Chuuya’ya döndü. "Onlarla karşılaşsan kötü mü olur?""Bu şartlar altında karşılaşmamızın iyi bir fikir olacağını düşünmüyorum!""Ah... Anladım."Dazai parmakları çenesindeyken bir süre düşündü ama çok geçmeden geniş bir gülümseme yüzüne yayıldı. Sonra bağırdı."He~y, Chuuya-kun! Hemen işe koyulmamız lazım~! Patron öyle emretmemiş miydi~ ?""Seni...!"Chuuya’nın tehditkar fısıldamasıyla beraber, üçlü Chuuya’nın isminin söylenmesine tepki verdi. Sonra yüzleri aydınlandı."Chuuya! Sonunda bulduk! Seni arıyorduk!"Chuuya elini salladı ve derin bir iç çekip üçlüye seslendi. Sonrasında, üç genç kendisine doğru gelirken soğukkanlı bir ifadeye büründü."Güvende misiniz? Sevindim." Dedi Chuuya yetişkinlere benzeyen bir sesle. Yüzünde en ufak bir duygu parçası yoktu. İfadesi taşa benziyordu."Burada neler oluyor, Chuuya?" üçlü grubun ortasında bulunan gümüş saçlı çocuk kaşlarını çattı. "Akira ile Shougo’nun mafya tarafından yakalandığından haberin var mı?""Endişelenme." Dedi Chuuya duygusuz bir sesle. "O sorun şimdi hallediliyor. Yakalanan sekiz kişi zarar görmeden eve dönebilecek.""Hallediliyor... Nasıl? Organizasyonda dedikodular dolaşıyor. Mafya etrafını sarmış, sen de onların ayak işçisi olup köpek gibi ne isterlerse yapıyormuşsun! Bu dedikoduları bastırmak benim için ne kadar zordu, biliyor musun? Eh, neyse ne. Üsse dönüp hadlerini bildirelim! Hep yaptığımız gibi!"Dazai gözlerinde keyifli bir ifadeyle Koyunları sessizce seyretti, konuşmalarını dinledi."Ama önce, Arahabaki hakkındaki söylentilerden başka ne buldunuz?""Huh? Ah..." gümüş saçlı çocuk kafası karışmış gibi arkadaşlarıyla bakıştı. "Soruşturmamız devam ediyor. İstediğin gibi, dedikoduların sayısını ve kaynağının izini sürdük ve tahmin ettiğimiz gibi, söylentilerin çoğu iki hafta öncesine dayanıyor. Anlaşılan dedikodular sadece savaş sahalarına geri dönenlerden öğrenilebiliyor..."Aniden Dazai sözünü kesti. "Öyleyse doğruluğu kanıtlanmış en eski dedikoduya göre Arahabaki ilk ne zaman çevresine zarar vermiş?"Herkes Dazai’ye baktı."Hey... Chuuya? Bu kim? Bize mi katılmak istiyor?""Eh... onun gibi bir şey." Chuuya Dazai’ye baktı ve gözlerini Koyun üyelerine geri çevirdi. "Pardon, sorusuna cevap verebilir misiniz?""Tabi, sanırım..." Gümüş saçlı çocuk aklı karışmış bir biçimde Dazai ile Chuuya’ya baktıktan sonra konuştu. "Çevresine zarar verdiği söylenen en eski, kanıtlanmış dedikodu yaklaşık sekiz yıl öncesine dayanıyor. Dünya savaşının son yıllarında Suribachi semtini oluşturan büyük bir patlama yaşanmış. O olaydan öncesinde Arahabaki’nin verdiği başka bir zarar yok.""Düşündüğüm gibi..." dedi Dazai tatmin olmuş bir yüzle."Hey Chuuya, bu adam gerçekten Koyunun yeni üyesi mi? Ne kadar istesen de geri kalanımıza danışmadan yeni birisinin katılmasına izin veremezsin. Organizasyona en çok katkısı olan ve organizasyonun en güçlüsü olduğun doğru ancak şimdilik, kurulun on üç üyesinden birisiyim. Diktatör gibi davrandığın için herkes tarafından eleştirilirsin.""Biliyorum." Chuuya kısık bir sesle sözünü kesti."Öyle mi... tamam madem, sorun yok. Söylemem gerekenleri söyledim. Dürüst olmak gerekirse, herkes gücüne güveniyor. Bunda şüphe yok." Gümüş saçlı çocuk arkadaşça Chuuya’nın omuzlarına samimi bir şekilde dokundu. "Kurtarma planı hazırlamamız lazım. Akira nehir kenarındaki fabrikada kaçırıldı. Aslında kaçırıldığı sırada yanındaydım. Zar zor saklanabildim.""Bekle, fabrikaya mı gittiniz?" Chuuya keskin bir sesle sordu. "Yine alkol mü çalıyordunuz? Çatışmanın ortasındayken hem de! Ve o fabrika mafyanın üssüne de yakın... size oradan uzak durun demiştim!""Bağırma." Çocuk kaşlarını çattı. "İnsan öldürmeye gitmedik. Savunma planımıza uyuyordum sadece. Mükemmel bir fırsat değil mi? Koyunun tek bir saldırı kural vardır, ’Ellerini Koyuna uzatırsan yüz kat daha güçlü bir biçimde geri vururuz’ değil mi?""Evet... Ama-""Chuuya, sen hep demiyor muydun ’Diğerlerinin ellerinde olmayana sahip olanlar sorumluluğu üstlenmelidir’ diye? Yetenekli birisi olarak sorumluluk al, Chuuya!" Gümüş saçlı çocuk Chuuya’ya doğru yürüdü ve omuzlarını kavradı. "Hadi, gidelim artık!"Ani bir alkış sesi duyuldu."İlginç." Dedi Dazai. Gülümsüyordu ve yavaşça alkışlıyordu. "Sizler oldukça ilginçsiniz. Chuuya-kun, savaşa olan isteğiniz tıpkı kurtların gözünden bir koyununkisi gibi. Anlaşılan bir organizasyonun başında durmak sandığımdan daha zor. Sonraki görüşmemizde Mori-san’ın başını okşayacağım.""İntihar manyağı piç...""Siz Koyunlar. Chuuya-kun’u yanınızda götüremezsiniz. Şu anda Liman Mafyasının emrinde, bir işin ortasında çünkü.""Ne?" Gümüş saçlı çocuk küçük dilini yutmuş gibi Dazai’ye baktı. "Dedikodu değil miydi? Ama imkansız! Chuuya’nın mafyaya boyun eğmesi için bir neden olmalı..."Chuuya’ya bakmasıyla beraber, ciddi ifadesinden bir şeyi fark etmiş gibiydi. "...Cidden mi?" fısıldayarak ellerini Chuuya’dan çekti. Kuşkuyla bir adım geriledi."Chuuya, şaka mı bu? Yoksa stratejin mi? Mafyaya gizlice sızıp içeriden yok edersen...""Hayır, doğru." Chuuya sert bir sesle başını salladı. "Mafyanın patronu ciddi. Kendisini kurnazlıkla yenmek pek mümkün değil. Beni gözetliyor.""Gözetliyor mu?"Chuuya bakışlarıyla Dazai’yi gösterdi. Birkaç saniye sonra Koyun durumu anladı ve irkildi."O çocuk mu...?!" Üç Koyun üyesi birkaç adım geriledi. Daha önce mafya üyeleriyle çatışmış olsalar da, ilk kez görevlendirilmiş bir astla karşılaşıyorlardı."Doğru. Tanıştığımıza memnun oldum.""H...Hey, Chuuya! Orada öylece durup ne yapıyorsun? Bu adam Liman Mafyası patronunun gözetmeni! Hemen rehin olarak alıp yaralamalı... hayır, öldürmeliyiz!""Amanın, çok korktum!" Dazai dalga geçer gibi iki elini kaldırdı. "Pes ediyorum, dörde bir kazanmam mümkün değil. Her şeyi yaparım, yeter ki canımı bağışlayın. Ne yapacağımı biliyorum, Mori-san’nın rehinleri salmasını sağlayacağım.""...Ne?"Dörtlünün şaşkınlığını göz ardı ederek Dazai, göğüs cebinden telefonunu çıkardı, numarayı tuşladı ve telefonu kulağına koydu."Alo, Mori-san? Karnındaki derin kaygının ağırlığıyla nasılsın, başedebiliyor musun? Oh, geçti mi?" Dazai telefonda neşeli neşeli konuştu. "Soruşturma gayet iyi gidiyor. Yakında bitireceğiz. Hazır konusu açılmışken, bir isteğim var –Koyundan aldığımız rehineleri bırakabilir misin? Hemen. Zarar görmesinler. Sorun değil, şu ders verme alışkanlığın... Tabi, bay."Dazai konuşmayı bitir tuşuna bastı ve telefonu geri koydu, "Artık rehinler serbest."Bir süre, ne olduğunu anlamayan Koyunlar birbirine baktı."Hey çocuk, rehinleri bırakma yetkin bile var mı? Telefonda konuşurken patronunu parmağında oynatıyormuşsun gibiydin de-"Gümüş saçlı çocuğun şüpheli bir ifadesi vardı ve telefonu çaldığında şaşırmıştı. "Vay- Doğruymuş! Herkesin sağ salim döndüğüne dair bir telefon aldım!"Üç Koyun üyesinin keyifleri yerindeydi. Sadece Chuuya, tatmin olmamış bir yüzle Dazai’ye kuşkuyla bakıyordu."Sen... ne oyunlar çeviriyorsun?""Arkadaşlığımın bir kanıtı." Dazai gizemlice gülümsedi. "Hadi gidelim artık. Bitirecek bir işimiz var.""İş mi?" gümüş saçlı çocuk aptal gibi güldü. "Chuuya mafyanın işini yapmayacak. Artık elinizde rehininiz yok." Gümüş saçlı çocuk Chuuya’nın koluna asıldı. "Gidelim Chuuya. Herkes seni bekliyor!"Ancak Chuuya kıpırdamadı."Hey...""Üzgünüm. Siz önden gidin." Chuuya kafasını salladı."Huh? Ne diyorsun öyle?""Bu suçluyu yakalayacağım." Chuuya’nın ifadesi sertti."Hayır... demek mafya seni tehdit ediyordu?" çocuğun gülümsemesi yüzünde takılı kaldı. "Şu anda yapmamız gereken daha önemli bir iş var. Akira ve diğerlerini kaçıranlardan intikam almamız lazım. Çoktan kaçakçıları biliyoruz. ’Kara Kertenkele’ adında silahlı bir grup. Zorlu düşmanlar ama yanımızdaysan önemsemiyorum. Gidelim hadi."Gümüş saçlı çocuk Chuuya’nın omzunu tuttu ve geri çekti. Ancak Chuuya hala kıpırdamıyordu. Yerinde sabitti."Hey, Chuuya. Saçma davranıyorsun.""Arahabaki önce gelir." Chuuya hareket etmeyi unutmuş gibi yerinde sabitti. "Bu adamla suçluyu ilk kimin yakalayacağına dair bahse girdim. Kaybedemem.""Ne? Bahis mi?" gümüş saçlı çocuk bağırdı. "Senin sorunun ne? Herkes düşmanı yenmeni bekliyor! Saldırının ünü, Koyunun bu şehirdeki bölgelerini yerinde tutuyor –’Bizimle uğraşanlar affedilmez’ sözünü herkes bilir çünkü senin saygınlığın var! Kendi iyiliğin için bizimle gel!""Onu rahat bırak, Koyun." Dazai arkalarından konuştu. "Yeteneğini kullanıp kullanmayacağına karar veren kişi Chuuya-kun, sizin onayınıza ihtiyacı yok. Muskanız için daha önemli bir şey buldum bu yüzden onayınızı alacağım."Koyun Chuuya’ya kuşkuyla baktı."Hey, Chuuya... ciddi misin? Yeteneğinin gücü olmazsa Koyun’un saldırı gücü yeterli olmaz. Bölgelerimiz bir hafta geçmeden elimizden alınır! Yoksa..."Gümüş saçlı çocuk bir adım geriledi."Dedikodular... doğru muydu? Koyuna ihanet mi ettin... ve ödül için mafya üyesi olarak iş yapmaya mı başladın?""Mafyanın bu konuyla alakası yok. Bu, benim sorunum.""Öyle mi? Nasıl kanıtlayacaksın?""Kanıt vermek imkansız. Sadece ona inanmanız lazım." Dazai aralarına girdi. "Yetmez mi? Arkadaşınız sonuçta... Hadi, gidelim."Dazai’nin isteksiz Chuuya’yı çekmesiyle üçlü istediklerini elde edemeyeceğini fark etti. Chuuya’nın yüzünde sert bir ifade vardı ve ardına bakmadı."Unutma Chuuya! Geçmişte yok yerden ne tanıdığın ne kimliğin varken ortaya çıktığında Koyun seni kabul etmişti!" Gümüş saçlı çocuk Chuuya ayrılırken seslendi. "Bu yüzden sorumluluk al, Chuuya! ’Üstünlüğünü’ kabul et. Biz değil, sen dedin ’Güçlüler sorumluluğu üstlenmeli." Bu sözünü gözden geçirip bir kez daha düşünmen gerekmez mi?"Chuuya cevap vermedi.Gerisine bakmadan sessizce Koyunları ardında bıraktı.***(1)Burada aslında yosh yosh kelimesi kullanmış. Bizim köpekler için kullandığımız kuçu kuçuya benzeyen bir kelime.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


5   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   7 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.